CHE GERİLLA TARZININ BÜYÜK TUTKUSUDUR
Che de yenilmedi, Türkiye direnişçiliği de yenilmedi, Kürdistan gerillası da yenilmedi ve başarıdaki ısrarımız... Che Guevera inanmış bir gerillacıydı ve gerillanın, emperyalizmin uşağına karşı en büyük özgürlük savaşçısı olduğunu ve böyle bir insanın ancak anti-emperyalist veya bir özgürlük savaşçısı olacağının derin bilinciyle hareket ediyordu. Bu çağda devrimci aslında gerillacıdır. O, “Yüksek yaşam beni çekmiyor, beni başka devrimler bekliyor” dedi. Ki Küba’da devleti kurmuştu, onu bıraktı. Şimdi bizim mutlak başarmamız gereken bir devrim var. Che Guevera’nın her hareketi gurur vericidir. Bir gerillacıdır. Ölüsüne bile bakıldığında insan ilham alıyor. Onurlu, gururlu bir insanın bütün özellikleri, çağımızın bu savaşçısının cesedinde bile gözüküyor. Aslında her büyük savaşçı böyledir. Che Guevera katledilişinin yıldönümünde aslında değeri Latin Amerikalılar tarafından daha iyi anılıyor. Che Guevera’nın biricik değeri, tanımı, ifadesi; çağımızdaki özgürlük savaşçılarının bir alana en anlamlı yürüyüşüdür, gerilla yürüyüşüdür. Onun coşkusu, heyecanı, yüceliği tartışmasızdır. Anıya verilecek en anlamlı cevap, bir gerilla yürüyüşünün çarpıcılığını temsil etmektir. Che gerillacı insan tipini en iyi temsil eden devrimcidir. Ben Che Guevera’yı fazla okumadım, ama onu birkaç cümleyle tanıyorum. O dağlardaki gerilla tarzının gerçekten büyük tutkusuydu. O yönü gerçekten hoşuma gidiyor. Lenin, Stalin, Mao bile bu kadar gerillacı insan tipini temsil etmiyorlardı. Che bunu en iyi temsil eden devrimcidir. Biz de günümüzde o tanıma en uygun ve şansı bol olan bir hareketiz. PKK gerillası günümüzün en iddialı gerillasıdır. Hem uluslararası emperyalizme, hem bölgesel gericiliğe en büyük darbeyi vuran bir harekettir. Beni halen büyüleyen, bizim devrimin bölgesel önemidir. Biz daha grup aşamasındayken amaçla dolup taşıyorduk. Ben bu yaşıma kadar halen o amacın büyüklüğüyle yaşıyorum. Bütün uğraşımızın temelinde amansız bir gerilla tarzında ısrar yatıyor. Bunun dışında ne yaşam tanırım, ne yaşamın yolunu bulurum, ne de böyle bir yaşamı kabul ederim. Benimle olabilmek, öncelikle bu temelde devrime kendini büyük yatırmaktan geçer. Bazıları “şöyle bir alan olsa, şöyle bir yetki olsa, şöyle komutanlık olsa” diyorlar. Bu sözlerin benim için hiç bir değeri yoktur. Benim için değerli olan çalışma biçimi bellidir. Onun üzerinde ısrarlıyız. Çünkü o elimizden giderse diğer tarzlar bize kaybettirir. İyi bir özgürlük savaşçısı olmak istiyorsanız, nerede hata yaptığınızı, eksikliğinizin nerede olduğunu korkmadan ve sorumluca vicdanınıza sorun. Ben halen direniş halindeyim. On yaşımda bebeklikle ilişkimi kestim. O zamandan beri sorumluluk üstlenmiş durumdayım. O zaman savaşı başlattığımda aile ocağını da dört dörtlük karşıma alarak, özgücüme dayandım. Önderlik gerçekliği, en erken yaşlardan itibaren öz iradesiyle, öz