YÜZ HATLARINDA GİZLİDİR KÜRDÜN BÜTÜN TARİHİ (2.BÖLÜM)
Düşüncelerim sonbahar, yüreğim sonbahar mevsimleri çağlayanı.
Artık daha da hüzünlenirim sonbaharlarda. Bir yanımsa gururla dolar. Eskiden beri sonbahar mevsimi bana hep ayrılıkların gölgesinde geçen bir mevsim olarak gelir. Şimdi ise her yanımızda ayrılık sonbaharlarının rüzgârları esiyor. Sonbahar ayları kaç yanımızı yaraladı, kaç parça kopardı bizden, kaç kez fırtınalar koptu yüreğimizin en ücra köşelerinde. Kaç tane geri dönülmez yolculuğa çıktık sonbaharın. İşte yine sonbaharlarda gidenlerin arkasından hem hüzünleneceğiz, hem de gururlanacağız. Hep yeniden buluşmak dileğiyle ayrılıklara yol alacağız. Doğanın o değişmez yasasına yine meydan okumaya devam edeceğiz. Buluşmaları hayal, ayrılıkları kanun olmaktan çıkaracağız. Ayrılıkların büyüttüğü sevda köprülerinde kim bilir hangi sonbaharda tekrardan hangi güzel yoldaşlarla sonsuza dek buluşacağız?
Ayrılığın yaşamımızın öbür adı, aşina olduğumuz bir gerçeklik haline geldiği, bizleri terk etmediği bir zamanda yaşıyoruz. Zamanda olgunlaşıyor, özgürlük diyarlarında yaşamı büyük bedeller pahasına var ediyoruz. Zaman yolculuğumuzda ayrılmalar ve sonrasında kavuşmalarla var oluyoruz. Birilerimiz ayrılarak uzaklaşıyor, birilerimizde yakınlaşıyor buluşuyoruz. Kimi yoldaşlardan ayrılıyor kimisiyle yeni yolculuklara doğru yol alıyoruz. Sevinci ve hüznü, mutluluğu ve acıyı bir arada yaşıyoruz. Sonbahar bize hem coşku hem de burukluk yaşatıyor. Acaba özgürlük ayrılmakla mı başlar? Acaba doğru sevgiye ve gerçek bağlılığa götüren gerçek bumudur? Peki ama neden? Başka yüzlerin aynasında kendimizi buluyoruz. Ve sayısızca yürek bizlerin hayatından hızla gelip geçiyor. Hepsi de silinmez izler, kendinden bazı parçalar bırakarak.
“Bütün ayrılıklar benim olsun” diyordu bir yoldaş, “buluşmalar benim olmadıktan sonra.” Oysa her ayrılık bir karabasandır benim için, her vedalaşma bir volkan, bir yürek yangını. Yoldaşlardan ayrılarak uzaklara gideceğini düşünmek… Bir yoldaştan, bir savda deryasından, bir insandan ayrılmak çok büyük güç ister. Gidenlerin bir daha geri dönemeyeceğini, bir daha görüşememe olasılığını düşünmek daha bir güçlü olmayı gerektirir. Birde gideceğin mekanlarda o güzel yürekli yoldaşları, başka diyarlarda sonsuzlaştırmak daha büyük bir yürek ister.
İnsanın hayatında attığı her adımın bir anlamı bir sebebi ve amacı olmalı. Söylenen her söz büyük bir anlam taşımalı. Hayatta gerçekleştirilen her eylemin yaratım kudreti olmasa, o eylemin nasıl bir anlamı olabilir ki?
Şimdi heval Adıl, tüm cesaretimi toplayarak sana dair yazmaya çalıştığım şu anlarda, siluetin karşımda duruyor. Kitaplara sığdırılamayacak bir hakikat. Bir gülüşünün, bir bakışının bile anlattığı o kadar şey var ki. Tam yirmi bir yıla sığdırılmış bir kahramanlık destanı. Yiğitliğin, özverinin, fedakârlığın, yaratıcılığın, girişkenliğin, koparıcılığın, cesaretin gerçek sahibi. Koca bir tarih kesitinin kader çizgilerini belirleyen bir dahi. Özgürlük mücadelesinin yükünü omuzlarında taşıyan bir komutan. Özgürlüğü nefes nefese yudumlayan bir militan. Yoldaşlarının sevgi ve mutluluk kaynağı. Düşmanın korkulu rüyası. Savaş meydanlarının zafer çizgisi. Mütevaziliğin, sadeliğin, doğallığın, coşkunun sembolü. Yüz hatlarında gizlidir Kürdün bütün tarihi. Her çizgide bir tarih kesiti okunur. Sana her baktığımda yitik ülkemin emek kokulu tarihini görürüm ve halkımın kahramanlığını, yiğitçe direnişini. Kuşku yok ki sen sana düşeni yaptın, biz ise senin gibi nice yiğit yoldaşlarımıza karşı borcumuzu ödemek için çıkıyoruz her gün yeni seferlere.
