PKK'NİN KURULUŞUNUN ANISINA (6.BÖLÜM)
Eleştiri Hareketi Eleştiri öncelikle beğenmeme durumudur. Olanı yeterli bulmamadır. Beğeni ölçülerine sahip olmadır. Her şeye evet dememesini bilmedir. Ve her şeyden önce verili olanı reddederek daha güzeli ve iyiyi arama gerçekliğidir. Kürdistan adeta cendereye alınarak sürekli bir işkence hane olmasına rağmen insanlarının ağırlıklı bir bölümü bu durumu görmezden gelerek kendilerinden memnun bir yaşamı sürdürmeye devam etmiştir. Horlanmasına rağmen, küçük görülmesine rağmen, dilliyle kendisiyle alay edildiği halde o bunu görmekten çok uzaktır. Çağının dışına itilmesine rağmen o bunu fark etmeden bir halkın birliğinin yaratacağı enerjiyi düşünmeden ailesel çıkarlar ve aşiretsel çıkarlar peşinden koşturulmuştur. Tuhaf gelecek ama Kürt kendi kendisinin düşmanı ettirildiği halde bu iç düşmanlaşmadan neredeyse keyif duyacak ve bu keyif duymayı da meşrulaştıracak hale getirmek için elinden geleni yapacaktır. Tuhaf dedik ve devam edelim. Kürt bir tavuk için 9 insanı öldürebilecek, bir tarla için kan gövdeyi götürecek, kan davalarında her gün insanlar katledilecek ancak söz konusu işgalcinin yaptıklarına gelince gözlerinin önünde gelinine tecavüz edilecek ancak o ses çıkaramayacaktır, oğlu işkencelerde ölümüne vurulacak ondan çıt sesi çıkmayacaktır. Bitli bir askerin karşısında en keskin erkek geçinen Kürt, el pençe duracak, yerlere kadar uzanacak, akla hayale gelmeyen ikiyüzlülükleri yapacak ancak aynı Kürt eve döndüğünde tüm bu muamelelerinin hıncını ilk elden eşinden alacak bu yeterli gelmedi mi bu kez çocuklarını sıra dayadığı çekerek kendisini doyuracak. Yeterince küçülmemiş aynı Kürt bu kez de mezhep kavgalarında, aşiret kavgalarında var olan-o da kalmışsa-enerjisini harcayarak kendisini işgalciler karşısında bitirip tüketecektir. Ve tabii siz buna birde başka Kürtçe lehçeleri ve ağızları beğenmeyip de alay etmeleri ekleyin. Başkaları horlamaları gibi… Daha da önemlisi bu kadar düşürülmüşlüğü rağmen müthiş bir şekilde kendisinden razı ve memnun bir Kürt. Dediğim dedik, çaldığım düdük misali kendisini dünyanın merkezinden uzaklaştırmaya da hiç yaklaşmayan. Böyle bir Kürt’e sen “gözünün üstünde kaş var” diyemezsin. Dediğin an yumruğu yersin. Ancak bu yumruk sadece Kürt’e karşı işler. Söz konusu bunu söyleyen işgalciyse-sözü de bırakalım fiili müdahale de olsa-el pençe kabullenme yaşanır. Kürtler arası birliğe gelmeyerek adeta parçalamanın aracı olmasına rağmen fark etmemesi kendi başına bir parçalayıcılık olmasına rağmen o “en iyi Kürt’tür.” İşte böyle bir Kürt’ü sen eleştiremesin. Kaldı ki feodal toplumda eleştiri yerine hakaret, küçük düşürme ve dedikodu vardır. Önyargılar vardır. Birde bunun tersi olan kendisinden razı, kendisini beğenen ve de birilerine methiyeler yakmak vardır. İşte PKK tümden bu durama bir müdahale hareketi olarak doğmuştur. Öncelikle var olanı beğenmedi. Kabul da etmedi. Ret etti. Verili olana savaş açtı. Başkaldırı esasen buradan başladı. PKK’nin, ilk işi eleştiri oldu. Bir halkı överek popülizm yapmadı. Şişirerek kendisine yandaş aramadı. Bir insanı, bir halkı sevmenin ilk yolunun onun iyi olmayan yanlarının değiştirilmesi için kavga vermenin gerektiğinin bilinciyle hareket ederek eleştiri geliştirdi. PKK, ulusal birliğin önünde kim engelse onu ya da onları-rütbesi ne olursa olsun, ismi ne olursa olsun-topa tutmuştur. Ulusal birliği sağlamak için ise ulusal bütünlük önünde ne kadar engel ve engelleyici unsur varsa topa tutmuştur. PKK feodal bir toplumun tüm geri özelliklerini bilince çıkararak feodalizme aşırı sert yüklendi. PKK öncelikle kadına insafsızca olan yaklaşımları taviz vermeden karşı mücadele etti. Hem de tüm bir toplumu karşısına alarak bunu yaptı. PKK Kürt insanına çok acımasız eleştiriler yaparken hiçbir zaman suçun Kürt halkından kaynaklandığı söylemedi. Kürdü bu duruma getiren kapitalist emperyalist işgalci sömürgeci güçlerin Kürtleri parçalayarak, bölerek ve bunun sonucu yönetmeye çalıştıklarını ilk günden itibaren bilerek ve inanarak bu duruma karşı mücadele etti. Ve nitekim PKK bu söylenenlerin bilincinde olan bir hareket olarak Kürt halkına karşı amansız sevgi ve saygısından dolayı eleştirileri sürekli yapsa da her zaman o halk için canını vermeye hazır olduğunu da göstermiştir. Ve PKK bu halkın içine düşürülen bu durumu hak etmediğini bilerek ve buna inanarak mücadele sahalarına çok görkemli olarak inmiştir. PKK Kürt halkını eleştirmiş, ancak Kürt halkına karşı sonsuz sevgisini de hep beslemiştir. Sevgi esasen derinlikli bir kavramdır. Sadece değer vermeyi ifade etmez. Aynı zamanda beğenmediğin yönler ya da yanlar varsa bunları değiştirmeyi de öngörür. İşte PKK bunun için bir taraftan bir eleştiri hareketi olarak doğarken diğer taraftan ise Kürt toplumunu dönüştürmeyi esas almıştır. Ve bugün paramparça olan bir halktan eğer milyonları Newroz kutlamalarına ve yüz binlere varan kitlesel haykırışlarla meydanlara taşırıyorsa ve tabii ki binleri-hem de farklı Kürdistan coğrafyalarında-dağların doruklarına taşırıyorsa bunun bir nedeni de PKK’nin müthiş bir eleştiri hareketi olarak doğmasından kaynaklı olduğun herkes bilmelidir. Devam edecek… KASIM ENGİN |
YORUM GÖNDER