İSYAN VE İNTİKAM ŞİMDİ DEĞİLSE NE ZAMAN?
Apocu hareket demek, en zorlu koşullarda çıplak bir yürek ve irade gücünden başka hiç bir şey olmadığı halde düşmana karşı fedaice direnmektir. “DURAN KALKAN”
Kürt özgürlük tarihinin en zorlu süreçlerinden birini yaşıyoruz. Orantısız teknolojik yönelimler ve tarihi işbirlikçi Kürt ihanetçiliğin kendisini dayattığı bu ölüm kalım savaşında Kürt fedailiği vicdan ve beyin gücüne dayanan amansız bir varoluşsal savaş yürütüyor. Biliniyor; Kürt elit egemen sınıfı tarih boyunca objektif olarak ihanet ve işbirlikçiliğe açık olmuşlardır. Şimdi de KDP bu tarihi ihanete önderlik ediyor. Nakşi evanjelizminin temsilcisi KDP Ortadoğu karanlık delhizlerinde Kürt çocuklarının kanı üzerinde ihanet pazarlıyor.
KDP’ye verilen bağımsızlık referandumunu tanıma ve Rojava‘yı yönetme sözlerinin pratikte hiç bir karşılığı yoktur. TC faşizmi adına dış güçlerle pazarlıkları yapan güç KDP’dir. YNK-GORAN gibi güçlere PKK’ye karşı tasfiye konseptinde yer alma teklifini sunan da KDP ihanet organizasyonudur. MİT’in Güney‘deki Kürt masasını yöneten yapılanma bunu ilk elden yürüten asıl güçtür. 90’lı yıllarda Kuzey Kürdistan’da uygulanan Türk özel savaş konsepti aynı formatta Güney Kürdistan’da da hayata geçirilmiş durumdadır. Askeri üslerde eğitilen kontra yapılanmalar, özel savaş medyası ve kalemşörler, köy boşaltmalar, yakmalar, faili meçhuller, koruculuk sistemi, hançer timleri vb. bütün bu kirli uygulamalar fiilen Güney’de de yürürlüktedir.
Giderek otoriterleşen rutin KDP uygulamaları halkı canından bezdirmiş durumda. Saddam rejiminden bir yok etme ve sindirme aracı olarak miras alınmış olan gizli hapishanelerin korkunç psikolojik baskısı altında korumasız halk korkutularak tümden susturulmak ve sindirilmek isteniyor.
TC’nin Medya Savunma Alanları‘na dönük geliştirdiği tasfiye konsepti derinlikli hazırlıklar ve konjonktür hesapların ürünüdür. Kapsam olarak Kürt özgürlük devrimini boğmayı amaçlamaktadır. Şunu net olarak belirtmek gerekir: Gerilla aktif devrim için direnirken pasif devrim izleyiciliği artık bir suç ortaklığıdır. Özgürlük Savaşçıları ve Kürt fedaileri soykırımı önleme mücadelesi verirken onlarla birlikte mücadeleye katılmak haysiyet borcudur. Gün bekleme günü değil, namus günüdür! Dünyanın neresinde olursa bu soykırım girişimine karşı koyacak bir seferberlik ruhuyla düşmanın üzerine yürüme zamanıdır.
Söz eylemini yitirmiştir!
Bu savaş her yerdedir!
Her yer savaş alanıdır!
Yeniden tartışmaya açılan Anayasa değişikliği de aslında Kürtsüz Türk Anayasası‘nın konsensüs arayışıdır ve Kürt soykırımını sonuçlandırmanın şifresidir. Hergün işsizlik, yoksulluk ve yolsuzluk üretiyor faşizm. Şiddet, baskı, ekonomik durgunluk ve kayırmaya dayalı ayrımcılık toplumsal yaşamı boğuntuya getiriyor. Faşizm muhaliflerin politik körlüğüyle ömrünü uzatmak için çabalıyor. Öz savunmaya dayalı kurtuluş siyaseti dışındaki seçenekler aldatıcıdır. Hele hele Kürt soykırımına bilenmiş faşizmden adalet beklemek beyhude bir iyimserliktir. Ancak direniş kendi adalet mekanizmasını yaratabilir. Kürdün sadece tarihe ve şehitlerine bir intikam sözü ve adalet borcu var.
