HALKIN BAHR’INDA YEŞEREN ÇİÇEK (5.BÖLÜM)
B.B.C Akşam haberlerinde İtalya da Önder Apo’nun yakalanış haberi, bir kurşun gibi saplandı yüreğimize. Kulaklarımız sağır olmayı, bedenimiz ve ruhumuz o gün yaşamamayı tercih ediyordu. Ama işte o gün kara haberi duymuştuk ve ruhumuz bunun öfkesini kuşanmıştı. Sessiz ve inanmayacak bir atmosfer vardı ve tarifi zor acılar içinde kalmıştık. Acının verdiği şokla bıçak bile bize vurulsaydı kanımız akmayacaktı. Ruhumuz daralıyordu bedenimize isyan ediyordu. O gün hayatımız kabus olmuştu. O gün nasıl bir zulmün üzerimize üşüştüğünü anlatması zordu.
Herkes şok olmuş durduğu yerde donmuş kalmıştı. Düşman karşı kin kusan yüreklere söz geçiremezdim. Düşmanın beyninde ve kalbinde patlamak lazımdı artık. Bunu önceden sezinlemişti değerli yoldaşım Rojbin. Sureci okumuştu ve bir an önce cevap olmak gerekirdi Rojbin arkadaş gibi. Her birimiz aynı ruh içerisinde farklı farklı tepkilerimizi o güne karşı ortaya çıkarıyorduk. Kimimiz gözlerini kapatmış ağlıyor. Kimimiz yüzünü kapatarak taşlara tekme atıp nefretimizi ve hıncımızı ortaya çıkarıyorduk. Farkında olmadan tek vücut olup bir arada toplanıyorduk. Birlik ve bağlılık ruhuyla son kozları oynama bir bomba olup düşmanda patlama en büyük isteğimizdi.
Haberler devam ediyordu. Radyo da Namık Durukan Diyarbakır’dan bildiriyordu. “Yüksek ovada intihar eylemi sonucunda dört asker ölü ve yedi askerin yaralı olduğu” haberi zılgıtlarla çığlıklarla sloganlarla karşılanmıştı. Rojbin arkadaş görevini laikle yerine getirmiş herkesten önce davranmış, zaman geçirmeden karşılığını vermişti. Rojbin arkadaş dönemin perspektifini, taktiğini ufkunu fark ederek eylemini gerçekleştirmişti. Fedai ruhun temelinde mücadele etmek gerektiği mesajı alınmıştı. Temel sağlam atılmıştı.
Bizler acıların en büyüğünü yaşıyorduk, önümüzde nasıl geçeceği bilmediğimiz günler birer kâbus olarak kalacaktı. Heval Rojbin sanki öyle bir acıyı yaşayacağımızı çok daha önceden sezinlemişti, eylem gitmek için o kadar dayatıyordu. Önderliğin Türkiye’ye teslim edileceği kaygısı her şeyin önüne geçmişti. Halkın Roma’ya akın etmesi dalgalanmış fırtınaya kapılmış bir denizi andırıyordu. Her şeyin yorumu hazırdı. Ulusal kurtuluş mücadelemiz yeni bir aşamaya geçmiş, yeni bir dönemin başlangıcı yapılıyordu. Dönemin taktiği mücadele biçimi fedai ruhuyla mücadele etmekti ve bunun öncülerinden bir tanesiydi Rojbin arkadaş.
Bunun yanında Enternasyonalist kimliği ve kişiliğiyle bu mücadelenin salt Kürt halkına mahsus olmadığını dünyada tüm ezilen halkların mücadelesi olduğunun açık ifadesiydi. Kürt Arap halklarının ilişkisinden ise bir köprü rolünü oynuyordu. Her şeyden önemlisi de benimsendiği bir düşüncenin ve ideolojinin amansız bir militanı ve mücadele kişiliği, fedai kişiliği ile en zor süreçlere cevap olmuştu. Yaşamı uğruna ölecek kadar seven, samimi bağlı duruşuyla bir örnekti heval Rojbin.
Rojbin arkadaş: “Ben baş koyduğum bir düşüncenin amansız bir savaşçısı olmak istiyorum” diyordu. Sivil elbiseler içinde dolanıp duruyordu. Bir kendine bakıyor, birde bize. Hep beraber kahkahayı basıyorduk. Bu ne biçim elbise diyordu, uzun topuklu kundurayı giyip biraz yürüyerek deniyor, düşecek gibi oluyordu. Ben bu elbiseler içinde bir acayip oldum diyordu. Amaca ulaşmak için ne gerekiyorsa onu yapacağım. Ben sivil gidiyorum, ama askerce öleceğim diyordu.
Fedaileşen kadının yüreği bir sevgi deryasıydı. Seviyordu halkları, çocukları ve mücadeleyi onun içindi bu sabırsızlığı, bir an cevap olmak istiyordu ve haykırıyordu özgürlüğü. Savaştıkça güzelleşiyordu ve güzelleştikçe seviliyordu. Önderliğimizinde vurguladığı gibi “savaşan güzelleşir, güzelleşen sevilir” sözü Bêritan arkadaştan sonra Rojbin arkadaşta bu sözün ispatı olmuştu. Önderlikle yoldaş olmak Rojbin arkadaş ruhuyla birleşmek, kadınını özüyle birleşmekten geçer. Yaşamın kendisi bir andır anı yaşamak Rojbin arkadaşın gösterdiği yolda yürümektir.
ÖZGÜR DENİZ
PAJK.ORG
YORUM GÖNDER