ÖNDERLİK GERÇEĞİ-16.BÖLÜM
Önderlik en iyisidir sözde, ama sistemin dışındadır. Sen en kötüsüsün ama sistemin içindesin. Bunlar çok önemli gerçekliklerdir. Bu tümüyle neye bağlıdır? Önderliğin özgün duruşuna bağlıdır. Temel ilke ne? “Ben bu sistemin insanı olmayacağım. Ben toplumun içine girmeyeceğim.” Başından itibaren verdiği bir karar var. “Kendi alternatifimi buldum mu yaşarım, bulamazsam soyut yaşamayı tercih ederim.” Önderlik felsefesi buydu. Bu yaklaşım Önderlik için kesinlikle esastır. Zaten böyle bir duruş olmazsa Önderlik kendi sistemini tüm insanlık için özgür yaşamı mümkün kılan sistemi kuramaz veya o sistemi oluşturamaz, o sistem üzerinde yoğunlaşamaz. Arayışın sürekli vazgeçmeme, o konudaki ısrar ve inat sonuçta Önderliği buraya götürüyor. Gerçekle doğru temelde buluşmaya götürüyor. Şunu her zaman için dile getiriyoruz. İçselleştirme, onu yaşama bambaşka bir olaydır. Bunu kendim için esasta söylüyorum. Önderliğin gücünü görüyorsunuz. Önderlik sistemin dışında kaldığı için güçlüdür. Önderlik kendi sistemini kurmamış olabilir ama arayışı var, en azından diğerini kabul etmiyor. Arayış kendi sistemini bulmaya doğrudur. Hep kendi sistemini bulmaya doğrudur. Bu sistem birden bire ortaya çıkmıyor. Elbette yenileri oluşuyor. 15 Şubat’a gelinceye kadar ortada hiçbir şey yoktur. Her şey yeniden yaratıldı denilebilir mi? Değil.
Mesela 97’de Önderliğin yaptığı bazı değerlendirmeler var yine 5. Kongre sürecinde Önderliğin, Politik raporuna bakın özellikle ideolojik ve politik sorunlar adlı o bölüme bakın yeni paradigmanın, yeni düşünce sisteminin birçok özelliğini orada parça parça bulabilirsiniz. Ama bir sistem halini almamıştır. Mahir Sayın ile yaptığı Erkeği Öldürmek adlı değerlendirme veya kadın gerçeği üzerindeki derin yoğunlaşması bu da gerçeğin bir yanıdır. Ama bir sistem halini almamıştır. Kendi sistemini veya aynı anlama gelmek üzere Önderlik ifade ediyor ya “Egemenlerin sistemi var ama ezilenler hiçbir zaman kendi birleşik sistemlerini ortaya çıkartmadılar.” Önderlik kendi sistemi dediğimiz olguyla ve sistemle özünde egemenlerin sistemine karşı, ezilenlerin birleşik sistemini yarattı. Ve bunu ezilenlerin eline en temel silah olarak sundu. Arayış hep bunun üzerinedir ve bundan vazgeçmeme söz konusudur. Buradan baktığınızda görüyorsunuz. Komplo nedir? 9 Ekim ve sonrası modernist paradigma, Önderliğin şahsında yaşanan iflasıydı. Atina Savunmasının içeriği aynen böyledir. Ne iflas ediyor? Modernist Paradigma. Bu iflas çok önemlidir. Orada bir şeylerin donduğunu hissedersin, bir şey iflas ediyor. Yaşamın donduğu nokta, bazı şeyler sizin anlamını yitiriyor.
Örneğin Önderlik “Bağlılarım çoktu, benim güvenliğim için bedenlerini ateşe veriyorlardı. Bu denli bağlılık örnekleri, tarihte hiçbir Önderlik için görünmeyen türden eşsiz direniş örnekleri sergiliyorlar ve bunlar hep Önderlikten beklentiler etrafında gelişiyor.” diyordu. Fakat orada bir sözü var: “Bunlar kurtuluşun bir yöntemi değildi, bunlar sadece trajedimi ağırlaştırmaktan öte bir değer ifade etmiyordu. Sadece acılarımı çoğaltıyor, trajedimi yoğunlaştırıyordu.” Demek ki o nokta da yapılması gereken nedir? İflas edenin yerine yenisini koymak, bu konuda da vazgeçmemek. Oda şudur, arkadaşlar. Doğrunun peşinde koşmayı sürdürmektir. Eskiden olduğu biçimiyle bu yüzeysel modernist paradigmanın gerçeği yüzeysel kavranışına götüren özelliğiyle yetinmemek. Onun iflasını fark etmek ve o noktada bunu bir yenilgi olarak almak yerine bir çıkışın gerekçesi olarak değerlendirmek, o tarzda gerçeği arayış yürüyüşüne mutlaka sonuca götürmek en temel Önderlik yaklaşımıdır. Şu noktada felsefe çok büyük önem taşır. Felsefe her şeyin başıdır. İstediğiniz kadar her şeyi bilin.
