APOCU MİLİTAN KİŞİLİK CİLT II (14.BÖLÜM)
EN BÜYÜK DEVRİM ANLAMA DEVRİMİDİR
Zaman ve mekanı doğru değerlendiremiyorsunuz. Adeta bir günü bir ay haline getirerek, karşılık veriyorsunuz. Bu da giderek kendini daha fazla dayatan bir savaş gerçeğimiz oluyor. Kadro politikamızın, kişiliklerinizde en az düşman kadar etkili engellerle çarpıştığı, kırılmalara uğradığı ve bir türlü arzulanan seviyede özünüze inmediği sıkça tekrarladığımız bir husustur. İyi niyet, kaba cesaret ve fedakarlık sağlam bir kadronun ölçütü olarak değerlendirilemez. Ne kadar zoru yaşadığı, ne kadar kaba çaba harcadığı da bir kadro olmak için ölçüt olamaz..
Bugünün PKK çizgisinin kadrosu olmanın, ideolojik olduğu kadar politik incelik ve sanat yönünün de çok üst düzeyde olması gerektiği açıktır. Dünya ölçüsünde bile, bir çok partiden daha fazla incelik istediğini peşinen kabul etmeniz gerekir. Eğer çokça açığa çıkmış olan bu kadro belası haline gelmek ve öyle kalmak istemiyorsanız, kişiliğinizin geçmiş yapısı, özellikleri, hedefleri ne olursa olsun onu kırmak, kişiliğinizi gerçek PKK ölçülerine göre hedeflendirmek ve kendinizi buna göre yapılandırmaktan başka bir seçeneğiniz yoktur. Yıllardır kendi dar yaklaşımlarınızı inanılmaz ölçüde geliştirip, gittiğiniz her alanda bunu daha da köklü pratikleştirmeniz, bizim en temel bir iç kadro sorunumuzdur. Acaba kendinizi tanımaya başladınız mı? Bu konunun ciddiyetinin ne kadar farkındasınız? En büyük savaş her zaman kişinin kendi içindeki savaştır. Acaba buna anlam verebilir misiniz? Bu konuda gerçek özveriyi, fedakarlığı, disiplini, bunun yoğun düşünce ve davranış şekillenmesini geliştirebiliyor musunuz? Bu anlamda kendinize bir PKK kadrosu gözüyle bakabiliyor musunuz? Şu anda kadro enflasyonu var ve bilindiği gibi enflasyon da hep yıkım getirir. İyi niyetinizden kuşku duyulmamakla birlikte, kadrolaşma anlamında tam bir enflasyonu, yani çok ucuzlamış bir konumu yaşıyorsunuz. Komutanlık arzuları yükseliyor, fakat onun gerçeklerine göre kendinizi şekillendiremiyor ve farkında olmadan zarar veriyorsunuz. Hiç kimse bu davranışlarla PKK‟nin temsil edileceğini sanmasın. Büyük tahammül gücümüz olmakla birlikte, şimdiye kadar bendeki izlenim, bu halinizle PKK çizgisinin kadrosu olmanızın zor olduğudur. Bizim saflarımıza gelişiniz elbette anlamlı olmak zorundadır ve anlamı da belirttiğimiz çerçevededir. Gelip de kendini bir ağırlık gibi gittikçe daha karmaşık, geri ve tehlikeli yaklaşımlarla dayatmak yanlıştır. Bizim ortamımıza düşmüş, yardıma muhtaç birisi gibi değil, yüce kurtuluş değerlerini ve düşmanı yenecek olan azmi, irade ve ustalığı bir an önce kapmak için buraya gelinir.
