TARİHİ TOPLUMSALLIĞIN İSYANI OLARAK HALKLAR ÖNDERİ ÖCALAN
''Adım Abdullah, ‘allah’ın kulu’; ama kul olmayı tam yüreğime oturtmadım, kendime saygımı yitirmedim, tanrısal güçler ne kadar üzerime gelirlerse gelsinler, özgür insanı savunmanın erdem olduğuna inandım. Kadere hiç inanmadım. Kader güçlerinin bana biçtiği 20. yüzyılın çağdaş çarmıhındayım, tek başıma ve mezar sessizliğindeyim, bekleyeceğim, yine de kadere inanmayacağım. yüreğimin en son atışı kadar, bilincimin en son kırıntısını da insanlık için kullanacağım. Kendi öz erdemim ve anlamımı insanlıkta bulacak ve yaşamı doğallığına bırakacağım.''
HALKLAR ÖNDERİ ABDULLAH ÖCALAN
TARİHİ TOPLUMSALLIĞIN İSYANI OLARAK HALKLAR ÖNDERİ ÖCALAN
“Kürtler bu Önderlikle kökleri üzerinde yeniden doğuşunu gerçekleştirmiştir. Bu doğuş 50 yılda her gün yeni değerler kazanarak, daha da güzelleşerek bugün tüm insanlık için göz kamaştıran bir halk gerçekliğine kavuşmuştur."
Önder Apo'nun Kürdistan tarihindeki yeri çok çarpıcıdır. Artık Önder Apo'nun yaşamını, kişiliğini, düşüncelerini ve mücadelesini anlamadan Kürt halk gerçeğini anlamak mümkün değildir. En azından yarım asır Kürdistan'daki tüm gelişmelerde bu önderliğin damgası vardır. Düşüncesi ve kişiliğiyle sadece bir halkın özgürlük mücadelesine önderlik yapmamıştır. Bununla birlikte, belki de bundan da fazla bir toplumun değişimi ve dönüşümünde rol oynamıştır. Tarihte toplumların değişimi ve dönüşümünde, yeni değerler kazanmasında rolü olan nadir önderler içinde yer almıştır. Apocu hareket ve PKK açısından da benzer bir rolü olmuştur. Kuşkusuz toplumdaki bu büyük değişimi de devrimci bir hareket geliştirerek yapmıştır. Zaten her büyük değişim devrimci gelişmelerle sağlanmıştır. Önder Apo'nun devrimci karakteri, yaptığı ve yaptırdığı devrimlerin özelliği, devrim içinde devrim gerçekleştirme gücünde ve etkisinde olmalarıdır.
Önder Apo herhangi bir siyasi hareketin içinden çıkmış ve bazı imkanlarla Apocu hareketi başlatmış değildir. Kuşkusuz gençliği döneminde var olan düşünce akımları ve siyasi hareketlerden etkilenmiştir. Bir toplumsal gerçeklik içinden çıkmış, dönemin düşünce ve siyasi ortamında kişiliği şekillenmiştir. Ancak çocukluğundan itibaren verili olanla uyuşmayan bir karaktere sahiptir. Verili olanla çatıştıran gerçeklik nedir? Bu soru önemlidir. Önder Apo toplumsallığın en fazla yaşandığı coğrafyanın kültür ortamında doğmuştur. En eski yerleşim yeri olan Göbekli Tepe bu coğrafyaya aittir. Urfa’ya neden peygamberler şehri denildiği Göbekli Tepe’nin keşfiyle daha da netleşmiştir. İbrahim peygamberin bu topraklardan çıkması tesadüfi değildir. İlk dini tapınak, hem de çağına göre görkemli biçimde burada inşa edilmiştir. Daha o zaman bu tapınakla toplumsallığın gücü ortaya konulmuştur. Önder Apo'nun verili olana itirazı, kuşkuyla bakması büyüdüğü ortamdaki toplumsallığın derinliği ve kapsamı ile ilgilidir. Kişiliğinde mutlaka bazı verili değerler de vardır, ama bu alanın derin toplumsallığı, bu verili olandan ve etkilenmeden rahatsızdır. Kişiliği daha baştan kendi içinde de çatışmalıdır; bu çatışma dışarda da sürmektedir. Derin toplumsallıkla bu toplumsallığa ihanet ve karşıtlık sürekli bir mücadele içinde olmuştur. Toplumsallığın tarih boyu bu toplumsallık dışı değerlerle çatışması Önder Apo kişiliğinde somutlaşmıştır. Bu açıdan Önder Apo kişiliğinin bu tarihsel derinliğini iyi anlamak gerekir. Birçok kitabında bu yönlü çözümleme ve değerlendirmeler vardır. Kişiliğinin anlaşılması açısından ‘Ufra Savunması’ adlı eserini de yazmıştır. Bu eserde kişiliğinin oluşumunda etkili olan tarihsel toplumsal gerçekliği de irdelemiştir.