bilinciyle çok zekice olduğu kadar emekle bir yaşam yolunu çizmekten ibarettir. Bizim saflarımız bebeklerin ve düzen vari alışkanlıkların değil, özgürlük uğruna her şeyini ortaya koyanların yaşayacağı bir yerdir. Bizim felsefemiz; çok okuyup aydınlanmak, çok iş yaparak başarmaktır. PKK olayı böyledir. “Yutulmamak, biraz direnebilmek ve acı bir yenilgiyle son bulmamak için bir şeyler yapmalıyım” demelisiniz. Pek çok işi bana havale etmenize gerek yok. “Ben de biraz dayanabilmeli, direnebilmeliyim” demelisiniz. Benim yüreğim kendim için değil, halen sizler için çarpıyor. Bunlara ortamı, imkânı ve gerçekleri ne zaman vereceğim diyorum. Kimseyi zorla devrimci yapacağıma inanmıyorum. Sizi özel yöntemlerle, rütbelerle, taltif etmeyle bu işte tutacağıma da inanmıyorum. Böyle bir niyetim de yok. Ama sizin de bu tarzla kendinizi parti içinde fazla başarılı kılamayacağınızı bilmeniz gerekir. Eğitim en büyük savaştır. Sizi değiştirip dönüştürebilir, yanlışlıklardan ve eksiklerden kurtarabilir Devrimin doğruları da en inatçı gerçekliktir. Ben halen bunu yaşadığıma ve temsil ettiğime inanıyorum. Zaten umudum da, inadım da bu nedenledir. Sizlere bunları önermekten başka sunacağım bir şey yok. Kendi tecrübelerimize dayanarak size en doğrusunu vermeye çalışıyoruz. Yanlışa da onay vermem mümkün değildir. Biz sorumlu yaşamayı esas alan özelliklere sahibiz. Tabii ki işlerin özü üzerinde ısrarla duracağız. Sizleri tabii ki ciddiye alacağız. Ben devrim tanımını bir kez daha çizdim. Che’nin anısı dolayısıyla da mücadelenin gereklerine göre adam yetiştirmekten öteye hiçbir işle uğraşamam veya başka bir işe değer veremem. Versem bile ikinci, üçüncü, dördüncü sıradadır. Bunu çok net ve çok açık söylüyorum. Siz de mücadeleye aynı duyarlılıkla katılırsanız, en doğru ve yerinde katılım bu olur. Zaten bizim yaşamımız ortadadır. Düşmanımız ve engelimiz çok, bunları ancak irademiz o denli büyük olursa ve aşarsak, savaşımımız bir anlam ifade eder. Başka türlüsünü ne ben, ne siz gelecek olarak öngörmemeliyiz. Bunu ciddiye almanızı bir kez daha önemle vurguluyorum. Sizlere ilişkin olarak da bu çerçeve dışında başka bir çerçeveyle yaklaşamayız. Eminim ki, bu da bize en anlamlı sonucu getirecektir. Yine bunda çok ısrarlıyız. Şimdiye kadar olduğu gibi bundan sonra da bütün zorlukları aşmak için kendi tarzımızla yükleneceğiz. Başarı iddiamız kadar çabamız da sonuç alıyor. Vurguladığım gibi Che’de yenilmedi, Türkiye direnişçiliği de yenilmedi, Kürdistan gerillası da yenilmedi ve başarıdaki ısrarımız her zamankinden fazla olduğu gibi bu sefer yenme imkânları da her zamankinden daha fazladır. Bunun üzerinde yoğunlaşırsanız, başarı imkânını da yakalarsınız. En güzeli budur ve bunu kendinize yakıştırmalısınız. Daha çarpıcı, daha dönüştürücü olmayı tüm faaliyetlerinizin esası bilmeli ve mutlaka başarmalısınız. HALKLAR ÖNDERİ 12 Ekim 1997 |
YORUM GÖNDER