Bireysel dertlerine çare bulmak için değil, halkın genel kurtuluşuna kesin güç verecek militan olmak amacıyla buraya gelinir. Peşinen bunu böyle değerlendirip günlük katılımı bu çerçevede üstün bir disiplinle yapmanız, eğer kendinize dair bir katılım sözünüz varsa, bunu ancak böyle anlamlı ve iddialı bir biçimde gerçekleştirmeniz gerekir. Düşmanını küçük görmeyenler, düşmanını yenme gereğine inananlar, yaşamın sıkıntısını, yaşamın kabul edilemez niteliğini kavrayıp da bunun yerine yaşamaktan umut kesmeyenler, doğru, güzel ve başarılı bir yaşamın tutkusunu esas alanlar; zorluklarımız ne olursa olsun, engeller ne kadar fazla olursa olsun, bu söylenen çerçeve dahilinde kendilerine bir hedef ve uygulama gücü vermekten çekinmezler, geri kalmazlar. Bireysel hedeflerle, çeşitli iç sorularla kendini uğraştıranlar, ortamımızdaki zorluklara dayanamazlar ve problem olmaktan da kendilerini kurtaramazlar. Şu anda genelde yaşanan durum budur. Büyük davalara kalkışlar, basit iç sorunları, hele hele davaya büyük tutkularla, düşüncelerle bağlanmamayı kabul etmez. Zaten maddi teşviklerle, bazı keyfi tutumlara pirim vermekle de böylesine büyük davaların kenarından bile geçilmez. Tam tersine bu tutumlar gün be gün ona ters düşmeye ve ihanet etmeye götürür. Bireysel rahatlıkla, bazı özlemlerine tatmin yolları aramakla büyük davalara ancak ihanet edilir, ters düşülür ve oynanır.
Size bu anlamda kendi tecrübelerimi çok açıkça gösteriyorum. Dava adamlarının nasıl şekillendirilmesi gerektiğini, büyük bir önemle ve bizim için büyük görevlerin başında gelen, bütün hazırlıkların özünde yer alan en belirleyici bir çalışma olarak göstereceğiz. Eğer gücünüz varsa, yoldaşlıkta bir iddianız varsa, bunların hem gereklerine hazır olmaktan hem de bütün sonuçlarına katlanma kararlılığını göstermek ve gereklerini yapmaktan çekinmeyeceksiniz. Gençliğiniz, yiğitliğiniz bu anlamda kendisini göstermelidir. PKK‟nin kendisi budur. Benim görebildiğim bazı hususlar var. İster aile, ister düzen altında şekillenmiş olsun veya bir kendini bilmez gibi kendi kendini tanınmaz hale getirsin, kişilikler şu anda hiçbir halkta görülmemiş bir sorumsuzluğu yaşıyor. Amaçtan kopukluğu, kendini kandırmayı; bir türlü otoriteye, hakim olmaya kendini layık görmemeyi ve böylece de bir zavallılıktan kurtulmamayı önemli oranda yaşıyorlar. Bizim saflarımıza gelenler, PKK‟de bu temelde bir kadrolaşmayı esas alanlar, artık anlama işinde tutarlılığı, dürüstlüğü ve vicdanlılığı yakalamak zorundadırlar. Kendimi bildim bileli en esef ettiğim durum, kendine hiç dikkat etmeden, gerçek özelliklerini tanımadan, çok bayat, çok düşkünce, kocakarıca, sorunlarını uluorta yere sermek ve kendisini yığılmış, bitmiş birisi gibi göstermek, son derece şikayetçi halini her düzeyde, her yönüyle yansıtmayı marifet bilmektir. Aslında bu konular biraz da edebiyatın konularıdır. Fakat hepiniz buna bayılıyorsunuz, kim kendini ne kadar dertli, şikayetçi, zorda gibi gösterirse, en iyi politikayı yaptığını sanıyor.
Olmuyor, olmayacakmış gibi bir ruh halini ne kadar sergilerse, yaptığını o kadar marifet sayıyor. Açık söyleyeyim, ben daha on yaşında bu tutumlardan nefret ederek insanlardan uzaklaştım ve seçkince bir yol arayışına girdim. Bununla beni aldatmak, bununla beni oyalamak, bununla beni etkilemek imkansızdır. Önderlik gerçeğinde en yalın bilinmesi gereken bir husus da budur. PKK‟yi bugüne kadar getiren de bu tutumdur. İşinize geliyorsa derdiniz, şikayetiniz fazlaysa Marko Paşaya gidin diyelim. Yok, yüksek çözüme ulaşmak istiyorsanız, bunun birinci şartı, anlama işinde ciddiyet ve bunu pratik yaşamda hakim kılmada dirayet göstermektir. Şimdi yavaş yavaş herkes “Önderlik otoritesinin etkisi” diyor. Olabilir ve bu zaten büyük bir savaştır. Dostla, düşmanla parti içinde ve dışında kıyasıya bir mücadeleyi de yürütüyorum. Sizin iyi niyetinizi göz önüne getirerek söylüyorum, tercihinizi kesinlikle yerinde ve ertelemeksizin yapın. Politikayla hiç oynanmaz, hele bizde politika ateşten bir gömlektir. O çok sevdiğiniz otorite, çok sevdiğiniz etki, komutanlığın şu-bu özelliği ateşten gömlektir, sırta geçirilmez. Onu sırtına geçirenler, onun kızgın bir zırh olduğunu ve onu sadece amansız savaşmakla bazı düşman darbelerinden korunmak için, düşmanı vurmak için giydiklerini bilmek zorundadırlar. Yoksa deliler bile bu gömleği giymez. Bunu mutlaka anlamalısınız.