Önder Apo gençliğinde Türkiye'de siyasal, toplumsal ve kültürel yaşamın tüm çelişkilerinin görüldüğü İstanbul’da dönemin Kürt siyasi hareketini ve Türkiye sol hareketini tanımıştır. Bu hareketleri yakından izlemiş ve gözlemlemiştir. 70-71’de İstanbul’dayken, 71-72’de siyasi düşüncelerin merkezi haline gelmiş Ankara Siyasal Bilgiler Fakültesinde öğrencidir. 69-70 yıllarında Amed’te kalması Kürt halk gerçeğiyle daha yakından ilgilenmesini sağlamıştır. İstanbul ve Ankara’da siyasal hareketleri takip ederken hep Kürt gerçekliği üzerinde de yoğunlaşmıştır. Ankara’da Türkiyeli devrimci demokratik gençliği öncü düzeyde örgütleme çalışması yürütürken bile Kürt halk gerçekliği ve nasıl özgürleştirileceği konusunda arayış, araştırma, yoğunlaşma ve kendini Kürt halkının özgürlük mücadelesinde adım atma kıvamına getirmesi söz konusudur. Nitekim 1973 baharında Ankara Çubuk Barajında 6 Kürt genciyle tarihi adımını büyük bir heyecan, coşku ve geleceğin belirsiz duygularıyla atmıştır. Daha ilk günden tarihi büyük bir adım attığının ve bunun büyük sorumluluğu olduğunun derin bilincindedir. Kürt gerçeğinde attığı siyasal adımının önemini anlaması aslında çok derin ve kapsamlı bir bilince sahip olduğunu göstermektedir. Ona bu bilinci ve sorumluluk düzeyini kazandıran Kürt tarihsel toplumsal gerçekliğinin o günkü durumunu ve bunun yarattığı siyasi boyutların farkında olmasıdır. Kürt gerçeğini anlamak insanı büyük bilinçlendirir ve sorumluluk sahibi yapar. Bunun kanıtı da Önder Apo’dur.
TARİHSEL TOPLUMSALLIĞIN KAYNAĞINDA YAŞAMAK ÖNDERLİKSEL KİŞİLİĞİ FARKLI KILAR
Önder Apo’daki bilinci, sorumluluk düzeyi ve mücadele kişiliğini herhangi bir halktaki önderlikle karşılaştırmak olaya yüzeysel yaklaşmak olur. Kürt gerçeği sadece herhangi bir etnik toplumsal gerçeklik değildir. Aynı zamanda ilk toplumsallaşma, yani insanlaşma gerçeğiyle ilgili olmaktır. İnsanlığın var oluş biçimi toplumsallığa karşı sorumlu olmaktır. Bu açıdan yurtseverlikte, insan sevgisinde, toplumsal değerlere bağlılıkta bu bilincin çok önemli etkisi vardır. Apocular neden çok güçlü ve çarpıcı biçimde tarih sahnesine çıktılar, sorusunun cevabı bu gerçeklikte bulunmaktadır. Tarihsel toplumsallığın merkezi Ortadoğu’da bulunmak, Ortadoğu’nun da tarihsel toplumsallığının kaynağında yaşamak tabi ki Önderliksel kişiliği farklı kılar. Bu açıdan Apocular farklı bir önderliksel kişilikle tarih sahnesine çıkmıştır. Bunun hem grup içindekiler hem de dışındakiler farkındadır. Gruba ‘Apocular’ denilmesinin nedeni de Önder Apo kişiliğinin bu farklılığı ve çarpıcılığıyla ilgilidir. Bu farklılığı ile önder görülmesi gruba ‘Apocular’ isminin takılması durumunu ortaya çıkarmıştır. Bu isim gruba dışardaki siyasi gruplar tarafından verilmiştir. Hala da bu ismin kullanılması Önder Apo’nun bu kişilik özelliğinden ileri gelmektedir.
