PARTİ TARİHİ 23.BÖLÜM (SON)
PARTİ TARİHİ 23.BÖLÜM (SON)
0 Yorum
1483
09-10-2021
 

PKK'yi hem içten, hem dıştan içeriye sızdırdıkları ajanları ile içten çökertecek. Kendisi de dıştan böylece işini bitirecekti. Aslında Güney Batı'da bu uygulandı. İçerde dediği biraz da Terzi Cemal'di. Özel Savaşın en üst düzeydeki içimizdeki ajanı. Bu uyguluyordu planı. Aslında orayı bitiriyor. Amacı ana karargaha gidebilmek. Oradan başlayarak partinin işini bitirmek. Bunu yapmak istiyor. Tabi ki peş peşe grupların gönderilmesiyle müdahalelerle bunun önü alınabildi. Katledilecek arkadaşlarda öyle katledilmekten kurtarıldı. Terzi Cemal bütün bunları bilmeyen biri değildi. Çünkü daha ’87'de 3. Kongre sonrasında kendisi bizzat yargılanmış, yargılanmada idam kararı verilmiş. Bu karar Parti Önderliği tarafından bozulmuş, onaylanmamış. Öyle kurtulmuş idamdan. Yargılamaları idamın ne anlama geldiğini en iyi bilen biri. Çünkü kendisi somutta yaşamış. İkincisi 4. Kongre'de alınan karar var. Merkez ve Parti Önderliğinin onayını almadan hiç bir idam kararı uygulanmayacaktı. Bunu da biliyor. Bunu da bilmesine rağmen bu kadar insanı katlediyor. Bunları bilmeyen biri değil. Dikkat edilirse, idam ettikten sonra haber veriyor. Git de ispatla bunu bir kişi değil, beş kişi değil, 17 kişi. Ardından harekete böyle bir sorun bırakılıyor. Ki Terzi Cemal bunları başarmışsa, bu onun marifetlerinden değil. Biraz marifetleri var ama esas olarak oradaki kadro yapıyor. Oradaki yapı parti olayından uzak olduğu için, T. Cemal bunu değerlendirerek bu sonuca gitmiştir. Yoksa orada bir partili olsa, biraz partiyi dayatsa, T. Cemal bunları yapamaz üstelikte T. Cemal'in kendisi idama giderdi. Bir savaşçı arkadaş sadece 4. Kongre'nin kararını hatırlatıyor. O da gücü yok. Bu kararı dayatabilmek, uygulayabilmek için. Karşısındaki biraz laf eden biri. Bu arkadaşı da aldatıyor.

'Evet karar öyledir ama Parti Önderliği demiş, olağanüstü durumlarda eyalet koordinatörleri böyle bir yetkiyi kullanabilir.' Bu biçimde bir izahla inandırıyor. 'Durumumuz tehlikede, yoksa diğer arkadaşlarda gidecek. Gücü kurtarmak için, örgütü kurtarmak için partiden de habersiz olsa bunları katletmek gerekiyor.' Ve kimse artık bir şey demiyor. İnandırıyor da. Dediğim gibi o arkadaş biraz diretebilse aslında bunu yapamayacak. Orada ki parti yapımız zayıf olduğu için, yetmezliği yaşadığı için, örgütü biraz çok geriden ve bazı yönleriyle yaşadığı için orada örgüte sahiplik yapamıyor. Terzi bunu bildiği için bundan yararlanıyor. Hatta öyle yapıyor ki, -kendisi de söylüyor, arkadaşlar da söylüyor- 'Ben başlattım diğerleri tamamladı' diyor. Ve doğrudur. Aslında yapıyı ona hazırlamış, öyle bir şartlandırmış ki geçmişteki pratiğin olumsuzluğunun nedenleri olarak ajanları göstermiş. Bu pratikte başarısız olan arkadaşlar buna inandığı için, 'Demek ki bizi başarısızlığa götüren bunlar. Öyleyse tüm intikamlarımızı bunlardan alalım.' Bununla dolduruyor ve hepsi bir canavar kesiliyor. Yani Terzi'yi aşıyorlar.