PKK‟nin savaş gömleğini giymek yakıcıdır. Eskiden bir zırhtı, şimdi kurşun geçirmez gömlekler diyorlar, ancak bunlar şeklidir, PKK gömleği farklıdır. Ama bizdeki daha yakıcıdır, daha ağırdır. Onu giymek, yalnız şövalye savaşlarında veya bazı kurşunlara karşı kendini korumak için değildir. PKK gömleği tufan gibi, sağanak gibi her taraftan akan bütün saldırı araçlarına, ideolojik-politik saldırıya -ki, teknik bunun çok az bir kısmıdır- karşı kendini koruma zırhıdır. Onu giymeseniz, mümkün değil bir gün dayanamazsınız, eğer giyerseniz de ağırlığı vardır ve şiddetli savaşacaksınız. Eskinin şövalye savaşlarını göz önüne getirin, ufak bir açık bulduklarında nasıl zırha saplıyorlardıysa; sizin de PKK gömleğinde ufak bir yırtığınız, lime lime olmanıza yol açar. Bunun için ideolojik zırh, politik zırh, askeri zırh diyoruz. PKK‟nin kimliğini, kişiliğini kendine yakıştıranlar, eğer bu işi çocuk oyuncağı olarak görmüyorlarsa -ki, biliyorsunuz yapay çocuk oyuncakları da hazırlanmıştır- çocuk oyuncaklarına benzer bir giyinmeyi esas almamışlarsa, PKK‟nin komutanlık ve Önderlik gömleğinin çok yakıcı olduğunu bilmelidirler. Bana öyle geliyor ki, sizler bunu daha çok çocukça, piyasada nasıl ki yapma tabancalar ve yapay savaş oyunu aletleri varsa, onlara özenir gibi kullanıyorsunuz. Bu feci bir şey ve sonuçları gün be gün yakıcılaşmaktadır. Ortaçağların o şövalye savaşlarını bile geride bırakan, hem de bireysel inisiyatifle de yürütülen bir savaşçılığı esas aldığımızı kesinlikle bilmeniz gerekir. Bizde zorlama yoktur. Savaşçı, hatta komutan olmak istiyorsunuz, ama onun da gerçeğine akıl erdirmek gerekiyor.