Önder Apo daha grubun ilk oluşumuyla birlikte bu grubun kültürüne ve karakterine damgasını vurmuştur. Değiştiren, dönüştüren, yeni öz ve biçime kavuşturan bir önderlik olması başlangıçtan beri vardır. Sadece bir siyasal program etrafında oluşan bir grup değildir. Daha ilk günden bir kültür ve yaşam biçimine kavuşan harekettir. Her gün değişen ve dönüşen bir toplumsal gerçeklik haline gelmiştir. Bir tüzük örgütü değil, bir kültür ve toplumsal değerler örgütü olarak gelişmiştir. Bu açıdan güçlü bağlar oluşmuştur. Gücü, grubun sayısından çok çok öte niteliğe sahiptir. Zaten grubun gücünü belirleyen niceliği değil, niteliğidir. Gruba katılım sadece ideolojik ve siyasi düşüncelerine değil, toplumsal yaşam kültürüne de katılmaktadır. Bu da hiçbir siyasi harekette görülmeyen ruhsal birlik yaratmıştır. Kemal Pir, Apocuların ruhsal şekillenmesi ve karakteri farklı olamaz, derken bu gerçekliği ifade etmiştir.
APOCULARIN İDEOLOJİK-POLİTİK KAREKTERİNDE ÖNDER APO’NUN DAMGASI VARDIR
Önder Apo daha ilk günden gruba derin bir tarihsel toplumsallık bilinci ve bu temelde yurtseverlik duygusu kazandırmıştır. Toplumsal değerlere, ülkeye ve halka bağlılık, buna düşman olanlara da büyük öfke yaratmıştır. Önder Apo’nun gruba kazandırdığı bu özellikler kadroyu da grubu da çok güçlendirmiştir. Toplumsallığa, halka ve ülkeye bağlılıkla bunlara karşıt olanlara öfke grupta öyle bir enerji ortaya çıkarmıştır ki, bu herkes için şaşırtıcıdır. Çünkü bu grupta ve militanda somutlaşan enerji bugün yada yakın tarihe ait değildir. Tarihin derinliklerinden gelen bitmez tükenmez bir enerji kaynağı vardır. Önder Apo’nun önderliği ve öğretmenliği bunları ortaya çıkarmaktadır. Grubun dışardan bakanları kıskandıracak bir çekiciliğe sahip olması yaşam tarzı ve bunun yarattığı kişiliklerle ilgilidir. Kuşkusuz bu çekicilik ve etkileyicilik grubu kendilerine ideolojik ve siyasi olarak alternatif olarak görenlerin de husumetini kazanmıştır. Bu grubun birçok verili oluşumu aşacağı ve anlamsız hale getireceği hissedilmiştir. Bu grup ölçüleri o kadar yükseltmiştir ki, her siyasi grubun kaç ayar olduğu bu ölçülerde tartıldığında netleşmektedir. Artık ne Kürt grupları, ne Türkiye solu açısından eski ölçülere göre kendilerini değerlendirmesi söz konusu olamaz.
