KÜRT HALKI ÖZGÜRLÜĞE/ ZAFERE KOŞUYOR
İnkarcı rejim Özgürlük Gerillası karşısında son imkanlarını kullanıyor. İçte ve dışta siyasi iflas gerçekleşmiş ve ekonomik yıkım korkunç boyutlara gelmiş dayanmıştır. Tekçiliğe ve Kürt düşmanlığına dayanan TC devleti için sonun başlangıcı sürecine girilmiştir. Bir halkla savaşan bir faşist devletin-rejimin sonu yıkımdır. Son on yıldır, inkarcı rejim bütün Kürtleri karşısına almış, bütün Kürdistan’a savaş açmış durumdadır. Otuz yıl önce, sadece PKK’yle savaşan bir rejim, şimdi bir halkla savaşıyor ve bu savaşta hiç bir kural ve ilke tanımadığını en başta Kürtler ve bütün dünya biliyor. Kürtlerin bu denli inkar edilmelerinin ve soykırım kıskacına alınmalarının arkasında İngiltere-Fransa ve emperyalist kamp var ve bu sistemde Kürtlerin inkarı ve TC’nin de bu inkar için aldığı desteğe karşın, kendini, sözü edilen ülkelere kullandırtma durumu var. Kürtleri inkar etmede aldığı destek ne kadarsa, kendisini pazarlamanın fiyatı da o kadar oluyor. Bu siyaset, yüzyıldır devam ediyor. Kürt Halk Önderi Öcalan, bu siyasete ” tavşan kaç tazı tut-yakala ” siyaseti diyor.
Yani özelde İngiltere-Fransa, genelde de, emperyalist ülkelerin, buna Sovyet Rusya'yı da dahil edebiliriz, TC ile var olan ilişkileri, Kürtleri inkar ve imha etmeye aldığı desteğe dayanıyor. TC’nin siyaseti, siz bize, ” Kürtleri asimile etmede destek verin, bizde size kendi topraklarımızda askeri üsler açarız, ordumuzu emperyalist emeller için işgal ettiğiniz ülkelerde kullandırtma ve ekonomimizi talan etme imkanı veririz ” temelindedir. AB ve ABD’nin, İsrail’in Türkiye ile olan yüzyıllık ilişkilileri tümden Kürt düşmanlığı temelinde yürütülüyor. Emperyalist çıkarlar söz konusu olunca, Kürtlerin hiçbir milli-ulusal ve kimliksel-kültürel değerlerinin bir önemi kalmıyor. Yeter ki, Türkiye’den siyasi ve ekonomik olarak istediklerini alabilsinler, destek vermeleri konusunda devlet politikası hazır bekliyor ve kendi koydukları kuralları bile unutuyorlar. Kürtler söz konusu olunca, dünya susuyor, sağır ve kör oluyor. Kimyasal ve zehirli silahların kullanımı yasaklanmıştır ama Kürtlere karşı kullanımına, emperyalist dünya göz yumuyor.
Sadece göz yummuyor tabi, aynı zamanda bu silahları satıyorlar yada nasıl üretileceği bilgisini veriyorlar. TC inkarcı rejimi, onlarca kez Başur Kürdistan’da Özgürlük Gerillasının bulunduğu alanlara ordusuyla operasyonlar yapmıştır, işgaller düzenlemiştir. Ancak her seferinde bataklığa batmıştır. Gerilla, Kürdistan topraklarını işgalciler için bataklığa çevirmiştir. İnkar rejimi, Kürtler üzerinde siyasi etkisini kaybettikçe, askeri operasyonlara ve kirli ve kuralsız savaşa daha çok hız vermiştir-veriyor. Şimdiki koşullar, inkar rejimi için artık bir ölüm kalım koşullarıdır. Bu kirli savaşın ve inkarın arkasında NATO olduğu için, şimdiye kadar dayanabildi. NATO, TC’den desteğini çekse altı ayda tam bir yıkılış yaşar. Gırtlağa kadar borca girmiş, siyasi olarak iflas etmiş, ekonomi dibe vurmuş, her çevreden şikayetler had safhada. ” Vatan millet Sakarya ve aziz milletimiz ” edebiyatı artık eskisi gibi siyasi prim yapmıyor. Kürt halkı artık demokratik kültürü içselleştirdi. Demokratik değişim gerçekleştikçe, düşmanın kim olduğunu ve zararın nereden geldiği bilinci gelişti.
