BENİ BAĞIŞLAYIN (1.BÖLÜM)
Arkadaşım Badem Ağacı
Sen ağaçların aptalı Ben insanların…
Seni kandırır havalar
Beni sevdalar Bir ılıman hava esmeye görsün
Düşünmeden gelecek karakışı…
Acarsın çiçeklerini…
Bense hayra yorarım gördüğüm düşü…
Bir güler yüz bir tatlı söz…
Açarım yüreğimi hemen
Yemişe durmadan çarpar seni karayel
Beni karasevda
Hem de bilerek kandırıldığımızı
Kaçıncı kez bağlanmışız bir olmaza
Koş desinler bize şaşkın
Sonu gelmese de hiç bir aşkın
Açalım yine de çiçeklerimizi
Senden yanayım arkadaşım
Havanı bulunca aç çiçeklerini
Nasıl açıyorsam yüreğimi
Belki bu kez kış olmaz
Bakarsın sevdan düş olmaz
Nasıl vermişsem kendimi son sevdama
Vur kendini sen de bu güzel havaya
Aziz Nesin
Dağlardaki arkadaşlarım kadrajlarımın nesnesi oldu. Bir halkın yaratılış günlerinin en güçlü ifadesi olan dağların sözleri ve yüzleri benim yıllar boyunca bu coğrafyada yürümemin tek nedenidir. İzmirli bir babanın ve Ağrılı bir annenin ilk çocuğu olarak 1973 yılında Almanya da dünyaya geldim. İlköğrenim yıllarımı İzmir ve Almanya arasında geçirdikten sonra orta ve lise eğitimimi İzmir Özel Türk Kolejinde tamamladım. Daha sonra Avrupa ya çıkıp hem işçi olarak farklı alanlarda çalıştım, hem de gece okullarında kısa süreli fotoğraf eğitimi aldım. Avrupa da yaşadığım üç yıl içinde özgürlük mücadelesiyle tanıştım yılında Avrupa da kurulan ilk Kürt televizyonu Medya TV nin kuruluş çalışmalarında yer aldım yılının 1 Nisan günü Abdullah Öcalan ile bir röportaj çalışması için bir Alman kameramanın yardımcısı olarak Ortadoğu ya adım attım. PKK merkez okulundaki gerillalar ile yaptığım çekimler sırasında tanıştım. Abdullah Öcalan ile yapılan ve benim ilk anlamlı çalışmam olan bu programdan sonra kalmaya ve daha ileri gitmeye karar verdim. Ondan sonraki yıllarım Kürdistan dağlarında Kürt Özgürlük Savaşçılarıyla sürüyor…
Sinemaya yolculuğum… Bir gün bir film yapacağımı hiçbir zaman düşünmedim. Bunu hayal bile etmedim… Şayet dağa çıkmasaydım, gerilla olmasaydım, Kürt halkının delikanlı çocuklarıyla tanışmasaydım, onların yaşantılarına tanıklık etmeseydim yine film yapmazdım, yapamazdım. Sinema benim fotoğrafla başlayan dağlardaki yolculuğumdur… Bu topraklarda doğmadım ve bu topraklarda büyümedim. Kürdistan adını verdiğimiz bu ülkenin sadece dağlarını gördüm. Bir de uzaklardan şehirlerinin ışıklarını… Ama akarsularında ıslandım, kayalarına dokundum, yemyeşil yaz sıcağında ter döktüm…
Burada arkadaşlarım oldu, arkadaşlarım vuruldu. Onların arkasından gözyaşı döktüm. Bir zamanlar sadece fotoğraflamak için geldiğim bu dağların insanlarıyla yaşadım. Aynı yemeği, aynı battaniyeyi, aynı soğuğu paylaştım. Ölümlerine tanık oldum. İlk geldiğim zamanlar kendimi buralara yabancı hissederdim. İzmir den öteye doğu yoktu benim için. Annemin Ağrılı, babamın İzmirli olmasından öte bir bilgim de yoktu. Ötesini öğrenmeyi hiçbir zaman merak etmemiştim. Kürtleri ilk defa gerillalarla tanıdım. Onlarla iç içe yaşadığım zamanlar ve mekânlar olmuştu öncesinde.
Ama Kürt gözüyle baktığım ilk insanlar gerillalar oldu. Bir halkı tanımadan onun kahramanlarıyla tanıştım. Bir halkın en dinamik, en güçlü, en güzel, en seçilmiş insanlarıyla bir anda arkadaş oldum. Belki de bu benim en büyük şansımdı… Çok sınırlı fotoğraf ve kamera eğitimimle Ortadoğu nun kutsal kenti Şam a iniş yaptığım 95 yılı baharı hem mücadele, hem de mesleki hayatımın başlangıcı sayılabilir. 22 yaşıma henüz girdiğim o günlerde İzmir de özel bir okulda okumuş, Avrupa da değişik çalışmalara ilgi göstermiş ama arayışlarına bir türlü cevap bulamamış ve yüzünü Ortadoğu ya dönmüş çiçeği burnunda bir fotoğraf öğrencisiydim. Her şeyi geride bırakıp Ortadoğu nun orta yerine doğru yolculuk yaptığım o günlerde bir daha geri dönmemeyi kesinlikle karar altına aldığımı iyi hatırlıyorum.
Hayatım ve mesleğim için aradıklarımın beni burada beklediğini heyecanla hissediyordum. Hiç tanımadığım bir coğrafyaya, hiç tanımadığım insanlar arasına, hiçbir kelimesini anlamadığım bir dilin konuşulduğu bu ülkeye koşarcasına girdim.
ŞEHİT HALİL DAĞ
YORUM GÖNDER