Önderliğin felsefesiyle donanmış değilseniz asla sonuç alamazsınız. Önce gerçeğe bir bakış açınız olmalı. Olguları değerlendirme gücünü gösterebilmelisiniz. Felsefe, bakış açısı sorununu çözer. Gerçeği nasıl görüyorsunuz, nasıl bakıyorsunuz çok önemlidir. Bakış, algılamayı da beraberinde getirir. Nasıl algılıyorsunuz? Sorun nereden çıkıyor? İnsanın algılama süreçlerinden çıkıyor. Algılama süreçlerinde yanlış algılamalar gelişiyor ve oda anlamayı aslında sabote edebiliyor ya da yanlış anlamalar doğurabiliyor. O açıdan da algılama süreçlerindeki zaafları ve zayıflıkları ortadan kaldırmak ve doğru algılamaya gidebilmek için de sağlam bir bakış açısına girmek gerekiyor. Tabi ki Önderlik felsefeyi çok daha geniş ele alıyor. Sosyal bilim olarak felsefeden söz ediyor ve iktidarın emrindeki bilimden felsefeye dönüş yapmanın özgür toplumun temel çıkışı olduğu biliniyor. Felsefe bu açıdan önemlidir. Önderliğin değerlendirmeleri var. Biz de bir eğitim temeli vardı. İlk bütün arkadaşların öyledir. Temel kitaplar vardır. Mesela, felsefe ilk öğrenmek istediğimiz dersti. En temel kitap George Politzzer’in kitabıydı, Felsefenin Temel İlkeleri bir de onun daha küçüğü vardı, Başlangıç İlkeleri, Başlangıç İlkeleri ve Temel İlkeleri.
Önderlik değerlendirmelerinde bahsediyor. Diyordu: “Ben de Politzzer ’in kitabını okumuştum hatta daha sonra başka kitaplarda okudum. Geçekten kitaplar hep benim kafamı karıştırdı. Yani şey olabilir, ama gerçekten kitaplar benim kafamı karıştırdı.” En iyi felsefe, hayatın kendisinden öğrenilen felsefedir. Hayatın içinden çıkan felsefedir. Önderliğin felsefesi gerçekten de böyledir. Mücadelenin içinden çıkan felsefedir. Sizin hem mücadeleye götüren, hem de mücadele içerisinde daha da netleşen ve çelikleşen bir felsefe olarak ortaya çıkıyor. Özü de gerçekten direniş felsefesi olabilmesidir. Dünyaya nasıl baktığımız önemlidir. Derler ya “dünyayı değiştirmek için öncelikle dünyayı gören gözün değişmesi gerekir.” Göz değişmeyince, bakış değişmeyince dünyayı değiştirmek de mümkün değildir. Bakış açısı felsefenin kendisidir veya şöyle de denilebilir. Felsefe insanla ilgilenmedir. İnsanı bütün genişliğiyle, derinliğiyle tanımaya başladığınız andan itibaren veya öyle bir çabaya yöneldiğiniz andan itibaren veya öyle bir çabaya yöneldiğiniz andan itibaren istisnasız felsefe yaparsınız. Yaptığınız iş felsefe olur.
Demek ki felsefe, bir insan tanıma eylemidir veya yöntemidir, bunun bakış açısıdır. Kendini bilme yöntemidir. Önderlikte bu var. Egemen olan iflas ediyor, ama Önderlik iflas ediyor denilebiliyor mu? Önderlikte iflas eden modernist paradigmadır. Ama bir bütün olarak tüm bakış açısıyla Önderliğin iflas ettiği söylenebilir mi? Değil. Yine de özgün bir Önderlik duruşu var. O duruş iflas etmiyor. Özgün duruş, sisteme karşı duruş ondan bir santim bile kayıyor mu? Önderlik diyor ki: “Sistem beni midesine aldı, midesinde eritmeye çalıştı sonra başaramadı kustu. Hırpaladı sistem beni ama asla eritemedi. Ama ben de bir şey yapamadım. Ben de onların midesini deşmeyi başaramadım.” İki temel özellik, bir kavga var, sistem eritmeye çalışıyor, ama yine de başaramıyor.
ALİ HAYDAR KAYTAN (HEVAL FUAT)
YORUM GÖNDER