Apocuların yükselttiği ölçülerle birçok şeyi altüst etme durumu yaşanmıştır. Kürtçülük de böyle yapılır, solculuk da böyle yapılır biçimindeki verili algılar sarsılmıştır. Artık Kürtçülük de solculuk da eskisi gibi yapılamaz duruma gelmiştir. Bu bazılarının çarpıttığı gibi bir dayatma ile değil, ölçülerin yüksekliğiyle yaşanmıştır. Tarihte olduğu gibi ortaya çıkan yüksek ölçülerle eski ölçüler belli bir çatışma yaşayacaktır. 1970’li yıllarda Apocu grupla yaşanan tüm gerilimlerin altında bu gerçeklik vardır. Apocu grubun bu süreçte bazı eksiklikleri olmuş olsa da Apocu grubun ortaya çıkardığı ideolojik ve siyasi tartışmaların ve gerilimlerin altında yatan gerçeklik verili ölçüleri aşan yeni ve yüksek ölçüleri tarih sahnesine çıkarmasıdır. Kuşkusuz Apocuların ideolojik-politik karakterinde Rêber Apo’nun damgası vardır. Bu açıdan gruba ‘Apocu Hareket’ denilmesi doğru bir tanımlamadır. Grupta başka arkadaşların da etkileri olmuştur. Ancak onların da karakterinin şekillenmesinde Önder Apo damga vurmuştur. Kuşkusuz gruba Haki Karer ve Kemal Pir gibi önemli değerler katan arkadaşların çocukluk ve gençlik yıllarının kazandırdığı farklı özellikleri vardır. Ancak bu özellikler grupla tanışıldıktan sonra Apocu karakter biçiminde yeni kişilik kazanmıştır.
Apocu harekete büyük katkıları olan ve özellikleri grubun yaşam kültürü ve militanlığına damgasını vuran Haki Karer ve Kemal Pir’in anlatımları Apocu harekette Önder Apo’nun neyi ifade ettiğini ortaya koyar. Kemal Pir, Önder Apo’yla ilk nasıl tanıştıkları ve Önder Apo gerçekliğine nasıl katıldıklarını şöyle anlatır; Önder Apo kalacak yer arıyormuş, ortak tanıdığımız bir arkadaş tanıdığım 2 devrimci var, onların evinde kalabilirsin, demiş. Bunun üzerine Önder Apo gelip kapıyı çalmış. Oturduktan sonra hiç cevap beklemeden kalacak yere ihtiyacım var, bundan sonra sizin yanınızda kalacağım, der. Bir hafta içinde evin gerçek sahibi gibi hareket eder. Evle ilgili her şeyi o planlar, yapar ve yaptırır. Bir ay sonra da evde kalanların düşüncesini Önder Apo belirler. Artık Haki, Kemal ve evde kalan diğer öğrenciler Apocudurlar.
ÖNDER APO MUAZZAM ETKİLEYİCİ BİR GÜCE SAHİPTİR
Önder Apo üslubu, tarzı ve kişiliğiyle muazzam etkileyici bir güce sahiptir. İnsanları düşünceleri doğrultusunda yönlendiren bir ilişki ustası ve doğal önderdir. Önderliğini, tanışan her arkadaş hemen gönüllü kabul eder. Şu andaki gibi büyük bir ideolojik-siyasi güce ulaşmadan, büyük bir örgüt haline gelmeden, askeri güç olmadan, milyonlarca halkı etkilemeden önce de Önder Apo’nun arkadaşları ve grup üzerindeki etkisi bugünkü gibidir. Hiçbir siyasi, örgütsel ve askeri gücü olmadığı zaman da bugünkü gibi önderliği tartışmasız kabul edilmektedir. Toplumlar bir insanda bir yetenek gördüklerinde Allah vergisidir, derler. Önder Apo’nun önderlik kişiliği de tamı tamına halkın bu tanımına denk düşmektedir. Önder Apo’nun önderlik kişiliği, her gün mücadeleci kişiliği ve duruşu ile kendini yeniden yaratan ve büyüten önderliktir. Toplumsal, siyasal ve örgütsel mücadelede devrimci olduğu gibi kendine yaklaşımında da devrimcidir. Sürekli kişiliğinde devrim ve gelişim yaratarak bunu örgütte de yürüttüğü mücadelede de sağlamaktadır. Apocu hareketin gerçekleştirdiği devrimler içinde devrimler yaşanıyorsa bunu sağlatan da bu devrimlere Önder Apo’nun kazandırdığı içerik ve karakterdir.