Adıl arkadaşı öncesinden de duymuştum. Mücadelemizin her anlamda öncülüğünü yapan Kürdistan’ın kalbi Botan’da ismi en çok geçen komutanlardandı Adıl arkadaş. Bilindiği gibi silahlı mücadele tarihimizin büyük eylemlerle damgasını vurduğu 90’lı yıllar önemli gelişmelerin ve kazanımların açığa çıktığı yıllardır. Bu sürece katılımıyla damgasını vuran arkadaşlardan biri de Adıl arkadaştı. Bende Adıl arkadaşı ilkin bu şekilde duymuştum. Ama asıl olarak 1995 yılında pratik alanda tanıdım Adıl arkadaşı. 1995’te Güney Savaşı’nda aynı tabur yönetiminde yer aldık. Heval Adıl’ın örgüt içerisinde kendisine misyon biçtiği, kesinlikle normal bir duruş ve yürüyüşü kabullenmediği belliydi. Çok iyi biliyoruz ki, “gelecek” herkesin umutlar bellediği, beklediği bir gerçekliktir. Bununla birlikte “gelecek” kendiliğinden oluşan bir şey değildir. Bin yıllardan beridir geleceğin kurulmasında hakikat arayışçılarının rolünün belirleyici olduğuna tanıklık eder tarih. Bizlerde tarihi her günümüze uyarlayarak yaşayanların şahsında tanık oluruz hakikat savaşçılarına. Bu açıdan geleceği hakikatin peşinde olanlar kurarlar. Kendilerini her gün hakikatle var edenler insanların umutlarına beklentilerine gerçek anlamda cevap olabilirler. İşte heval Adıl şahsında geleceği kendi emeğiyle örme istemi tüm çabalarından ortaya çıkmaktaydı. Onun her anı bir şeyleri yaratma çabasına dayalıydı.
Heval Adıl ideal bir komutan duruşuydu. Büyük komutan Agit (Mahsum Korkmaz) yoldaştan öğrendiği çok olduğu için benzer özellikleri onda da bulmak mümkündü. İnsanları eğitme, savaştırma, kendilerini yürütebilir hale getirme, Savaştan anlayan, savaştırmayı bilen, savaşın detaylarında kazanma ustalığına sahip, taktik inceliği iyi bilen ve bu temelde uygulayan bir arkadaştı. Onun olduğu alanda düşmanın rahat durduğu görülmemiştir. Düşmanını sürekli denetimde tutan, hareket tarzını kontrol altına alan, her anlamda iyi analiz eden ve zaaflarını yakalayarak sürekli darbeler vuran bir eylem çizgisiydi. Heval Adıl’ın bulunduğu alanda düşman mutlaka iyi hesap kitap yapmadan hareket etmemesine rağmen yine de darbe yemekten kurtulamazdı. Bu nedenle düşman üzerinde ciddi bir etki ve korku bırakırdı. Kendisini sürekli hissettiren vuruş tarzıyla düşmanı adeta uyutmazdı. Heval Adıl’ın bulunduğu pratik alanda düşmana huzur olmadığı gibi, yaşam da adeta kabusa dönerdi. Düşmanın ne taktik ne nicelik nede teknik gücü heval Adıl’ın savaştaki başarılarının önüne geçemezdi. O gerçek bir savaş düşünürüydü. Son derece yaratıcı, koparıcı ve sonuç alıcı bir tarzın sahibiydi. Tarzında asla başarısızlığa yer vermezdi. Heval Adıl’ın her anı savaşa ve mücadeleye yoğunlaşma eksenindeydi. Gerçekten hiçbir zaman tali şeylere yer vermezdi. Onun için öncelikler vardı. Mücadelenin gelişmesi, her sürecin başarılması, düşmanı yenilgiye uğratmak ve mutlaka attığı her adımı, yaşadığı her günü zaferle donatmak. Bu nedenle ciddi bir insandı Adıl arkadaş. Onun her davranışı örnek teşkil ediyordu. Duruşu, yaklaşımları eğiticiydi. Bu nedenle yanında olan her insan ondan çok şey öğrenirdi. Ben de pratikte birçok şeyi heval Adıl sayesinde öğrendim. İnsanları, çalışmaları bir örgütlülük ve sistem içerisinde tutmayı, nasıl örgüt olunduğu, sorunlara nasıl çözümcül olunabildiği, pratikte her türlü sorunla nasıl başa çıkıldığı vs. Adıl arkadaşı çözümsüz, moralsiz, göremezdiniz. Tanık olduğum bazı daralma anları vardı elbet heval Adıl’ın. Ama normal sorunlar nedeniyle değil, Adıl arkadaşın başarısızlığa asla tahammülü yoktu. Bu nedenle denetiminde bir çalışmada veya özellikle eylemlerde, pratikte bir başarısızlık oldu mu kıyamet kopartırdı. Ve bu durumu değiştirinceye, ciddi başarılarla telafi edinceye kadar da yerinde durmazdı.
