HAKİKATE KOŞANLAR
Tarih boyunca hakikat arayışı ‘özgürlük’ kavramı etrafında seyrede gelmiştir. Özgürlük ise öz demektir. Yeniden doğmaktır ve içindeki enerjinin dışa yansımasıdır. Bu da en iyi olarak kadında somutlaşmıştır. Özgürlük öyle çokça ifade edildiği gibi ‘serbestlik’ değildir. Özünde toplumu yaratma gücüdür. Özgürlük dizeyi ahlaki, politik toplumun aynasıdır. Özgürlüğün tanımı bu iken günümüze baktığımızda ise sistem tarafından çarpıtılmıştır. Toplumsallıktan çıkıp bireye indirgenen özgürlük kavramı adı altında kölelik derinleştirmiştir. Ataerkil sistem kendini ayakta tutmak ve kendini yaşamsallaştırmak için birey olgusunu aşırı vurgulayarak bireyciliği ortaya çıkartmıştır. Bunu yaparken de en çok kadını kullanarak köleleştirip adeta bir meta konumuna koymaktadır. Tarihe bakıldığında; neolitik toplumun yaratıcısı olan ve bütünlüğünü oluşturan kadın susturularak karanlığa mahkum edilmiştir. Erkek egemenlikli sistem her şeyini elinden alıp, değersiz bir konumda bırakıp, sadece doğuran bir nesneye dönüştürmüştür. Her ne kadar mücadele edip değerlerini korumaya çalışsa da ataerkil sistem bunu bastırıp kadını ikinci konuma mahkum etmiştir. Toplumun öncüsü Kadının köleliğiyle toplum da köleliğe mahkum edilmiştir. Bu da tarihsel seyir içinde ataerkil sistemin kapitalizm aşamasında köleliğin adeta doruk noktasına yükselmesini doğurmuştur. Kadın burada da artık bir meta konumundadır. Her şeyiyle param parça edilip erkeğe sunulmuştur ve kendi özünden uzaklaştırılmaya çalışılmıştır. Bunun yanı sıra birçok devrim de gerçekleştirilmiştir. Bu devrimler içinde Kadın aktif yer almasına rağmen yine de hep geri cephede yani arka planda tutulup erkeğin gölgesinde bırakılmıştır. Günümüzde ise Kadın artık metaların kraliçesi olmuştur.
Önder Apo ve PKK’nin ortaya çıkışıyla bu sahte durum değişmiştir. Köküyle buluşup özgürlük arayışında yeni bir tarih yazılmaya başlamıştır. Önder Apo daha küçük yaşta kadın köleliğini görmüş ve de aile çelişkisini yaşamıştır ve bunu değiştirme arayışına girmiştir. Bu arayışlar ile yeni bir ideoloji ve felsefe ortaya koymaktadır. Derinleşip yoğunlaşarak kendini sistemden uzaklaştırıp özgür bir kişilik haline getirmiştir. Sadece kendisiyle de sınırlı kalmamıştır. Tarihi sosyolojik bir çerçevede incelemiş ve bütün sorunların kaynağını kadın olarak görmüş ve kadın sorunu çözüldüğünde bütün sorunların çözüleceğini bir hakikat olarak belirtmiştir. O yüzden kadın sorununa el atmıştır. Buda kapitalist sisteme adeta darbe olacak ve kadına ise bir ışık olacaktır. Kadın ve toplumlar için karartılan güneş yeniden doğmuştur. Bundandır ki kadınlar akın akın dağlara özgürlük saflarına Önder Apo etrafında toplanmaya başlamıştır. Önderlik sistemin vurduğu kadını yeniden kaldırıp özgürleştirmeye çalışmıştır. Yok olan neolitik kültürü o tanrıçalığını yeniden canlandırmıştır. Kadın artık kendi özü ile buluşmanın ilk adımını atmıştır yani dağla ve doğa ile buluşmaktadır. Sistem her ikisini yok etmek için her türlü çirkinliği yaratarak birbirinden uzaklaştırmıştır ama Önder Apo her iki gücü birleştirip kadını ideolojik felsefik noktalarda eğiterek, irade haline gelmesini sağlamıştır. Kadın artık her nokta da kendini eğitecektir. Sistemin yarattığı maskelenmiş sahte kadın profilinden kendi özüne dönüşü gerçekleştirmiştir. Böylelikle Önder Apo’nun ortaya koyduğu özgür kadını Kadın Kurtuluş İdeolojisinin ilkeleriyle ele alıp değişim dönüşümü kendisine esas almıştır. Çünkü özgür kadın demek özgür erkek, özgür toplum demektir. Tarihin yeniden canlanışı demektir. Önder Apo, ataerkil sistemin iki kadın yanyana gelemez değişine ve kadını kadınla vuran, yok eden anlayışa karşı inatla, aşkla binleri etrafına toplayarak, hepsini yan yana getirmiştir. İradesiz, köle, bilinçsiz bırakılan kadını Önder Apo eğiterek bir ordu haline getirip kadın ordulaşmasını yaratarak kadında iradeli karar ve kendine güvenen bir duruşu yaratmıştır. Bu biçimiyle erkek egemen sistemine ve kapitalist moderniteye karşı kavgasını en iyi, en doğru ve en güzel şekilde vermektedir. Bu felsefeye susamışçasına koşan kadınlar tıpkı Zilan, Sara, Beritan, Sema ve adını sayamayacağımız nice özgürlük tanrıçaları gibi hakikate koşmuşlardır ve sistemin korkulu belası olmuşlardır.
