JİNEOLOJİ (3.BÖLÜM)
JİNEOLOJİ (3.BÖLÜM)
0 Yorum
625
15-01-2022

Bir kadın doğasının olup olmadığı konusunda feministlerin özellikle postmodernist akımların etkisi ile ortaklaşma sağlanmamıştır. Kültürel, eko feminist, anarko feminist çevreler bunu kabul etmekte ancak radikal feministler özellikle de son dönem açığa çıkan quer teorisyenler, kadın doğası, kadından ziyade toplumsal cinsiyetçiliği öne çıkararak bunu ret ederler. Kimileri bu reddi kadının erkeğin ötekisi olarak tanımlanması, kadının annelik ve doğa ile özdeşleştirilmesinin kadının mevcut statüsünün meşrulaştırılması anlamına geldiğini iddia ederler. Aslında bu eğilim oldukça tehlikelidir. Çünkü kadını öteki olarak tanımlamamak, cinsiyetçi kalıpları yıkmak adına çok şekilsiz, birinci doğa ile ikinci doğanın ahengini bozan eğilimlere kapı aralamaktadır. Oysa biz zaten erkeğe göre kadın tanımı yapmıyoruz yapamayız da, önderlik özne-nesne toplamı diyor. Bunu biraz tartışabiliriz de. Kadını özne-nesne toplamı olarak incelemek ne anlama gelir? Feministlerin bizi özcü buldukları ve bir kadın doğasının olmadığı her şeyin inşa edilebilirliği ve yıkıla bilirliğinden hareketle bu kimliklere yıkıcı yaklaşımlarını boşa çıkaracak bir çok argüman vardır. Sadece kelime kökenlerine bile bakıldığında kadının içinde yaşam, ölüm, yeniden yaşam anlamında üreme ve doğa ile özdeş kelimelerle tanımlandığını görürüz. Jin jiyan azadi bunun ifadesidir, amargi bunun ifadesidir, doğa-doğmak, zayin-xweza, vajina kelimesi de aynı anlama geliyor. Latince vajina kelimesinin kılıcın kılıfı olarak tanımlandığı söylense de bu çarpıtılmış bir anlamdır Kürtçede vajina-vejin yani yeniden doğuş anlamı daha doğru bir tanımlamadır. Sorancada afratan, afırandından geliyor. 

Ortaçağ Fransızcasında natüre (doğa) kelimesi dişi üreme organları anlamına geliyor. Burada Arapça, farsça kökenlere de bakılabilir. Yine neredeyse her dilde kadının adet kanaması ile ay özdeştir. Kürtçe de bir istisna var ancak bunun da araştırılırsa aslında daha farklı bir anlama geldiğinin bulunacağına inanıyorum. Latince, Arapça, Türkçe ve İngilizce tümünde adet kanaması ay dönümü demektir. Bu araştırmaları daha da genişletmek gerekir. Aslında bakmasını bilirsek etrafımızda o kadar çok veri var ki. Kürt kültürü bunun en önemli örneklerinden birini teşkil eder. Bu kelimeler de gösteriyor ki kadın doğa, yaşam, yaratıcılıkla özdeştir. Kadın doğası bunlarla anlam bulmalıdır. Kadının adeti öyle kirli, pis, eksik olması değil ay ile özdeş tutulması kutsallık atfedilmesi anlamına geliyor. Buna toplumsallığı da eklemeliyiz. Çünkü kadını sadece biyolojisi ve doğa ile tanımlayıp, kültür ve toplum yaratmayı erkeğe mal ediyorlar. Oysa bu da yanlışlanmıştır. Erkekler avcılık yaptıkları için iletişimleri ve dayanışmalarının toplumsallığı yarattığını söyleyen antropologlar var. Ama bunun yanlış olduğu ortaya çıkmıştır.