Terzi'dir bu duyguyu yaratan. Onlara gösteriyor, 'sizi başarısızlığa götüren bunlardır. Bunlar ajandır.' Bunlarda inanıyor. 'Bu işte bir iş var. Ajanlar var. Bu başarısızlıkların nedeni budur, kayıpların nedeni budur. Bizi işletmiyorlar.' Bu temelde donatıyor, koşullandırıyor. Ondan sonra 'İşte ajanlar' ve bunları ajanların üstüne gönderiyor ve bunlar da, artık ne kadar intikam duyguları varsa bunu konuşturuyorlar. Böylesi suçlar işletiyor. Bu duruma getiriyor. Tabi ki katledilenler katledildi, gerisi çok büyük bir sorun oldu. Bir kesimi katliamcı olmuş, bir kesimi işkenceci olmuş, bir kesimi Terzi'nin uygulamalarına, kararlarına katılmış. Bu, insanlarda çok derin yaralar açar tabi. Birde bu insanları bu durumdan kurtarmak çok önemli ve çok özen gerektiriyor. Öyle kolay değil, İşte bu arkadaşları bu durumdan kurtarmak için de çok büyük çabalar gösterildi. Ve hala da gösteriliyor. Bir kesimi biraz bu psikolojiden kurtarıldı. Hala bir kesimi kurtarılmış değil.

Bildiğiniz gibi 93 ateşkes sonrası, hem düşman yüklendi, hem Parti Önderliği yüklendi. Bu günkü bildiğimiz gelişmeler böyle ortaya çıktı. ’93, düşmanın her açıdan kaybettiği, PKK'nin kazandığı bir yıl oldu. Mücadele öyle bir düzeye geldi ki, gerçekten TC'yi her yönüyle çıkmaza soktu. Siyasal, sosyal, ekonomik ve askeri çok ciddi sorunlar yarattı. TC bundan çıkmanın yollarını arıyor. Hala da bulmuş değil. Bunu gören emperyalizm TC'ye, sahiplik yapmaya kalkıyor. Biraz da kendini kurtarmak için, bu sahipliği yapıyor. Her ne kadar Tansu hanım 'Benim çabalarım sonucudur' dese de, bunlar doğru değil. Sistemin çabalarından ötürü. Çünkü sistemden gedik açılıyor. Bu Türkiye üzerinden açılıyor. Bu halklar açısından, sosyalizm açısında önemli bir sonuç yaratıyor. İşte Emperyalizm bu gediği kapatmaya çalışıyor. Buna yol vermemeye çalışıyor. Bunun için de TC'yi ayakta tutmaya çalışıyor. PKK'ye karşı tavrını geliştirmesinin nedeni budur. PKK'nin mücadelesi öyle bir düzeye gelmiş ki, gerçekten TC'nin her yönüyle çıkmaza sokulduğu bir durumdur, düzeydir, aşamadır. Halkın kazanıldığı bir aşamadır. Sorun nedir? Kazanılan bu halkın örgütlendirilip, savaştırılmasıdır. Yaşanan süreç budur.

Eğer bu gerçekleştirilirse, TC'nin işi bitiktir. Şunu da belirtmekte yarar var. Bahara kadar veya en fazla yaza kadar TC eğer fazla bir sonuç alamazsa, ciddi bir kayıp yaşamazsak gerçekten gelişmeler daha farklı bir boyutta olacak. Türkiye cephesinde de çok önemli sorunlar ortaya çıkacak. Buna da hazır olmak gerekir. Sadece Kürdistan'da değil, Türkiye cephesinde de önemli gelişmeler ortaya çıkacak. Şimdi savaşımız öyle bir düzeye gelmiş ki bundan sonrası artık öncüye kalıyor. Taktik önderliğe kalıyor. eğer taktik önderlik, yani kadro, görevini gerçekten yaparsa, zamanında yaparsa bu süreç yeni kazanımlarla ortaya çıkacak. Yani en azından bir alanın kurtarılması gündeme gelir. Her şey, denilebirlir ki artık öncülüğe kalmış. Yani ne bizim halkı kazanma diye bir sorunumuz var, ne savaşçı sorunumuz var, ne teknik malzeme, ne de lojistik sorunumuz var. Bizim bu anlamda, hiç bir sorunumuz yok. Üslenme sorunumuz yok. Tek sorunumuz, bütün bu gelişmelere cevap verecek, bunu sonuca götürecek öncü kadronun içinde bulunduğu geri durumdur. Eğer bunu aşarsa devrim zafere gidecektir. Aksi taktirde burada kaybetmek de mümkündür.

