SİYAJİN İLE ŞİYAR (6.BÖLÜM)
Haki’nin Yolculuğu;
Bahar mevsiminin ikinci ayının ortalarıydı. Güneş Cudi’nin ardından çıkarak şehrin tepelik yerlerini daha bir ısıtıyordu. İlk güneşle ısınmak bir hoşluk yaratırdı. Mahalleleri de adını karşıki dağ olan Cudi’den alımıştı. Çok eskilerde oraya pikniğe gidilirdi. Yamaçlarında onlarca köy vardı. Onlar da yazlarını dağın doruk noktası olan Safine’de çadırlarını kurdukları çadırlarda geçirirlerdi. Artık bunların hiçbiri yaşanmıyordu. Koruculuğu kabul eden üç-beş köy dışında hepsi boşaltılmıştı. Boşalan köylerin sakinlerinden olanlar oranın güzelliğinden söz ederlerdi.
On beşinde olan Haki o çocuk yüreğiyle bunları dinlerdi. Oralardakileri duymuyordu ama. Ve onlar kendisini çağırıyordu. Aralarında sözleşmişçesine sık sık bakışırlardı. Yine duvar diplerinde güneşlendiler. Yukarıdaki evlerden insanlar çıkıyor ve giderek büyüyen bir kalabalık olup ana caddeye yöneliyorlardı. İçlerinde Haki’nin okul arkadaşları da vardı. Çok geçmeden o da kalabalığa karıştı. Kalabalık aşağıya indikçe büyüyordu. Ana caddede bir insan seline ulaştılar. Kalabalık orada doruğa ulaştı. Bu şehrin ilk serhıldanıydı. Haki bu serhıldanın en ön saflarında yer alıyordu.
O büyüyen yüreğiyle kendilerine saldıranlara taşlarla karşılık veriyordu. Yanında binlerce insan vardı. Çocuklar annelerinin yanlarındaydılar. Kadınlar bir yandan zılgıtlar çekiyor, diğer yandan da fistanlarını heybe yapıp taş topluyorlardı. Haki o zılgıtlar eşliğinde ileriye doğru yürüyordu. Önlerinde yüzlerce asker ve polis mevzilenmişti. Panzer ve akreplerde üzerlerine geliyordu. Buna rağmen çekilmediler.
Bunun üzerine halkın üzerine kurşun sıktılar. Yaralanan ve ölenler oldu. Bir genç Haki’nin yanında vuruldu. Onu sokağın başına taşıdılar. Hastanenin yolu polis ve askerler tarafından kapatılmıştı. Ve yaralanan o genç de orada hayatını kaybetti. Bu Haki’yi çok etkiledi. Yaralananların çoğu bir yana, beş insan yaşamını yitirdi. Onlarcası da tutuklandı.
Bu ilk serhildan, Haki’nin duygu dünyasında kıpırdanmalara yol açtı. Ve Haki o çocuk yaşta yönünü dağlara verdi. On beşinde dağlı olmak nasıl bir duyguysa o bunu yaşıyordu. Ve o küçücük yaşında olgunluğa erdi. Halkının özgürlüğü uğruna mücadeleye atılmıştı. Ve bu da bedelsiz olmuyordu. Bu toprakların yarını belli olmuyordu.
Haki de bu topraklarda yaşıyordu. Ama yaşatmadılar. Bir köy girişinde pusuya düşürdüler. O gencecik bedenine kurşunlar sıktılar. Orada yaşamına son verdiler. Haki’yi köylüler toprağa verdi. Hepsi de etkilenmişlerdi. Onu serhildanla harekete geçiren zılgıtların sahibi kadınlar, bu sefer de mezarına gözyaşı döküyorlardı. Haki o gözyaşlarında yaşıyor ve büyüyordu...
NİZAR ZANA
YORUM GÖNDER