Topluluğun yaşamı üzerinde bu kadar etkide olan kadın ve onun kuralları daha belirleyicidir. Kadın tanımı konusunda önderliğin “Kadın maddesindeki, formundaki enerjiyle erkek maddesindeki enerji farklıdır. Kadında taşınan enerji hem daha fazla hem de niteliği farklıdır. Bu farklılığı doğuran kadın formudur. Toplumsal doğada erkek enerjisi iktidar aygıtlarına dönüştüğünde maddi formlar, biçimler halini alır. Biçimler tüm evrende soğumuş enerji olarak tutucudur. Toplumda egemen erkek olmak, iktidar biçimciliği haline gelmektir. Taşıdığı enerji ağırlıklı olarak form kazanmıştır. Form haline dönüşmeyen enerji azdır ve çok az kişilikte yaşanır. Kadında ise ağırlıklı olarak enerji form haline, biçimselliğe gelmez. Enerjisi akışkan halini korur. Erkek formunda, kafesinde tutuklanmazsa yaşam enerjisi olarakakışkanlığını sürdürür”. Değerlendirmesini çözümlersek. Form kazanmak ile akışkan enerjiye sahip olmak arasındaki fark nedir? Bir forma girmiş enerji artık çok az dönüşüm yaratabilir. Kök hücre örneğinde olduğu gibi hücre özelleştiği, biçim kazandığı anda artık bir dönüşüm geçiremez. Oysa kök hücre istenilen yönde dönüşüm potansiyeline sahiptir. Yada bir ağaç. Onu kesip biçip bir masaya dönüştürdüğünüzde artık tüm potansiyelini yitirir. Bir ağaçtan bir sürü şey yapabilirsiniz ama bir masa yaptığınız ağacın odun olarak yakılmak yada doğrama tahtası yapılma dışında herhangi bir potansiyeli kalmamıştır. 

Önderlik de vurgulamıştır; kadınların adet kanaması dahi bu akışkan enerjinin ifadesidir. (1981) Azizah al-Hibri, ''kadınların birden ve güçlü bir biçimde ama ölmeden kanayabilmelerini erkekler bu fiziksel süreçleri kendilerinin paylaşmadıkları ölümsüzlük araçları olarak gördüler. 'Kadın yalnızca kanama dönemlerinden sonra sürekli yeniden iyileşmekle kalmıyor, daha da önemlisi, sürekli kendini yeniden üretiyordu-ölümsüzlüğün anahtarına kadın sahipti, erkek değil' . Bu nedenle erkekler kendileri 'hayatın sonsuz yeniden üretimi döngüsünden mahrum edilmiş ve dışlanmış oldukları için, kadınları asıl Öteki olarak gördüler -ama üstün bir 'Öteki'...'' Erkek doğası bir çok yönüyle bu form kazanmayı yaşamıştır. Hem de bu gün adına erkek egemenlikli, sınıflı, devletli uygarlık adını verdiğimiz kurumlaşmaların hepsinde baskın bir erkek karakteri egemen olmuştur. Erkeğe dayalı o kadar çok din, sanat, bilim, mitoloji, kurum var ki. Hatta bu abartılmış erkek kültürü ve kurumlaşması altında ezilme var. 

Aslında kendine yüklenen anlamların büyük bölümünü temsil edememek onu yalancı, talancı, katliamcı, sorumsuz ve alabildiğine iktidarcı kılmıştır. Tarihsel açıdan da baktığımızda erkek egemenliğinin dizginsizce herşeyi kendine mal etmesinden, bir uyum ve ahengle yaşamı yarattığı kadını alabildiğine köleleştirmesi toplumsal dengeyi alt-üst etmiştir. Neolitik öncesi dönemde ve bu gün göbeklitepede ortaya çıkan ve hala üzerinde tartışılan kültürde de belli oranda erkeğin rengini taşıyor. Avcılık kültürüne dayanıyor. Ama bir egemenlik kültürü değildir. Bu döneme dair tüm veriler ortaya çıkmamışsa da ikili bir kültürün oluştuğu, bir egemenliğin söz konusu olmadığı dikkati çekiyor. Neolitik toplum da tam da bu enerjinin en akışkan ve üretken haliyle yaşandığı 8 bin yıllık bir süreci ifade eder. Şimdi karşılaştıralım kadın doğasına dayalı yaşam ve kültürün yaratımları ile 5 bin yıllık kültürün yarattığı sonuçlar. Demek ki çubuğu tersten bükme misali artık erkeğe dayalı kültürün yarattığı kurum, bilim ve sanat topluma karşıt bir hale gelmiştir. Dizginlenmesi ve karşı ucu olan bir bilim, kültür ve kurumlarla hizaya çekilmesi gerekiyor. işte jineoloji bunun bilimsel –ki pozitivist anlamda değil- temelde dayanaklarını, teori ve kuramlarını geliştiren, buna göre örgüt ve kurumlar oluşturan yada mevcut örgüt ve kurumları bu yönde sevk eden eyleme geçiren bir rolün sahibi olacaktır.

