BENİM DURUMUM, GERÇEKLEŞEN VE ÖZGÜR KİMLİKLİ BİR HALK OLAYIDIR (2.BÖLÜM)
Halkın hizmetindeki önderlik, halkın hizmetindeki parti adına yürütülen faaliyetleri gördünüz. Garip duygular veya yeni gelişmiş düşünceler içinde olabilirsiniz. Kafanızda birçok soru uyanmıştır ve belki cevabı da şimdiden bulunuyordur. Sizi böyle karşılayabiliriz. Sizi veya tüm halkımızı bu 15 Ağustos Atılımı dolayısıyla böyle değerlendirmeye çalışıyoruz. Bütün partiyi de, bütün ARGK’yi de böyle değerlendirmeye çalışıyoruz. Özel savaş rejimine istediğimiz gibi vuramasak da, henüz boyun eğilmiş veya onun acımasız iradesi sonuca gitmiş değildir. Türk Genelkurmayı her ne kadar acımasızsa ve kesin bitirmek istiyorsa da, biz ona başarı şansını vermedik. Bu da bizim açımızdan son derece önemlidir.
O mutlaka başarmak, geçen yaz bizi bitirmek istiyordu. Sonra da güzün olmadı kışın, bilemedin bu baharda, martta dedi, daha sonra işte bu yazda bitirmek istiyordu. Bu şansı onlara vermemek bizim açımızdan çok önemliydi ve bunu kısmen başardık diyebiliriz. Ama tam istediğimiz gibi vurmaktan uzağız. Lanetli bir tarihin sayfaları altında kalıp gitmememiz için de, şu andaki durumumuz çok önemlidir. Hatta bu çalışmaları bu haliyle bile götürmemiz, sizleri böyle karşılamamız yine çok önemlidir. Tarihe bakmayı bilmeniz lazım. İmha tarihi, ihanet tarihi ve düşmüşlük tarihine bakmanız gerekir.
Bunu biraz anlarsanız bu gündeki duruşu, bugün böyle oligarşik rejim karşısında konuşmanın ve onunla böyle savaşmanın ne kadar büyük bir olay olduğunu rahatlıkla değerlendirip tespit edebilir, kendinizi de çok mutlu, öfkeli ve intikamcı kılabilirsiniz. Ben bunun nedenlerini çok yönlü olarak yine anlatacağım. Bin defa anlattım, gerekirse bin defa daha anlatırım. Ben öyle sandığınız gibi bir adam değilim. İşimi bilirim, bildiğim kadar da inadım var ve sen de bunun içindesin.
Bundan sonra kendinize özgü yaşam yok. Halk olarak bütün yaşam devrimci çizginin denetimi altına alınmıştır ve gittikçe hükmünü yürütecektir. Buna tepki duymaya, bununla yetersiz uğraşmaya gerek yoktur. Büyük özgürlük hamlesini güçlü karşılayın, güçlü katılın ve elinizden geldiği kadar sağlam bir savaşçısı olun. Biz kimsenin sırtına kaldıramayacağı yükü yüklemiyoruz. Ama herkesin de yapabileceği bir iş vardır. Hepinizi bu işi görmeye ve gereklerini yerine getirmeye çağırıyorum. Bunu yapacaksınız, bunun şakası yoktur, bunun ucuz tartışması da yoktur, iş iştir ve gerekleri yerine getirilecektir. Yani oligarşik rejimin size yakıştırdığı ad, sizi içine sürüklediği kargaşa ve laçkalık bitsin. Bu kadar özüne, insanlığa ters, kimliğine ve cinsiyetine ters yaşam bitsin.
Daha fazla kendiniz için olan, halkımız ve ülkemiz için olan ve dolayısıyla insanlık için olan yaşam layığımız olsun. Bizi bu teskin edebilir, rahatlatabilir. Bunun dışında hiçbir yaşam, hiçbir para, pul, hiçbir çıkar asla bizi tatmin edemez. Böylesi bir yaşamı elimizin tersiyle itmeliyiz. Biz böyle yaptık ve gördüğünüz gibi bu gerçekliğe ulaştık. Yine böyleyiz, yani başka türlü değerlendirilmem ve kullanılmam mümkün değildir. Bağlı olmaya geliyorsunuz, Önderlik kimdir, nedir diye soruyorsunuz, selam vermeye çalışıyorsunuz. Ben buyum işte. Önderlik, sizden daha fazla size yakın, sizden daha fazla sizi yürüten güçtür. Bugün farkında olmazsanız, yarın veya mezarda farkına varırsınız. Önderlik deyip geçmemek gerekiyor. Akıllı olun, iyi anlayın ve zamanında karşılık verin, bu sizin çıkarınızadır ve kişiliğinizin zaferi olur.
Görüyorsunuz, biz halk gerçekliğimize karşı etkili, tepkili ve eleştirisel olmaya çalışıyoruz. Bu gereklidir. Bunun yanında doğru yolu çok net olarak çizmeye çalışıyoruz. Zaten katılmışsınız, bizim istediğimiz bundan sonrasının kesin zaferini ve sağlam tarzını yakalamanızdır. Bu zafer mümkündür. İlk ve son defa bu bir zafer imkanıdır. Onu elden bırakmamaya büyük özen gösterin. Bunun için her şeyimizi ortaya koyalım, kesin başarıdan başka hiçbir şeye fırsat vermeyelim. Bütün bunlara benden daha fazla sizin ihtiyacınız vardır. Belki şimdiye kadar istediğiniz gibi katılamadınız, kendinizi yargılayamadınız, ama bundan sonra da bu başarı şansınız var. Onu mutlaka müthiş bir şekilde ve asla tarihte yapılamadığı gibi yapacak ve sizden her şeyin çalınıp çırpılmasına bundan sonra dur diyeceksiniz. Bundan sonra kendimiz için düşünürüz, çalışırız, var ederiz, koruruz, geliştiririz ve biliriz.
