PKK'NİN 'TERÖR LİSTESİ'NDEN ÇIKARILMASI İÇİN YAPILAN ÇAĞRILAR (1.BÖLÜM)
DR. AMBER HUFF: PKK'NİN ‘TERÖR LİSTESİ’NDE OLMASI MİLLİYETÇİLERE SALDIRI YETKİSİ VERİYOR
Türk devletinin, PKK’yi ‘terör listesi’nde tutmaya çalışmasındaki amacının topluma yönelik baskısına gerekçe yaratmak olduğunu söyleyen Dr. Amber Huff, “Ortadoğu’da demokrasinin inşa edilmesi için PKK’nin ‘terör listesi’nden çıkarılması gerektiği gerçeği gündemimizde olmalıdır” dedi.
PKK’nin ABD, Avrupa Birliği (AB) ve İngiltere’nin ‘terör listesi’nde yar almasına ilişkin birçok ülkede çeşitli kesimler tarafından tartışmalar yürütülüyor. Tüm Partiler Parlamento Grubu (APPG), Türkiye, Kürdistan ve Suriye’de Kürtlere yönelik saldırı ve baskıları Britanya Parlamentosu’nun gündemine taşıdı.
Parlamentoda APPG’nin Haziran 2021’de yayınladığı “Türkiye’de Kürt Siyasi Temsili ve Eşitlik” başlıklı raporu öne çıkarken, aynı zamanda İngiliz hükümetine PKK ile ilgili değerlendirmesini gözden geçirmesi de talep edilmişti.
PKK’nin ‘terör listesinden’ çıkarılması ve Kürt halkına yönelik Türkiye’de geliştirilen politikaların sona ermesine ilişkin birçok aydın, yazar, akademisyen ve siyasetçi çağrılarını sürdürüyor.
PKK’nin ‘terör listesi’nden çıkarılmasını ve Türkiye’de faşist AKP- MHP hükümetinin izlediği anti demokratik uygulamaları ANHA’ya değerlendiren Sussex ve Oxford Üniversitesi Araştırmacısı ve Sosyal Antropolog Dr. Amber Huff, Ortadoğu’da barış ve demokrasiye giden yolun oluşturulmasında PKK’nin AB ve İngiltere’nin ‘terör listesinden’ çıkarılması gerektiğini vurguladı.
ERDOĞAN’IN BASKILARINI ARTIRMAYA SAHTE GEREKÇE;
Türk devletinin talebiyle PKK’nin ‘terör listesi’nde tutulmasının ikiyüzlü bir tutum olduğunun altını çizen Dr. Amber Huff, “PKK'yi resmi ‘terör listesine’ almak, Türk devletine uzun süredir uyguladığı şiddetli milliyetçilik politikasını izlemesi için tam yetki verdi. Bu karar Türkiye ve Avrupa'daki aşırı sağ ve neo-faşist milliyetçileri saldırıya geçmeleri için yetkilendirdi” dedi.
Dr. Amber Huff, AKP’li Türkiye Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın, sivil topluma ve özellikle Türkiye’de yaşayan Kürt sivil nüfusa yönelik devlet terörünü artırmaya gerekçe bulmak amacıyla PKK'nin uluslararası ‘terör listesi’nde tutulmasını istendiğini belirtti.
‘TÜRK DEVLETİ SOYKIRIM SALDIRISI GERÇEKLEŞTİRİYOR’;
Türkiye’de 2015 yılından bu yana binlerce gazeteci, aktivistin terör suçlamasıyla karşı karşıya bırakıldığını ifade eden Dr. Amber Huff, sözlerini şu şekilde sürdürdü: “Seçilmiş belediye başkanları, milletvekilleri görevden alındı. Belediyelere kayyum atandı. Türk devleti her fırsatta ‘terörle mücadele operasyonları’ kapsamında Kürt halkının yerleşim yerlerini bombaladı, sivilleri katletti ve yüz binlerce insanın yerlerinden olmasına neden oldu. Türk devleti 2018 yılında Efrîn’i işgal etti, Suriye’de ve Güney Kürdistan’da ‘güvenlik’ adı altında cihatçı çeteler ile birlikte Kürt halkına karşı soykırım saldırısı gerçekleştiriyor.”
‘PKK’NİN MEŞRU HAKKIDIR’;
İngiltere parlamentosunda gerçekleştirilen son tartışmalara da değinen Dr. Amber Huff, “İngiltere Parlamentosu'ndaki son tartışmaları duymak, İngiltere APPG'nin Suriye ve Türkiye'deki Kürdistan hakkındaki raporu ile PKK'nin terör listelerinden çıkarılması tavsiyelerini görmek son derece yüreklendirici oldu. Bu, geçen yıl Belçika Yüksek Mahkemesi'nin, AB terörle mücadele mevzuatının PKK için geçerli olmadığına dair kararının hemen ardından geldi” dedi.
