ZİLAN’I ÇÖZÜMLEDİK, ZİLAN BİR AŞK…
Güzelliğin en temel iki objesi: Güzel erkek ve güzel kadın.
Bu kadar güç sahibi bir kişi olarak kendimle ilgili çelişkilerim de var. Aşk benim için ne zaman önemlidir? Ben aşık olabilir miyim? Siyasetin etkisi benden ne kadar şey götürdü? Kendimi sorguluyorum. Adı sanı-belli olmayan bir köylü çocuğuyken fazla sevilmiyordum, şimdi ilgi çok yüksek. O zaman büyük bir hata var burda diyorum. Siyasi güce dayanarak kendimi sevdirmeye çalışmam ikiyüzlülüktür.
Acaba ben gerçekten birey olarak büyüdüğüm için mi güçlüyüm veya siyasi güç bende yoğunlaştığı için mi, -birey olarak güçlüyüm? Bunun beğenilmeye, toplum ve kadınların ilgisi acaba neden kaynaklanıyor?
Arayışım şu: Ben asla siyasi güce dayanan bir tip olarak ne kimseyi kendime yaklaştıracağım, ne de kendimi kimseye dayatacağım. Bu bir moral, ahlaki ilkedir. Ben ‘ben’ olarak ayakta olacağım. Hiçbir siyasi gücüm olmadan da ben ‘ben’i güçlü ve ayakta tutabilmeliyim.
Bana aşık olmak zor…
Zilan’ı çözümledik. Zilan bir aşk… Aşkın çok önemli bir boyutu, bir aşk gerçekleşmesi. Aşksız olduğumu söyleyemem. Sizin kadın, erkek arayışlarınız ayrı, benim ki ayrı. Zilan tarzının yaşamsallaşması benim için aşkın gelişimidir. Sevme cesareti veriyor.
“Büyük yaşamak, büyük sevmek.” Büyük savaşmak. Bunlar birbirine çok bağlı. Pratikleşirse aşk gelişir ve saygı duyulur.
Eylemimiz büyük siyasetimizdir, büyük siyasetimiz büyük aşkımızdır. Bunu mutlaka kabul ettireceğiz, başka yolu da yok. Güzel veya güzelleşmesi gereken kızların önünü olağanüstü açıyorum. Sizler belki bir kadınla ilgilenebilirsiniz, ama ben elimden gelse bütün dünya kadınlarıyla ilgilenirim. Amarikaların geliştirdikleri sistemin çok ötesinde bir kadın arayışı, -güzelleştirme ensitüsü, her tür nitelikte yaratmayı kendi çapımda yaparım. Hiç ayıbı yok. Pis bir erkek hakimi olacağıma, kadınları güzelliğe kaldıran bir yol açıcı, kendimle kapatacağım bir ilişki yerine, herkesi büyük yarışa kaldıran, -işte meşhurdur formül yine en çok savaşan, en çok güzelleşen olur, en çok güzelleşen en çok sevilen olur. Zaten bu, iradeyi yaratıyor, irade de sevginin gücünü belirler. Bunlar daha Kürt insanında çözümlenmemiş. O karasevda en geri tarzdır, iğreniyorum ve bunun için de haklı savunularım var.
Karasevda kişiliğini yok edeceğiz.
Bir düzey yaratmak istiyorum. Sevgi mahşeri bir olaydır, toplumun huzurunda bir olay gibi değerlendireceğiz. Çok özel, özel ilişki derler ya, hayır. Aslında en toplumsal, en meşru, mahşeri ilişki olarak değerlendirmeliyiz aşkı. Biz de tersine en ayıplısı olarak düşünülüyor. Sevgiyi alkışlamalıyız, taç yapmalıyız başımıza. Elbette bunun için de bütün erkeğin ve kadının sevgi zeminini yaratmak, mehşuriyetini geliştirmemiz lazım.
Kadın yanlısıyım.
