AMED’İN ANDOK’U
Andok yoldaş; şirin, cesur, atılgan, Andok yoldaş; gözükara, düşmana karşı intikam kılıcı, eylemci, Andok yoldaş; yoldaşların yıldızı, yoldaş canlısı insan…
Andok yoldaş; yaşamı, mücadelesi, duruşuyla ve şehadetine kadar kendisinde biriktirdiği PKK’yi PKK yapan kutsal değerlerle bir sembol olmuş, adını Kürdistan gençliğinin devrim sayfalarına hiç silinmemecesine yazdırmıştır. Andok arkadaşı bu yüzden daha fazla anlamak, anılarını mücadelemizin mihenk taşı haline getirmek ve bıraktığı mirası tüm Kürdistan gençliğine mal etmek biz geride kalan yoldaşlarının boyun borcudur.
Andok yoldaş; Kürdistan’ın direniş ve serhildan kalesi Amed’de yurtsever bir ailede dünyaya gelir. Faşist soykırımcı TC rejiminin vahşet politikalarının sonucu olarak Türkiye’nin metropollerine göç etmek zorunda kalırlar. Manisa’nın Tintin mahallesinde zorluklar içerisinde, inşaatlarda, tarlalarda çalışarak ailenin yaşamını idame ettirmesine yardımcı olmaya çalışır. Aynı zamanda bulunduğu ortamda yurtsever değerlerin kazandırdığı bilinçle mücadeleyle tanışır ve gençlik çalışmalarına katılır. 2006 yılında AÖL (açılımı) denen lise gençliği üzerinden devrim saflarına katılır. Bakur’dan sevdalısı olduğu Kürdistan’ın heybetli dağlarına gelene kadar lise çalışmalarına öncülük yapar. O dönemde sürece damgasını vuran Êdî Bese hamlesinin eylem öncülüğünü üstlenir. İstanbul’da faşist soykırımcı rejimin kabusu haline gelen ve “NERONLAR” diye bilinen devrimci eylem dalgasının yürütücülerinden biri olur. Andok yoldaş Kürdistan dağlarıyla buluşacağı süreçte İran rejimi tarafından esir alınır ve tam 2.5 yıl İran’ın vahşet dolu zindanlarında kalır.
Zindan sürecinde tarif edilemez işkencelerle karşı karşıya kalır. İnsanlığın bittiği yer denilen zindanda esaret altında tutulmak yetmezmiş gibi İran’ın vahşet merkezlerinin her türlü işkence ve tecridini yaşamak Andok arkadaş için düşman gerçeğini anlamada bir dönüm noktası olur ve bu da Andok arkadaşta düşmana karşı müthiş bir kin ve nefret duygusu oluşturur. Yaşadıklarının sonucunda yüreği tarif edilemez bir öfke dalgasıyla kabarmış, düşmandan ne olursa olsun acıları sağaltacak büyük intikam almanın arayışıyla dolup taşmıştı. Derler ya yüreği adeta barut fıçısı gibiydi. Zindan sürecinden sonra Kürdistan dağlarına ulaştığı ilk andan itibaren tek düşündüğü şey intikam alma, yapılanların hesapsız bırakılmayacağını düşmana gösterecek eylemler geliştirme planlarıydı. Düşman belki zindanlarla devrimcileri sindireceğini, boyun eğdireceğini, diz çöktüreceğini düşünebilir, teslimiyet hayalleriyle yaptıklarından övünebilir fakat Andok arkadaş duruşuyla düşmanı yerle bir etmişti bile. Ruhunu intikam duygularıyla eğitmiş, düşmanın gölgesini bile kovalayan bir çarpışma sahası haline getirerek Önder Apo’nun yaman bir talebesi olduğunu göstermişti. Düşmanın kirini pasını yüreğinden temizleyerek düşmana gerçek düşman olmanın ifadesi olmuştu. Tüm devrimci yaşamında da bu ilkeyle hareket ederek coşkun bir sel gibi düşmanın üzerine yürümüştür.