“PKK’nin ‘terör listesinden’ çıkarılması son derece meşru bir haktır” diyen Dr. Amber Huff, konuyla ilgili başlatılan kampanyalar ve tartışmaların yayılmasının kendisini heyecanlandırdığını ifade etti.
ABD, AB, İngiltere ve diğer ülkelerin, PKK’yi ‘terör listesi’nden çıkarmasının zamanının geldiğini söyleyen Dr. Amberin Huff, “Dünyanın her yerinde halkların bu duruma karşı seslerini çıkartacaklarını düşünüyorum. Geleceklerinin tehlike altında olduğunu görmeleri gerekiyor. Ortadoğu’da demokrasinin inşa edilmesi için PKK’nin ‘terör listesi’nden çıkarılması en yakıcı sorun olarak gündemimizde olmalıdır” diyerek sözlerine son verdi.
Amber Huff kimdir?
Amber Huff, sosyal antropolog ve politik ekolojisttir. Resource Politics Cluster üyesi olduğu Kalkınma Çalışmaları Enstitüsü'nde Araştırma Görevlisi ve Sussex Üniversitesi'ndeki STEPS Center üyesidir. Doktora derecesini, eğitiminin çevresel antropoloji üzerine odaklandığı Georgia Üniversitesi'nden aldı.
Başlıca odak alanları arasında, koruma siyaseti, kaynak mücadeleleri ve çatışması, çevre politikası, kırsal geçim kaynakları ve insan uyumluluğu, Güney Afrika'daki kaynak mücadelelerinde yerlilik ve otokton siyaseti yer alıyor. Şu anda Güney Afrika'da 'kaynak bağlantısı'nda yönetim, madencilik çatışmaları ve doğal kaynakların pazarlanması konularında projeler yürütüyor.
RAUL ZİBECHİ: PKK GÜCÜNÜ HALKTAN ALIYOR
Mevcut sistemin kendine karşı direnen herkesi ‘terörist’ olarak tanımladığını söyleyen Raul Zibechi, PKK’nin ‘terör listesine’ eklenmesinin büyük bir hata olduğunu belirtti.
PKK’nin mücadelesine ve uluslararası alanda ‘terör’ listesinde yer almasına tepkiler gelmeye devam ediyor. Gerek sosyal medya kullanıcıları gerek dünyaca tanınan aydın, yazar, siyasetçi, hukukçu PKK’nin ‘terör’ listesinden çıkarılması yönünde çağrı yapmayı sürdürüyor. Konuya ilişkin ANHA’ya konuşan Yazar Raul Zibechi de “PKK gibi uzun zaman boyunca bir direnişin sürmesi ancak halk desteğiyle mümkün olabilir. PKK’nin başarısı Kürt halkının savunmaya topyekun katılması olarak okunabilir” dedi.
PKK’nin bütün antipropagandaya rağmen ayakta durmasına dikkat çeken Raul Zibechi, PKK’nin gücünü halklardan aldığına işaret etti. PKK’yi tanıma sürecine ilişkin konuşan Raul Zibechi, “PKK devrimci bir harekettir. Marksist-Leninist çizgide Kürt halkını hakim devletlerin saldırılarından korumaya çalışmaktadır. Son 20 yılda PKK’nin bu amacına ulaştığını görüyoruz. Demokratik konfederalizm modeli büyük bedeller sonucu hayata geçirildi. Erkek egemen zihniyete karşı ‘Jineoloji’ fikrini ortaya koyarak büyüttü” diye konuştu.
‘AĞIRLAŞTIRILMIŞ TECRİT TÜRK REJİMİNİN KARAKTERİNİ GÖSTERİYOR’;
Önder Öcalan’a uygulanan ağırlaştırılmış tecride ilişkin olarak Raul Zibechi, “Tecridin amacı Kürt halkını zayıflatmak ve mücadelelerini yok etmektir. İmralı’da yürütülen siyaset Türk rejiminin siyasi ve ahlaki karakterini ortaya koyuyor. Dünyadaki devletlerin istihbarat tezgahları sonucu esir alınan bir kişiye uygulanan tipik politikalarla karşı karşıyayız. Uruguay’da askeri diktatörlük döneminde halkın mücadelesinin zayıflatılması amacıyla MLN-Tupamaros hareketinin tüm lider kadroları tutuklanarak cezaevine konulmuştu. Bunlar tipik politikalardır” ifadelerini kullandı.
