HAKİ KARER YOLDAŞIN ŞAHADETİ VE HAKİ KARER KİŞİLİĞİ (12.BÖLÜM)
18 Mayıs 1977 günü Antep’te Haki Karer yoldaş Sterka Sor grubunun planlı saldırısıyla katledildi. Karasu arkadaş onlar silahlarla tutuklandılar. Önderliği de tutuklamak üzere Tuzluçayır’da bir plan yapılmıştı. Önderlik biraz duyarlı davranarak onu atlattı.
Bir evde toplantı yapmak için sabah gitmesi gerekiyor. Gitmeden önce de Tuzluçayırlı Harun arkadaş vardı. Daha çok gençti. Ona “Hele git bir bak bakalım evde durumlar nasıl, arkadaşlar gelmiş mi, kim var?” diyor.
Harun arkadaş eve yaklaşınca evin etrafının sivil polislerce kuşatıldığını görüyor. Harun arkadaş Önderliği durumdan haberdar edince Önderlik o eve gitmedi.
Önderlik gitmiş olsaydı tutuklayacaklardı. Çünkü daha önce bazı öldürme, yaralama eylemlerinde kullanılmış olan iki silahı eve bırakıyorlar. Herhalde bunu yapan da Pilot’tu. Önderlik eve gidip o silahlarla tutuklasalardı en az 30 yıl ceza alacaktı. Dolayısıyla da artık PKK çalışması orada bitecekti. Fakat öyle bir duyarlılık, tedbir onu boşa çıkardı. İki tutuklu, bir de şehit vererek bu saldırı atlatıldı.
Saldırının arkasında kontrgerilla bir de MHP’ye dayalı bir askeri darbenin olduğu söylendi. Namık Kemal Ersün vardı. Kara Kuvvetleri Komutanıydı. Onun Genelkurmay’ı da aşarak darbe yapacağı, MHP ile birlikte darbe yaparak iktidarı ele geçirmek istediği yönünde bir plandı bu. PKK’ye karşı, Kürtlere karşı savaş, Kürdistan’daki gelişmeleri bahane yaparak oraya saldırma temelinde bir darbe olacaktı. Kürtler hedef gösterilecek, dolayısıyla da itirazlar önlenecek, iktidar MHP tarafından ele geçirilecekti. Böyle bir MHP darbesiydi. Bu plan bozuldu, başarısız kaldı. Fakat PKK gruplaşmasına da ağır bir darbeyi vurdu.
Haki Karer yoldaşın katledilişi hareket açısından çok önemli, ciddi bir durumdu. Bu Sterka Sor aslında bir grup değildir, Beş Parçacılar da diyorlardı, Kızıl Yıldız olarak da kendini tanımlamıştı. Kürdistan’ı 5 parça olarak görüyorlardı. 5. Kürdistan parçasına da Kürdistan’a Sor diyorlardı. Ermenistan-Kafkasya’daki coğrafya da Kürdistan sayılıyordu. Sovyetler Birliğine sosyal emperyalist dedikleri için orayı da Kürdistan’ın bir parçası olarak güya değerlendiriyorlardı.
TKP, Kürdistan Ulusal Kurtuluşçuları KUK’la ilişkili olan bir gruptu ama ortada grupta yok. Onları 1976 yazında Adana’da tanımıştık. Haki arkadaşla birlikteydik. TÖB’de gezen birkaç kişiydiler. O zaman Haki arkadaşla biraz tartıştılar. Herhalde orada tanıdılar, anladılar. Ardından takip olduğu anlaşılıyor.
18 Mayıs günü bir tuzakla, pusuyla vurdular. Tabii sadece onlar yapmadılar. İçten de destek verenler vardı. İşin gerisinde MİT-Özel Harp dairesi vardı. Bizim içimize sızdırılmış birkaç kişiyle birlikte planlayarak yaptırdılar.
