SAMİMİYET…
Karşılıklı güvene dayalı bir ilişkilenme biçimidir Samimiyet… Karşılıklı ve çıkarsız olduğu için aslında çoğu zaman konuşmalar da yersizdir samimiyette. Taraflar arasında yaşanan duygudaşlıktır bir bakıma…
Hakların ve hukukların çok ötesindedir, ortaklaşarak çoğalmadır. Çoğaldıkça hesabın ve çıkarın ne kadar faydasız ve bir kirlilik aracı olduğunu gözlerin içine sokandır samimiyet…
Kırılgan değildir; eğilip bükülmez. Hatta bazı yersizliklerin hoşgörüsünü bile kendi bağrında taşıdığından dolayı kimsenin aklına acaba’lı cevapları olan soru işaretlerini düşürmez… Hiçbir koşul altında samimiyet test edilmez. Çünkü her iki taraftan birini rencide eder, çirkinleştirir her şeyi!
İnsanların bütün hayatları boyunca denemeye tabi tutulmaları kadar kirli ve itici bir şey yok. Deneme ve bununla bağlantılı olarak test etmek aslında insani bir şey değildir. Kimseyi test etmenin anlamı olmadığı gibi bütün samimiyetin altına dinamit yerleştiren temel mesele de işte bu test etme ve deneme dönemleridir.
Çünkü hayatın akışkanlığı içinde samimiyetin kuralı ve tabiatı gereği teste dayalı bir süreç sağlıklı bir şekilde ortaya çıkmaz. Altına yerleştiren her dinamitte olduğu gibi bu alanda da benzeri bir sonun yaşanılması kaçınılmaz olur.
Tüm bunların ışığında içinden geçilen döneme baktığımızda; sürecin bir samimiyet havasını taşıdığını iddia etmek çok güçtür.
Ortada samimiyete dair en ufak bir iz bile yokken bir de bu samimiyetin teste tabi tutulması sürecin ve sözü edilen gelişmelerin ne kadar da ham bir hayal olduğunu ortaya koyarken, buna izahat getirmeye çalışmak da başlı başına başka bir mesele olmakta.
Özellikle Paris’te alçakça katledilenlerin ardından yapılan bu ucuz ve sıradan yaklaşımlar; ne bir barışı tesis edebilir ne de kürtlerin samimiyetine muvaffak kılabilir herhangi birini.
Sözü edilen samimiyeti daha geniş bir biçimde de ele alabiliriz pekala;
Saldırıların sürdüğü, her fırsatta ölümün/öldürmenin dayatıldığı insanlara sorunu çözmek istiyoruz demek ne samimiyettir ne de insani bir söylemin herhangi bir çerçevesidir. Kan döken siyasetin barışa dair herhangi bir imar planı olmadığı gibi samimiyetin karinesine de yazacağı herhangi bir not olamaz. Ondan dolayıdır ki; bu dönem içerisinde samimiyet kelimesinin altını dolduracak doğru düzgün bir gelişmenin olduğunu iddia edebilmek neredeyse imkansız.
Herhalde herkes Kürtlerdeki metaneti ve samimiyeti iyi gördü. Fakat bu metanet ve samimiyet kırılgan değildir, geçmişteki dönemler bunun en iyi örnekleridir. Çünkü kürtlerin samimiyeti neredeyse bin yıllık geçmişe sahiptir.
Metanet ise kürdistanın ve kürtlerin yaşadığı bu toprak parçasının temel bir vazgeçilmezidir. Öteden beri hayatla olan mücadelenin içinde metanetin yeri var olagelmiştir bu kadim topraklarda. Bedelini ödediği bir hayatın muhacirleri olsalar da; Kürtlerin metaneti ve samimiyeti deyim yerindeyse genetik bir yapıya ve toplumsal ahlakın yazılı olmayan kuralına dönüşmüştür.
Elbette bu durumu hem dost bilmektedir hem de düşman! Bundan dolayıdır ki; bir iki sözle kürtlerin metanetini ve suskun öfkesini sonsuza dönüştürmek pek de mümkün olmayacaktır. Ondan dolayı da; samimiyetin karşılıklı ilişkilenmesi önümüzde duracaktır.
Ya bu ilişkilenme biçiminin gereklerine göre davranılacak, ya da bedeli ödenen hayatların sunduğu paya herkes rıza gösterecektir. Bu elbette sadece kürtlere özgü bir yazgı olmadığı gibi Türkiye için de yazgının değişimi mümkün olabilir. Önemli olan bunun bedeline inanmak/göze almak ve gereğini samimiyetin doğasına indirgemektir…
JAN ARARAT
YORUM GÖNDER