Heval Adıl doğru gerillacılığın temsilini belki de en iyi yapan komutanlarımızdandı. Herkes komutan veya savaşçı olabilir bence, ama herkes gerçek gerilla olmayı beceremez, başaramaz. Bu mümkün olsa da herkeste aynı meziyetleri görmek mümkün olmadı nedense. Çünkü gerillacılık bambaşka bir şeydir. Bir yaşam sanatıdır. Sorun sadece gözle görünen gerilla olmak değil, sorun gerillacılığı yaşam tarzı olarak özümsemektir. Gerilla olarak yaşamayı bilmektir. Gerillacılık kusursuzluktur. Gerillacılık sır olmaktır. Gizemli bir hayat tarzının adıdır. Gerillacılık yaşamın tüm sırlarına vakıf olmayı bilmektir. Yaşamı bütün gizemiyle avucunun içi gibi tanımak, her an’ı doğru okumayı bilmek, neyi ne zaman, nerede, nasıl yapılması gerektiğine bir bilge kararlılığıyla karar vermeyi bilmektir. Bu gerçekliği Adıl arkadaş en iyi yaşayan arkadaştı. Yaşam onun gerillacılığında kendi öz anlamına kavuşurdu. Heval Adıl’ın birliğinin nerede ve kaç kişi olduğu, ne yaptığı ve ne yapacağı, düşmanları açısından her zaman bir sır gibiydi. Çünkü denetime girmesi mümkün değildi. Bu onun doğayla bütünlük arz eden karakterinden de ileri gelmektedir. Dağ ve yaşam denkleminde gerillacılık onunla muhteşem bir birliktelik oluşturuyordu. Bir de doğayla ortak bir dil yakalamış gibiydi. Sanırım büyüdüğü ortamın koşullarıyla bağlantılı olabilir, onunla her canlı ve her doğa parçası arasında bir diyalog vardı. Bu gizemli dilin sırrını çözmek gerçekten zordur. Doğru gerillacılık anlayışıyla birçok noktada sınanmış bir arkadaş olarak Adıl arkadaşla bizim tarzlarımız arasında kıyaslama bile yapılamaz. Gerçek şu ki hepimizin bu konuda bir özeleştiri borcumuz vardır tarih, halk ve örnek komutanlarımız karşısında.
