ÖZGÜRLÜKTEN KORKMAK ESARET GETİRİR
“Ya insanlık kendine sınırlar koymak için bir yol bulacak ya da sınırlayamadığı şiddeti onu yok edecek.” Acı Çeken Tanrı- Slavoj Zizek Özgürlük bilinci süreklilik kazanmış sorgulamalar-ısrarlı arayışlar bütünselliğinden beslenir bireylerin yaşamına vurulmuş inanç doğmaları, devlet, tarih-toplum tabuları prangalarını bilinçli eylemler yoluyla çözer ve ancak böylelikle kendisine dair öyküsünün üstünde söz sahibi olmayı başarır. Tahakkümler silsilesini kendi arayışında beliren bilinçte görüp aşamayanlar edilgen bir düzen(!) kuyrukçuluğunun özgürlükten korkan-nefret eden ruhsuz araçlarına dönüşürler-dönüştürülürler. Zaman ve yaşam bilinci kazanmış politik duygulara dayalı özgürlük arayışı bireyin kendisini öz netlikte tanımlamasına olanak sunar özerk iradesini koruma yolunda sorumluluklar yükler. Dayatılan dondurulmuş zamansal/mekansal tutsaklık karşısında güç kazanır. İnsanın asıl özlü mekanı anlam kazanmış geniş duygusal zamandır varoluşun gizemini- an’ın oluşturan yaratıcılığının sunduğu özgürlük fırsatını zihinsel-ruhsal kurtuluşun lehine çevirir enerjik zamanda uyanmış insan olana kanmaz hayat üstüne çöken yapay gündem esaretinin dışına çıkarır kendisini. Anlam zaman bilinci ve politik duygular sayesinde yaratıcı eylemsellik kazanmış insan yaşamda tuzaklarla oluşturulan büyük boşluğu fark eder. Eşitsizlikler-hiçlikler girdabıyla çırılçıplak yüzleşir kendini anda görür özgürlükle sorgular. Kendisini aşan ve fark yaratan örgütlü eylemlerin özgür yanları toplumda görünürlük kazandıkça silik tanımsızlığın tanısını da ortaya koyar. Klişe düzen masallarına safça inanmaz. Bilakis onunla mücadele kararlılığı-bilinci kazanır. Düzence sunulan elit taklit yaşamın tekil proto tipleri toplumu kolektif özgürlüğe yabancılaştırmıştır. Anlamdan ortak sentezler yaratma becerisini sakatlamıştır. Olana karşı çıkıp olması gerekeni talep etme iradesini ortadan kaldırmıştır. Çağın ötesine bakmayı başarmış bilge yol göstericiler her dönem toplumsal uyanış yaratma adına ahlaki ve politik bir sorumluluk duymuşlardır lakin demokratik/çoğulcu/eşitlikçi toplumsallığın inşa mücadelesinde statüko karşısında çoğunlukla yalnız bırakılmışlardır bazen de ardılları kerhen fiziki katılır görünmüşlerdir. Eğer toplum demokratik başkaldırı ruhunu özgürlüğe katık yaparsa şiddet sarmalından kurtulması yüksek olasılıktır. İnsanlığa dair tüm erdemini tekrar kazanması da bu çabasının başarısına bağlıdır. KEREM ÇFTÇİ- HALKIN NABZI ARŞİV- |
YORUM GÖNDER