Andok yoldaş; devrim sürecinden önce Rojava alanına geçer. Sınır hattında kuryelik yaparak Bakur’a gidiş gelişlerin örgütlendirilmesi görevini yürütür. Bu süreçler henüz Baas rejiminin hakim olduğu süreçlerdir. Zorlukların had safhada olduğu dönemlerdir. Andok yoldaş, böylesi bir dönemde yoldaşlarının Bakur’a sağlam bir biçimde gidip gelmeleri için bir köprü olur. Andok arkadaşın fedaice katılımı bu çalışmalarda da belirleyici biçimde rol oynamıştır, yürüttüğü çalışmanın başarılı olmasının harcı olur. Bir seferinde Bakur’dan bir grup arkadaş Rojava’ya geçmek isterken düşman pususuna girer. Normal şartlarda kendisi koordine etmekle sorumluyken arkadaşların pusuya girdiğini görünce her zamanki gibi kendisi öne atılır ve kendisini suya vurarak Bakur tarafına geçer. Arkadaşları düşmanın pususundan çıkararak sağlam bir şekilde suyun bu tarafına geçirmeyi başarır. Andok arkadaş böylesi bir militanlığın temsiliydi. Gerçek bir militan, kaygısız, hesapsız ve korkusuzdu. Rojava’da bu çalışmaları yürüttüğü süre boyunca bu duruşuyla halkın yüreğine girmesini bilmiş, bazı aileler ondan sonra çocuklarına Andok ismini vermişlerdir. Andok arkadaş hem yoldaşlarının gözünde hem de halkının gözünde böylelikle büyük bir sevginin ve saygının sahibi olur.
Andok arkadaşın en belirgin, kişiliğine damgasını vuran bir diğer özelliği de yoldaşlığıydı. Yoldaşlığa o kadar bağlı ve o kadar kutsal sayıyordu ki bütün arkadaşlara büyük bir sevgisi vardı. Her zaman ifade ettiği ve Andok arkadaşla bütünleşen bir sözü vardı, hep derdi ki; “ Bizim yoldaşlığımızdan başka neyimiz var ki? ” Bunu yaşamının ve yürüttüğü devrimci mücadelenin temel ilkesi haline getirir ve yoldaşlık ilkesiyle farkındalığını her an ortaya koymuştur. Yoldaşlığa yaklaşımı çok farklıydı Heval Andok’un. Mesela yanındaki yoldaşının her şeyini bilirdi, ihtiyaçlarını bilir ve elinden geldiğince yoldaşlarının ihtiyaçlarını karşılamaya çalışır, hep arkadaşlarına kendinden bir şeyler vermek isterdi. Yoldaşlık bağlılığı Andok yoldaşta öyle bir duyarlılık yaratmıştı. Yoldaşının bir eksikliğini hemen fark ediyordu ve hemen ihtiyacını karşılamanın peşine düşüyordu. Eğer bir arkadaş hastaysa onu hemen fark ediyordu ve arkadaşın iyileşmesi için kendisini seferber ediyordu. Denebilir ki derin yoldaşlığıyla yoldaşlarının manevi doktoru gibiydi. Bir arkadaş zorlanıyorsa hemen fark ediyor, ona göre yaklaşıyor, yardımcı oluyor, güç veriyordu. Andok arkadaş o konuda müthiş duyarlıydı. Yanında isterse 50 arkadaş olsun hepsinin ihtiyacının ne olduğunu bilir, kendisini yoldaşlarının hizmetine amade ederdi. “Yoldaşa hizmet, devrime hizmettir” bilinciyle yaşar, yaşama anlam verirdi, bir çiçeğin özü gibi anlamlı yaşamın sırrını etrafına saçardı.
Andok arkadaş mütevaziliği bir yaşam felsefesi haline getirdi. Kamil bir kişiliğe ulaşmanın arayışında oldu. Genel olarak pratikçi yönüyle tanınır, yalnız çok yansıtmasa da okuyan, araştıran, Önderlik felsefesini anlamak için büyük arayışları da olan bir arkadaştı. Okuduğunu anlamaya, anladığı oranda da yapmaya çalışan bir kişilikti. Mütevazi, sade, yoldaş canlısı duruşu bunun en somut göstergesiydi. Yaşamın komutanlığını, öncülüğünü kendisine şiar haline getirmişti. Kimse dışarıdan onun yönetim olduğunu anlamazdı. Daha doğrusu PKK’deki yönetim gerçeğine göre kendisini inşa eden bir duruşla yaşardı. Örneğin Andok arkadaşın olduğu ortamda en yeni arkadaşlar da olsa en fazla koşuşturan, emek veren, çabalayan, hizmette birinci sırada gelen kendisi olmalıydı. Herhangi bir ihtiyaç olduğunda öncelikle atılır, herkesten önce kendisi yapardı. Yaşamı bir bal arısının peteği örmesinde olduğu gibi emekle örmeye, emekle anlamlandırmaya çalışırdı. Emeğin insanı ne kadar güzelleştirdiğinin tarifsiz örneklerinden biri oldu Andok yoldaş. Dolayısıyla etrafında emekle örülmüş yıkılmaz ve sarsılmaz yoldaşlık kaleleri kurardı. Andok arkadaşın yanındayken kendini çok rahat hissederdin çünkü sırtını sağlam bir kayaya dayamışçasına özgüven yaratırdı.