Yaşanan süreçte gelişmelerin ulaştığı düzey gerçekten çok önemli bir düzey. Aynı zamanda kritik bir düzey. Kazanmaya da açık, kaybetmeye de açık. Biraz da böyle bir süreçtir. Yaşanılan günler, hiç de öyle rahat yaşanacak günler değil. Oldukça tehlikeli günler. Çünkü, her türlü gelişmeyi bağrında taşıyan günler. Eğer dikkatli, duyarlı olmazsak temel sorun görünmez ve çözümlenmezse buradan çok şeyi kaybetmek mümkün. Gelişmeler de oldukça hızlı ve günlüktür. Bütün bu gelişmeler yakından takip edilecek, bundan sonuç çıkartacak, bütün bunları devrimin lehine örgütleyecek kadro gerekiyor. Bizde de kadronun biraz zayıflığı var, yetmezliği var. Bu önemli bir sorun. Bunu şimdi parti esas olarak aşmaya çalışıyor. Burada düzenlenen devre de biraz bu amaçladır. Bu devreye bunun için bu kadar önem veriliyor. Bunun bilinciyle yaşamak, bunun bilinciyle sorunlara yaklaşmak gerekiyor.

1993'te bir de bu Zele'nin durumunu ele almakta yarar var. Biliyorsunuz ateşkesten sonra o kamp oluşturuldu. Oraya biçilen rol, taktik bir roldü aslında. Orada, o çalışmaların başında bulunan Ferhat arkadaş, sürece de sağdan yaklaştı. O taktik ilişkiye de sağdan yaklaştı. Örgütü oraya bağlamak istedi. O ilişkilerde boğmak istedi. Buna inandı, inandırıldı. Zele'de yapılan gerçekten, oradaki gücü, parti gerçeğinden uzaklaştırmadır. Orada parti dışılığı yaşatıyor. Biraz da hesapları var. Gerçekten şuna biraz inandığı ortaya çıkıyor. Ona göre ’92’deki Güney Savaşı ile birlikte PKK bitmiştir. PKK’nin önderliği her an tasfiye olacaktır. Geriye PKK’nin biraz mirası kalıyor. Ona nasıl sahiplik yapacak? İşte Zele'deki gücü biraz onun için tutuyor orada. Biraz da onun için kendine göre şekillendiriyor. Oradaki çalışmalar biraz da geride, bunun için alıyor. Tek bir adamı oradan sağa sola göndermek istemiyor. Çünkü o güce dayanarak partiye egemen olacak. Biraz da böyle bir hesap var. Bir Kadın Kongresi var, iki üç ay sürüyor. Dünyada görülmemiş bir şey. Aslında kendisi de iyi biliyor kongrenin öyle aylarca sürdürülmeyeceğini. Bizim bir parti kongremiz. En fazla beş gün sürer. Bilemedin yedi gün sürer. Bilerek bu süreci kongre adı altında uzatmıştı. Burada amaç böylesi bir çalışma adı altında orada tutmaktı. Kendisine 'oradaki güç azaltılmalı, boşaltılmalıdır' talimatı veriliyor. O bu talimatı uygulamıyor. Ki daha savaş sonrası, giderek yavaş yavaş, kış eğitimi olacak. Eğitim gücüdür önemli ölçüde eğitim verilecek.

