“KÜRDİSTAN DEVRİMİNİN GÜVENCESİ TOPLUMSAL ÖZ SAVUNMADIR”(2.BÖLÜM)
Kürt halkının bağrından çıkan ve mücadele geleneğinden beslenen bu öz savunma fedailiği sözünü eylemiyle söyleyen taktik, strateji ve sezgiyi harmanlayan görkemli bir özgür yaşam destanın modelini yarattılar. Önemli olan bundan sonra siyaset düzleminde bu direnişi estetize ederek, çeşitlendirerek ve topluma taşırarak sonuç almaktır. Toplumsal öz savunma özgür bir yaşam savunusudur gündemimiz de buna denk inşa örgütlülüğüne dayalı toplumsal direniş olmalıdır. Kimsesizler mezarlığında ki şehitlerimizin ruhları büyük doğuşa ve direnişe tanıklık etmek için bizlerin ayağa kalkmasını bekliyor şehirlerimizin üstünde şehitlerimizin direnişçi ruhları dolaşıyor yeni bir yaşamın örülüşüne tanıklık etmek için fedakar halkımız da sabırsızlıkla gün sayıyor!
Kitle zihninde devrimci öncüyü ve eylemsel partiyi tasfiye amaçlı zamana yayıp çürütmek ve unutturmaya dönük ince psikolojik savaş yöntemleri ile konseptler geliştirmek dur durak bilmiyor. Sözün onuru ve onurun eylemini yaşama gerekçelerine dönüştüren özgürlüğe adanmış ruhları anlamak ve mücadelesine anlam biçmek vicdan mesafesine bakar birey ve topluma. Hisler sözleri besliyor, hisler tutkulu bağlılıklar yaratıyor ve fiziksel acıları ise bu güçlü duygular ve yüksek idealler onarıyor. Sorgulayan devrimci demokratik bilinç mücadeleyi olgunlaştırıyor. Devrim kitleleri kargaşa-kaosa güçlü hazırlıyor ve toplumu korumayı esas alıyor özgürlük ideallerini de emsalsiz bedellerle diri tutuyor. Umut üretiyor ve her şeyden önemlisi de her olumsuz duruma göre toplumu koruyacak ve yeniden ayağa kaldıracak yol-yöntemler yaratıyor bunun için umut sadece devrimci direniştedir gerisi düşmanını tanımamaktır.
Psikolojik savaşın gündemine ve yörüngesine girildiğinde sorgulama, şüphe ile yaklaşma, tedbir alma zafiyetleri belirgin bir davranışa dönüşür aykırı bir tutum alma toplumsal baskıdan dolayı hiçte kolay değildir. Psikolojik savaş aygıtı bir denetim ve kontrol mekanizması olarak toplumu avucunun içine almak ister düşünce sistematiğini kendine bağlar kendisi için aykırısı düşünceler –toplumcu ideallere dayalı fikirler söz konusu olursa buna asla izin vermez. Düşmana kanma Kürt toplumun kanayan yarasıdır. Kürt tarihi bunun sayısız acı dersleri ile dop doludur. Kürt toplumunda son yaşanan gelişmelerde buna en iyi örnektir. Ulus devlet güç odaklarının iç mücadelesinden kaynaklı çelişkilere çok bel bağlamamak gerekir çünkü bu yapılarının tasfiye-imha noktasındaki paralel kararlılığı, birlikteliği aynı netliktedir.
Kürt halkını ve demokratik kazanımlarını yok etmeye dönük zamana yayılmış gayet örgütlü ve de bir o kadar etkin derinlikli bir komplo dinamiği faal durumdadır. Karakter bazen değiştirse de zaman zaman pasif bir görünüme bürünse de komplo dinamiği dönüşerek ve derinlik kazanarak süreklileşiyor. Bu komplo dinamiğine karşı bütüncül ve örgütlü bir seferberlik ruhuyla mücadele işin olmasa olmazıdır. Çarpık, parçalı, birbirinden kopuk simbiyotik ilişkiden yoksun bir mücadele bazen bu yapıyı geriletse bile asla tam olarak etkisiz kılamaz bilakis bu kısırdöngü yeniden kendisini üreteceği zemine dönüşür.
Psikolojik savaşın bu komplo dinamiğinin önemli bir parçası olduğu bilinciyle yeni ve aktif bir toplumsal mücadele hamlesini yükseltmek onu durdurmanın önemli bir ayağıdır.
Yeni bir dil, yeni bir inanç tazelemesi ile ortak insani değerler savunmasıyla bu şiddetten beslenen yapının üzerine kamusal alanda cesurca gidilebilirse korkuları-algıları kıracağı muhakkaktır. Her şeyden önce kendi mücadele gündemini yaratarak kararlaşmaya gitmek işin özüdür onların ne yaptığı ortadadır önemli olan buna karşı bizlerin neler yapacağıdır. İdeallerimizin gücü ve cesareti korku ve esaretin çürümüşlüğünden büyük olmalıdır.
Herkesin varoluşunu, özgünlüğünü örgütlü bir direnişle ve ruhsal bir dayanışma eşliğinde savunarak faşizmin yarattığı zihinsel kirliliği ve psikolojik etkilerini onarmak mümkündür yeter ki doğru mücadele yöntemlerini zamanında kullanmasını bilelim! “Kargaşa ve karanlığın anası kayıtsızlıktır.” Derken çok haklıdır Kant. Kürt halkı üzerinde oynanan oyun büyüktür ve derindir. Bununla başa çıkartmak için toplumsal bir öz savunma seferberliği etrafında kenetlenmekten başka bir seçenek de yoktur.