ÖNDER APO BÜYÜK ÖRGÜTÇÜDÜR
Önder Apo, düşüncede devrimci olduğu gibi büyük bir örgütçüdür. Örgütlemeyi de üslup, tarz, tempo ve yöntem olarak ele almıştır. Bunu da önderlik, üslup, tarz, tempo ve yöntemdir, diyerek kendi karakterinin örgütçü yanını ifade etmiştir. Bu özellikleri Apocu hareketin tüm kadrolarına kazandırmaya, PKK'yi böyle bir örgüt anlayışıyla oluşturmaya çalıştı. İdeolojik grup aşamasında grubu büyüten, ideolojik mücadeleyi kazanmayı sağlayan bir önderlik gerçeği ortaya koydu. Haki Karer’in şehadetine Parti’nin kuruluşuyla cevap verdi. Grubun büyümesi, soykırımcı sömürgecilik ve işbirlikçi ayakları için tehdit düzeyine varmasıyla birlikte PKK’ye yönelik saldırılar arttı. Daha 5 yıllık bir grupken, yeni partileşmişken bu ağır saldırıların gerçekleşmesi Parti’yi örgütsel olarak zorlasa da bu sürece Önder Apo öncülüğünde mücadele ve toplumsallaşmayla cevap verildi. Tüm bu saldırılar karşısında ayakta kalması da bu güçlü önderlik iradesiyle sağlandı.
PKK'nin profesyonel örgütlü güç haline gelmesi ve Türkiye'de gelişen devrimci demokrasi mücadelesi karşısında 12 Eylül faşist darbesi gerçekleşti. 12 Eylül faşizmi hem PKK'nin kökünü kazımayı hem de Kürt halkının özgürlük umudunu tümden bitirmeyi hedefledi. Hedefi bu kapsamdaydı. Kürdistan'ın baskı ve zulümle yeniden boydan boya işgal edilmesi ve zindandaki uygulamalarla Kürdistan sonsuza kadar mezara gömülmek istendi. PKK'nin varlığını sürdürüp sürdürmeyeceği bu süreçte netleşecekti. Zindandaki tutsaklar kendi şahıslarında PKK'yi zindanlara gömme saldırısına karşı tarihi bir direnişle cevap verdiler. Soykırımcı sömürgeciliği ideolojik olarak yenilgiye uğrattılar. İşte bu ortamda Önder Apo’nun önderliğini ispat edip, etmeyeceği belli olacaktı. 1980-84 arası tüm saldırılara, örgüt içindeki tasfiyeciliğe büyük bir önderlik iradesiyle cevap vererek önderlik gerçeğini ispatladı. Önderlik gerçekliğinin ispatlandığı süreç bu süreç oldu. Bu süreçte ayakta kalan ve mücadeleye önderlik yapan bir önderliği artık yenilgiye uğratmak mümkün değildir. 1980-84 arasında ayakta kalan PKK'nin önü ideolojik, siyasi ve askeri olarak sonuna kadar açılmıştı.
12 Eylül karşısında kazanılan ideolojik ve örgütsel zafer kısa sürede askeri ve siyasi bir hamleye dönüştü. Bunun sonucunda 1990’da toplumsal devrimin gerçekleşmesi yaşandı. Önderlik, serhildanlar gerçekleşince toplumsal, demokratik, siyasal ve kültürel devrimle birlikte diriliş tamamlandı; sıra kurtuluşta, dedi. Kürt halkı, devrimci demokratik bir karakterde tarih sahnesine bu önderliğin mücadeleye yaptığı öncülükle çıktı. Kürt halkı tarihinde ilk defa kadını, genci, yaşlısı ve çocuğuyla bir irade haine geldi. Egemen sınıfın öncülük ettiği, ama gelişme yaratmadığı mücadele tarihinin yerine; halkın mücadele ettiği ve büyük gelişmeler sağladığı yeni bir mücadele tarihi ortaya çıktı. Kürt halkının kara kaderine böyle son verildi. Kürdistan'ın en büyük coğrafyası ve en büyük nüfusuna sahip Bakurê Kurdistan’da gerçekleşen bu devrimler ve bu temelde ortaya çıkan halk gerçekliği Kürdistan'ın tüm parçaları açısından da yeni bir siyasal mücadele dönemi başlattı. Kürt halkının tüm dinamiklerini harekete geçiren böyle bir mücadele döneminin başlamasında tamamen bu önderlik gerçeğinin damgası vardır.
