PARTİMİZ KENDİNİ KANITLAMIŞ BİR PARTİDİR
En büyük başarımızın elinize silah vermek olduğunu biliyoruz. Siz halkımızdan her aile, kabile ve aşiretten insanları ordumuza ve partimize çekerek aslında oligarşik rejime en büyük darbeyi vurduğumuzu biliyoruz. Her aileden neredeyse bir şehit vererek sizleri davanın asli sahibi haline getirmekle en önemli darbeyi indirdiğimizi biliyoruz. İşte bu karalanmak isteniyor, sanki başka kurtuluş yolu varmış gibi, başka birlik yolu, başka siyaset yolu varmış gibi, bazıları gafilce, haince ve uşakça başka yolun varlığını iddia etmekteler. Bunları da anlamanın yolu, hak ettikleri dersleri en çarpıcı ve layık oldukları biçimiyle vermekten geçiyor.
Bugünler bu anlamda çok önemlidir. Köleleştirmenin ne ince yolu, ne kaba yolu, ne işkence yolu ve ne de demagoji yolu sizi böylesine soylu bir savaşımın ve başarının içinden çekip çıkarmamalıdır. Bu konuda sonuna kadar uyanıklık, bilinçlilik ve örgütlülük içinde olmanız, kendi öz örgütlenmeniz ve öz ordunuzu kurmanız, cephe ordunuzu kurmanız gerekir. Şimdi savaşan bir ordusunuz. Biz buna ulusal kurtuluş ordusu, onun siyasi ordusu diyoruz. Kendinizi artık bir ordu gibi değerlendirmelisiniz.
Bu ordunun örgütçüsü olun, ordu birimlerinin komutanı olun. Her tarafta halkımızın siyasi ordusunun komutanları olmalı. Sizler her yerde kendinizi bir örgütlenmeye, bir sorumluya kavuşturmalısınız. Bunu bizzat kendiniz yapmalısınız. Parti size bu yolu açtı. ARGK size savaşmayı öğretti. Şimdi siz ordulaşacaksınız ve büyük siyasi savaşımınızı bizzat vereceksiniz. Gerektiğinde yüz binlerin bile toplanabileceğini Amed’de gösterdiniz, Avrupa’da gösterdiniz, Güney’de gösterdiniz, Kuzey’de gösterdiniz. Bunlar büyük bir siyasi savaşım yürüyüşüydü ve çok büyük bir güçtü. Şimdi her gün böyle olmalıdır. Bundan sonraki savaşı böyle görmenin ve tam zaferi bununla sağlamanın günündeyiz. Bundan sonrası böyle kazanılacaktır.
Şuna güvenebilirsiniz: Partimiz kendini kanıtlamış bir partidir. Sıfırın çok altında ve çok beter bir durumdayken böylesine bir yol gösteren, her koşul atında doğru yolda yürümesini sağlayan bir parti sizin en büyük güvencenizdir. Sonuna kadar ona bağlılığınız ve sonuna kadar onunla yürümeniz, savaşan bir halkın başarısı için ilk şarttır.
Ordumuz ARGK de sizin için başarılı adımlar attı. Savaşabileceğini, Türk devletinin dayattığı korkunun yıkılabileceğini, emin adımlarla her gün bir parça vatanın kurtarılabileceğini ve her gün oligarşik rejimin bir parçasını etkisizleştirerek size yer açabileceğini gösterdi. Öncü ordu sizi savaşa alıştıran, cesaretlendiren ve savaşan bir halk haline getiren bir ordudur.