Kürt özgürlük ve dayanışma bilinci bu işgalcilik ve işbirlikçiliğe karşı gelişen tepkiler nedeniyle zirve yapmıştır. Bu işgal ve ihanet Kürt halkını tabanda birleştirecek ve demokratik özgür Kürdistan‘a giden yolu açacaktır. TC ve KDP’nin göremediği budur, çünkü bu iki çağ dışı zihniyet zamanın ruhunu okumaktan acizdir. Bu tutumunu ve uğursuz pozisyonunu terk etmezse KDP 40 milyon örgütlü Kürdün nefretini kazanacak ve er ya da geç bunun hesabını vermek zorunda kalacaktır.
Hakkında çokça yorum yapılan Akar ve Güler‘in son Güney temaslarının özetine gelince: TC faşizmi ve işbirlikçileri Rojava‘dan, Güney‘e, Güney‘den Kuzey Kürdistan‘a kadar yayılacak bir soykırım planının hayata geçirmek istiyorlar. Bu sebeple Rojava, Botan ve Behdinan hattında TC ordusu ve paramiliter yapıları yığınak yapıyor. Masrur Barzani, „PKK ilk günden, Kürdistan Bölgesi’nin egemenliğine saygı duysaydı bugün Türkiye bombardımanlarda bulunmazdı” diye ibretlik(!) bir açıklama yaparak işgalciliği resmen meşrulaştırma çabasına girdi. 800 Güney köyünün imara açılmamasından PKK’yi sorumlu tuttu. Oysa Masrur, ‚PKK olmasaydı bu köyleri çoktan boşaltmış ve işgale açmıştık‘ demek istiyor.
Bugün sabah saatlerinden bu yana işgalcilerin hava saldırısı başlattığı ve helikopterler ile bölgeye indirme yapılmaya çalışılan Garê alanı ise stratejik açıdan Güney Kürdistan‘ın kalbidir. KDP işte bu alanı Roj çeteleriyle birlikte TC’ye peşkeş çekiyor. Kürt özgürlük mücadelesinin tasfiye merkezi Hewler’dir, bu netleşmiştir. KDP öncülüğünde bir ihanet seferberliği Kürt halkına uygulanacak bir soykırıma arka çıkıyor. YNK ve Goran’dan bu utanç kalkışmasına karşı reaksiyoner bir karşı çıkış bekleniyor. Güney halkı da buna direnecek, zaten giderek taban yitiren KDP tümden çözülecek. PKK ulusal birlik hedefine ulaşmak için çok direndi ve çatışmadan kaçınarak tevazu gösterdi. Fakat KDP aldatıcı hayallere inandı. Bunun da elbette bedelleri olacaktır. Ortadoğu çelişki labirenti KDP’yi yutacak büyüklüktedir. Mertlik ve yiğitlik kapısı PKK’nin kıymetini bilmeyenler kendi hatalarının ceremesini çekecekler elbette.
PKK Güney Kürdistan statüsünü ve halkını koruyor. KDP’ye kalsa çoktandır tüm Güney Kürdistan TC’nin mandası altına girmişti. Sivil halk zorla göçertilip boşaltılan yerlere Roj çeteleri ile TC askerleri yerleştirilmek isteniyor. KDP bu tarz bir “Cahş Kürtlük” modelini hayata geçirmek istiyor belli ki. Bu işgalciliğe ve ihanete karşı topyekûn ve bütünlüklü bir mücadele artık kendisini dayatıyor. Sözden çok eylem zamanıdır.
Kurme xiyaneteye û tove ixaneteye PDK..!!
Serhildan u disa serhildan
Tolhildan û disa tolhildan..!!
SERDEM AMED (ARŞİV)
YORUM GÖNDER