Tuzluçayır’dan katılmış Mehmet Uzun diye biri vardı. Yine Birecik’ten Cin Ali ve bir-iki kişi daha vardı. Bunlar içten planlayan, destek veren oldu. Mehmet Uzun güya Antep’in Düztepe Mahallesi’nde bir kahvede tartışma randevusu alıyor, planlıyor. Bu randevuda iki grup birbiriyle tartışacak. Haki arkadaşa durumu belirtiyor. Haki arkadaş “onlar tehlikelidir, öyle bir randevu almasaydın” diyor. Fakat bir kere randevu alınmış, gidilmezse hareketin prestij kaybı olacak.
Haki arkadaş da “gidelim” diyor. Nasıl gidileceğini örgütlüyorlar. Bu “sen git, benim işim var, daha sonra geleceğim” diyor ve yanından ayrılıyor. Haki arkadaş eve silah almak için gidiyor. Fakat evdeki silahın alındığını görüyor. Öylece randevu yerine silahsız gidiyor.
Zaten kahvede olanları anlattılar. Gidişlerinin üzerinden iki dakika geçmeden güya aralarında tartışma oluyor gibi bir hava verip orada Haki arkadaşı vuruyorlar. Muhtemelen planlı gelmişler. Silahı da zaten Mehmet Uzun almış. Sonradan farklı gerçekler ileri sürerek silahı aldığını söyledi.
Haki arkadaşın şahadeti ciddi bir biçimde örgütlenmiş bir komploydu. Orada planlı bir katliam oldu. Alaattin Kanat ismini kullanan kişi liderlik yapandır. Bu kişi bazı çevreler tarafından tanınan, kirli ve karanlık bir kişidir. Zaten 1 Mayıs 1977 yılında İstanbul Taksim’de düzenlenen mitinginde katliam oldu. Bu olayda 37 kişi katledildi ve çatışma çıktı. Göstericilere uzun silahlarla ateş edildi. Bazı basın organları “beyaz Renault’a binip kaçan kişi kimdi?” vs. diye haber geçtiler. Alaattin Kanat, muhtemelen oradaki katliamı düzenleyenlerden birisiydi de. Bu olayı gerçekleştirmek için bir provokatör, ajan kullanılıyor.
Haki arkadaşın şahadeti hareket açısından ağır bir durumdu. Grup ilk defa böyle bir şeyle karşılaşıyordu. Çok kimse tanımıyordu. Antep’te şehit düşünce kim olduğunu bile bilmiyorlardı. Diyarbakır’a gelip olayı bize söylediler. Ailesiyle ilişki kurduk, getirdik. Haki arkadaşın cenazesi üçüncü gün alındı.
Sivil polis hastane etrafını doldurmuştu. Olayı duyan bütün herkes gelmişti. Antep Hastanesi bir çatışma alanı haline gelmişti. Arkadaşların tümü Haki arkadaşın şahadetinden çok etkilenmişlerdi. Pek fazla silahımız yoktu ama olduğu kadarıyla silahı olan silahını alıp gelmişti. Büyük bir çatışma zemini vardı. Ne yapılacağı, nasıl götürüleceği konusunda da bir görüş oluşturulamıyordu.
En son Önderlik Ankara’dan geldi. Durumu değerlendirip, “Planlı bir kontrgerilla hareketi bizi erken bir çatışmaya çekmek istiyor. Ne olursa olsun, duygularımıza hakim olmalıyız, provokasyona gelmemek gerekli” dedi.
Önderliğin bu değerlendirmesi temelinde arkadaşlar hastane etrafından dağıtıldı. Önderlik gelmeseydi kesinlikle çok yaygın olaylar olur ve çok fazla kayıp verirdik. Çünkü ciddi bir provokasyon zeminiydi. Fakat Önderliğin gelip değerlendirmesi üzerine arkadaşlar dağıldı ve cenaze ailesi tarafından alınarak, Ankara üzerinden Ordu’ya götürüldü.
