ÖNDERLİK HAKİKATİNE DOĞRU KATILMAK-6.BÖLÜM
Önderliğe Zihni Katılım
Hakikat devrimi, bir zihniyet ve özgür yaşam devrimidir. Önder Apo’nun zihniyet devrimini kadronun yapması gerekenlerin ilk sırasına yerleştirmesi, onun değişim ve dönüşümde oynadığı belirleyici rolün ifadesidir. Önder Apo’nun sözleriyle ifade edecek olursak, zihniyet devrimini yapmadan, özgürleşmeyi bir yana bırakın, sıradan ahlaklı bir insan bile olunamaz. Böyle bir kadronun eylemi de özgürleşmeye hizmet edemez. Önderlik gerçeğine katılmanın yolu, zihniyet devrimini yapmaktan geçer. Zihniyet devrimi, Önder Apo’nun düşünce sistemiyle donanmak demektir. Onun büyük emekle kat ettiği ideolojik-teorik yetkinliğe eşlik edecek bir kararlılık sahibi olmadan, Önderlik gerçeğine tutarlı bir bağlılıktan söz edilemez. Böylesi bir kimsenin bağlılığı bir değer taşımaz. Bir gerçeği tanıyıp anlamadan, ona katılmanın mümkün olmadığını iyi biliyoruz. Katılmak için tanımak ve anlamak gerekir. Tanımak ise merak etmeye ve ilgi göstermeye bağlıdır. Önderlik gerçeğine büyük ilgi gösteren bir kadro adayının anlama gücünü geliştirmemesi ve aynı anlama gelmek üzerine özgürleşme yolunda büyük mesafe kat etmemesi düşünülemez.
Önder Apo İmralı sürecinde hiyerarşik ve devletçi uygarlık sistemine karşı geliştirdiği savunmalarında ortaya koyduğu ideolojik-teorik birikime iki yoldan eşlik edilebileceğini belirtir: Bunlardan ilki güvene dayalı, samimi ve alçakgönüllü temelde gerçekleştirilecek bir katılım iken, ikincisi teorik öze ve ideolojik yetkinliğe yüksek bilinç edinme çabasıyla bilerek ve anlayarak katılımdır. Önderlik gerçeğine güven duymak, yani Önderliğin hakikatin temsilciliği olduğuna yürekten inanmak ve büyük bir samimiyetle pratikleştirmeye yönelmek PKK içinde yer almak isteyen her kadronun esas alacağı tutum olmalıdır. Elbette arzulanan ve çok daha sonuç alıcı olan katılım biçimi ilkine bağlı olarak anlam gücünü geliştirmek, bilinç düzeyini sürekli yükseltmek ve ideolojik derinliği yakalayarak Önderlik hakikatine katılmaktır. PKK’de bu iki tür katılımın seçkin örnekleri olduğu gibi, her iki tarzın birliği temelinde Önderlik gerçeğiyle bütünleşmektir. PKK’de başarı sağlamak ve değerlere yeni değerler katmak böylesi bir katılımı bağlayan kadroların eseri olmuştur. En özlü katılım biçimi budur. Nitekim bu katılım onları halkın gerçek kahramanları mertebesine yükseltmiş, bu kadrolar en inanılmaz koşullarda bile başarı çizgisinde yürümekten şaşmamışlardır.
Kadronun burada buluştuğu elbette Önderlik zihniyetidir, katılım sağlanan güç Önderlik ve onun zihniyetidir. Yüksek zihniyet gücü olan Önderlik gerçeğine katılmak yerine kendine göre katılım sağlayanların geri bir zihniyetin temsilcileri oldukları açıktır. Önder Apo ‘Temel zihniyet gücümü kavramayanlar, buna saygı duymayanlar ve yüksek performansta teorik katılım gösteremeyenlerle ortak zihniyette buluşmamız zordur’ demektedir. Geri zihniyet sahipleriyle uzlaşma türünden bir yaklaşım içinde olmak, Önderlik çizgisini sapmaya uğratmaktan öteye bir sonuç vermez. Önderlik zihniyetiyle buluşma, tökezlememe ve yoldan çıkmamanın, sistemin eseri olan parçalanmış kişiliği aşmanın, aynı anlamda ahbap çavuş grupları ve çeteci eğilimlere savrulmama ve bu eğilimlerle etkili mücadele yürütmenin garantisidir. Kişinin iyi niyetli olması bu tür savrulmaları yaşamasına engel oluşturmaz. Lenin’in işaret ettiği gibi, cehenneme götüren yol da iyi niyet taşlarıyla döşelidir. Bu açıdan ‘Ben kötü niyetli değildim, böylesi olumsuz bir sonucu beklemiyordum’ türünden bir savunmanın pratikte hiçbir değeri yoktur.