Adıl arkadaş Önderlik eğitiminden geçen bir arkadaştı. Önderlik eğitimine güçlü bir kişilik gelişimiyle karşılık vermek yegâne gayesiydi. Önder APO felsefesinin, özgürlük militanlarında ortaya çıkardığı gelişme ve yüceleşme düzeyi Adıl arkadaş şahsında mükemmel şekilde yansımaktaydı. Heval Adıl Önderlikten çok şey almıştı. Orta okul okumasına ve yine çok genç yaşlarda katılmasına rağmen, mücadele saflarında kendini birçok konuda geliştirmiş, anlama ve algılama düzeyi çok güçlü olan, aldıklarını en iyi şekilde pratikleştiren bir arkadaştı. Önderliğin yaşam tarzı, özgürlük felsefesi, insanı ele alış tarzı, savaşa yaklaşımı en çok takip ettiği yönler olmakla birlikte, Önderlikten aldıklarını yaşamsal kılma çabası ileri düzeydeydi Adıl arkadaşta. O Önderliğe aşk düzeyinde, tutku düzeyinde bağlıydı. Kendisiyle Önderlik arasında pratiğin başarı dili üzerinden bir bağ kurmuştu. Attığı her adımda Önderliğe cevap olma istemi, Önderliği yaşamsallaştırma iddiası vardı. Yani Önderlikle doğru yoldaş olmanın önde gelen örneklerindendi Adıl arkadaş. Ve yaşamının her anında hissedilecek kadar netti. Mesela mücadele tarzı keskin ve tavizsizdi. Aynı zamanda kazanımcıydı. Heval Adıl çizgi dışı anlayış ve duruşlara, özgürlük çizgisine zarar veren yaklaşımlara asla müsamaha göstermezdi. Bedeli ne olursa olsun yanlış eğilim ve duruşlara karşı sürekli en güçlü şekilde tavrını koyardı. Onun için bireysel kaygılar yoktu, örgüt kaygıları, örgütsel gerçeklik her şeyden öncelikli ve öndeydi. Bu nedenle heval Adıl’ın olduğu yerde ideolojik mücadele kesintisiz yürütülürdü. İçteki sorunlara, yanlışlara karşı mücadele halinde olduğu kadar, dış saldırılara karşı da asla karşılıksız durmazdı. Heval Adıl’ın olduğu yerde sürekli bir hareketlilik vardı. Yani her zaman bir eylemsel çizgiyi esas alırdı. Gelişen süreçlere cevap olmak, her sürece gerekli karşılığı vermek için yoğun arayışları olurdu. Öyle birkaç normal eylemle süreçleri karşılama tarzında olmazdı yaklaşımı. Onun tarzında sürekli, kesintisiz, hamlesel bir yaklaşım hâkimdi. Bu denenle savaşa yaklaşımında günübirlik tarzlara yer yoktu. Düşman üzerinde yoğunlaşması daimi idi. Ve Heval Adıl komutasında başarıların da bir süreklilik arz etmesi bundan kayaklıydı. O her an’a bir başarı sığdırma yoğunlaşması içerisindeydi her zaman. Denetimindeki komuta ve yapıyı böylesi bir yoğunlaşma rotasında tutmak için yoğun çaba sarf ederdi. Gerçekten heval Adıl’ın olduğu yerde komuta ve yapısının duruşunda normal bir yaklaşıma izin vermezdi. Bunun sonucunda çok önemli bir komutanlaşma, kadrolaşma gerçekliği ortaya çıkardı. Heval Adıl’ın emeklerinin sonucunda onlarca kadro – komutan arkadaş yetişmiştir. Dolayısıyla Adıl arkadaşın mücadele duruşu ve kişiliği Önderliksel yaratımın en açık örneğidir.
Adıl arkadaşın birde yoldaşlarla arasındaki bağ çok güçlüydü. Yanında olunsun veya olunmasın her zaman Adıl arkadaştan bir şeyler öğrenmek mümkündü. O, insanların yetersizliklerine taviz vermezdi, ama insanlarla en iyi arkadaşlıklar da kurmaktan geri durmazdı. Yapısıyla ilgilenmek, onlarla doğru yoldaşlıklar kurmak, gelişme zeminlerini zorlamak, doğru yaşam, doğru ilişki, doğru savaş algılarının gelişmesini sağlamak, bulunduğu ortamda militanlık ölçülerinin en yüksek seviyede olmasını sağlamak en temel çabasını oluşturuyordu. O, yoldaşlarla ilgilenmekten haz duyardı. Yanında güçsüz, zayıf bir tek kişinin kalmasını istemez, bu kişilikleri eğitmek, değiştirip – dönüştürmek, gelişme rotasına koymak için büyük emekler harcardı. Yine yaşamın her an’ı ve her alanını eğitim zeminine dönüştürürdü. Bu nedenle Adıl arkadaşın yanında insanlar her zaman bir gelişim seyri halinde olurlardı. Bu doğal bir sevgi bağının da oluşmasına neden olurdu. Gerçekten örgüt yapımızca en çok sevilen arkadaş olmak bence Adıl arkadaşın bu özelliğinden kaynaklanmaktaydı. Adıl arkadaşı tanıyan her arkadaş onun komutasında savaşa, pratiğe katılmak istiyordu. Heval Adıl iradeli, özgür düşünebilen bir yapı gerçeğini ortaya çıkartabilmek için arkadaşla hep ilgilenir, arayışlarını güçlendirirdi. Zaten çoğu arkadaşın heval Adıl komutasında önemli düzeylerde gelişme kat etmesinin nedeni buydu. Onun bütün ısrarı, özgürlük militanlığının her arkadaş şahsında bir kişilik duruşu haline gelmesini sağlamaktı.