SOYKIRIMCI SÖMÜRGECİLİK VE KAPİTALİST MODERNİTENİN YIKILIŞ TARİHİDİR
Böyle bir özgür Kürt gerçeği ve mücadele çizgisi sadece soykırımcı sömürgecileri değil, Ortadoğu’da işbirlikçiliğe dayalı bir hegemonya kurma politikasına sahip kapitalist modernist güçleri de korkuttu. 1999 yılında gerçekleşen uluslararası komplo Kürdistan'da başlamak üzere tüm Ortadoğu’da özgür ve demokratik yaşamı yaratmayı hedefleyen ve bu doğrultuda önemli gelişmeler yaratan Önderliği saf dışı etmek için gerçekleşti. Önder Apo bu uluslararası komploya da insanlık tarihinin en büyük zihniyet ve vicdan devrimiyle cevap verdi. Şimdiye kadar insanlığın yürüttüğü tüm toplumsal özgürlük ve demokrasi mücadelesini anlamlı bir senteze ve toplumsal özgürlük projesine kavuşturdu. Böylece erkek egemenlikli, iktidarcı, devletçi sistemin ve onun son temsilcisi kapitalist modernitenin sonunun başlangıcı gerçekleşti. Bundan sonra yazılan ve gerçekleşen soykırımcı sömürgecilik ve kapitalist modernitenin yıkılış tarihi olacaktır. Önder Apo sadece Kürt halkı için değil, Ortadoğu halkları ve tüm insanlık için de özgürlük ve demokrasi önderi konumuna gelmiştir. Ortadoğu’nun demokratikleşmesi, insanlığın kapitalist moderniteden kurtulup demokratik konfederalizm, demokratik sosyalizm temelinde Demokratik Modernite yaşamına kavuşması, Önder Apo’nun kadın özgürlükçü ekolojik demokratik toplum paradigmasıyla sağlanacaktır. Ancak en büyük gelişmeler Kürt halk gerçeği ve Kürdistan'da somutlaştığı için bu önderliğin Kürt halkı için ne anlama geldiğini ortaya koymak da önemlidir.
Önder Apo daha ilk günden itibaren Kürt halkının mevcut yaşamını kabul etmedi. Soykırımcı sömürgeciliğe boyun eğişe ve bunun bir kader gibi görülmesine büyük öfke duydu. İlk toplumsallığın, ilk insanlığın ortaya çıktığı, insanlığın kültürel kök hücresinin yaratıldığı coğrafyanın halkı bu durumda olmamalıydı. Derin yurtseverliği ve büyük özgürlük tutkusuyla bu duruma isyan etti, kabul etmedi. Kürt'ün bu yaşamını, kutsallığı yaratmış bu halkın lanetli yaşaması olarak ele aldı. Kürt'ün mevcut yaşamına ciddi eleştiriler geliştirdi. Bundan da Kürt egemenlerini sorumlu gördü ve onları da çok ciddi biçimde eleştiriye tabi tuttu. Ancak mevcut Kürt yaşamı eleştirilerek, reddedilerek ve kabul edilmeyecek olanlar net biçimde ortaya konularak kabul edilecek güzel yaşam ortaya çıkarılabilirdi. Köklü eleştiriler, köklü reddedişler olmadan özgür Kürt gerçeği açığa çıkarılamaz, özgürlüğü için savaşan halk gerçekliği yaratılamaz, Kürt'ün varlığı, özgür ve demokratik yaşamı sağlanamazdı. Rêber Apo’nun Kürt gerçeğine yönelik köklü eleştirisi, bu yaşamı kabul etmeyişi büyük yurtseverliğinin, büyük halk sevgisinin ve özgürlük tutkusunun sonucuydu.