HAZIRLAYAN: DORŞîN

YORUM GÖNDER

ZİYARETÇİ YORUMLARI

BENZER KONULAR

KADIN ETRAFINDA GELİŞTİRİLECEK BİLİM, DOĞRU SOSYOLOJİYE ATILMIŞ İLK ADIM  OLACAKTIR

KADIN ETRAFINDA GELİŞTİRİLECEK BİLİM, DOĞRU SOSYOLOJİYE ATILMIŞ İLK ADIM  OLACAKTIR

DÜNYA KADIN TARİHİ ÜZERİNE DERSLER (1. BÖLÜM)

DÜNYA KADIN TARİHİ ÜZERİNE DERSLER (2.BÖLÜM)

DÜNYA KADIN TARİHİ ÜZERİNE DERSLER (3. BÖLÜM)

DÜNYA KADIN TARİHİ ÜZERİNE DERSLER (4. BÖLÜM)

DÜNYA KADIN TARİHİ ÜZERİNE DERSLER (5.BÖLÜM)

DÜNYA KADIN TARİHİ ÜZERİNE DERSLER (6. BÖLÜM)

DÜNYA KADIN TARİHİ ÜZERİNE DERSLER (7.BÖLÜM)

DÜNYA KADIN TARİHİ ÜZERİNE DERSLER (8.BÖLÜM)

DÜNYA KADIN TARİHİ ÜZERİNE DERSLER (9.BÖLÜM)

DÜNYA KADIN TARİHİ ÜZERİNE DERSLER (10. BÖLÜM)

DÜNYA KADIN TARİHİ ÜZERİNE DERSLER (11. BÖLÜM)

DÜNYA KADIN TARİHİ ÜZERİNE DERSLER (12. BÖLÜM)

DÜNYA KADIN TARİHİ ÜZERİNE DERSLER (13. BÖLÜM)

DÜNYA KADIN TARİHİ ÜZERİNE DERSLER (14. BÖLÜM)

DÜNYA KADIN TARİHİ ÜZERİNE DERSLER (15. BÖLÜM)

DÜNYA KADIN TARİHİ ÜZERİNE DERSLER (16. BÖLÜM)

TARİHTEN GÜNÜMÜZE KADININ ÖZ SAVUNMASI (GİRİŞ)

TARİHTEN GÜNÜMÜZE KADININ ÖZ SAVUNMASI (1.BÖLÜM)

TARİHTEN GÜNÜMÜZE KADININ ÖZ SAVUNMASI (2.BÖLÜM)

TARİHTEN GÜNÜMÜZE KADININ ÖZ SAVUNMASI (3.BÖLÜM)

KÖLELİĞE VE ÖZGÜRLÜĞE AÇILAN KAPILARIMIZ (1.BÖLÜM)

TARİHTEN GÜNÜMÜZE KADININ ÖZ SAVUNMASI (4.BÖLÜM)

KÖLELİĞE VE ÖZGÜRLÜĞE AÇILAN KAPILARIMIZ (2.BÖLÜM)

TARİHTEN GÜNÜMÜZE KADININ ÖZ SAVUNMASI (5.BÖLÜM)

JİNEOLOJİ ÜZERİNE (1.BÖLÜM)

JİNEOLOJİ ÜZERİNE (2.BÖLÜM)

TARİHTEN GÜNÜMÜZE KADININ ÖZ SAVUNMASI (6.BÖLÜM)

TOPLUMSAL CİNSİYET (1.BÖLÜM)

TARİHTEN GÜNÜMÜZE KADININ ÖZ SAVUNMASI (7.BÖLÜM)