Bütün bunlar önemli, umarım bunlarla kendinizi yeniden büyütmeye çalışırsınız. Kalan ömrünüzün bu dönemini, bu büyük doğruların hizmetine verebilirsiniz ve vermek için de büyük çaba gösterin. Düşünün ki, kimse emretmiyor, herkes kendi tutkularıyla kendini bu işe veriyor. Zaten üsten emir ve dayatma oldu mu, orada bürokrasi ve ağalık olur. O yok, tamamen özgürlük var. Özgürlük bu anlamda en büyük otorite ve en büyük emreden kuvvettir. Sizde özgürlük tutkusu oldu mu duramazsınız, dünya birleşse sizi durduramaz. Bizi durdurabildi mi? Ama sömürgeci ve işbirlikçi egemenlik içine girdin mi, gücün ne olursa olsun bitersin. Bunun etkisini yaşayan kadromuz, militanımız kesin başaramıyor ve bela oluyor, ama birisi özgürlük yoluna girdiğinde ve bunun yöntemini tutturduğunda kimse onu tutamaz. Örneğin ben tekim ve kesinlikle hiç kimse beni durduramıyor.
Bu partililer beni öyle taşıma, yürütme ve savaştırma hareketi değil, kusurlarıyla ve zayıflıklarıyla beni durdurma hareketidir. Biz şunu da kanıtladık: Önemli bir kısmı kontra hareketi gibi çalışıyor, ama tek olmama rağmen şu anda korkunç güçlüyüm. Zaten geçenlerde Doğan Güreş, “Bu işler Apo’nun işleri olamaz” dedi. Aslında tepeden tırnağa benim işim, nefes nefese herkesi böyle görüyorum, ama o hafızasına sığdıramıyor. Adam haklı, böyle bir olayın olmaması gerekiyor, ama onun anlamadığı sırlar ve anlamadığı bir ruh var, anlamadığı dünya var, kişilik var ve bunlar iş yaptırır. Bunu anlamanızı istiyoruz. Bunu böyle anlar ve özgürlükçü olursanız, hiç kimse sizi durduramaz ve sizden de epey önder kişilik çıkabilir.
Sabırlı olun ve düşünün. Ben öyle bildiğiniz gibi bir hareket değilim. Düşünce ve duyum gücü çok yüksek, planlama gücü çok olan, ölçme biçme yönü ağır basan bir yürüyüş tarzım var. Üslubu, tarzı ve temposu çok yerinde olan bir yürüyüş tarzım var. Siz de böyle oldunuz mu öndersiniz, hatta ulusal düzeyde bile sürükleyici olabilirsiniz, kendinizi her çevreye sığdırabilirsiniz. Böyle olmak çaba istiyor, bizi kavramayı gerekli kılıyor. Bu anlamda ben size yardımcı olabilirim veya beni anlamanız, yaşamanız size büyük bir yardımdır. Yardım almaya geliyorsunuz veya halkımız yardım istiyor, ona en büyük katkı kendinizi böyle yaratmak ve böyle sunmaktır. Nitekim bunun büyük bir yardım olduğu da ortaya çıktı.
Eskiden halk, “hangi dünya devletleri bize yardımcı olur” diyordu. Eğer bütün dünya devletleri yardımcı olsaydı, bu hareket böyle doğmaz ve bu halk böyle yaratılmazdı. En büyük yardım, insanın kendini yetiştirip sunmasıdır. Bunu kendi gözlerinizle gördünüz. Kendiniz de böyle yapın, bu kendinize de ve halkımızın kendisine de en büyük yardımdır ve hatta insanlık bile bu yardımdan nasibini alır.
Temelde bir halkı kendi içinde özgürce üretmeye çalışırken, onları yaşadım. Demin söylediğime geldim; kendilerini bulmaya, kendileriyle tanışmaya çalışıyorlar ve kesinlikle çok amansız bir Önderlik bağlılığı var. Önderliği çok görmek isterler, aslında orada kendilerini görmek istiyorlar veya benim şahsımda kendilerinin kazanılmış gerçeğine kavuşmak istiyorlar. O konu da tabii anlamlıdır. Yitirilmiş kişilikler, yitirilmiş bir yaşamın kazanılma sahasını bizde görmek istiyorlar. Bu doğrudur. Biz de tanışmayı şöyle yapacağız: Kendini gör, kendini geliştir, kendini büyüt, bu sizin için de geçerlidir. Görme resimlerde de olabilir, filmlerde de. Beni şu anda da belki bir resim gibi görebiliyorsunuz, belki bir film gibi, fark etmez. Ben sizi hiç görmeyebilirdim de. Ama görerek de etkilerim, görmeden de etkilerim ve kuşatırım. Görmeyi şu temelde sağlama bağlayacağım: Bazı temel amaçlarımız var. İşte ülkeden, halkın gerçekliğinden bahsettiniz; mutlak onu çalıştırır, mücadelenin hizmetine sokarım, ona yol aldırırım, ama onu birebir tanımam. Seni kesinlikle bir vatanseverlik yoluna, halkın gerçeğini şu veya bu düzeyde tanımış biri haline getirirsem, bu bir tanışma olur ve bunun bir anlamı vardır. Bunun dışında tanışmanın fazla bir anlamı yoktur. Kim olursan ol, nereden gelmiş olursan ol, yine de gel. Tanışmak, sağlam ilkeler gerçeğimizin can alıcı kısımlarıyla olmalıdır.
HALKLAR ÖNDERİ ABDULLAH ÖCALAN
YORUM GÖNDER