APOCU MİLİTAN KİŞİLİK (8.BÖLÜM)
SAĞLAM BİR BAŞLANGIÇ HERKES İÇİN BELiRLEYİCİDİR: Gelişen Savaş Gelişen Militanlık İster; Başka sorunlar da tartışılabilir, ama ben hep buna yönelme gereğini duyuyorum. Bir siyasi duruma karşılık vermek, hatta oldukça belirlenmiş taktik hedeflere yönelmek kişilik ister. O olmayınca şimdiye kadarki durumlar tekrarlanır. Bütün alanlarda kişilik kesinlikle kontrol edilmezse günümüz koşullarında rahatlıkla dehşetli, kaybedici sonuçlara götürebilir. Yani kişilik böyle olduktan sonra ondan her şey beklenir. Bu nedenle kişiliklere göz kulak oluyoruz. Gelinen düzeye bakıldığında ordu kurumlaşmamış, parti kurumlaşmamış, olgunlaşan bireysel tarz olmuş. Hem de bunu en acemi bir biçimde her türlü gerilikle, sapmayla kendisini yaşatacak tarzda sürdürüyor. Baştan beri, eğer alınan bir görev varsa en azından fazla hata yapmadan işleri yoluna koyarlar diyordum. Fakat gelinen aşama, savaş gerçekliğimiz bunun böyle olmadığını gösterdi. Bunun nedenlerini kapsamlı anlamaya ve çare bulmaya çalışıyoruz. Bir Kürt kişiliğinin açığa çıkarılması ve mümkünse yaşatılması ancak böyle olabilir. Söz veriyorsunuz, ama bu sözünüze bağlılığı ve başarma azminizi zayıf görüyorum. İyi niyetlisiniz, ama zavallısınız, sözünüzü hayata geçirecek güçte değilsiniz. Güç yetersizliğiniz var, kişilik yetersizliğiniz var. Sizi nasıl yeniden doğru yaşam yoluna koymalıyız? PKK yapısı bazı yeni adımları atarken bu sorulara cevap vermek zorunda kalıyor. Ben yanlış düşünüyorsam doğrusunu ortaya koymalısınız. Benim iddialarım çok aşırı olabilir, tartışmaya da sunulur. Zaten iddialarımın güçlülüğü söz konusu olmasaydı durum daha farklı olurdu. Sonuca götüren çabaları tüm gücümle sürükleyen benim. Bu doğrultuyu, bu çizgiyi götüren iyi şeylerden bahsedilecekse bu çabalardır. Çoğunuzun içinde bulunduğu durum ise değerlere değer katma değil, değerleri kemirtmektir. Gelişen savaş, gelişen militanlık ister. Militanlık düzeyiniz belki beş yıl önce çok iyi iş yapardı, on yıl önce mükemmeldi, fakat 1992 yılına göre çok yetersizdir. 1992 yılına cevap veren militan ve hatta sonrasına yeterli olacak militan gelişmiyor. Çok açık ki, bize bugünü zaferle kapatacak militan gerekiyor. İşte o militanın gelişmeyişinin nedenini, nasılını burada bulamıyoruz. Kendimize soralım ve yanıtını tam verelim. Kendinizi benden daha fazla feda etmek istiyorsunuz. O zaman bu işe yanıtınız tam olsun. Durumunuz çok mu kötü, iflah olmaz bir durumda mısınız? Gerçekten çok kötüyseniz tedavi etmeliyiz. İnsanlar bu kadar ruhsuz olmamalı, "benden adam olmaz" dememelidirler. Biz bunu da tam tersine çeviren ve ispatlayan bir hareketiz. Uzun bir süredir bizden bir şeyler alıyorsunuz. Acaba aldıklarınız söylediklerimizi karşılayabilir mi? Daha sonuç alıcı olmak için ne yapabiliriz? Ne zayıflıklarınız, hastalıklarınız varsa söyleyin. Sizden de adam çıksın. Size güvenmeliyiz