TOPLUMUN ÖZGÜRLEŞMESİ
Sorunu son derece bilimsel ortaya koyduk. İlgiyi buna duyacaksınız. İlişki geliştirenler, ikinci gün “savaştan koptum, örgütten koptum, duygulandım, bunalıma düştüm” diyorlar. Böyle ilişki bizi örgütten, savaştan koparıyorsa, uzaklaştırıyorsa, oldukça bireyselleştiriyorsa, bunalımlar yığını haline getiriyorsa biz bu aşktan ne anladık? Bu aşkı sinemize nasıl oturtabiliriz. Böyle aşkları onaylayamayız, böyle duyguları olanlara fazla değer veremeyiz. Bu böyledir diye, “PKK’de aşk yok, sevgi yok” diyemezsiniz. PKK’de aşk var, PKK’de sevginin en değerlisi var. Aşkın da değerlisi vardır, ama bu sizin anladığınız anlamda değildir. Mem û Zîn hikayesinde de, iki taraf da ağa çocuğu olduğu halde bu aşk gerçekleşmez. Kürt gerçeğidir, 16. ve 17. yüzyılda birlikteliğin ve aşkın ne kadar zor olduğunu gösteriyor. Siz nasıl oluyor da sömürgeciliğin bu kadar tahrip ettiği bir ortamda, kişiliğin bu kadar düşürüldüğü bir yerde bunun olabileceğini söylüyorsunuz? Kaldı ki, Ehmedê Xane’nin yaşadığı dönemde Kürt özellikleri çok diridir. Orada herhangi bir asimilasyon, kültür sömürgeciliği bu biçimiyle yok; son derece bağımsız Kürt beylikleri var. Bu temelde bile gerçekleşmeyen bir aşkı, ağır sömürgeciliğin ve kişiliğin tükendiği koşullarda, hem de çağımızın en büyük kişiliksizleştirilme döneminde, bizim gibi çok geri bir toplumda nasıl başaracaksınız, kolay aşka, sevgiye nasıl uzanacaksınız? Arkadaşlığıma bağlıyım, kızların da arkadaşlığına bağlıyım, ama halen bunun büyük bir savaşımını yürütüyoruz. Uğruna savaşım yürüttüğümüz değerleri biliyoruz. Aşk konusunda da, kadın konusunda da ne yaptığımızı çok iyi biliyoruz. Size bağlanan bir kocanız veya karınız olsa, onu PKK ortamında olduğu gibi serbest bırakabilir misiniz? Serbest bırakırsanız elinizden kayıp gitmez mi? Çünkü kişilik yok. Bu aşamada sınırlı da olsa böyle bir özgür savaşım niteliğini, hatta ordulaşmasını yaşayabiliyorlarsa bu, aşkın çok büyük bir temelini geliştirdiğini gösterir. Akıllı olanlar kendi yorumlarını geliştirebilirler. Çünkü burada güçlü kadın, güçlü erkek çıkar, güçlülerin de ilişkisinde güçlülük çıkar. Bütün bunlara yol vereceksiniz. Savaştan dışlanan, savaş gerçekliğine bağlanmayan, hatta biraz ters düşen ilişkileri seçmişsiniz. Bu, PKK’nin aşk anlayışına ters düşüyor. Aşk anlayışımızı çarpıtmaya gerek yok. Aşk, iki kişinin tatmini meselesi değil, ulusal düzeyde bir birliktir. İlerici insanlıkla birliktir, kabul ettirmedir, feodal çitlerin yıkılmasıdır, küçük duyguların, aileciliğin ve aşiretçiliğin aşılmasıdır. Ulusal düzeyde büyük bir sevgi gücüne, onun bilincine, örgütlenmesine ulaşılmasıdır. Parti örgütüne, en başta parti gerçeğine ulaşılmasıdır. Ülkenin ulusal, toplumsal kurtuluşuna bütün yönleriyle yeterli olmayı karşılayabilmedir. Bu sınırları zorlamışsanız, duygularınız da, aşkınız da büyüktür. Henüz bu sınırlara gelmediyseniz, Kürdistan’da aşklardan, duygulardan bahsedemeyiz. Ancak orada sömürgeciliğin uşaklığından, döküntülüğünden, pisliğinden bahsedilir. Fakat aşkı yaşamak istediğinizde ne yaparsınız? Köy korucuları aldıkları koruculuk parasıyla ikinci evlilik yapıyorlar. İkinci kadını almak için para bulmaya çalışıyorlar, sonucu ihanet oluyor. Zürriyet de, erkeklik de bu kadar birbiriyle bağlantılıdır. Ben icat etmiyorum, bunlar düşünmek isteyenlerin göz ardı edemeyeceği kapsamlı gerçekliklerdir. Kadın kurtuluşunda birlik, tartışma ve yürüme imkanını geliştirdik. Eskisi gibi egemenlikten başka hiçbir şeyi dayatmayan erkekler yok, yoldaş olabilecek erkekler var. Böyle bir başarı kazandık. Bazılarınız bununla tatmin olmazsınız, ama