‘TÜRKİYE NEO-KOLONYALİZM YÖNTEMLERİNİ KULLANIYOR’;
Türk devletinin son 6 ayda Kürdistan gerillalarına karşı 323 kez kimyasal silah kullanmasına dikkat çeken Raul Zibechi, bunun ABD ve Fransa emperyalizminin Vietnam ve Cezayir’de yaptıklarıyla benzer olduğunu ifade etti. Zibechi sözlerini şöyle sürdürdü: “Türkiye işgalci tarihe sahip bir devlettir. Şimdi de neo-kolonyalizm yöntemleriyle işgal alanlarını genişletmeye çalışıyor. Gerillaya karşı kimyasal silah kullanması bunun kanıtıdır.”
Türk devletinin kendi halkına karşı da aynı yöntemleri uyguladığına dikkat çeken Zibechi, “Devlet kurumu politikalarını sürdürmek için halkı bastırmaya çalışıyor” dedi.
‘PKK KÜRT HALKININ DİRENİŞ GÜCÜDÜR’;
PKK’nin uzun soluklu direnişinin halkın gücü anlamına geldiğini sözlerine ekleyen Raul Zibechi, “Kürt halkı PKK’ye sahip çıkmasaydı PKK çoktan yok olmuştu” ifadelerine yer verdi.
‘SİSTEM KENDİNE KARŞI OLAN HERKESİ ‘TERÖRİST’ OLARAK GÖRÜYOR’;
PKK’nin uluslararası ‘terör listesinde’ yer almasına ilişkin olarak Raul Zibechi şu yorumda bulundu: “PKK DAİŞ’e karşı büyük bir direniş sergiledi. Böylesi bir örgütün ‘terör listesinde’ tutulması büyük bir hatadır. Sistem kendine karşı olan herkesi ‘terörist’ olarak görüyor. Mapuche halkı Şili ve Arjantin tarafından ‘terörist’ olarak görülüyor. Oysa ki bu halk yüzyıldır işgal edilen topraklarını özgürleştirmek için mücadele ediyor. ‘Terör’ yaklaşımı halk düşmanlarının ortak tutumudur.”
‘DİRENMEKTEN BAŞKA YOL YOK’;
Raul Zibechi, konuşmasının sonunda, PKK'nin başarısının Kürt halkının savunma savaşına geniş katılımından kaynaklandığını belirterek, "Artık hepimiz aynı bünyenin üyeleriyiz. Direnmekten başka önümüzde yol yok. Bu sistem krizi döneminde sadece planlarımızı ve projelerimizi takip ederek daha iyi bir gelecek bekleyebiliriz” ifadelerini kullandı.
RAUL ZİBECHİ KİMDİR?
1952’de Montevideo’da doğdu. Tıpkı yazdıkları gibi Raúl Zibechi’nin aktivizmi, çalışmaları ve deneyimleri de coğrafik ve tarihsel zeminden derinden etkilenmiştir. 1969-1973 yılları arasında Uruguay'da Tupamaros Ulusal Özgürlük Hareketi ile bağlantılı bir öğrenci hareketinin üyesiydi. Uruguay'daki diktatörlük karşıtı hareketlere katıldığı için 1976 yılında Madrid’e sürüldü. Burada Komünist Harekete katılarak kırsal kesimdeki okuma-yazma ve anti-militarizm çalışmalarında aktif rol aldı.
1980'lerde, Orta Amerika'daki özgürlük hareketlerinde oldukça tanınan biri haline geldi ve Arjantin ile Uruguay'daki çeşitli gazeteler için yazdı. Zibechi, şu anda Latin Amerika'daki en iyi haftalık yayınlardan biri olan La Brecha'da uluslararası analisttir ve Americas Program'a, La Jornada'ya ve başka pek çok yayına düzenli olarak katkıda bulunmaktadır.
Arjantin'in 2001'de yaşadığı isyan ve kriz sırasında, ülkedeki toplumsal hareketleri inceleyen kitabı, Genealogy of the Revolt, Argentina: Society in Movement ile 2003 yılında José Marti Gazetecilik Ödülü aldı. En son kitabıTerritories in Resistance: Political Cartography of the Latin American Urban Peripheries de dahil olmak üzere pek çok kitabın yazarıdır. Aynı zamanda, Latin Amerika Fransiskan Multiversitesi’nde öğretim görevlisi ve toplumsal hareketler araştırma görevlisidir.