ve sizi yola, çizgiye sokmada başarılı olmalıyız. Yani adam olmakta ısrarlı olmalısınız. Yüzeysel ve kendini aldatma biçiminde bir durumla bizden onay alıp çıkış yapmamalısınız, yoksa yazık olur! Yüzde doksanı böyle yaptı, hiç olmazsa siz yarı yarıya başarın. Ölüm her zaman vardır. Zaten düşman da sizi rahat bırakmaz. Düşmanla her boyda savaşı başarıya götürelim. Bu, yedirir de, içirir de, yaşatır da, mutlu eder ve gururlandırır da. Niye bunu tercih etmeyelim? Kişiliğiniz niye bunu başarmıyor? Ne engel var? Buna karşı vazgeçilmez ne çıkarınız var? Aşamayacağınız ne geriliğiniz var? Öyle vazgeçemeyeceğiniz hazinelerinizin olduğunu sanmıyorum. Hayır, her tarafınız sökük dökük içinde, bitmiş bir şekildedir. Öyle sevdalanacak çok az şeyiniz var. Fethedilecek şeyler daha fazla. Biz her şeyi fethetmekle kazandık. Örneğin Türkler Anadolu'ya geldiklerinde iğne ucu kadar bir şeyleri bile yoktu. Bir tarlaları, bir köyleri, bir şehirleri yoktu. Ama şimdi Anadolu'da her şey Türklerindir, Türk egemenlerinindir. Bunu nasıl yaptılar? Önce Akıncılarla girdiler. Bizim bir şeyler yapmak için çabaladığımız Çaldıran'da, Malazgirt'te onlar en büyük savaşlarını verdiler. Önce buraları, daha sonra İstanbul'u fethettiler. Her şey onların oldu. Peki sizin bir şeyiniz var mı? Bir iş arıyorsunuz, bir işiniz bile yok, iş bile bulamıyorsunuz. Hastalıklı bir kişiliğinizden başka hiçbir şeyiniz yok. Bu da bir gerçek. Onun için diyorum ki, neyi bekleyeceksiniz? Hiç olmazsa size yaşamınızı fethetmek gibi bir rol düşüyor, o zaman onu fethedin, bir şeyler fethedin. O kadar insan işsiz güçsüz sokaklarda yığılmış duruyor. İnsan bu tabloya bakar ve dehşete kapılır. Buna nasıl tahammül ediyorsunuz, bunun karşısında nasıl yaşıyorsunuz? Dehşetle karşılanması gereken duruma soğuk su içer gibi bakıp gidiyorsunuz. Elbette ki öyleleri sorumluluk sahibi olamaz. İşte siz burada kaybediyorsunuz. Amansız olunması gereken yerde, mutlak fethedilmesi gereken yerde oralı bile olmuyorsunuz. Bedavadan elinize kim ne verir? İsteyin bakalım, size bir şey veriyorlar mı? Öyleyse fethetmek zorundasınız. Son yıllarda gelişen bir hastalık da düşmandan almadığınızı partiden alma biçiminde ortaya çıkıyor. Bu da gerçekten tehlikeli bir durum ve bunun üzerinde iyi durmak gerekiyor. Zor bela bir araya getirdiğimiz savaş olanaklarını, yaşam olanaklarını bireysel yaşam olanaklarına çevirmek istiyorsunuz. En tehlikelisi de budur. Bunca yıldır bu olanakları daha iyi savaşasınız diye hazırladım. Fakat siz en amansız anlarda, tarihi rollerin oynanması gereken yerlerde yan gelip yatıyorsunuz. Örneğin bir karargah, en tarihi rolü oynamak, başarmak ve ordulaşmayı sağlamak durumunda olan bir yerdir. Fakat durum ne, onlar ne ile uğraşıyor! Kişilikleriniz savaşa göre formasyon kazanmamış, savaşa aç değil; tam tersine ucuz yaşama aç. Aslında bunun için kaybediyorsunuz. Zindan