JİNEOLOJİ ÜZERİNE (3. BÖLÜM)

JİNEOLOJİ ÜZERİNE (4.BÖLÜM)

TARİHTEN GÜNÜMÜZE KADININ ÖZ SAVUNMASI (8.BÖLÜM)

TOPLUMSAL CİNSİYET 2.BÖLÜM

TARİHTEN GÜNÜMÜZE KADININ ÖZ SAVUNMASI (9.BÖLÜM)

TARİHTEN GÜNÜMÜZE KADININ ÖZ SAVUNMASI (10.BÖLÜM)

TARİHTEN GÜNÜMÜZE KADININ ÖZ SAVUNMASI (11.BÖLÜM)

TARİHTEN GÜNÜMÜZE KADININ ÖZ SAVUNMASI (12.BÖLÜM)

JİNEOLOJİYE DOĞRU SOSYOLOJİYE ADIM ATMAK

TARİHTEN GÜNÜMÜZE KADININ ÖZ SAVUNMASI 14.BÖLÜM

TARİHTEN GÜNÜMÜZE KADININ ÖZ SAVUNMASI 15.BÖLÜM

TARİHTEN GÜNÜMÜZE KADININ ÖZ SAVUNMASI 16.BÖLÜM

TARİHTEN GÜNÜMÜZE KADININ ÖZ SAVUNMASI (17. BÖLÜM)

TARİHTEN GÜNÜMÜZE KADININ ÖZ SAVUNMASI 18.BÖLÜM

TARİHTEN GÜNÜMÜZE KADININ ÖZ SAVUNMASI (19.BÖLÜM)

TARİHTEN GÜNÜMÜZE KADININ ÖZ SAVUNMASI (20.BÖLÜM)

TARİHTEN GÜNÜMÜZE KADININ ÖZ SAVUNMASI (21.BÖLÜM)

TARİHTEN GÜNÜMÜZE KADININ ÖZ SAVUNMASI 22.BÖLÜM

TARİHTEN GÜNÜMÜZE KADININ ÖZ SAVUNMASI 23.BÖLÜM (SON)

KADINLA FELSEFİ İLİŞKİLENMEYİ ERKEK NASIL ELE ALMALIDIR?

JİNEOLOJİ (1.BÖLÜM)

JİNEOLOJİ (2.BÖLÜM)

JİNEOLOJİ (3.BÖLÜM)

JİNEOLOJİ (4.BÖLÜM)

JİNEOLOJİ ZİHNİYET KODLARINI YIKIYOR

JİNEOLOJİ YAŞAM ALGISIDIR

JİNEOLOJİYE GİRİŞ (1.BÖLÜM)

JİNEOLOJİYE GİRİŞ (2.BÖLÜM)

JİNEOLOJİYE GİRİŞ (3.BÖLÜM)

JİNEOLOJİYE GİRİŞ (4.BÖLÜM)

JİNEOLOJİYE GİRİŞ (5.BÖLÜM)

JİNEOLOJİYE GİRİŞ (6.BÖLÜM)

JİNEOLOJİYE GİRİŞ (7.BÖLÜM)

JİNEOLOJİYE GİRİŞ (8.BÖLÜM)

JİNEOLOJİYE GİRİŞ (9.BÖLÜM)

JİNEOLOJÎ ALTERNATİF SUNUYOR

KADIN VE ÖZ SAVUNMA (1.BÖLÜM)

KADIN VE ÖZ SAVUNMA (2.BÖLÜM)

KADIN VE ÖZ SAVUNMA (3.BÖLÜM)

KADIN VE ÖZ SAVUNMA (4.BÖLÜM)

KADIN VE ÖZ SAVUNMA (5.BÖLÜM)

KADIN VE ÖZ SAVUNMA (6.BÖLÜM)

KADIN ENERJİSİNİN ÖZGÜRLÜKLE BAĞI

ÖZ SAVUNMA İLE KADINCA YAŞAMAK

JİNEOLOJÎ KAMPLARI: KOLEKTİF BİLMELERİN DÖNÜŞTÜRÜCÜ GÜCÜ

DEMOKRATİK MODERNİTENİN BİLİMİ JİNEOLOJİ