APOCU MİLİTAN KİŞİLİK(37.BÖLÜM)
BÜYÜK BİR TUTKU VE UFKA SAHİP OLUNMADAN TARİHİN EN ZORLU ÇABASINA GİRİLMEZ
Büyük Zafer Kolektif Çabanın Ürünüdür;
Ordu çalışmaları, benden dahi daha fazla çaba yoğunluğu, irade gücü ister. Beni en zor koşulların zor işlerini “zor bela götüren işin zavallısı” olarak görüyorsunuz. Bu düşüncelerinizden daha fazla güç alamazsınız. Çünkü biz, sizin yolunuzu biraz araladık. Ama bu demek değildir ki rahatladınız, dümdüz yolda böyle rahat rahat yürüyeceksiniz. İşleriniz çok zor, size acıyorum. Bu konuda kendimi yine talihli sayıyorum. Kendi işlerimi yaptım, fakat bu fukaralara ne olur? Bunlar nasıl yürüyecek? Tabii, eğer yürüyüş yürüyüş olacaksa bu belirttiğimiz çerçevededir. Yoksa yürüyüş olup da dakikada yere oturacaksanız birer utanmaz olursunuz, nitekim kendi kendime bunlar utanmazdır diyorum. Her gün böyle sağa, sola yalpalanılır mı, sırt üstü bu kadar düşülür mü, bu kadar yetersizlik sınırlarında kalınır mı? Tabii bu da bir yürüyüş sorunudur. Bütün bu vahşi ormanları biz açtık; canavarlarla, kaplanlarla savaşa savaşa bu kurtuluş yolunu araladık. Kendinizi ikide bir yalpalanmaktan halen kurtaramazsanız, bu yolun sağlam bir yolcusu değilsiniz demektir. Yine belirteyim, bütün bunlara rağmen savaşın sıradan bir hizmetçisi olmaya varım. Sizin gibi şu cepheye, bu cepheye gidemem.
Çünkü birçok durum buna elvermiyor. Bu aşamada bu saha bana sınırlı iş yapma imkanı veriyor. Gerilla için, ordu için onu da yapmaya devam edeceğiz. Ama sizin de yapmanız gereken işleriniz var. Onların da esprisi, ruhu böyledir; tarzı, tutumu bu biçimdedir. Hangi kişilikte, hangi kurumu düzeltme gerekliyse, yine hangi özelliğinizde düzeltme gerekliyse kesin düzeltin. Ben ahbap çavuşluğa da varım, ben sizin en can kardeşiniz de olayım, ama ordu işleri söz konusu olduğunda ne benim, ne de sizin asla oynayamayacağı gerçeklikler var. Onları öne çıkaralım ve egemen kılalım. Belki zaferi tam yakalayamayabiliriz, ama bu düşman da bu haliyle bizi kolay kolay yenemez. Anlaşılmıştır ki, biraz daha gerçekleri uygularsak onu daha da yüz geri edebiliriz. Onun şimdiye kadar dayattığı özel savaşı eğer bu kör topal halimizle karşıladıysak, böylesine yeniden düzenlenmiş ordumuzla bundan sonra da dayatacağı özel savaşı başına pahalıya patlatabiliriz. Eğer şimdiye kadar geliştirdiğimiz kör topal yöntemlerle bir şeyleri yaptıysak, böylesine yeniden düzenleyeceğimiz bir ordu ve onun çok yaratıcı taktikleriyle bu düşmanı perişan edebiliriz. Ve bu da yaşamın yolunu biraz açar. Başka türlü nasıl yaşayacağız? Ben başka yol göremiyor ve sizi başka türlü yaşatacağıma inanmıyorum.
