1 KASIM İNSANLIĞA MAL OLMUŞ BİR GÜNDÜR
Irak’ta türeyen DAİŞ İslami terör örgütü, ülkenin en önemli merkezlerinden biri olan Musul’u çatışmasız bir şekilde ele geçirmişti. Peşi sıra bir çekirge sürüsü gibi yöneldiği her yeri istila ederek ilerlemeye başladı. Çete lideri El Bağdadi kendisini halife ilan etti. Irak içlerinde önemli birtakım alanları kan ve katliamla ele geçirdi. En büyük soykırım vahşetini de Şengal halkına yaşattı. Êzîdiler, 73. ferman olarak adlandırdıkları bu katliamla insanlığın hafızasına kazındılar. Korku salarak ilerleyen DAİŞ çeteleri saçtıkları vahşetle, dehşet verici barbarlık görüntüleriyle insanlığın tümü için ciddi bir tehlike ve tehdit oluşturmaya başladı.
Ortadoğu’yu kana bulayarak ilerleyen DAİŞ’in rotası Irak’tan Suriye’ye kaydı. Bu rota değişikliğinde Türkiye’nin belirleyici rolü var. Türkiye, DAİŞ çetelerinden yararlanarak Suriye’yi kendi arka bahçesi haline getirmek istedi. Böylelikle hem Kürtleri tasfiye edecek ve hem de Esad yönetiminden kurtulmuş olacaktı. Nitekim plan işlemeye başladı, DAİŞ hiçbir engel tanımadan çok hızlı ilerledi. 14 Ağustos 2014’te Şengal’de toplu kıyımlar yaptıktan bir ay sonra Kobanê sınırına dayandı. Köyler, kasabalar, şehirler adeta domino taşı gibi peşi sıra devrilmeye başlamış ve sıra Kobanê’ye gelmişti.
15 Eylül 2014’te, bir tarafı Türkiye sınırına dayanan Kobanê’yi geri kalan üç koldan ablukaya alarak ağır silahlarla saldırı başlattı. DAİŞ’in savaş kapasitesi, ilerleme hızı ve hiç yenilgi yaşamaması, Türkiye diktatörü Erdoğan’ı bir hayli umutlandırmıştı. Çatışmaların yoğun olduğu bir süreçte sınıra gelerek adeta DAİŞ’in zaferini müjdelercesine, aklınca Kobanê’nin düşeceğini söylemişti.
Kobanê merkezinin büyük bir kesimini ele geçiren DAİŞ çeteleri beklemedikleri bir direnişle karşılaştı. Direnen bir avuç YPJ/YPG gücü ve az sayıdaki halk, kıt imkanlarıyla tarihin en görkemli direnişini sergiledi. Ardından ise Önder Abdullah Öcalan’ın seferberlik çağrısı geldi ve halk Kobanê’ye aktı. Dünyanın birçok ülkesinden enternasyonal devrimci de bu çağrıya katılarak Kobanê savaşına katıldı. Dünya halkları, 1 Kasım 2014’ te, Kobanê için ayağa kalktı. 93 ilkeden insanlar alanlara indi, Kobanê direnişini sahiplendi ve dayanışma mesajlarını iletti. Nihayetinde 134 günlük direnişin ardından DAİŞ çeteleri Kobanê’den sökülüp atıldı. Takvim yaprakları 26 Ocak 2015’i gösterdiğinde Kobanê artık özgür bir şehirdi.
Kobanê’nin düşmeyeceğini anlayan diktatör Erdoğan, Kobanê zaferinden de yararlanmak istemişti. Her ipte oynayan cambaz gibi, bu sefer de Peşmerge güçlerini, Türkiye üzerinden Kobanê’ye aktararak, KDP’yi de başarının ortağı haline getirmeye çalıştı. Kobanê zaferinden kendilerine pay çıkararak nemalanmak istedi. Türkiye’nin yanlış hesapları, Suriye, bölge ve dünyada kendisini değerli yalnızlığa mahkûm etti.