Cinselliği de ben belirlediğim sınırlar dahilinde güzel bulurum. Cinsel ilgi güzel bir şey. Güzel bir kadına ilgi duymak, güzel bir kadınla olmak, söylediğim sınırlar esas alınmak kaydıyla değerli bir olaydır. Bunun doğrusunu yapalım diyorum.
Aşk, güzel ilişki, sevgi-sevgili kavramları düşmanın elinin uzanmayacağı yüksek yerlerde gerçekleşebilir. Ama düşman elinin ulaşmadığı yerimiz kalmış mı?
Aşkın savaşçısı olmaya büyük saygım var.
Aşk arayışçısı yanlış yapmaz, tökezlemez. Bu, seni büyütür. Aşkı düşmanın uzanamayacağı bir yerde arıyorsan ve buna çok büyük değer biçiyorsan, senin vatan eylemin, senin özgürlük eylemin, senin yenilmeyen insan eylemin, kesinlikle büyük gelişme kaydeder ve onun zaferi senin aşkının zaferidir. Sembolik olarak her kızımız veya her erkeğimiz böyle bir aşk konusu olabilir. Teorik olarak olmalıdır, pratikte de gerçekleştirilecekse saygı duymalıyız. Öyle ayıplık diye bir durum da yok burada.
Güzel insanımızı müthiş seveceğiz…
Ayıp olan sevmemektir, ayıp olan çirkin olanı sevmektir, ayıp olan bireysel güdü sınırlarını aşmayan, yani yılanların doluştuğu sözde sevebileceğini sanmaktır.
Öldürülmüş Kürt aşkının yaratıcılarıyız…
Köhnemiş duygularınızı yıkmanız kadar, yüce duygulara tırmanışınızı cesaretle ilerletin, yalnız kalmaz ve büyürsünüz. Ayıp da değil, yetmiş yaşında da olsa bunu aramaya devam edeceğiz, Kürt için gerekli ve yüce olan budur. Bir kadınla değil, kadının özüyle bir uğraşım var. Kadın için düzen sınırları dahilinde ve hakkında karar verilmiş. Nedir o karar? İşte, nasıl nişanlanacak, nasıl evlenecek, kocanın hakkı, düzenin hakkı, toplumun hakkı tümüyle en ince detaylarına kadar kurallara bağlanmış. Bu kadın için büyük bir tutsaklıktır.
Kadın tutsaklığı bizim toplumsal gerçekliğimizde hangi düzeydedir?
Bana göre çok ileri bir düzeyde. Kadınların bana büyük yakınlığı nedir biliyor musunuz? Yüzyıllardan beri ve tüm geleceğini kuşatan; ahlak, kanun, örf-adet, gelenek-görenek, erkek hakimiyeti, kadının toplum içinde siyasetten, ekonomiden uzaklığı, daracık yerlere mahkumiyetini reddettiğim içindir. İlk gerçekleştirdiğim iş, bunu temsil eden erkekteki kocalık imajını kendimde yok ediyorum. Ben buna erkeğin öldürülmesi diyorum.
Erkek öldü.
Kızlar, erkekler istediği kadar üzülsün veya sevinsin onların tercihidir, ama ben erkeği öldürdüm. Bu, benim en cesaretli işlerimden biri. Fakat öldürmemle birlikte ortaya çıkan bazı gelişmeler var: Her şeyden önce kadını kazandım. Öldürülen erkek kazandırılan kadın oluyor.
Eylemimizin bir sonucu olarak erkeği müthiş eleştiriye tabi tutuyorum. Verili erkek çözümlendi ve görüldü ki, en baş belası olan erkektir. Kadını fazla sorumlu görmüyorum. Bu erkeği çözeceğim diyorum, şu anda erkek sorunu bende kadın sorunundan daha başat durumda.
Erkek güç olmayı mı ifade ediyor?