tarihe, toplumsal gerçekliğe bakarsanız ne demek istediğimizi anlarsınız. Duygularınızın doğru zeminini yarattık, olası duygulanmalarınızın doğru yolunu gösterdik, ona yüksek değer biçin. Bunlar çok sağlam kazanımlardır, onu daha da erişilmez kılma, tam zaferi sağlama bizim büyük savaşımımızdır. Aşkın da, kadının da, erkeğin de kurtuluşu buna bağlıdır. Bu konularda fazla derinlikli düşünmediğimizi sanıyorsunuz. Çok yüzeysel ve gafilsiniz. Yurtseverliğimi biliyorsunuz. Canlı-cansız doğanın her özelliğine, bir bakıştan tutalım her tür kapı komşusu ilişkisine, yaşadığım süre içinde ilişkilerime, bu konuya ilgi göstermezlik edemem. İlişkilerinize iki kelimelik bir ilerleme şansını vermiyorsunuz. En değme kız veya erkek yanınızda olsa, ikinci gün onun suyunu çıkarırsınız. Ama kadını, erkeği geliştiren biziz. Hiçbir Kürt, bu konuda özgür kadına zemin sunma şansı vermez. En değme Kürt kadın ve erkeğinin özgürlükten ne anladığı, ne kadar özgür olduğu ortadadır. Ama bizim de deneyimimiz, ortaya çıkardığımız bazı gelişmeler var. Ben her şeyi yarattım demiyorum, ama geliştirmeye çalıştığımız kadın kurtuluşu hareketi vardır. Her şeyiyle tamamdır, zafer de kesindir demiyorum, ama hatırı sayılır bir mücadele var. bunun örgütlenmesi de gelişiyor. Bu yalnız benimle olacak değil, bütün kadroların, bütün halkın, kadının-erkeğin savaşımıdır. Biz üzerimize düşeni yaptık, yaratıcı olmaya halen özen gösteriyoruz. Geçtiğimiz yedi yıl içerisinde, özellikle derinleşen çözümlemeleri geliştirdiğimizde, son birkaç yıl içinde de bu konuya kapsam kazandırdığımız gibi, bir pratik yetkinleşmeye doğru gittiğimizi de belirtebilirim. Bu, sadece Kürdistan çapında değil, uluslararası çapta da önemli bir gelişmedir. Bu gelişmeyi çok daha ilerilere taşırma görevi var. Kadın sorunu günümüz dünyasında gittikçe öne çıkan bir sorundur. Biz, Kürdistan devrimiyle buna en büyük karşılığı vermeyi esas alan bir partiyiz. Partimiz içinde özgürleşen birey büyük bir çözümdür. Parti içindeki özgürleşme düzeyi kesinlikle kadının özgürleşme düzeyini de ortaya çıkarıyor. Bu, sanıldığından daha fazla toplumun devrimcileşmesine, özgürleşmesine büyük katkı sunuyor. Bir yerde kadın özgürleştiği oranda toplum özgürleşir; biz buna birey özgürleştiği oranda kadın-erkek ilişkilerinde de eşitlik, özgürlük gelişir diye bir derinlik kazandırıyoruz. PKK’lileşmenin bu yönüne de dikkat etmemiz gerekiyor. Kürdistan devriminin yalnız erkek egemenlikli bir devrim değil, kadın-erkek ortak egemenlikli ve otoriteli bir devrimci gelişme olduğunu iyi görmek gerekir. Feodal özellikleri ağır basan, erkeğin güdümünde yürüyen bir devrim olmasına izin vermiyoruz. Daha da ötesi, kapitalizmin lehine ayrıcalıklı kıldığı kişi özellikleri olduğu kadar, erkek egemenlikli özelliklere de izin vermiyoruz. Kadın-erkek birlikteliğinde, eşitlik ve özgürlüğe çok açık bir zeminde PKK’yi geliştirdiğimize ve kendimizin bu ilkeyi iyi gözeten bir tarzda gelişmesine büyük değer biçiyoruz. Kesinlikle hem ilke hem de uygulaması vardır. Buna göre kadın da, erkek de kendini geliştirir. Devrimin ilk defa kadın-erkek ortaklığına dayalı gelişmesi özgündür. Bizim kendi gerçekliğimizi biraz çözerken başardığımız, kesinleştirdiğimiz bir husustur. Hiç şüphesiz bunun uğruna daha çok mücadeleler edilecektir. Devrimin bu aşamasında bile bu ilişkiye böyle bir ilkesel boyut ve bu kadar kapsamlı bir uygulama gücü kazandırma küçümsenmemelidir. Kadın ordulaşmasında bir adım daha ileri atarak eşitlik, özgürlük düzeyini sağlam temellere kavuşturmak istiyoruz. Askeri savaşımda da kadının katılımını bu düzeye getirirsek, zaten