PROF.NORMAN PEACH: PKK’YE ‘TERÖRİST’ TANIMLAMASI, TÜRKİYE LEHİNE SİYASİ BİR KARARDIR
“PKK'nin ‘terör örgütü’ listesine alınması tamamen NATO ortağı Türkiye lehine siyasi bir karardır”
Prof. Norman Peach, PKK’ye özgürlük mücadelesi ve insanlık onuru ile dünyada büyük bir dayanışma olduğunu kaydetti.
Önder Abdullah Öcalan, daha önceki bir çözümlemesinde PKK için, “PKK’yi iyi bilirim yenilmezdir” diyor ve PKK’yi şöyle tanımlıyordu, "PKK sonu gelmemiş bir roman, bir şiir, bir türkü. Gün ışığına çıkan çiçektir! yaşama duruştur.”
Önder Abdullah Öcalan’ın yukarıda en yalın sözlerle hakikatini ortaya koyduğu PKK, içinde; siyasal, soysal, kadın özgürlüğü gibi birçok açıdan devrimler barındıran ve aralıksız mücadeleyle geçen 43 yılını geride bıraktı.
Sınırları aşarak halklara ulaşan ve şimdilerde milyonların dilinde yankılanan bir slogana dönüşen bu PKK gerçeğini dünyaca tanınan kişiler nasıl değerlendiriyor?
Prof. Norman Peach, “PKK ve gerilla için tek bir şey var: Devam etmek” cümleleriyle direniş ve mücadele olmadan Kürtlerin kaderinin değişmeyeceğine dikkat çekiyor.
Hamburg Üniversitesi fahri profesörü, eski bir milletvekili ve uluslararası hukuk uzmanı Norman Paech, PKK’nin kuruluş yıldönümü vesilesiyle ANHA’ya konuşarak, terör örgütü DAİŞ'e karşı tek savaşmış olan gücün, şimdi bizzat terörle suçlanmasını, ise, “kavramların saptırılması” olarak nitelendirdi.
‘BİR KURTULUŞ ÖRGÜTÜDÜR’;
PKK’yi bir kurtuluş örgütü olarak tanımlayan Peach, 40 yılı aşkın bir süredir Kürt halkının kendi kaderini tayin hakkı için mücadele ettiğini söyledi. Kürt halkının sosyal, ekonomik, kültürel ve siyasi durumunun son 40 yılda önemli ölçüde değiştiğine dikkat çeken Peach, “Ancak hala ayrımcılık, baskı, şiddet ve savaş ile karakterize ediliyor. Afrika'nın sömürgeleştirilmiş halklarının kurtuluşlarından önceki durumundan pek de farklı değil. Dolayısıyla Kürt halkının mücadelesi, Türk ordusunun saldırılarına karşı kendilerini savunmak söz konusu olduğunda, bu, halkların hem sivil hem de askeri her düzeydeki mücadelesiyle karşılaştırılabilir” dedi.
‘GERİLALAR ULUSLARARASI HUKUKA AYKIRI ŞEKİLDE T.C SALDIRISINA UĞRADI’;
PKK’nin, çoğu AB ülkesi ve AB'nin kendisinin listesinde ‘terör örgütü’ olarak tanımlandığını belirten Peach, eski sömürgeci güçlere karşı verilen mücadelelerde de durumun farklı olmadığını aktardı. Kurtuluş hareketlerini, dikkatleri kendi işgal ve baskı teröründen uzaklaştırmak için terörle suçladıklarını söyleyen Peach, devamla: “Yakın zamanda Belçika Yüksek Mahkemesi, PKK'nin ‘terör örgütü’ olmadığını aldığı yerinde bir kararla kabul etti. Artık uluslararası hukukta zorunlu bir hak olan, kendi kaderini tayin hakkı için savaşıyor. Türkiye'den farklı olarak PKK, uluslararası insancıl hukuk kurallarını kabul etmiştir.PKK'nin askeri kolu olan gerilla, Irak'ın Kandil Dağları'na çekildi ve burada Türk ordusunun uluslararası hukuka aykırı olarak saldırısına uğradı.”
‘TERÖR LİSTESİ TÜRKİYE LEHİNE OLAN SİYASİ BİR KARARDIR’;
“PKK'nin ‘terör örgütü’ listesine alınması tamamen NATO ortağı Türkiye lehine siyasi bir karardır” diyen Peach, Türkiye’nin sadece Irak'ta değil, Suriye'nin kuzeyinde ve kendi ülkesinde de uluslararası hukuka aykırı bir savaş yürüttüğünü sözlerine ekledi. Peach, “AB hükümetleri, Türkiye ile uluslararası hukuka aykırı olan işbirliğini, hukuka ve ahlaka dayalı işbirliğine dönüştürmeye ikna edilmelidir. Buna Kürtlerin haklarına saygı duymak ve onların kurtuluş örgütlenmesini kabul etmek de dahildir” dedi.