Önder Apo kadroyu ‘örgütlenmiş ve eylemsel kılınmış hakikat’ olarak tanımladı. Hakikatin Önderlik gerçeği ile bağını göz önüne getirdiğimizde, bu tanımın içerdiği anlamı daha iyi bilince çıkarabiliriz. Önderlik özünde hakikati ifade ediyorsa, örgütlenmiş ve eyleme geçmiş hakikat olarak kadro da bu hakikat kapsamındadır, onun içindedir, onun ayrılmaz bir parçası haline gelmiştir. Önderlik gerçekte bir kurumdur; Önder Apo bu kurumun oluşturucu gücü, yol göstericisi ve sözcüsüdür. Örneğin şehitlerimizi de bu kurum kapsamında değerlendirmek gerekir. Aynı şekilde belirlenen tanımlama çerçevesinde kendini gerçekleştiren kadro da Önderlik gerçeği içindedir. Hakikat bütündür ve bu anlamda kadro kişilik bütünlüğünü başarmış olarak Önderlik gerçeğine katılır. Değişik sınıf etkilerini taşımak ve uygar toplumun özellikleriyle yaşamak, parçalanmış kişilik özelliklerine denk düşer. Bu etkiler ve özelliklerle yaşamak, Önderlik gerçeğine katılmanın önünde engel oluşturur.
Önder Apo üçüncü doğuş dönemi adını verdiği dönemin genelde uygarlık sisteminden, özelde kapitalist modern yaşamdan kopuşla başladığını belirtti. Önderlik gerçeği açısından bunun zihinsel kopuşu ifade ettiği açıktır. Önder Apo hiçbir zaman sisteme dahil olmadı; hem feodal sistemin hem de kapitalist modernitenin kişiliğinde doğuş yapmasına izin vermedi. Üçüncü doğuş döneminde daha da belirginleşen bilinçli ve eylemli demokratikleşme öncesinde yine bir doğal demokratik duruşun sahibi oldu. Onu halkla bütünleşmeye ve sistemin birleşik saldırılarına rağmen kesintisiz bir biçimde devam eden bir mücadeleyi geliştirmeye götüren de işte bu duruşu oldu. İmralı süreci öncesine ilişkin Önder Apo’nun özeleştiri verdiği husus, modernist yaşama duyulan ilginin yol açtığı zaaflar değil, kapitalist modernitenin bakış açısını aşacak bir düşünce gücüne ulaşamamaktı. Önderlik daha öncesinde de uygarlığı ilerleme olarak değerlendirmenin yanlış olduğunu söyledi. Uygarlık öncesi döneme ve yaşam tarzına ilkellik olarak bakmanın sakatlığına işaret etti. Uygarlığı devasa büyümüş bir ağaca benzetti. Tüm haşmetli görüntüsüne rağmen bu ağacın içinin çürümüş olduğunu, buna karşılık ilkel denilenin özünde yaşama çok daha yakın durduğunu, bu yüzden modernizme sarılmak yerine birçok yönüyle ‘ilkel’ kalmayı tercih ettiğini dile getirdi. Her ne kadar Kürt sorununda devlet odaklı ve iktidar eksenli bir çözüm tarzını esas alsa da bunun doğurduğu zayıflıkları ve yol açtığı zaafları kendi doğal demokratik duruşuyla dengelemesini bildi. Bu duruşu sayesinde başında bulunduğu PKK Hareketi’ni halklaştırmayı ve halkın sahiplendiği bir hareket haline getirmeyi başardı. Böyle olmasaydı, hiçbir zaman bugünkü evrensel çözüm gerçekliğine ulaşılamazdı.
DÜŞÜNCE KOMÜNÜ (DERLEME)
YORUM GÖNDER