Bu görkemli direniş, bugün 1 Kasım Dünya Kobanê Günü olarak tanımlanıyor. Kobanê direnişinin askeri zafer boyutu kadar siyasi boyutu da anlam içeriyor. Kobanê aynı zamanda DAİŞ çetelerine ilk yenilginin tattırıldığı yerdir. Genişlemesi ve yayılması Kobanê’de durdurulmuş ve geri çekilmeye mecbur bırakılmıştır. Böylelikle DAİŞ’in yenilgisi, Türkiye için de adeta bir kuyruk acısına dönüşmüş oldu. Türk devletinin Suriye üzerindeki egemenlik senaryoları, DAİŞ üzerinden Suriye’de geliştirmek istediği, siyasi ve askeri vesayeti de böylece boşa çıkmış oldu.
Daha sonraki süreç DAİŞ için baş aşağıya gidiş sürecidir. DAİŞ’in Kobanê’de yenilgisi ve coğrafik açıdan geriletilmesi, halk kitleleri için büyük bir moral kaynağına dönüştü. Halkların mücadele azmini güçlendirdi, korku psikolojisini yerle bir etti. Şüphesiz bu mücadelede Kürtler çok büyük bedeller ödedi. PKK gerillaları halklar için fedaice siper oldu. Devletlerin yapamadığını gerilla yaptı ve her yerde DAİŞ’e karşı kalkan oldu. Irak’tan Rojava’ya kadar uzanan geniş bir hatta, hep ön planda oldu, Kerkük, Mexmur, Şêxan ve Şengal Êzîdîlerinin yardımına koştu, Êzîdîleri mutlak bir yok oluştan kurtardı.
DAİŞ, yakın tarihimizde küresel çapta tehlike oluşturmuş en gaddar terör örgütüdür. Bunun oluşum zeminlerini, nedenlerini, destekleyicilerini, hangi projenin ürünü olduğunu, amaçlarını-hedeflerini sonuçta ne yapılmak istendiğini ve daha birçok konu başlığı üzerinde durulması gereken bir konudur. DAİŞ’i Kürtlere saldırtan zihniyetti sorgulamak faydalı olacak. Özelikle de Rojava coğrafyasında at koşturmasını sağlayan Türkiye, amaçlarına ulaşamadı fakat vazgeçmiş de değil.
Türk devleti, dünya halklarının sembolü haline gelen Kobanê’yi asla hazmedemedi. Bu nedenle DAİŞ çeteleriyle yapamadığını şimdi başka çete gruplarıyla yapmaya devam ediyor. Çetelerden devşirdiği savaş gücüyle ha bire Kürtlere saldırıyor, Rojava’yı işgal ederek DAİŞ artığı çeteleri yerleştiriyor. Dünyanın terör örgütü dediği örgütlere kılıp bulup sahaya sürüyor ve bunu öyle gizli-saklı değil alenen yapıyor. Dahası dünya da sesiz kalarak bu politikaya zımni bir biçimde destek veriyor. Uluslararası güçler, bir yandan DAİŞ’ e karşı savaş gücü oluşturuyor Kürtlerle birlikte savaşıyor, diğer yandan da DAİŞ’e arka çıkan ve Kürtlere saldıran Türk devletiyle iş tutuyor. Yani olur da bu kadar olmaz, dediren türden iki yüzlü politikalarla karşı karşıyayız.
Her şeye rağmen Kobanê direnişinin halklar nezdindeki yeri tescillendi. Kürtler tüm insanlığa Dünya Kobanê Günü’nü armağan etti. Çünkü Kobanê savaşı bilinenin de ötesinde, büyük bir direniş iradesi ve kahramanlık destanıdır.
RAUF KARAKOÇAN
KAYNAK: ANHA
YORUM GÖNDER