KAVRAMLAR SAPTIRILIYOR;
Norman Peach, PKK’nin “terör listesinden” çıkarılması için ise şu hususlara dikkat çekiyor, “PKK'nin ‘terör’ listesinden çıkarılması ve PKK'nin amaç ve faaliyetleri hakkında eğitimin teşvik edilmesi talebiyle hükümetlerin karşısına çıkmak için, tüm Kürt ve Avrupalı dayanışma örgütlerinin ortak bir girişimi olmalıdır. Şüphesiz terör örgütü olan DAİŞ'e karşı tek savaşan örgütün bizzat terörle suçlanması, kavramların saptırılmasıdır.
PKK'nin listeden çıkarılması için yapılan önceki başvurular reddedilmişti. Türkiye ile ortak çıkarlar çok güçlü ve siyaset bu zararlı işbirliğinden kaçınamayacak kadar vicdansız. Hükümetleri Türk hükümeti üzerinde baskı kurmaya ikna etmek için insan haklarına ve genel siyasi haklara ne gibi zararlar verildiği açıklığa kavuşturulmalıdır. ”
‘KİMYASAL SİLAH KULLANIMI CİDDİ SUÇ TEŞKİL EDİYOR’;
İşgalci Türk devletinin PKK gerillalarına karşı işlediği suçlardan bir tanesi olan kimyasal silah kullanmasına yönelik de Peach, şunları söyledi: “İki yıl önce Paris'te Erdoğan'a ve onun Kürtlere yönelik savaşına karşı bir ‘Halklar Mahkemesi’ vardı. Çok sayıda suçtan, insan hakları ve uluslararası hak ihlallerinden suçlu bulundu. Bu mahkeme o zamana kadar Türk hükümetini devlet mahkemelerinde sorumlu tutmak mümkün olmadığı için yapılmıştı. Mahkemenin kararı, ulusal mahkemelere ve Lahey'deki Uluslararası Ceza Mahkemesine (ICC) hangi suçları cezasız bıraktıklarını göstermesi açısından sembolikti. Her şeyden önce kimyasal silah kullanımı ciddi bir suç teşkil etmektedir. ICC’ye suç duyurusunda bulunulabilmesi için tüm delillerin toplanması gerekir.”
‘DİRENİŞ VE MÜCADELE OLMADAN KÜRTLERİN KADERİ DEĞİŞMEYECEK’;
Norman Peach, 44. yılına giren PKK’ye şu mesajı verdi: “PKK ve gerillalar için tek bir şey var: Devam etmek. Direniş ve mücadele olmadan Kürtlerin kaderi değişmeyecektir. Bunun özgürlük mücadelesi ve insanlık onuru ile dünyada büyük bir dayanışma olduğundan emin olunmalıdır.”
NORMAN PEACH KİMDİR?
Hamburg Üniversitesi fahri profesörü olup, aynı zamanda eski bir milletvekili ve uluslararası hukuk uzmanıdır. 12 Nisan 1938’de Almanya’nın Bremerhaven şehrinde doğdu. Paech kariyerine, Bonn’daki Federal Ekonomik İşbirliği Bakanlığı’nda başladı. Hamburg’daki Alman Bilim İnsanları Federasyonu Araştırma Merkezi’nde ise araştırmacı olarak kariyerini sürdürdü. 1975’te Hamburg Üniversitesi’nde siyaset bilimi profesörü olan Paech, daha sonra Hamburg İktisat ve Politika Üniversitesi’nde kamu hukuku dersleri verdi. Dokuz yıl boyunca Demokrat Avukatlar Birliği’nin başkanlığını yaptı. Üç ayda bir çıkan, Demokrasi ve Hukuk adlı yasal ve politik derginin genel yayın yönetmenliğini yapan Paech, ATTAC, IALANA ve IPPNW’nin Bilimsel Danışma Kurulu üyesidir. Paech, 2005-2009 yılları arasında Alman Parlamentosu’nda milletvekilliği yaptı ve Die Linke’nin (Sol Parti) dış ilişkiler sözcülüğü görevini yürüttü. Çoğunlukla uluslararası hukuka ilişkin makaleler ve kitaplar yazdı.
KAYNAK: (ANHA)
YORUM GÖNDER