DENİZİNİ DAĞLARA AKITAN GÜLNAZ!
Egeli bir gonca, kalbimizde Kürdistani bir gül oldu.
Herkesin kalbinin avuçları vardır, ne kadar cömertsen o kadar avuç avuç sevgi dağıtırsın evrenin sevgiye muhtaç yerlerine… Ve ne kadar seviyorsan o kadar seviliyorsun, bu yeryüzünün değişmez bir kuralıdır. Sevmekte cömertsen, cesur olan herkes sevgine ibadet eder. Katıksız seversen minnetsiz sevilirsin. Bu dersi heval Gülnaz’ı tanıdıktan sonra aldım.
Dokunduğu her şeyi güzelleştiren bir tılsım vardı onda sanki. Kediyi okşarken kedi güzelleşirdi, çiçeği sularken çiçek güzelleşirdi. Onu, en çok da çay demlerken, bir şeyler okurken, konuşurken, başını arkaya atıp kahkaha ile gülerken seyretmeyi severdim. Heval Gülnaz, hepimiz için sevginin mabedi gibiydi, “sevgisiz yaşanmaz” dediğimiz sunağımızdı. “Sevgisizliğe tövbe” dediğimiz zaman ve mekândı, kalbimizde cisimleşen anlam ve insandı… Seviyorduk onu, hem de çok. Seviyordu o da bizi, hem de çok… Gülnaz’ın arkadaşıysan önce sevgiye iman etmelisin. Çünkü sevgi Gülnaz’ın amentüsüydü…
Tekil değil, çoğul bir sevgi ırmağı gibiydi
Denizlerin kızı Gülnaz. Sevgi dolu kalbini alıp sevgiye susamış Kürdistan dağlarına geldiğinden beri, ne kadar sevilebilirse bir insan o kadar çok sevildi. İsmini Gülnaz Karataş (Beritan)’dan almıştı. Düşmanın eline geçmemek için kendini uçurumlardan atan Beritan Hevî, ne kadar kendi zamanının ve tüm zamanların kahramanı ve sevileni olduysa, Gülnaz Ege de kendi zamanının ve tüm zamanların vazgeçilmez yoldaşı oldu. Bursa’dan Kürdistan dağlarına ördüğü hayat patikasında nice güzel yoldaş tanımış, her birinden kendine kattığı güzellikler olmuştu. O yüzden olsa gerek ondaki güzellik, sevgi, yaşam coşkusu ve bitmez tükenmez enerji tek kişilik değildi. Tekil değil, çoğul bir sevgi ırmağı gibiydi. Sevgi kelimesinin en çok yakıştığı insanlardan biriydi.
Tevazudan ödün vermedi
YJA Star komutanlarından Gülnaz Ege (Nuran Er) arkadaş, 1972 yılında Bursa İnegöl’de doğar. Üniversite 3. Sınıf öğrencisi iken 1994 yılında PKK’yi tanır ve hiç tereddüt yaşamadan, debisini bulmuş duru bir su gibi devrim saflarına akar. Türk devlet faşizmini yenmenin yolunu halkların devrimci birliğinde bulacağına inanır. Bu yüzden bir Türk kızı olarak uzun yıllar yaşadığı Kürdistan dağlarında mücadele ederken insanlığa dair bütün güzellikleri kişiliğinde toplar. Medya Savunma alanlarında, basın ve eğitim gibi çalışmaların yanı sıra Botan ve Amed sahalarında komuta düzeyinde görevler üstlenir. Amansız savaşların savaşçısıyken de tevazudan ödün vermedi. Heval Gülnaz “ben” demezdi. Benliğini, kolektif bir inanca öyle bir güzel nakşetmişti ki herkes onun yanında değerli olduğuna ikna olurdu. Ben demeden, benliğin onurla yüceldiğini ondan öğrendik.
Sensizlik diye bir şey yok
2017’nin 30 Eylül’ünde Amed’de şehit düştüğünde acıyla ruhuma şu cümleyi fısıldadığımı hatırlıyorum: “Senin gibi bir güzele yaşam şansı tanımayan bu çağa önce kalbim, sonra beynim küstü…” Evet, güzel arkadaşım sensiz bir dünya ile barışamıyor insan. Geçenlerde fotoğraf arşivime bakarken, yine en çılgın hallerinle capcanlı karşımdaydın. Dokunsam sanki teninin sıcaklığını hissedecekmişim gibi. Burnuna ceviz kabuğu iliştirdiğin, boynuna astığın biber kolyeli fotoğrafına yine gülümsedim. Palamuta çizdiğin yüze gülümsedim. Gururla baktığın dağlara senin gözünle bakmaya çalıştım. En matrak, en mutlu, en sevgi dolu hallerini uzak anı gibi değil, bu anmış gibi sezmeye gayret ettim. Sonra gözlerim yaşararak fark ettim ki sensizlik diye bir şey yok. Sen, var olmuş her şeyin özüne dokunmayı bilmişsin. En çok da kalbimize değmiş o duru bilincin. Ellerimiz, ah ellerimiz, cehennemin en ücra köşesinde bir güzelin saçları arasında serin bir hayali okşadı. Seni tanıdık daha cenneti görmesek de olur. Narin ve küçücük ellerini tuttuk daha yere düşüp kanatmayız dizimizi. Bal rengi ve kocaman gözlerinin seyrine daldık daha yüzümüzü gösteren bir aynaya bakmasak da olur.
Arslanlara meydan okuyan ceylan
Soruyorum; şu dünyada kaç kişi susarak sana evrenin sırlarını anlatıp, hayatın nabzını öğretebilir? Kaç insan sana dokunmadan sevgisini kalbine bir ırmak gibi akıtabilir? Sen farkında olmadan sana çalışma ve başarma azmi aşılayan kaç yolcu geçti hayatından? İçindeki çocuğu öldürmeden, saf duyguların barınağında devasa hayallerin peşinde koşacak bir ömrü ellerin ile örmeyi en çok kimden öğrenirsin? Kimden öğrenmişsen bu erdemleri, o senin bilge dervişindir, sen onun ardılısın. Denizini dağlarımıza getiren güzel, bize bahşettiğin sevgine iman edeceğiz.
“Biz senin gözlerinden gördük
Arslanlara meydan okuyan o ceylanı
Başka bir ovası var o ceylanın bugün iki cihandan da dışarı
Seven insanın ayağı mı yok, işte ona ölümsüzlük kapandı.”
MEDYA DOZ
YORUM GÖNDER