Heval Adıl’ın Önderliği anlama ve pratikleştirme iddiası kadına yaklaşımında da ortaya çıkmaktaydı. O kadın arkadaşlarla arasında doğru bir yoldaşlık ilişkinin gelişmesi için büyük bir çaba sahibiydi. Kadın arkadaşlarla uzun yıllar pratikte kalan bir arkadaştı. Hem önderliğin kadın özgürlük mücadelesine verdiği önemi, hem de kadın özgürleşmesinin toplum özgürlüğüyle kopmaz bütünlüğünü anlama üzerinden doğru bir yaklaşımı geliştirme arayışındaydı. Birde pratikte kadının, savaşkanlığını, en zorlu koşullarda kahramanca duruşunu, pratikteki cesaret ve fedakarlığını görmüş, bu temelde anlamaya çalışmaktaydı. Özellikle uzun yıllar içimizde yaşanan kadını küçümseyen – zayıf gören, güç ve irade saymayan, hep kendi gölgesinde yürümesini isteyen gerici erkek anlayışının aşılması konusunda Adıl arkadaş önemli bir gelişme düzeyi yakalamıştı. Dolayısıyla kadını bir toplumsal irade çerçevesinde ele alan arkadaşlardandı. Bu nedenle Adıl arkadaşın yanında kalan kadın arkadaşlar da kendilerini geliştirme zeminini bulurlardı. Sürekli kendini bir engel gibi dayatan geri sınırların Adıl arkadaş şahsında bir düzeye kadar aşılması, birçok pratikte çok güçlü kadın komutanlarının o arkadaşın yanında büyük tecrübelerle yetişmesine yol açmıştır.
Adıl arkadaşın çok daha fazla değerlendirilecek yanları var. Ancak yazımın başında da belirttiğim gibi, arkadaş zaten kendisini yaşamı ve pratiğiyle en iyi şekilde anlatmıştır. En son şahadeti ile de, gene dönemin en güçlü militanlık duruşunu sergileme kudretine sahip olmuştur. Adıl arkadaş, içten Ferhat ve Botan tasfiyeciliğinin kendisini dayattığı, bundan güç alan dış güçlerin her anlamda Önderliğimize, Özgürlük hareketimize saldırılarının yoğunluk kazandığı bir dönemde özgürlük çizgisinin militanlık duruşunu en iyi şekilde ortaya koyan arkadaş olmuştur. Bu saldırılara karşı ne bireysel kaygılara girmeye tenezzül etmiş, nede örgüte yönelik saldırıları cevapsız bırakmıştır. Bu Adıl arkadaşın özgürlük mücadelesiyle ne kadar güçlü bir bütünlük sağladığının göstergesidir. Bundandır ki, Adıl arkadaş yaşadığı uzun mücadele yılları boyunca nasıl ki her zaman bütün yoldaşların kalbinde yer edindiyse, şahadeti ile de bütün yoldaşlarda ciddi bir unutulmaz etki ve iz bırakmıştır.
Adıl arkadaş şahsında açığa çıkan bu güçlü militanlık örneğinin ebetteki Önderliğimizin insana yaklaşım felsefesiyle bağı vardır. Önder APO’nun özgür insan yaratma felsefesi, ve bu konuda sarf ettiği emeğin karşılığı kuşku yok ki, Adıl arkadaş gibi sayısız özgürlük militanının ortaya çıkmasıdır. Emeğin anlamakla karşılık bulması, yoldaşlık hissiyatının zirvede olması, zihin ve yüreğin tek amaçta buluşması en önemlisi doğru yoldaş olma ve cevap verme arayışı heval Adıl’ın Önderliğe bağlılığını en iyi ifade etmektedir. Bu aynı zamanda Önderlik gerçeği ve militanları arasındaki amaç ve felsefik bağında göstergesi olmaktadır.
RENGİN BOTAN
YORUM GÖNDER