Bir halk için zaferin yolu, demokratik-devrimci bilinç ve bu çizgide örgütlülüğü büyütmektir. Kürt halkı dört parça Kürdistan’da eksikliklerine ve yetersizliklerine rağmen, eskiye nazaran çok örgütlü ve bilinçlidir. Örgütlülük ve bilinç geliştikçe düşmanı daha çok yenilgiye uğratma gerçekleşiyor. Kürt halkı, düşmanı önce kendi kişiliğinde-yaşamında öldürdü. Düşmanın kişilikteki yapılanması öldükçe, yeni-özgür Kürt şekillendi. Yeni özgür Kürt şekillendikçe düşmanın yarattığı her türden gerilik yok oldu. Devrim ve özgürlük için, en büyük kazanım partileşme ve parti bilincidir. Devrimci-demokratik bilinç Kürtleri zafere doğru götürüyor. Kürtler Ortadoğu genelinde bu devrimci-demokratik kültürü geliştiriyorlar. Yani Kürtlerde dar ulusçuluk yok, demokratik ulusçuluk yaşamsallaşıyor. Dolayısıyla, Kürtlerle iyi geçinenler demokrasiyi kazanırlar, parlak bir geleceğe sahip olurlar. Kürtlerin kazanacakları çok şey var. Çünkü hiçbir toplumsal emek boşa gitmez. İnkar rejiminin şefleri, bu son saldırıların kendileri için hayati önemde olduğunu itiraf ettiler-ediyorlar.
Artık sona yaklaştıklarını görüyorlar. Türkiye halkını artık kandırabilecek yalan bulmakta zorlanıyorlar. Ne Akdeniz’de buldukları hayali petrol, nede Karadeniz’de buldukları hayali doğal gaz AKP-MHP faşizmini kurtarabiliyor. RTE’nin ve yakındakilerinin ruh halleri yenilginin ifadesidir. Yani ruh hallerinde büyük bir yenilgi var. Bu ülkede Kürt yoktur diyenler, yarın-öbür gün, biz hepimiz Kürt'üz derlerse hiç şaşırmayın. Kürtleri inkar ve imha edenler, iktidarlarını kaybettiklerinde ve inkar rejimi tam olarak yok olduğunda Kürtlerin ayaklarına kapanacaklar. TC’nin oluşumunda, güçlüyse vurur ama zayıfsa da yalvarır zihniyeti var. Yani TC zayıf bulduğuna saldırır, güçlü bulduğununda ayaklarına kapanır. KDP-Barzani ihaneti etkisizleştirilirse ve Kürt ulusal birliği daha da güçlendirilirse, inkar rejiminin tam olarak defnedilme durumu gerçekleşir. Kürt uluslaşmasının-örgütlüğünün gelişmesinin önündeki en büyük engeller, ihanet ve ulus karşıtı işbirlikçiliğin etkili olmasıydı. Kürtler ihaneti ne derece yok edebilirlerse uluslaşmayı ve zaferide o derece garantileşmiş olurlar. unutulmamalı, dış düşman, iç düşmandan-ihanetten güç alarak Kürtler üzerinde etkili oldu. Bu durum, önemli oranda yıkıldı. İhanet öldürüldükçe, devrimci-demokratik-ulusal bilinç geliştikçe zafer umutları da, büyüyerek Kürdistan’ın her yerine serpiliyor…
KEMAL SÖBE
YORUM GÖNDER