Şimdi en temel bir husus da şudur: Siz kendi siyasi ordunuzu yaratacaksınız. Serhildanla 1990’da bunu başlattınız. Cizre ve Nusaybin’den başlatıp dalga dalga bütün ülkeye yaydınız. Aslında kendi siyasi ordunuzu ve savaşımınızı dayattınız. Bildiğiniz gibi, oligarşik rejim yeni hükümetler kurarak, Lice ve Şırnak benzeri şehirleri toptan katliamdan geçirme teşebbüsünde bulunarak bunu durdurmak istedi. Newrozları kana bulayarak, siz halkımızın tarihi siyasi yürüyüşünü ve savaşımını durdurmak, boşa çıkarmak ve sizi pişman ettirmek istedi. Ama bu tarihi yürüyüş, büyük özgürlük yürüyüşü durmadı, durdurulamadı. Bugün Avrupa’da yüz binler, Güney’de on binler yürüyerek bunu devam ettiriyor. Eminiz ki, eğer istersek Ğözel savaş rejiminin oyunları olsa da- bu yürüyüşü daha da büyütebilir ve milyonlara vardırarak sürdürebiliriz.
Kısaca gün kendi cephenizi örgütlemenin, kendi tarzınızla ve doğru bulduğunuz biçimde savaşmanın günüdür ve bunu biraz kendi kendinize yapacaksınız. “Bunu da parti yapsın, ordu yapsın” demeyin. Bilmem “şurada eylem niye yapılmıyor?” demeyin. Halkımızın büyük bir kesimi metropoldedir, Antalya’da, İzmir’de ve İstanbul’dadır; fakat “parti gelsin, burada da büyük eylem yapsın” diyorlar. Sizler orada yüz binlerce insansınız, onlar her gün faili meçhul cinayetler işliyorlar, siz buna karşılık bir eylem yapamıyor musunuz?
Bu tür eylemler yapmamak, biz aslında imkanları seferber edemiyoruz demektir, savaşmasını bilmiyoruz demektir. Yoksa ta Gabar’dan, Cudi’den gerilla gelsin de İzmir’de eylem yapsın demek olmaz. Bu sizin işinizdir. Bu konularda kendinizi eğitin. Düşünün, tartışın ve kendi öz örgüt, öz savunma birliklerinizi kurun.
Ben bunu sadece metropolde, Avrupa’da yapın demiyorum, ülkemizin kentlerinde de yapabiliriz. Bu konuda görevlerinize yüzde bir bile doğru yaklaşamıyorsunuz. Ayıplanacak olan budur. Kaldı ki, ölüm her zaman var, her gün dürüst insanlarımız katlediliyor, her gün binlercesi işkencehanelerden geçiriliyor. O zaman niye meşru müdafaanızı yapmıyorsunuz? Madem oligarşik rejim bize bunu yapıyor, o zaman biz de her gün mücadeleyi geliştirmeliyiz. İşte savaşan halk dediğimiz, hem zamanı gelmiştir ve hem de imkanı vardır dediğimiz budur.
Bütün bunlar artık sizin için de savaş ortamının çok iyi olduğunu ve birçok olanağın ortaya çıktığını göstermektedir. Yeter ki biraz düşünelim, yeter ki en güvendiğimiz insanlarla kendi aramızda neye nasıl yaklaşılacağını biraz tartışalım, o zaman göreceksiniz ki, yönelecek binlerce hedef vardır. İşte 15 Ağustos Atılımı’nın onuncu yılını tamamladığımız bu günlerde, on birinci yılın da çok kapsamlı bir halk savaşımı yılı olmasını diliyorum derken, bunu kast ediyorum. Çünkü özel savaş güçleri hadsiz hesapsız üzerimize geliyor. İşte bilmem Türkeş de üzerimize gelecekmiş. Gelsin. Bu ininde saklanan faşistlerin döktükleri bütün devrimcilerin kanında boğulması için, ne lazımsa onu yapmak üzere şimdi onları bekleyelim. Miting yapıyorlar, “MHP güçleniyor, bilmem şöyle sağcılık gelişiyor” diyorlar. Görelim onları! Onlardan intikamı almak için özel birlikler kuralım. Onlar özel savaş birlikleri kurmadılar mı? İşte bunların en eli kanlı olanlarını, kan içicileri, sağcıları ve korucuları toplamışlar ve adını da “Özel Ordu” koymuşlar. Bu ordunun başı da Başbakan değil mi? Bu ordu, en serseri ve lümpenlerin bir ordusu değil mi?
HALKLAR ÖNDERİ ABDULLAH ÖCALAN
YORUM GÖNDER