Yoksa biçilirsiniz. “Ne de olsa Kürt‟üz, şimdiye kadar hiç tecrübemiz yok, ilk etapta böyle olması kaçınılmazdır” diyeceksiniz, ancak düşman da ilk etapta yerle bir ediyor. Geçen gün gördünüz, sözde politikayı legal düzeyde yürüten bir yurtsever, parti kongresinde, büyük ihtimalle Türk polisinin oldukça iyi planlanmış bir provokasyonuna engel olmak şurada kalsın, ona ardına kadar fırsat sunmaktan kendini alıkoyamadı. Kaldı ki düşman açısından bu o kadar önemli olmadığı için, üzerine fazla gitmedi, ama tehlike şöyle sırıtıyordu; “bir anda kapalı spor salonunun her tarafını sarmalıydık tek bir kişiyi sağlam bırakmamalıydık” dediler. Bunu eski bir savcı söylüyor. Bu bir devlettir. Birileri orayı yakabilir, hepsini katledebilirdi, ama zamanı ve yeri uygun değildi. “Sen misin biraz muğlak kalan, devlet çizgisine gelemeyen, hele gelin içeri” dediler. Çoğunu içeri aldılar, akıl verecekler. Burada politika yapmanın yolu devlet çizgisine gelmekten geçer. Buna karşı daha fazla direnenleri “bak böyle yaparız” diye tehdit ettiler. Bizim parti meclisimiz olsun, kadrolarımız olsun, bunu anlamaktan bile uzaktırlar. Yıllar, aylar geçecek, belki biraz kafaları olageleni, yapılmak isteneni anlayacaktır. Böyle pratik politika olmaz. Bu, kendilerini lokum gibi sunmaktır. Aynı zamanda bunu “legal kurumlarda rahat yaşanır, yeni bir kadro tipi oluşuyor, burada bayağı bürokratik biçimde yaşamak da mümkünmüş” diyenlere; PKK içinde yaşamı böyle yorumlayanlara söylüyorum. Bu tutumlar kendi kendini aldatmaktır ve hiçbir zaman buna fırsat verilmez. Anlamıyorlar, çünkü anlamak büyük bir iştir, büyük çaba ister.
Her zaman söylediğim gibi, en büyük devrim anlama devrimidir. Siyaset; bir halkın, bir ulusun, bir sınıfın, hatta bir partinin hayati değerler konusunda en yoğunlaşmış ve her an harekete geçirmeye hazır olduğu düşünce yoğunluğudur; ifade ve hitap gücüdür. Buna iddianız yoksa, kendinizi tehlikeye bulaştırmayın. Önderlik gerçeği deyip duruyorsunuz, burada inanılmaz bir çelişki var. Hiç kimse bize öğretmediği halde, bütünüyle yaşamdan öğrendiğimiz, hatta herkesin de şaşırtmaya, kandırmaya çalıştığı bir Önderlik gerçeğine rağmen, her türlü tehlikeyle karışık bir biçimde bizim buraya kadar yol almamızın size göre hiçbir öğretici değeri yok! Halbuki bu bir gerçekliktir, yaşandı, savaşıldı ve buraya gelindi. Ancak bunun derslerini bile doğru dürüst almaya yanaşmıyorsunuz. Yine eski çocuk oyunlarına, eski ailecilik, eski toplumsal düşkünlük oyunlarına devam ediyorsunuz. Böyle devam ederseniz, kendi adınıza yazık olur. Kimseyi ucuz etkilemek istemem, ben tüm insani ilişkilerimde önce yüce ve doğru öğretiyle işe başladım. Hiç kimseye ahbap-çavuşça davranmadım, yüksek düşünce ve duyguları esas almayan bir yaklaşıma tenezzül bile etmedim. Bunu bozanlar, bunu tersine çevirenler ben değil, sizler oldunuz. İnanılmaz ölçüde fitne-fesattan tutalım, olayları çok dar çıkarlarına alet etme daha çok sizin yaklaşımlarınızda gözüküyor. Güç yetirmeyi bir kişilik özelliği olarak anlatıyorsunuz. Ben de size diyorum ki o, kölelikle bağlantılıdır. Köleliği dillendirmek kişiliğinizde sürekli zayıflığı yansıtmaktadır.
Bırakalım düşmana karşı durmayı, kendinizin nasıl iyi bir köle olduğunuzu izah etmekle meşgulsünüz. Köleliğini iyi izah etmek, hal ve hareketlerle yansıtmak soylu bir davranış olmaz ve bir kurtuluş eylemi olarak değerlendirilmez. Düzen sizi bol bol şikayet etmeye, kendini yere atmaya, işleri tıkatmaya, boş işlerle uğraşmaya, komploculuk yapmaya, kendini aldatmaya ve ağlayıp sızlamaya alıştırmış. Zaten bizim toplumumuz bu konuda birincidir ve bu toplumsal gerçekliği parti içine yansıtma da biraz böyle oluyor. Fakat bütün bunlar yüce öğreti ve davranış seçkinliği anlamına gelen Önderlik gerçeğine aykırıdır. Çünkü sapkınlığı ve münafıklığı ifade eder.
HALKLAR ÖNDERİ ABDULLAH ÖCALAN
YORUM GÖNDER