Baharla birlikte kamp önemli oranda boşaltılacaktı. Fakat yapmıyor. Orada kendine göre bir şey tutturuyor. Kendini lider ilan etmemi dersin. Parti ilan etmemi dersin. Parti olanaklarını kendisi için kullanmamı dersin. Halka para dağıtma. Bilmem ne dağıtma. O aşiret reisleri usulüyle. Güney'de öyle bir şey yapıyor. KDP ve YNK ile süzümona ilişki geliştiriyor. Kendisini çok başarılı görüyor. Bunu da işliyor yapıya. Yapıyı Önderlik'ten de Parti'den de koparıyor. Kendine göre biçimlendiriyor. Ve en son KDP ile görüşürken. Haftanin'de KDP'nin karakolu vuruldu. Bu biraz da bilinerek yapıldı. Bu yatırmak istiyordu işleri. Bu da bir tutumdu. Partinin tutumuydu. Ki zaten parti taktiği kendisine sürekli dayatılıyordu. O buna müthiş tepki duyuyordu. Fakat açıktan da bir şey diyemiyordu. En son Parti Önderliği'nin talimatı kendisine iletildi. Durumu biraz fark edildi. Basına çıkmaması söylendi. Çünkü orada biraz durumu anlaşılıyordu. Tabi ki bu tavrı biraz anladı. Ardından, 'Güney taktiği şudur, buna bağlı kalınacaktır.' denildi. Bu bir grubu, -yanında çalışan bir grubu- hazırlayıp telsize getirdi. Telsize çıktığımda baktım bir gurup karşıma çıktı. Biraz şaşırdım. Adeta yapının bir kararıymış gibi -aslında kendi durumunu böyle gösteriyor- yapı ile örgütü karşı karşıya getirmek istiyor. Bu kez de niyeti oydu. Ardından o görüşmeye gittiğinde o karakol baskını yapılınca büyük bir öfke duydu. 'Bu benim prestijime yönelik bir şeydir' dedi. 'Ben görüşmedeyken niye yapıldı. Ya öncesinde, ya sonrasında yapılsaydı.' dedi. Aslında yapılmasına kesinlikle karşı. Öyle ifade ediyor. Halbuki o eylem onun girişimlerini biraz zedeledi. Ona büyük bir öfke duydu. Onun üzerine 'karışmayacaksın' denildi. 'İlişkilere girmeyeceksin, uzak duracaksın' denildi. Tümüyle durumu ortaya çıkınca kendini yere attı. Bu defa sorun yarattı. Niye? Çünkü düzeni yıkıldı. Onun da öyle durumu ortaya çıktı.

Tabi tüm boyutlarıyla bilinmiyordu. Sadece genel bazı yönleriyle biliniyordu. Ne zamanki bu müdahaleler geliştirildi. Biraz da raporlar geldi. Arkadaşlar geldi. O zaman gerçek durumu ortaya çıktı. Çıkan gerçek durum, bunun gerçekten işbirliğine yattığıdır. İşbirlikçi çözüme yattığıdır. Artık Celal onlar mı onu bu duruma getirdi? Kendisi mi onlarla bütünleşti? Orası o kadar önemli değil. Ki Celal Talabani aslında ona epey bel bağlıyordu. Parti Önderliği'ne de işte 'Ferhat'ın yoluna gel' diyor. Böyle bir sözü var. Tabi ki yol dediği belli, ama hangi yol? Aslında Celal onların dediği doğrudur. Zele'yi, Ferhat'ı boşuna orda tutmuyor. Ona dayanarak şunu geliştirmek istiyor. Önce Ferhat'tan başlıyor. O biraz kendilerine göre yaklaşıyor. O örgütlerin yapılanışı belli. Biraz aşiret temelinde feodal örgütlenmedir. Akrabalık bağına dayalı bir örgütlenmedir. Onlar biraz böyle olduğu için. Sanıyorlar ki PKK'de de bu böyledir. Ferhat işte Başkan’ın kardeşidir. Oradan kazanırlarsa PKK'nin üzerinde istedikleri şeyi geliştirebilirler. Hiç olmazsa bölseler bile yine faydadır. Celal baktı, yok aslında PKK'deki durum böyle değil. Ne yaptı? Onunla sonuç alamayacağını görünce, Başkan’ı o sahaya çekmek istedi. Aslında çok uğraştı. 'Gel oraya, her şeyi yap. Sen yönet'

