BOMBALARIN ARASINDAKİ“SESSİZ SAVAŞ!”
Sessiz bir silah kademeli uygulandığında, baskı çok artarak devam edemeyecek hale gelene kadar, halk bunun varlığına uyum sağlar / adapte olur ve bunun sinsi tecavüzüne tahammül etmeyi öğrenir.
Rusya-Ukrayna savaşı üzerine yürütülen tartışmalar, Türk özel harpçilerinde “gerillacılığın yenilmezliği” itiraflarına yol açtı. Onlar söyledi diye değil, biz zaten bunu biliyoruz. Fakat onların da itiraf etmesi iyidir ve devamı da gelecektir.
Gerilla ve halk direnişini yenemeyeceklerini bildiklerinden 2015’ten bu yana propagandaya daha özel bir yer ayırdılar. Şimdi bu propagandanın da aşılmakta olduğunu gördüklerinden paniklemiş durumdalar.
“Dehşet” oluşturmaya dayalı bombalamaların ardındaki stratejinin temelinde daha derin bir strateji vardır ve bunun kökenleri 2. Dünya Savaşından sonra oluşturulan “Sessiz Savaş” konseptine dek gitmektedir. Özü şudur: “kendisine karşı bir operasyon yürütüldüğünün ve uygulamaların farkına varılmaması!”
u stratejinin 1950’li yıllardaki belgelere yansımış hali bile günümüzdeki uygulamaları deşifre etmektedir. Özetlenirse:
“Tecrübeyle ispat edilmiştir ki, bir sessiz silahı korumanın ve halk kontrolünü ele geçirmenin en basit yolu, onları bir taraftan şaşkın, organizasyonları bozulmuş, ilgilerini gerçekten önemi olmayan başka sorunlara çekilmiş bir durumda tutarken, diğer taftan disiplinsiz ve temel sistem prensiplerinden habersiz tutmaktır.”
Yöntemin özü şudur:
“Medya vb. yollarla duygularını meşgul ederek, onların kendilerine ve duygusal ve fiziksel faaliyetlere olan düşkünlüklerini arttırarak…
Anlaşılmaz fiziksel ve zihinsel bozukluklara neden olarak ve anlaşılmaz bir şekilde günlük hayata müdahale ederek…
Halk bu silahı anlayamaz, bu nedenle de bir silahla saldırıya uğradığına ve baskı altına alındığına inanamaz.
Sessiz bir silah kademeli uygulandığında, baskı çok artarak devam edemeyecek hale gelene kadar, halk bunun varlığına uyum sağlar / adapte olur ve bunun sinsi tecavüzüne tahammül etmeyi öğrenir. Bu nedenle sessiz silah biyolojik mücadelenin bir cinsidir…”
Bütün bunlara yarım asırlık deneyim de eklenince ABD ve müttefiklerinin bugün Rusya’ya karşı açıktan uyguladığı yöntemleri Türk özel harpçilerinin, bombaların ardında “sessizce” uyguladıkları belirtilebilir: Aşılmaz duvarlar, aşılmaz engeller, ulaşılmaz hedefler, çok yönlü psikolojik bariyerler, tecritlik, çaresizlik duygusu! Düşünsel, ruhsal ölüm…
Buna karşı özgürlük ruhu, tutkusu ve özgür insan aklı tek çaredir. Özgürlük tarihimiz ölümü bile yenerek bu gücü açığa çıkarmıştır.
Ölüm felsefesinin kaynağındaki yenilmişlik duygusu çözümlenince, Kürdistan’da şerefli bir ölümün bile halkımızın elinden alındığı ortaya çıkmış ve ölümün üzerine gidilmiş, ölüm öldürülmüştür. İşte bu andan itibaren ölüm değil yaşam felsefesi kazanmış ve zaferin yolu açılmıştır.
Yeri ve zamanı gelmeden kendini ölüme yatıran her yaklaşımın altında bu yenilgi duygusu vardır. Oluşturulmuştur! Koşullara mahkûm olmanın, yapamamanın, olmaz demenin, kendi önüne aşılmaz duvarlar dikmenin düşünce bağımlılığıyla ilgisi vardır. “Algı yönlendirmesi” denilen olayın en büyük başarısı da budur.
Buna karşı Önder APO hepimizi zafere yönelten bir soru sormuştur.
Soru şudur: “Gözünüzü şerefli ölüme dikeceğinize zafere neden dikmiyorsunuz?” İşte bunun aşılması tüm özel harpçilerin kabusudur.
Şimdi özgürlük gerillasının ve halkın gözü faşizmi yıkacak zaferdedir. Her saldırı ters tepmiş ve zafer iradesini büyütmüştür.
Önder APO’yu tecrit ederek PKK’nin özgür yaşam ve büyük bir yönetim gücü haline gelmesine vesile oldular; hareketin yönetimi hakkında kararlar alarak ve gerilla alanlarını tecrit etmeye kalkarak her bir gerillanın daha büyük bir insiyatif, keskin bir irade ve yaratıcı güç kazanmasına vesile oldular. 2021 yılının kahramanca direnişleri bunu kanıtladı. Bu durumun farkına varmaları özel harpçilerdeki panik durumunu açığa vurmuştur. Ancak kullanmak istedikleri son bir kozları vardır.
2023 yılı Türk özel savaşının ve Lozan fermanının yüzüncü yıldönümüdür. Bu temelde Kürt soykırımını tamamlamak istedikleri açıktır. Hazırlıklarını buna göre yapıyorlar. Yeni savaş ve propaganda makinasını bu temelde çalıştıracaklar.
2022 yılını zafer yılına dönüştürerek yüz yıllık kanlı heveslerini kursaklarında bırakmak tüm ezilenler ve halkımız için onur gerekçesidir.
NURETTİN DEMİRTAŞ
YORUM GÖNDER