ÖZGÜR BİR YAŞAM ANCAK KÜRT’ÜN ÖLÇÜLERİ YÜKSELTİLEREK SAĞLANABİLİR
Düşman düşmandır, düşmana kızılarak, öfke duyularak sonuç alınamazdı. Düşmana öfke duymak kızmak gerekirdi, ancak bunun Kürt'ün mevcut durumunun eleştirisi, reddedilişi ve yeni ölçüler ortaya koymadan hiçbir anlamı olmazdı. Özgür ve demokratik yaşam ancak Kürt'ün ölçülerinin yükseltilerek, özgürlük tutkusu tutuşturularak sağlanabilirdi. Önder Apo’nun önderlik gerçeğinin en ayırt edici özelliği buydu. Mevcut Kürt gerçeği kendini yerden yere vurmadan, bu yaşamı reddetmeden, kendine dokumadan, kendini sarsmadan, kendi durumunun kabul edilemez olduğunu görmeden, bu yaşamdan utanır hale gelmeden özgür Kürt gerçeği açığa çıkarılamazdı, Kürt'ün güzel değerleri, tüm canlılığı ile, renkleri ile gün yüzüne çıkarılıp yaşanılamazdı. Bu açıdan eleştiriyi kendinden başlatılması gerekiyordu. Kürt'ün ayağa kalkma ve yeniden doğuşunun kanunu buydu. İşte Önder Apo bunu yaptı. Kürt’ün yaşamını tarihselliği içinde eleştirdi, neden bu duruma getirildiğini irdeledi. Kutsallığı yaratan bu halk nasıl bu duruma düşürülmüştü? Bunu ortaya çıkararak anlamak, böylece zayıf yanlarını giderip gereken yanlarını geliştirmek gerekirdi.
Önder Apo’nun tüm yaşamı, kendi şahsında Kürt'ü yeniden yaratan, toplumsallığa analık yapan bir halkı yeniden bu karaktere kavuşturan bir çabayı yaşamının temel amacı yaptı. Kürt'ü insanlığın en güzel değerlerini taşıyan, bunun onurunu yaşayan bir halk haline getirmek için ömrünü verdi. Yaşamının tek bir saniyesini bu amaç dışında yaşamadı. Kendisi için bir yaşamı olmadı. Yaşamı sadece ve sadece halkı için yaşadı. Sadece özgür ve demokratik yaşamı yaratma doğrultusunda geçirdi. Önder Apo, yaşamının her saniyesini bu gerçeklikle doldurmuş ve anlamlı kılmıştır. Bu yaşam ya özgür ve demokratik yaşam olacaktır, yada hiç yaşanmamış sayılacaktır, diyerek yaşam felsefesini ortaya koymuştur. Kuşkusuz Kürt halkının varlığı binlerce yıla dayanmaktadır. Toplumsallığı en yoğun yaşayan bir halktır. Devletle tanışmadığı için toplumsal genlerinde kirlilik azdır. Ancak son iki yüz yılda toplum karşıtlığı olan kapitalist modernitenin Ortadoğu’ya girişi, yine tüm farklı kültürleri yok eden ulus-devletin gerçekleştirilmesi Kürt'ün ölüm fermanı haline gelmiştir. Bu ölüm fermanı I. Dünya Savaşında Kürdistan'ın 4 parçaya bölünmesiyle soykırım temelinde pratiğe geçirilmiştir. 1970’li yıllara gelindiğinde Kürt artık ölüm döşeğinde can çekişmektedir. İşte Önder Apo gerçekliği, bu duruma büyük bir devrimci müdahaledir. Kürt'ü uçurumun kenarından almadır. Tarihin, toplumsallığın, insanlığa ait güzel değerlerin isyanı bu önderlik şahsında gerçekleşmiştir. Önderlik şahsında tarihi toplumsallığın isyanının gerçekleştiğini söylemek gerekir. Önderlik bu isyanının temsilini yapmış, sembolü olmuştur. Tabi kendi farkına varan toplumsallık ve kürtlük olarak. Bu bilinçle her gün kendini yeniden yaratarak bu temsili yapar duruma gelmiştir.