çıkışlılarda bunu biraz daha yakından gördük. Özellikle bazıları gözünü savaşa değil, ucuz bir yaşama dikiyor. Belki yaşama susamıştır. Bu çok tehlikelidir. Bu yaklaşım onu düzene kul köle olmaya götürür. Oysa şu anda biz sadece savaşla doyabiliriz. "Bugünü de kurtardım" felsefesi ancak çok basit bir tatmin olmaya götürür. Hele bu partinin değerleriyse çok daha korkunç bir duruma yol açar. Maalesef şu anda durum budur. "Düşmandan kopararak yaşarız" biçiminde değil, "partiden bir şeyler kopararak yaşayacağız" diyorlar. Hikaye budur ve tehlikeli bir hikayedir. Hepsi de yaptıklarını "en iyi particilik budur" biçiminde yapıyorlar. Bunu kendisine en layık bir hak olarak görüyor. Bu değerler böyle yaşanılmaz. Eğer komuta diyorsanız komuta düzeyi yok, teorik düzeyi yok, tecrübe düzeyi yok. Ben bunun böyle olduğunu her bakımdan ispatlayabilirim. Eğer gerçekten PKK'lileşme diyorsanız, komutanlaşma diyorsanız bizim söylediklerimizden mutlaka sonuç çıkaracaksınız. Yani iki yüzlü olmaya gerek yok. Yapamıyorsanız alçakgönüllüce itiraf da edebilirsiniz. Ama "varım, bir şeyler yapabilirim" diyorsanız, bu sözünüzde samimiyseniz birbirimizi aldatmayalım, kendimizi aldatmayalım. Çeşitli yetkiler, olanaklar, sorumluluklar var, fakat bunları doğru temelde kullanamıyorsunuz. Halbuki tam tersi olmalıydı. Çok sınırlı olanakları yakalayıp onları on kat üretmek gerekiyordu, olması gereken tutum da budur. Bana bir verilirse, onu kısa bir sürede on yaparım. Bunları benim için yapmıyorsunuz. Yani devrimcilik diye bellediğiniz, kendinize yakıştırdığınız militanlık için bu böyledir. Eğer böyleyseniz militan olabilirsiniz, partinin bir temsilcisi veya bir görevlisi olabilirsiniz. Aksi halde her şey bir yalan, bir aldatma olur. Sıradan, basit bir savaşçılık da bu amaç çerçevesinde yürür. Bu savaşa da böyle hükmetmeliyiz. Ben daha fazla açmak istemiyorum. Aslında çok yönlü açabiliriz, ama özü konulmuştur. Askerileşiyorsunuz, siyasileşiyorsunuz, düşünce ve ideolojide bir seviye kazanıyorsunuz, o da bu çerçevede olur.Bu çerçeve dışındaki bir yaklaşımla PKK‟de her şey alt üst olur, tepe takla olur.Bu temelde kim doğru hedefle, doğru yürüyüşle kendini yeniden kazanırsa o yürür gider. Bunu böyle anlayacaksınız. Gençsiniz, fazla yorulmamışsınız. Bu temelde başarmak en iyisidir. Burada bugün 13. yılımı tamamlıyorum. Döne dolaşa yine aynı şeyi tekrarlayacağız. Hiç kimse bana, "kendini böyle çalıştır, böyle yürüt" demedi. Bana emir, buyruk verilmedi, imkan, olanak sunulmadı. Düşündüm, buldum buluşturdum bir araya getirdim, yaptım ve yürüttüm. Oysa sizin için her şey hazır, hedefler dahi belirlenmiş. Buna rağmen "yürüyemeyiz" diyorsanız, bunu nasıl kabul edebilirsiniz? Ya sizlere sıfırdan başla denseydi ne yapardınız? Veya halkın bir evladı olarak herhangi bir sahada tarihi bir sonuç al denseydi ne yapardınız? Sonuç alabilir miydiniz, yoksa