Yaşamın başka yolu yoktur diyorum. Ordulaşmaya böyle yaklaşılırsa, özellikle “ordulaşmak için varız” diyenler bize dayatılmak istenen yaşamı zorlayabilirler ve bu uğurda yaşanacak şahadetler de kabul edilebilir. Herkes gereklerini yapmakla her dereceden üzerine düşeni bütün içtenliğiyle götürürse şehitlik nereden gelirse gelsin ona katlanılır ve anlamlıdır. Buna ben de dahilim. Bizim endişemiz, korkumuz işin gereklerine göre kendini tam vermemedir. Bugün ben kendimi bu çalışmaya böyle verdikten sonra, yarın ne olacaksa olsun. Çünkü ben bugünü kurtardım. Espri bu olmalıdır, yaklaşımın temeli bu olmalıdır. Güne veya herhangi bir aya, herhangi bir çalışmanın biçimine kendimizi böyle verdik mi, bütün ihtimalleri hesapladık mı, bütün olanakları böyle peşi sıra dizdik mi, öncelikler ve talilikler sırasını doğru belirledik mi bu iş yürür. Çarpışma olur, olsun; savaşın büyüğü olur, olsun, çünkü her şey hesaplanmış, planlanmıştır, bu konuda fazla kusur arz edecek durum söz konusu değildir, gerisi de kabulümüzdür. Bu işe aslında böyle başladık, halen de bu temelde kendimize güvenerek götürüyoruz. Bu tarzın hepinizin tarzı olması gerektiği açık. Özellikle de bu kadar şehidin, son yılların ordu kayıplarının anısından da çıkarabileceğimiz tek sonuç budur. Yetersizliklere, yanlışlıklara düşmeye fırsat vermeyerek, yeterlilik sınırlarını zorlayarak, çok gerçekçi bir planlamayla çalışmaların içine girmek gerekir. En alttan en üste kadar onun muazzam yürütücü gücü olmak, çok resmi olmak kadar, çok candan yoldaş olmak gerekir. Toplumumuzun geri özelliklerine sevdalanmamak, mahalli, aşiretçi, kabileci, aileci, bireyci ne kadar özellik varsa, ordu gibi çok profesyonel, çok resmi çalışma içinde bunlara yer vermemek, ulusal özellik kadar demokratik, sosyalist özelliklere kesin işlerlik kazandırmak, öncülüğü bu konuda sağlam tutmak ve gerilla savaşının az çok stratejik savunmadan, stratejik denge durumuna kadar onun önümüze koyduğu bir yığın taktik yaklaşımların hepsine hakkını vermek çok önemlidir.
Gerilla savaşı çok üretken bir savaş biçimidir, küçük bir ordu birimiyle, sayısı yüz binlerce olan bir orduyu işlemez duruma getiren bir ordu çalışmasıdır. Gerilla taktikleri düzenli ordu taktiklerini boşa çıkaran taktiklerdir. Onda yaratıcı olacaksın, onda yoğunlaşacaksın, beş bin kişilik gerilla gücün oldu mu onunla bir ülkenin kurtuluşu sağlama alınmıştır dercesine görevlerin içine gireceksin. Kısaca, yeterlilik sınırlarını zorlayacak ve zaferi mümkün kılan sınırlarda yürümeyi bileceksin. Aslında ilk güne bu tutumla girilmeliydi. Şimdi de girilmesi gereken tutum budur. İlk girenler bu yeterlilikle girselerdi bizim yaşadıklarımız şimdi kesin zaferi getirmiş olurdu. Yine sorunlar çıkacaktı, fakat bu biçimiyle olmayacaktı. On yıl sonra bakıyorum, aynı sorunlarla yüz yüzeyiz. Çünkü zamanında yerine getirilmesi gereken görevleri, tutumu gösteremedik. Halledildi mi? Hayır, yine çözülmedi. Bir tutum, eğer gerekleri yerine getirilmezse yüzyıl da geçse senden aynı çabayı ister. Ulusal kurtuluş yüzyıl önce başarılması gereken bir işti, ama başarılamadı, şimdi de bizi bekliyor. Eğer dünyanın en gerisinde bir halk olarak yok olmayacaksak bu ulusal kurtuluş savaşının anlamını bileceğiz, bunun savaşımını vereceğiz ve bu aşamayı atlatacağız. Başka türlü, altından girerek üstünden atlayarak sen bu aşamayı atlatamazsın. Gerillası da gerekli, işte buna hakkını vereceksin, partisi şöyle şekillenecek deyip onun da hakkını vereceksin. Bunu sağladın mı daha üst bir aşamanın sorunları farklı olur, o zaman biz de farklı tartışır, bu topluluğu çok farklı ele alırız. İlişkiler sistemini, hatta duygularınızı, sevgilerinizi farklı ifade ederiz. Ama şimdi parti ve ordu gerçekliğimizde ancak böyle olur. Başarı seçeneği başka türlü yakalanılmaz, denenmiş diğer tüm biçimler yenilgidir. Kadrolarımız artık bunu anlamalı, bu işe “varım” diyenler anlayabilmeli. Çok önceden yapmaları gereken çalışmayı bu esaslar dahilinde götürmeli, asla yılmamalı.