Senin gücün varsa neden en temel savaş sorununda kendini göstermiyorsun, diyorum. Erkekliğini kanıtladığı olay, kadın üzerindeki sözümona cinsel hakimiyeti veya cins hakimiyetidir. Bu kaba bir güç hakimiyetidir, çirkin buluyorum ve ben bunu yıktım. Elbette kadınlar da buna öfke duyuyor, “erkek dediğin bana şöyle hakim olur” diyebiliyor. Bunu da iğrenç buluyorum. Ölseniz bende öyle bir erkek bulamayacaksınız.
Bu işin sırrı nedir? Sırrı bu erkeğin öldürülmesidir. Hiçbir kadın, bir kız benim yanımda, “ben utanıyorum, senden rahatsız oldum” demez, hatta kendini müthiş bir cazibeye, güzelliğe kaptırma gereği duyar. Palyaçoya dönmüş bir kadın benim sahamda belli bir süre kaldıktan sonra en değme artistin bile ilgi duyabileceği bazı sihri özellikler kazanabilir.
Kendime güveniyorum, kadına güzelliği kazandırabilirim. Güzelliği kazandırmak olağanüstü bir sanat işi. Bizde çirkinleşme yığınladır ve hatta erkeğin eline düşen kadın çirkinleşmeye başlar. Bende tersi, benimle yakınlaşan kadın güzellikte tırmanışa geçmek zorunda. Şartım budur. Köhnemiş kadın, köle kadın anamda olsa gözlerimle, yüreğimle eze eze kovuyorum. Git önce kendini düzelt, ağzını şuranı-buranı düzelt ondan sonra geleceksin.
Erkekte yaratılacak. Şu anda erkekler bana göre biraz kabullenmeye yaklaşıyorlar.
Benim halkıma, insanlarıma bağlılığım onların güzellikleriyle yakından bağlantılıdır. İnsanımı güzel görmek istemezsem benim yurtseverliğimin hiçbir anlamı yok. İnsanlarımı güzelleştirmezsem benim halk olarak savaşçılığımın hiçbir anlamı yok. Tutarlı olacağım. Biri yoldaşlarını sevmiyorsa, onların güzelliği, esenliği için çalışmıyorsa ve hep olumsuzundan ele alıyorsa, o yalancıdır, o bir istismarcıdır, diktatör olmak istiyor ve onları ele geçirmek istiyor, sömürmek istiyor. Ama biri sürekli yoldaşlarının güzelliği ile ilgileniyor, güzel taraflarını açığa çıkarmaya çalışıyorsa o değerli bir insandır.
İngiliz kraliçelerden özellikler öğrenin, diyorum. Onlar kendi özgür kadınlarını da yaratırlar. İngilizler neden dünya ölçülerinde bu kadar estetik ve centilmenler? Bu söylediklerimle biraz bağlantılı oldukları için. Onlar gibi olacağız değil, onların çok farklı ve üstündeyiz de. Komple fiziki, ruhi ve fikri, siyasi ve kültürel, estetik ve savaşçı özellikleri toplu gelişen bir kadın en büyük hazinedir. Böyle kadınlar olağanüstü yaşamsal bir güç ifade ederler. Benim hayret ettiğim nokta, bizim erkekler bunu görmedikleri gibi gelişmesinden rahatsız oluyorlar bu çok kötü bir olay, kesinlikle yanlış. Böyle gelişen kadınları da gördükçe muazzam kazandığınızı ve dünyanızın yaratıldığını kabul etmelisiniz. Bunlar edebiyatın sorunlarıdır, ben kalkıp da bu savaşçı toplumumuza ille bunu yapın diyemem. Fakat edebiyat, sanat, estetik bizim için gerekli. Kaldı ki devrimimiz onun buldozeridir. Buldozer nasıl yolu düzlüyorsa, arkasından sanat, estetik ve güzelik gelir.
Kahraman erkekler ve kadınlar çığ gibi çıkıyor, güzellik gelişiyor. Rönesans, büyük aydınlanma denilen olayın en pratik ürünü işte budur.
HALKLAR ÖNDERİ ABDULLAH ÖCALAN
YORUM GÖNDER