Aslında bu emperyalizmin de isteğiydi. Oraya çekmek, orada rehin almak. Orada istediği gibi yatarsa onların planına yatar, yatmazsa rehin tutup işlemez kılmak ya da kelleyi uçurmak. Tabi ki Başkan bunu biliyordu fark etti. Çoktan bunla uğraşıyorlardı. Bu olmayınca tümüyle artık Ferhat'a dayandılar. Ferhat'ta onlar farklı sonuçlar yaratacağını sandılar. Tabi ki Ferhat'ta da boşa çıktı. Şimdi yeni bir arayışları başlıyor. Kısaca toparlamak gerekirse sonuç olarak. Bizler açısından ortaya çıkan bir sonuç, PKK gerçeği nedir? Bizim kendi gerçeğimiz nedir? Bu ortaya çıktı ve görev olarak önümüze şu çıkıyor, gerçekten PKK'lileşmeye niyetli miyiz? PKK'li olabilecek miyiz, olmak istiyor muyuz? Eğer bu sorulara cevabın 'Evet' ise o zaman, nasıl PKK'lileşeceğiz? Bu sorunumuzu nasıl çözeceğiz? Bu çıkıyor önümüze. Yani PKK'lileşmeyi nasıl başaracağız? Bu her birimizin sorunu. Birçok arkadaş derin yanılgı içinde. PKK'nin bazı yönlerini anlamakla PKK'li olduğunu söylüyor. Bu doğru değil. Hele hele bazıları bazı yetkileri elde etmekle iyi bir PKK'li olduğunu sanıyor. Bunların doğru olmadığı bu ortaya koyduğum tarihten de rahatlıkla anlaşılabilir. Hele hele PKK'de sorumlu olmak, yetkili olmak sanıldığı kadar kolay bir olay değil. Şunu iyi bilmek gerekiyor. PKK'de sorumlu olmak, yetkili olmak demek, ateşten bir gömleği giymek demektir. Eğer bunun hakkını vermezsen, gerçekten bu seni yakar. Seni de yakar, yanındakileri de yakar, tarihi de belki yakar. Onun için bu olaya doğru yaklaşmak gerekiyor.

Biraz tarihi anlatırken, kendimi de anlattım. Anlatırken şüphesiz burada çeşitli amaçlar güttüm. Hem ben neyim? Tanımanız için. Çünkü birlikte mücadele veriyoruz. Benim ne kadar, güvenilir bir kişi olup olamayacağımı bilmeniz için, bu konuda yanlışlık yapmamanız için. Hem de benim mücadele pratiğimde ortaya çıkan çok çarpıcı gerçekler var. Bunlardan dersler çıkarmanız için. Yani bizim yaşayıp ve yaşattıklarımızı, sizin yaşamamanız ve yaşatmamanız için.

CEMİL BAYIK (HEVAL CUMA ) 23.BÖLÜM (SON)

 

 

YORUM GÖNDER

ZİYARETÇİ YORUMLARI

BENZER KONULAR

PARTİ TARİHİ (1.BÖLÜM)

PARTİ TARİHİ (2.BÖLÜM)

PARTİ TARİHİ (3.BÖLÜM)

PARTİ TARİHİ 4.BÖLÜM

PARTİ TARİHİ 5.BÖLÜM

PARTİ TARİHİ 6.BÖLÜM

PARTİ TARİHİ 7.BÖLÜM

PARTİ TARİHİ (8.BÖLÜM)

PARTİ TARİHİ (9. BÖLÜM)

PARTİ TARİHİ 10.BÖLÜM

PARTİ TARİHİ (11.BÖLÜM)

PARTİ TARİHİ 12.BÖLÜM)

PARTİ TARİHİ (13.BÖLÜM)

PARTİ TARİHİ 14.BÖLÜM

PARTİ TARİHİ 15.BÖLÜM

PARTİ TARİHİ 16.BÖLÜM

PARTİ TARİHİ (17.BÖLÜM)

PARTİ TARİHİ (18.BÖLÜM)

PARTİ TARİHİ (19.BÖLÜM)

PARTİ TARİHİ (20.BÖLÜM)

PARTİ TARİHİ (21.BÖLÜM)

PARTİ TARİHİ (22.BÖLÜM)

PARTİ TARİHİ 23.BÖLÜM (SON)

BÜYÜK ÖLÜM ORUCU DİRENİŞ GERÇEĞİ