HER TOPLUMSAL EYLEM, SERHILDAN KÜRT’Ü YENİDEN YARATMAKTADIR
Kadın öncülüğünde gerçekleşen Neolitik devrimin coğrafyasının halkı olan Kürtlük, Önder Apo şahsında tüm tarihsel değerleri ve güzellikleriyle ayağa kaldırılmıştır. Kürt halkı onlarca yıldır bu önderlik çizgisinde mücadele etmekte ve kendini yaratmaktadır. Her toplumsal eylem, serhildan Kürt'ü yeniden yaratmaktadır. Her serhildanla Kürt kendi gerçekliğine, kültürüne ve karakterine yeni değerler katmıştır. Serhildanları da Önder Apo’nun büyük emekleriyle gerçekleşen gerilla mücadelesi yaratmıştır. Bu açıdan gerilla mücadelesi Kürt gerçekliğinde sadece düşmana karşı verilen bir askeri mücadele değildir. Sadece karakollara ve askeri birliklere yapılan eylemler değildir. Kendi geriliklerine yapılan eylemler olduğu gibi, bir demokratik devrim, sosyal devrim, kültür devrimi, siyasal devrim ve ulusal devrim eylemidir. Toplumsal, siyasal, kültürel ve ulusal karakteri en yoğun olan bir gerilla savaşıdır. Dünyadaki hiçbir gerilla savaşı ve askeri mücadelede bu düzey yoktur. Özcesi bu karakteri olan gerilla savaşlarının birinci sırasında Kürdistan özgürlük savaşçılarının yürüttüğü mücadele vardır.
Önder Apo’nun 50 yıldır sürdürdüğü mücadele bugün dünyanın özgür ve demokratik karakteri en güçlü halkını ortaya çıkarmıştır. 50 yıl öncesinde geri görülen Kürt halkı, şu anda dünyanın en ileri demokratik ve özgürlükçü halkıdır. Kürt halkı bugün bu onuru yaşamakta ve gururunu duymaktadır. Neolitik topluma öncülük yapan kadın bugün bu kökleri üzerinden sadece Kürdistan özgürlük mücadelesinin özgürlük ve demokrasi ruhu ve öncüsü değil, Ortadoğu demokratik devriminin, dünyadaki özgürlük mücadelesinin özgürlük ve demokrasi ruhu durumundadır. Kürt halkını dünyanın en güzel, en değerli halkı haline getiren de bu özelliğidir. 21. yüzyıl Kürdistan ve Ortadoğu’da başlamak üzere dünyada kadın yüzyılı olacaktır. Bu da 21. yüzyılın Kürt yüzyılı haline gelmesi anlamını taşımaktadır.
Tüm halkların tarihinde temel değerlerini, karakterini yaratan yıllar, yüzyıllar vardır. Kürtlerin en temel karakteri de Neolitik toplumun bu coğrafyada yaşanmasıyla gerçekleşmiştir. Kürt’ün kültürünün ve karakterinin gerçekleşmesini sağlayan Neolitik toplumla başlayıp ve sonra süren toplumsal yaşamdır. Kürt'ün karakterini köklü devrimle ve değişikliklerle derinleştiren ve kapsamlılaştıran ve tarih boyu taşıdığı güzellikleri daha fazla anlamlaştıran ve güzelleştiren yıllarsa bu son 50 yıldır. Bu son 50 yılda Kürt, kökleri üzerinde yeni değerlerle kendi güzelliklerine yeni güzellikler katmış, karakterinde tüm insanlığın güzel değerlerini sentezleyen değişimler ve gelişmeler yaratmıştır. Kürtler bu Önderlikle kökleri üzerinde yeniden doğuşunu gerçekleştirmiştir. Bu doğuş 50 yılda her gün yeni değerler kazanarak, daha da güzelleşerek bugün tüm insanlık için göz kamaştıran bir halk gerçekliğine kavuşmuştur. Kuşkusuz soykırımcı sömürgeciler bu Kürt halk gerçekliğini bastırıp Kürt'ü köleleştirmek ve bu güzellikleri yok etmek isteseler de tarih toplumsallığın isyanı ve son 50 yıllık mücadele ve yarattıkları buna fırsat vermeyecek, Önder Apo’nun dediği gibi; Kürt Teşisi dönecek ve Ortadoğu’yu demokratik uygarlık çağına ulaştıracaktır.
KAYNAK: PKK YÜRÜTME KONSEYİ ÜYESİ MUSTAFA KARASU
HAZIRLAYAN:ÖZGÜR EREN
YORUM GÖNDER