Bunun tehlikesini fark eden kapitalist sistem uluslararası bir komployla haince Önder Apo’yu rehin almıştır. Çünkü bu sistem kadının özgürlükle bilinçlenip tanrıçalaşmaya koşuşunu gördü. Kadındaki hapsedilmez olan akışkan enerjisini gördü. Aslında Önder Apo’ya olan nefretlerin önemli nedenlerinden biri de Önder Apo’nun felsefesinin yeline takılan kadınların şahlanışıdır. İşte bu maskeli barbar sistem Önder Apo’yu rehin alarak bunu engelleyeceğini sanmıştır. Fakat başarılı olamamış kadın hareketi bir çığ gibi büyümeye devam etmiştir. Artık güneş bir kere doğmuştur ve ışınları olan her bir kadın her yere girip kök salmıştır. Bu ışınlar artık Kürt kadınıyla sınırlı kalmayıp bütün kadınlara ulaşmış evrenselleşmiştir. Kadının kölelik tarihi bilinçli olarak yazılmamış ve yazdırılmamış olsa da özgürlüğü yazılmaya başlamıştır bir kere. Kürdistan Kadın Özgürlük Hareketi ordulaşmayla kalmayıp kadının partileşmesini, konfederal sistemini ve kadın bilimini de aynı zemin üzerinden ortaya çıkarmıştır. Dünya Kadın mücadelesi açısından da bir çok ilke imza atan bu zemin ve gücün yaratıcısı ve de kurucusu Önder Apo’dur. Mitolojideki erkek egemen zihniyetin çaldığı 104 ME’ yi ve bunun üzerine iktidarını kuran zihniyete karşı yeniden kadın bilimi yani jineoloji bilimi ile tarihin kökü ile günümüzü buluşturan kadının hakikati olmuştur. Bu hakikatle, Önder Apo’nun ideolojisi ve felsefesiyle özgürlüğe adım atıp geliştik, gelişiyoruz ve gelişmeye devam edeceğiz. Bu arayış özgürlüğü buluna kadar ve sonrasında da devam edecektir .
Önder Apo İmralı işkence sisteminde kendi deyimiyle ‘rehin’ olarak tutulmasına rağmen düşüncede özgürdür. Artık kendini kişi olarak aşmış, bir halk, bir felsefe ve umut haline gelmiştir. Bu felsefe ile 21.yy kadının yüzyılı yani kadın devriminin yüzyılı olmaya doğru gitmektedir. Önder Apo, 3 kelimelik sihirli formül ile kadının hakikatine koşmasına sebep olmuştur. Yani JİN JİYAN AZADİ diyerek kadını kendi gerçekliğiyle, yaşamla birleştirip özgürlük arayışının öncüsü olmasını sağlamıştır. Sadece Kürdistan kadını değil Ortadoğu, Avrupa kısacası dünyadaki bütün kadınlar JİN JİYAN AZADİ diyerek hakikate koşmaya başladılar. Her gün ve her yerdeki kadın direnişlerinde bunun örneklerini görüyoruz ve yaşıyoruz. Önderliğimizin 3 sihirli kelimesi JİN JİYAN AZADİ şiarı artık evrenselleşmiştir. O yüzden kadınlar olarak Önder Apo’nun fiziki özgürlüğü Jin Jiyan Azdi gibi elzem ve tarihi bir sorumluluktur, tıpkı hakikatin bir bütün olması gibi bu kadın özgürlük hakikati de bütündür. Çünkü Güneş yaşamsız, yaşam da Güneş’siz olamaz. Bütün parçalanamaz.
ZİLAN RONAHİ
pajk.org
YORUM GÖNDER