Belirttiğimiz gibi asla “yanlışlarla uzlaştım, tahrike kapıldım” diyerek kendisini çizgi dışına, özellikle yaşam dışına düşürmemeli. Hele hele tembellik, tıkanma, bunalım gibi durumlara kesinlikle izin vermemeli. Askerlikte bu tutumlara asla yer yoktur. Bu tutumlara düşersen suçlu konuma girmiş olursun ve bunun altından kalkamazsın. Görülüyor ki, bütün bu hususlara dikkat ederek bu işin içine girerseniz doğrudur, yerindedir, sonuna kadar biz de varız ve bu da başarıyı getirir. Yoldaşlığın gereklerini başka türlü yerine getirmemize imkan yoktur. Benim başka türlü Önderlik görevlerimi ve mevcut sorumluluk düzeyimi işletme imkanım yok. Başka türlü size yararlı olmanın imkanı yok. Bu noktada sizin de yararlı olmanız gerekir. PKK militanlığını, öncülüğünü başka türlü yorumlayıp uygulayamazsınız. Buna yetkiniz yok. O yetkiyi ele geçirseniz de, dağ gibi imkanlarınız, ordunuz olsa da onları başka türlü kullanamazsınız. Ne mevkicilikle, ne çok geniş bazı imkanları yakalamakla PKK değerlerini kullanamazsınız. Bu işin tarzı budur. Eksiklikleriniz olabilir, hesapta olmayan ve dışımızda olan birçok şey bizi vurabilir. Ama bizim kendi kendimize yapmamız imkan dahilindeyken, düşünüp taşınarak sonuca gitmek, doğruyu yapmak elimizdeyken yapmamak, alçaklık sıfatıyla, hatta daha ağır bir sıfatla yüzsüz bir duruma düşürür. Buna hiç birinizin yetkisi yoktur. Destan yazamamış, bütün gücünü kullanarak çok sınırlı bir çabanın sahibi olmuş, hatta kendini de yaşatmış. Bu da çok değerlidir. Bizim itiraz ettiğimiz bu hususlar değil. Kendi esenliğini bile sağlama al, buna da olur diyoruz. Herkes büyük zafer kazanmaz. Büyük zafer kolektif çabanın ürünüdür. Büyük zafer sağlanıldığında onda hepimizin payı vardır. Bireysel zafer peşinde de koşmuyoruz, ama bu böyledir diyerek kişinin etkinliğini, rolünü sonuna kadar oynamaması düşünülemez.
Sizleri böyle yoldaşlar topluluğu, özellikle ordu meselesine el attığımızda kesin karar ve ordu gücü olarak, ordunun artık bütün sorunlarına çözüm getirebilecek bir güç olarak görmek istiyoruz. Bu istem de sizin mevcut fedakarlık ve cesaret düzeyinize uygundur. Eksik olanı da biz söyledik, gidermesi size düşer. Kendimizi de olanca açıklığıyla ortaya koyduğumuzu biliyorsunuz. Bu bir militan çalışmadır. Bütün parti için böyledir, bütün ordu çalışmaları için böyledir. Biz de size layık olalım, siz de bize layık olun ve düşmanın çokça isteyip, hatta bize veremediği zararları kendi elimizle kendimize vermeyelim. Çarpıcı bazı başarılarının sahibi olalım. Yine sanıldığından daha fazla başarıyı emreden bir yaşama ve onun için çalışmaya kesin ihtiyacınız var. Bu aynı zamanda hakkınızdır. Yaşamınız bütünüyle değerlendirildiğinde, yaşamınızda bundan başka bir yaşama, hatta sınırlı bir başarıya da yer vermeye hakkınız yoktur diyorum. Kendim için değil, belki benim başarısız olmaya hakkım olabilir veya yaşamım buna elverebilir, ama sizin yaşamınız buna el vermemelidir. Çünkü yaşam sizin elinizde çok sınırlıdır ve mutlaka bazı başarılarla doğru kılınmayı emrediyor. Bunu böyle değerlendirmeli ve mutlaka başarmalısınız.
HALKLAR ÖNDERİ(37.BÖLÜM)
YORUM GÖNDER