BUNDAN SONRASI KESİN ZAFERE DOĞRU YÜRÜMEDİR
Parti adına gerçekten fedakarca çaba gösteren tüm çalışanlar, merkezden en sıradan bir çalışmaya kadar her alanda bulunan yoldaşlar! Günler gerçekten fethetmeye yakın günlerdir. 15 Ağustos Atılımı’nın bu yıldönümü de, ülkede büyük gelişmelerin yaşandığı, hemen her düzeyde TC ile hesaplaşmanın sürdüğü günlerdir. Onuncu savaş yılı, bir devlet kurmaktan bile değerli mücadele günleridir. Mücadelenin ezilmemesi, ki Türk devleti bu yaz bizi bitirme iddiasındadır, olağanüstü ve görülmemiş yöntemlerle yükleniyor. Türk devletinin ezmesine fırsat vermemek size yapacağımız en büyük iyiliktir. Bu siz halkımıza sunacağımız en değerli müjdedir. Ben bunun dışında da bir değer sunulabileceğine inanmıyorum.
Tarihimizde Türk devletinin çok iddialı olduğunu, oldukça planlayıp yüklendiğini biliyoruz. Bizim de bunun karşısında bir yok etme sürecini boşa çıkarmakla, büyük coşku ve mutluluk içerisinde olduğumuzu belirtebiliriz. Bu savaşımı bu düzeyde tutmanın sizin en büyük tutkunuz olacağı inancındayım. Zaten heyecanınız bizimkinden bile daha fazladır, tutkuyla yaşama katılmanız bunun böyle olduğunu gösteriyor. Bu yerindedir, doğrudur ve bundan sonra daha fazlası olacaktır. Biz bundan sonra ülkede daha iyi savaşacağız. Buna şimdiye kadarki yanlışlıklarımız ve eksiklerimizden kurtulma dönemi, tarihi kösteklerini yırtma ve zaaflarımızı giderme dönemi de diyebiliriz. Kösteklerden, zaaflardan ve yanlışlıklardan bu kadar arınmış bir gerilla savaşı yine bu kadar dayanabilir, eğer savaşan halk gerçekliğimiz kendine kötülük etmez ve kendi kendine darbe vurmazsa, ki buna fırsat vermemek en temel görevimizdir, bundan sonrası zamanlamadır ve bu iş kazanılacaktır.
Bize çok bağlı olduğunuzu söylüyorsunuz, bence buna da gerek yoktur. Bağlılık artık kendi kurumlaşmalarımızda, kendi kişiliklerimizin görev bilme başarısında olmalıdır. Ben şimdiye kadar idare etmeyi bile çok fazla buluyorum. Tarihi açıdan bir kişilikten ne beklenir? Kaldı ki gerekmez de, siz daha fazlasını yapabilirsiniz. Bunu böyle bilmeli, kendinize böyle güvenmeli ve başarıyı da zorlamalısınız. Bunun için düşünecek ve gerektiğinde tartışacaksınız, gerekli olan örgütlenmeleri yaparak, ülkeye ve savaşa taşıracak gücünüz de var. Kesinlikle zaferi sağlayabilecek bir kitlesiniz. Oradaki parti rahatlıkla zaferi kendinde başlatabilir bir nicelik ve kapsamdadır.
Mesele şudur: Görevlere tam başarı temelinde, özellikle bizim verdiklerimiz temelinde sahip çıkabilecek misiniz, layık olabilecek misiniz? Özellikle yaşamda mücadeleci üslubu, çekici ve örgütleyici üslubu tutturabilecek misiniz? Bunları sağladığınızda, adım gibi biliyorum ki, bu iş başarılacaktır. Burada çok mütevazı davranıyorum. Çoktan başarmamız gerekeni yeni yeni başarıyoruz. Kesinlikle şımarmıyoruz, kendimizi yitirmiyoruz. Çoktan halledilmesi gereken bir iş gelip omzumuza yıkılmış; onu da insan olmamızın bir gereği olarak üstlendik ve gördüğünüz gibi başardık. Bunun anlaşılmayacak hiçbir yanı yok, anlaşılıp da gerekleri yerine getirilmeyecek bir iş de değil. Ölüm her zaman vardır, belki beş yıl fazla, belki beş yıl az yaşayacağız. Kaldı ki, bizim bu yolumuz biraz da ölümsüzlük yoludur. En kötü ölümler veya bize dayatılan ölüm ölümün ta kendisidir. Ölümsüzlük ise PKK’nin dayattığı yaşamdır.
Biz her zaman bu yolun şehadetlerini yaşamın komuta gücü diye değerlendiriyoruz. Bizde şehadet yaşayan kaynaktır, yaşatan kaynaktır. Benim de altımda bu kaynak akıyor, yoksa ben böyle yaşayacağıma asla inanmıyorum. Biz şehitlerin sözcüsü olmaya çalıştık, onların vasiyetlerini yerine getirmeye çalıştık ve böylece güçlendik. Bu herkes için geçerlidir. Şehitlerimizin sözcüsü olmak, onların vasiyetlerinin yerine getiricisi olmak yaşamımızın varlık nedenidir.
Yine bu arada kahramanca direnen yoldaşlarımızın zindan direnişçiliği, dağ direnişçiliği var. Hatta bu sahanın direnişçiliği de saygıdeğerdir. Onlara da her zaman bağlıyız. Bütün bunlar yüksek ve her şeyin önüne konulması gereken değerlerimizdir. Şimdiye kadar dürüstçe ve yerinde bağlılık göstermekle gelişeceğimizi gösterdik, başarılmayanın başarılabileceğini de ortaya koyduk. Bundan sonrası kesin zafere doğru yürümedir. Biz yürüyüş halindeyiz, ciddi hatalar yapmazsak ve herkes söylediğim kısa çerçeve dahilinde görevlere sağlıklı yaklaşırsa zafer kesindir.
Bu temelde tekrar 15 Ağustos Atılımı’nın onuncu yıldönümünü sizler için de kutluyorum. Selam ve sevgilerimi sunuyorum.
5 Ağustos 1994
HALKLAR ÖNDERİ ABDULLAH ÖCALAN
YORUM GÖNDER