Haki arkadaş, Ordu’nun Ulubey Kazası’nda doğmuştu. Ailesi de orada yaşıyordu. Haki arkadaşı doğduğu yerde büyük bir törenle toprağa verdik. Cenaze törenine önemli bir grup arkadaş gitti. Arkadaşlar giderken yolda kaza da yaptılar. Bu kazada Kemal Pir arkadaş ile birlikte bir-iki arkadaş yaralandılar. Ordu’ya Ankara üzerinden gidildi. Zaten Ankara emniyetinde kaydı vardı. Emniyete götürdüler. Ordu’ya gidince de, Ordu gençliği Haki arkadaşı tanıyordu. Liseyi orada okumuştu. Cenaze törenine birçok gruptan epey bir topluluk katıldı. Haki arkadaş geniş bir törenle toprağa verildi.
Önderlik cenaze törenine gitmedi. Belli bir süre sonra gidip ziyaret ederek, aileye başsağlığı diledi. 1 yıl sonra da zaten Kürdistan’dan mermer vb. şeyler alınarak mezarlığı yaptık. Haki arkadaşı günü geldiğinde Kürdistan’a taşıyabilmek için tabutla defnetmiştik. O zaman öyle düşünüyorduk. Yine de öyle gömdük. Kolay kolay bozulmasın diye her tarafını beton yapmıştık.
Fakat 12 Eylül’den sonra faşistlerin mezara saldırdıklarını ve tahrip ettiklerini duyduk.
Haki arkadaş, 1971-‘72 öğretim yılında Ankara Üniversitesi Fen Fakültesi Matematik Bölümü’ne girmişti. Kemal Pir ve bir grup arkadaşla ev tutmuşlardı. Önderlik cezaevinden çıktıktan sonra kalmak üzere kendisine verilen ve gidip kaldığı adres onların kullandığı evdi. Haki arkadaş Önderlikle orada tanışmıştı. Önderlikle tanıştıktan sonra tümüyle devrimci faaliyetlere kendini verdi. Okula eylemler, devrimci çalışmalar gerektirdiği zaman gitti. Onun dışında gitmedi. Önderlikle birlikte Ankara Demokratik Yüksek Öğrenim Derneği yönetimine girdi. ADYÖD sürecinde biz de yurttan ayrıldık, birlikte ev tuttuk. Önderlik Cuma arkadaş onlarla bakanların olduğu semtte, Yukarı Ayrancı’da bir ev tutmuştu.
Haki arkadaş, PKK gruplaşması içerisinde faal olarak yer aldı. Örgüt sistemi netleşene kadar, düşüncelerine katılmak üzere grup içerisinde faaliyet yürüttü. Önderlik bir çözümlemede “Arkadaşlar bize sitem ettiler, bize güvenmiyor mu arkadaş bizi gruba almıyor dediler. Sonra biz de birlikte faaliyet yürütmeyi esas aldık” dedi.
Aslında örgütlenmenin nasıl olacağı biraz net değildi. Fakat daha sonra AYÖD sürecinde grubun ayrı şekillenmesi ve Kürdistan’a yönelim gündeme gelince daha faal, aktif olarak grup çalışmaları içerisinde yer aldı. Baştan itibaren Önderlikle birlikte hareket etti.
Grubun Ankara’daki pratik işlerini birinci dereceden düzenleyenlerdi. Önderlik daha çok araştırma inceleme, teorik işlerle uğraşırken, pratik-örgütsel işlerin düzenlenmesini Haki arkadaş yürütüyordu. Öyle doğal bir etkinliği, otoritesi vardı. Bütün arkadaşlar saygı, sevgiyle yaklaşıyorlardı. Bu, herhangi bir resmi otoriteden, yetkiden gelen bir otorite değildi. Bu otorite, çabadan, doğru tutum ve katılımdan geliyordu.
Önderlik Haki arkadaş için “Benim gizli ruhum gibiydi” dedi. Önderlik, Haki arkadaş bir işe gittiği zaman nasıl olsa bırakmaz, takip eder ve sonuca götürür diye çok endişe duymazdı. O denli güven duyuyordu.