Toplumun yaralı hafızasına ve ruhsal acılarına çok derinden bakmak ve de yüzleşmek yakıcı bir şekilde kendini dayatıyor. Değer verip de erken yitirdikleriyle beraber kendilerinde eksilenlerle de empati kurmamız zaruri bir hal alıyor. Toplum orantısız acılar karşısında güçsüzleşiyor ve sürekli hayata küsüyor. Önce toplumsal ve bireysel acılarımızı barıştırmamız gerekiyor. Bunu yaptığımız takdirde direnişle kendimizi çare haline getireceğiz.
Günümüzde insanı aşan yıkıcı zekası sahte sanal gerçeklik üzerinden toplumsallığı hiçliğe sürüklüyor. Kutsal kitaplar bile ilklerin ve ilkelerin kök hücresi coğrafyamızda sömürü tekkelerinin çıkarları için yerel işbirlikçilerin de yardımıyla küreselleştirilen kanlı iç savaşlara gerekçe yapılıyor. Halklar birbirine körü körüne kırdırılıyor. Diri diri mekanik bir yıkımla denetime alınan, sessizliğe kapatılan insanın zihinsel ve duygusal bir özgürleşme yaşaması yaşatılan mantıksız-akıl dışılığa ve vicdani çoraklaşmaya dur diyecektir. İnanç kırılması yerini aktif bir mücadeleye bırakacaktır.
Hakikat temelinde özgürlüğü amaç edinmiş Apoist devrimci ideoloji zamanın ruhuyla uyumlu bir şekilde kararlı yürüyüşçüleri sayesinde ezilen halklara Ortadoğu özgününde kalıcı zaferi müjdeliyor.Faşizmin düşünce de ve eylemde yarattığı tahribatı kırmak öncelik kazanıyor ve devrimci bir öfkeye ihtiyaç duyuyor! Kitlesel olarak ayağa kalkmış-elini taşın altına koymuş ve öz gücüyle kurtuluşa inanmış bir halkı hiçbir güç yenemez!
Bu konjonktürel kaos fırsatında kendi mücadele gündemini yaratabilme görevi ve sorumluluğu ile karşı karşıyadır. Kürt halkına karşı başlatılan bu alçakça savaş görkemli serhıldanlar ve paha biçilmez direnişlerle 21.yüzyılın diriliş destanını altın harflerle tarihe yazacak!
Özgürlük halayında ritmini ve ahengini yakalayan Kürdün bu ruhuna zincir vuracak güç yeryüzünde kalmayacak. Bakın yeryüzünün son büyük kötülük kalkışmasının failleri olan IŞİD’i Kürt evrensel vicdanının özgürlük fedaileri nasıl paçavraya çevirdiler. Direnen bu büyük irade karşısında nasıl boyun eğmek zorunda kaldılar. Moral alınacaksa işte yüzyılın bu efsanevi direnişinden alınacak. Herkesin bu görkemli direnişten çıkaracağı çok büyük dersler vardır. Özgürlükten yoksun bırakılmak köleliğin en alçaltıcı boyutudur. Faşizm bugün kamusal alanda bu köleleştiren ve ruhsuzlaştıran terörü bir silah olarak kullanıyor. Toplumun politik belleğini acilen harekete geçirmek gerekiyor. Direniş kölelik tarihinin tekzibini içerir bunun için tez elden toplumda çoğulcu anti faşist bir politik diyalog zemini yaratmak lazım.
Toplumun tabanda çoğul çeşitliliğin eşitliğine dayalı ve demokrasi eksenli müşterek taleplerde dayanışma uzlaşısı yaratabilme yeteneği demokrasinin geleceğine yön verecektir. Kürt halkı yani 21.Yüzyılın dünyadaki statüsüz en kalabalık halkı bu makuz talihini ve tarihini tersyüz ederek görkemli bir demokratik devrimi ve özgürlük zaferini Ortadoğu halklarına kazandırıyor!
Apoist adanmışlık ruhuyla sokaklara dökülerek, doğru tutum alarak kurumsal faşizme karşı sözümüzü eylemimizle söylemeliyiz M. Tunç’un, Çiyager’in vasiyeti de bizlere bunu emrediyor, Halk olarak “PKK halktır halk burada” derken onlara verdiğimiz sözü tutma zamanıdır “işte buradayız ve her koşulda arkanızdayız” diyerek toplumsal seferberlik ruhuyla borcumuzu ödeme zamanıdır!
Artık toplum olarak çare haline getirmeliyiz kendimizi, zafer kişiliğini yrtrddütsüz kendimizde yaratmalıyız düşman kapımıza gelecek kadar azgınlaşmışsa bizlerde karşısına çıkacak kadar cesur olacağız! Zaten Apoculuk demek, en zorlu koşullarda çıplak bir yürek ve irade gücünden başka hiç bir şey olmadığı halde düşmana karşı fedaice direnmek değil midir?
PKK efsanevi direnişiçiliğiyle Kürdün kazandığı kesintisiz özgürlük melodisini susturacak bir güç yeryüzünde daha zuhur etmemiştir. Türk militan faşizmi kendisi ve tüm toplum için cehennemin kapılarını sonuna kadar açıyor bunun farkında bile değildir. Kürt halkının kapısını hep savaş ve soykırımla açanlar yarattıklarının sonuçlarıyla kendi kapılarında karşılaşmaları kaçınılmazdır! Newton fiziğinde “hareket yasasının” da ifade ettiği gibi;“Her etki kendisine eşit büyüklükte fakat zıt yönde bir tepki meydana getirir.” Buda Kürdün toplumsal öz savunma seferberliğini net bir tanıma kavuşturuyor. Öz savunma seferberliği özgür Önderlik, özgür halk ve demokratik özerk Kürdistan demektir.
SERDEM AMED
YORUM GÖNDER