Şimdi bu satırları yazarken bile Andok yoldaşı her yönüyle anlatabilmenin kaygısı baskın geliyor. Anlattıkça eksik kaldığı hissinden kurtulamıyor insan. Belki de anlatacak sözcükler yetersiz kalıyor. Fakat Andok yoldaşta yaşanan ise tam tersiydi. En kısa cümlelerle en etkili sonuçları yaratabiliyordu. Zaten herhangi bir tartışmada uzun konuştuğuna, uzun uzadıya değerlendirmelere ihtiyaç duyduğuna şahit olmamışızdır. Bu yüzden arkadaşlar kendi aralarında bazen Andok yoldaşa takılır ve şöyle derlerdi: “Senin en uzun tartışman 12 dakikadır”. Yani az konuşurdu fakat istediğini anlatmakla kalmaz karşısındakini de ikna ederdi. Bir seferinde uzun sürmesini beklediğimiz bir tartışmadan 5 dakika sonra çıkıp gelince arkadaşlar sordular. Ne oldu, tartışmadın mı diye? Verdiği cevap yine Andokçaydı. “Evet tartıştım, ona reddedemeyeceği bir teklifte bulundum, o da kabul etti” dedi ve ağız dolusu güldü. Andok arkadaş da halkın içerisinde yaşamın zorlu cenderelerinden geçerken kazandığı tecrübeyle bilgeleşen insanların bilgece özü vardı. Arif bir insandı. İnsanın özünü yoklar, anlar ve ona göre yaklaşımı ortaya koyunca çok kısa cümlelerle de olsa sonuç alırdı. Genç yaşında PKK’nin bilgeliğini yakalamıştı ve buna göre bulunduğu ortamın vazgeçilmezi olmuştu.
Andok yoldaşın en büyük hayali büyük sevdalısı ve tutkulusu olduğu adeta Kürdistan’ın heybetli dağlarına olan özlemiyle doğduğu, büyüdüğü Amed’e gitmekti. Serhıldanların başkentinde devrimci mücadeleye katılmak onun için bir rüyaydı. Bulunduğu tüm alanlarda ve tüm zamanlarda bir gün bu hayalini gerçekleştirmenin arzusunu ifade ederdi. 2015 sonbaharında bu hayali gerçekleşti ve Amed’e doğru yola çıkan devrimciler kervanının bir üyesi oldu. Öz yönetim olarak tarihe geçen Bakur’daki destansı şehir savaşlarının öncü komutanlarından biri oldu. Sur’ un ablukada olduğu süreçte aynen kuryelik faaliyetlerini yürüttüğü süreçte olduğu gibi yoldaşlarının yardımına koşmak için Amed eyaletten şehire indi ve Sur direnişine soluk borusu yaratmaya çalıştı. Her zamanki gibi fedakârlık gerektiğinde Andok yoldaş amadeydi ve kendisini fedaice sürece katmaya çalıştı. Bu sürecin sonrasında tekrardan Amed eyaletine geri döndü. Soluksuzca çalışmalarını yürütmeye devam etti. Bakur’un tarih yazan, TC faşist devletinin tüm tarihi darbeler alarak sersemleştirildiği mücadele sürecinde kahramanca çarpışarak şehadete ulaşan yoldaşlarının intikam hırsıyla dolup taşmıştı. Ne olursa olsun intikamlarını alma ve bıraktıkları yerden devam ederek devrimi zafere ulaştırmanın PKK’ce sözünü kendisine verdi. Andok yoldaşın andı buydu ve sonuna kadar zerreyi miskal halel getirmeden bu amaca göre yaşadı, mücadele etti, savaştı.
Andok yoldaş yine bir Haziran ayında toprağın bağrına büyük bir gençlik önderi olarak düşerken, etrafına serpiştirdiği direniş tohumuyla tüm Kürdistan’a yayıldı. Bakur’dan Rojava’ya oradan tüm Kürdistan’a Andok ismi yayıldı, direnişi ses verdi, şehadeti yeni Andokların mücadele gerekçesi, zafer sözleşmesi oldu. Kürdistan gençliğinin büyük devrimci önderlerinden biri olan Andok yoldaş gençliğin sembolü oldu. Andok yoldaşın şehadetine kim inanır, hangi düşman sevinebilir? Andok yoldaş ağız dolusu gülüşü, tarifsiz coşkusu, emsalsiz yoldaşlığı ve başarı kişiliğiyle içimizde yaşıyor her gün daha da fazla büyüyerek…
NAVDAR SERHED
YORUM GÖNDER