Çok mütevazı, çalışkan, araştıran, inceleyen olgun bir kişilikti. Doğal önderlik vasıflarına sahipti. Zamanını boş geçirmez, boş sohbet etmez, mutlaka ya okur, inceler, ya çalışır ya da tartışırdı. Sürekli yanındakilerin yaşamıyla, eğitimiyle ilgiliydi. Yemez yedirir, giymez giydirirdi. Öyle kendini bütünüyle bu yeni yaşama ve çalışmaya vermişti. Onun dışında herhangi bir düşünce, tutum, zaman ayırma yoktu. Zaten ondan sonra da memlekete gitmedi. Gelenler olduğunda çok ilgilenmiyordu. Bütün enerjisi ve zamanını devrimci çalışmaya veriyordu.
Eleştireldi, hata yapıldığında eleştiriyordu. Ama kırıcı değil, eğitici, yapıcı bir üslubu, eleştirel yaklaşımı vardı. O bakımdan gerçekten de doğal bir otorite olarak tüm arkadaşlarca çok sevilen, sayılan, sözü dinlenen durumdaydı. Önderlik gibi sözlerini bütün arkadaşlar talimat olarak ele alıyorlardı, yerine getiriyorlardı. Öyle bir pozisyonda çalıştı.
Önderliğin fiilen yardımcısı konumundaydı. Resmi olarak da zaten herhalde 1977 yılının Ocak ayında yapılan toplantıda Önderliğe yardımcı olarak görevlendirilmişti. Şehit düştüğünde Önderliğin resmi yardımcısı konumundaydı. Hakki arkadaş, öyle tesadüfen değil, bilinçli seçildi.
Önderlikle birlikte grubu imha etmek amacıyla yürütülen saldırıda birinci derecede hedeflenenlerden oldu. Bilinçli seçilmiş bir hedef olarak düşman mesajını gruba açık verdi. Zaten başarabilirse Önderliği katletmek istiyordu. Olmasa da böyle bir katliamla başta Önderlik olmak üzere tüm gruba, kadrolara açık mesajı veriyordu. “Bu iş buraya kadar olur, devam edenin sonu bu olur. Vazgeçin, bu işi yürütemezsiniz” mesajını veriyordu. Bu açıktı. Bu mesaj temelinde de algılama oldu. Bu olay, başta Önderlik olmak üzere bütün örgütü temellerinden sarstı. Önderlik “Kafamızdan aşağıya kaynar su dökülmüş gibi hissettik” dedi. O düzeyde etkiledi.
Bütün kadrolar bu olay temelinde “tamam mı devam mı” diye bir kere daha katılımlarını yeniden gözden geçirdiler. Bu olay bu düzeyde bir etki yarattı. Bazıları o etkiyle bırakıp gittiler, vazgeçtiler. 10 yıl sonra Avrupa’dan, 5 yıl sonra İzmir’den çıkanlar oldu. Bir dehşet etkisi yaptı. Devam edenler de bunu göze alarak, yeniden katılımlarını yenileme temelinde mücadeleye “evet” dediler ve devam ettiler. Öyle bir yeniden karar verme durumu, bu düzeyde Önderliği ve kadroları etkileme durumu yaşandı.
Basit bir olay değildi. Uluslararası komploya kadar, PKK hareketinin yediği en ağır darbeydi. Grup açısından kaybı, yarattığı boşluk o düzeyde fazlaydı. Bütün Kürdistan’a doğru Antep üzerinden çalışmaları yürütüyordu. O zaman kadroların yoğunlukla katıldığı, mücadelenin en çok yürütüldüğü merkez Antep’ti. Daha önce Batman’a gitmişti, fakat Kürtçe bilmediği için Batman’daki çalışmalarda zorlandı. Çok fazla olmasa da kısmen Kürtçe bildiği için Mazlum arkadaşla yer değiştirdi. Mazlum arkadaş Batman’a geçti, kendisi Antep’e gidip çalışmaları orada yürüttü.