sosyal, siyasal bütün faaliyetlere de yansıtmak daha mümkünken, gelişecek devrim ilk defa başından itibaren kadın-erkek niteliğini eşit ve özgürce gündemine alan bir devrim olur ki, bu da uluslararası değeri hayli yüksek olan bir devrimci gelişme olacaktır. PKK’nin bir parti olarak gelişmesi ve Kürdistan Ulusal Kurtuluşu’nun da kadın kurtuluşunda, kadın devriminde böyle bir nitelikte gelişmesi değerini daha da yüceltiyor. Biz temelini attık, sınırlı bazı çabalarla gelişme şansı verdik. İddialı olanlar, bunun militanı olmaya yüksek değer biçenler, bu zemini doğru kullanarak çok güçlü kadın militanlığı, kadın ordulaşması, çok değerli çözümlenmiş erkek kişiliği ve bunun militanlaşmasını sağlayabilirler. Devrim, sanıldığından daha fazla böylesine kişiliklerin devrimlerde ortaya çıkmasına ve bunların öncülüğünde yürütülen devrimlerin amaçlanan, gerek bağımsız, özgür bir ulus, toplum ve gerekse onun öğelerine dek indirgenmiş biçimlerine daha şimdiden öncülük ederler. Parti içinde başarılmış bir çözüm, toplumda başarılmasının da ölçütüdür. Dolayısıyla ilkeye bu kadar değer vermemiz, yarın kurmakta iddialı olduğumuz toplumsal amacımıza da ne kadar uyumlu olduğumuzu gösterir. Şimdiden ilkeli olmak, yarının kurtuluşunda iddialı olmak demektir. Şimdiden pratik çabaları ne kadar zor, yavaş da gelişse, size amansız gibi de gelse yarın oldukça özgün koşullarda da yüceltilmiş bir toplumsal inşada başarı şansımızı sağlama almış oluruz. Devrimler her konuda olduğu gibi, düşüncelere yüksek değer biçer veya sağlam düşüncelere dayalı olarak gerçekleşirler. Kürdistan devriminin de düşünce temelini biliyoruz, bu konuda da geliştirilmiş düşünceyi, hem de Ortadoğu toplumlarında oldukça etkili olan feodal değer yargılarının erkekteki katılaşmayı ne kadar güçlü kıldığını biliyoruz. Buna rağmen, böylesine bir kadın özgürlük yaklaşımı yüksek değer ifade eder. Parti içinde bunun hamurunun yoğrulması, kişiliğinin oluşması eğer tam başarılırsa, yalnız Ortadoğu’da değil, uluslararası alanda da, çok geri toplumsal koşullardan yola çıksak bile hayli etkili, insanlığın oldukça ilerisinde bir çözümün öncü gücü olacaktır. Öyle bir devrimin gerçekleştiricileri oluyoruz, dolayısıyla bunu değerli buluyoruz. Bu temelde PKK’lileşmek ve bu temelde böyle bir devrimin, kurtuluş savaşımının içinde yer almak ve bunun bir parçası olarak da kadın ordulaşmasıyla bazı ileri adımlara yol açabilmek çok önemlidir. Her zaman bu tür adımlar yüksek çaba gerektirir. Yeni olduğu, belki de anlamsız gibi geldiği için daha kapsamlı ve ısrarlı tutum gerektirir. Partimizin tarihi hemen hemen attığı tüm adımlar, başlangıçta iddiasız gibi gözüken, ama sonradan anlamlı olduğu ortaya çıkan örneklerle doludur. Kaldı ki, bunun o kadar anlamsız olduğunu da belirtemeyiz; ne kadar anlamlı ve mücadeleye güç verecek bir tarz olduğunu şimdiden daha iyi biliyoruz. Kısaca, kadın kurtuluşunda erkeğin ve ülkenin kurtuluşunu gördüğümüzü iyi biliyoruz. Sadece bilmekle kalmıyoruz, onun pratiğini iyi yaşıyoruz ve daha da güçlü yaşayacağımıza inanıyoruz. Bu temelde, partimizi her zamankinden daha fazla kadın-erkek ortak egemenlikli iktidar partisi durumuna getirmeye, onun daha şimdiden ilişkilerini özenle hazırlamaya büyük değer biçiyoruz. Onun devrimci temsilini de, giderek topluma taşırılmasını da, toplumsal inşaya dökülmesini de büyük bir özenle yapacağız. Yaptığımız çalışmaların bu yönüne her zaman dikkat edeceğiz. Tarihin en eski baskı ve sömürücü biçimine böyle bir cevap vermekle, geleceğin de en anlamlı eşit ve sömürüden uzak toplumsal özgürlüğüne öncülük ediyoruz. HALKLAR ÖNDERİ |
YORUM GÖNDER