daha iki adım atmadan düşer miydiniz? Halk evladına düşmek yakışır mı? Biz bu kadar amansızlıklar içinde başardığımıza göre biraz dürüst yaklaşır, partimizin bu politikasına belirttiğim çerçevede biraz dikkat ederseniz kesinlikle benden daha fazlasını başarabilirsiniz! Sormak gerekiyor, bırakalım benden fazlasını yapmayı, benim yaptıklarımı ısrarla bozmakla nereye varırsınız? Size böyle bozma işini, geriletme işini kim verdi? Hiç olmazsa kendinizi sağlama alın. Görüyorsunuz ki durumlarınız çok kaygı verici ve mutlaka onu düzeltmek istiyorum. Önderlik hattına bağlı, Önderlik yaşamına bağlı, yaşamın nasıl olması gerektiğine dair doğru bir cevabı verme, ancak onu savaşçı yaşama dönüştürme ve hedefleri de parça parça düşürerek karşılık verme şeklinde bir bağlılıkla mümkündür. Bunun dışında her yol sahtedir, her pratik sapmadır. Umarım bu belirttiklerimi anlıyorsunuzdur. Şimdiye kadar bütün anlattıklarım bu büyük tecrübe birikimini size bir kez daha özetleyip kavratmak içindi. Bu sizin için çok gerekli. Çünkü yaşam çok acımasız. Ona doğru yaklaşmazsanız gençliğinize yazık olur. Zaten çoğu şehit oldu, bundan büyük acı duyuyoruz. PKK aşkına yola çıkmış, ikinci gün devrilmiş. Bu nedenle bu tecrübe birikimini size çok yoğun bir biçimde vermek istiyoruz. Başka çaremiz de yok. Bu değerlendirmemde gelişimin özüne ilişkin belirlemeler yaptım. Bence temele yerleştirilmesi gereken esas budur. Kişiliklerinizin bu temel dahilinde şekillenerek güç kazanması her şeyden önemlidir. Aslında geçmişte birçok başlangıcınız hatalı temelde veya hatalı kişilikler temelinde olmuş. Şimdi onu düzeltmeye çalışıyoruz. Artık buna güç de yetirilebilir. Savaşı kabul etmiş bir topluluğuz. Partimizin bütün militan ve savaşçıları sonuna kadar savaşmayı kendine kabul ettirmiş ve cesaretli, kararlı bir yapıya sahiptir. Fakat işe nasıl ve hangi güçle başlamaları gerektiğini ihmal etmişler. Hatta içlerinde rahatlıkla yenilgiye götürebilecek birçok tutumu barındırmışlar. Sağlam bir başlangıç herkes için son derece belirleyicidir. Bütün çabalarımızla, partinin bütün çabalarıyla muazzam güçlenip ona layık olmanın ve onunla büyük çalışmanın imkanını elde edeceksiniz. Belki belirttiklerimde eksiklikler olabilir, fakat tartışmalarla üzerinde daha da yoğunlaşarak kesinlikle başaran ve fetheden bir tarzı iyi tutturabilirsiniz. Daha yıpranmamış özellikleriniz, gençliğinizin verdiği enerjik durum, savaş hedeflerine yürümede sizi bizden daha fazla başarılı kılabilir. Ve daha önce de söylediğimiz gibi, başka bir yaşam seçeneğiniz de yok. Biz şimdiye kadar zor bela buraya kadar getirdik, zor bela yaşattık. Partiyi daha iyi savaşabilen bir aşamaya getirdik. Bundan sonra da eskinin her türlü yenilgiye açık tutumunu kabul etmeyeceğiz. Doğru devrimci tutumumuz bizi her zamankinden daha fazla başarılı olmaya götürecektir. HALKLAR ÖNDERİ (8.BÖLÜM)
|
YORUM GÖNDER