Antep bütün Kürdistan’a dönük çalışmaların merkezi durumundaydı. Açıklamalar, bildiriler, taktik gelişim Antep üzerinden yürütülüyordu. Antep’teki çalışmaları ve geneli de bu biçimde pratikte koordine ediyordu. Önderliği, düşünceleri, doğrularıyla ilk defa Önderlik konumunda tanıyan, fark eden ve ona ilk defa katılan birinci planda katılan bir APOCU’ydu.
Hz. Ali için ilk Müslüman olandır diyorlar. Haki Karer yoldaşı da ilk APOCU saymak gerekiyor. Konumu Hz. Ali’nin konumuna benzerdir. Duruşuyla, katılımıyla, pratik çalışmalarıyla böyleydi. Şahadetiyle de böyle bir etkide bulundu. Ürkenlerin uzaklaşmasına yol açtığı gibi kalanların da daha kararlı katılmalarını sağladı. Bugüne kadar bu temelde bir yürütme kuvveti olmayı bildi.
Önderlik şahadetinin birinci yıldönümünde “Haki Karer’in anısına” başlıklı Kürdistan’da Halk Kahramanlığı kitabındaki yazıyı yazdı. Doğrudan Önderliğin el yazmasıdır ve duygularını orada dile getirdi.
Haki arkadaşın katledilmesi üzerine hareket yeniden bir durum değerlendirmesi yaptı. Hareket de yaptı, kişiler de yaptılar. Yeniden katılım oldu. Önderlik, anıya doğru sahip çıkmak üzere ne yapacağını sorguladığını ve ondan sonraki çalışmaları bu temelde yürüttüğünü belirtti. Kürdistanlı bile olmayan bir kişi hiç tereddütsüz gelmiş, Kürdistan’da özgürlük mücadelesine en ön safta katılmış ve sonuna kadar yürümüştü.
Önderlik ve bütün kadrolar için buna denk düşen bir yürüyüşü, mücadeleyi sürdürmenin nasıl olacağı sorusu, cevaplanması gereken önemli bir soruydu.
Daha sonraki süreç buna cevap verme temelinde gelişti. Önderlik bu süreci, PKK’nin yürüyüşünde bir dönüm noktası olarak değerlendirdi. Haki Karer’in şahadetine kadarki yürüyüşle ondan sonraki yürüyüşü belirleyenin bu şahadet olduğunu ifade etti;
“Böyle bir şahadet olmasaydı PKK’nin ne kadar şiddete yöneleceği, sonraki sürecin nasıl gelişeceği henüz belli değildi” dedi. Haki arkadaşın şahadeti, sonraki yürüyüşü belirleyen, netleştiren bu şahadet oldu. PKK’nin direniş çizgisine yönelmesinin temel nedeni bu şahadettir. Çünkü henüz propaganda aşamasındaydı. Ortada silah ve çok ciddi bir eylem yoktu. Sadece propaganda ediliyor, Kürt kimliğine sahip çıkılıyor ve Kürt özgürlüğünden söz ediliyordu.
Kimlik sahiplenmeye, bundan söz etmeye sömürgeciliğin verdiği cevap katliam olmuştu. Devlet, sömürgecilik tutumunu belirlemişti. Mücadeleye devam etmek katliamla karşılanacaktı. O halde katliamı göze alan, ona karşı tedbir geliştiren bir mücadeleyi yürütmek gerekiyordu. Önderlik şahadet üzerine yaptığı değerlendirmede ulaştığı sonucu anıya sahip çıkmak üzere parti programını hazırlamayı ve hareketi partileştirmeyi bir görev olarak önüne koyduğunu belirtti.
PKK, böylece Haki Karer’in anısının örgütlenmesi oldu. Şehitler Partisi olması buradan geliyor. Ondan sonraki şehitlerin tümü bu halkaya eklemedir. Bu temel üzerindeki yürüyüştür.
Dolayısıyla da parti böylece bir Şehitler Partisi olarak var olmuş ve günümüze kadar gelmiştir.
DERLEME (PKK TARİHİ DERSİNDEN)
YORUM GÖNDER