APOCU MİLİTAN KİŞİLİK (7.BÖLÜM)
SAĞLAM BİR BAŞLANGIÇ HERKES İÇİN BELiRLEYİCİDİR:
Yapacağımız değerlendirmeler sizi gerçekliğimize, savaş gerçekliğimize ulaştırmaya, daha çok da bunun önünde engel teşkil eden ne varsa onları kaldırmaya yöneliktir. Bunu mutlaka hem de ertelemeksizin başarma zorunluluğu vardır. Uzun süredir biz bunun temellerini oturtmaya çalıştık. Fakat buna rağmen çeşitli sahalarda yürümeyi bilememe ve tökezleme sıkça yaşanan durumlar oldu. Kabul edilmesi gerekeni esas almıyorsunuz. Yürüyüşünüz yetersiz ve oldukça da çarpık. Ne istiyorsunuz? Sıradan bir ortaya atılmak bile insana çok şey yaptırıyor. Yıllardır bu temel çizgi altında, parti çizgisi altında, vurgulanan talimat ve perspektifler altında halen sağlam bir yürüyüşe, bir komuta yürüyüşüne ayak uyduramayışınızı kendinize sormalısınız. Kişilik yapılanmanızda çok ciddi hastalıklar var. Devrimcileştirme çabaları çok az etkili oluyor.
Devrimci değerleri mevcut kişiliğinizin bir süsü, bir elbisesi olarak kullanıyorsunuz. Temelde devrimci kişilik içinde erimeyi ve devrimci değerlerle kendinizi biraz daha güçlendirmeyi esas almıyorsunuz. Bu kesinlikle yanlış ve başarıya götürmeyecek bir yaklaşım tarzıdır. Gidilen alanlarda bu, kendini daha da kökleştiriyor. Bunun nedenlerini hep kendimize soruyoruz. Belki yaptığınız çalışma sizi de tatmin etmiyor, ama geçinip gidiyorsunuz. Devrimci bir çalışma benim gösterdiğim çalışma tarzıdır. Bunun tersini uygulayan affedilemez bir kişilik olur ki, çoğunuzun yaşadığı da budur. Bu ne biçim kişilik? Bu kişiliği niye yaşıyorsunuz, bu kişilik size ne kazandırıyor? Ruhunuzdaki, vicdanınızdaki bu sorumsuzluğun, duyarsızlığın nedenini anlamıyorum. Kendisini oldukça bırakmış bir kişilik mi söz konusu? Kimse böyle yaşayamaz. Bu yapıyla yaşamak mümkün değil. Kendinizi oldukça gizleyip, düzeni ve parti sistemini de yanıltarak yaşayabileceğinizi sanıyorsanız o zaman büyük bir gaflet içindesiniz demektir. Oysa biz korkunç bir çabayla uğraşıyoruz. Fakat sizin yaklaşımınız doğru değildir. Ciddi askeri, siyasi sorunlar karşısında planlı değilsiniz. Çok güçlü olanları da pratiğe gönderdik, halen sesleri solukları çıkmıyor. Rahat koşulların da, zor koşulların olduğu yerlere de gönderdik. Tümünün benzer özellikleri söz konusudur.
Çok iyi biliyorsunuz ki, yaptıklarınız dönemi kurtarmaya yetmiyor. Güç ve zor durumu lehine çevirmiyor, halen de "varım" diyorsunuz. Bu, yanılgıya götürür. Haddinden fazla iddia zayıflığı var. Hedefi bir biçimiyle, bir aşamasıyla kazanma tutumları çok ölüdür. Bizim önderlik tarzımıza rağmen bunu böyle yapıyorsunuz. Fakat bizim durumumuz öyle değil. Biz böyleyken, sizin neden tam tersi bir durumda olduğunuza hayret ediyorum. Yani en zor yaşamı kabul ediyorsunuz, zorlukları kabul ediyorsunuz, fakat PKK kişilik tarzını kabul etmiyorsunuz. Madem o kadar zorlukları yaşıyorsunuz, o zaman PKK kişilik tarzına neden yoksunuz? Dağınık mısınız? Bu konuda kendinizi örgütleyemediniz mi? Bu büyük hastalığı üzerinizden atın. Size bırakılsa bu işler durur. Muazzam davranış bozukluklarınız var. Bunlar içinde boğulup gideceksiniz. Bazıları köylü veya esnaf kurnazlığıyla belki bir şeyler alır götürür, ama büyük bir kısmı yerle bir olur. Mevcut durumlarınızı göz önüne getirdiğimizde bu böyledir. Yılların ihmalkarlığını yaşıyorsunuz. Bu yıllara devrimcilikten başka her şeyi sokuşturmuşsunuz. Bu çok kötü bir durumdur. Bazıları, sözümona buradan mezun oldu, fakat sahtekarca, iki yüzlüce bir kişilikle. Tabii bu iyi olmadı. Niye özlü olmuyorsunuz? Bir elbise değiştirir gibi buradan aldıklarınızı hemen bir kenara atıyorsunuz. Sorun sabır, zemin ve zaman sorunu değildir. Zaten onu sunuyoruz. Sizi bunun için rahat bıraktık. Fakat sorunun o olmadığı ortaya çıkıyor.
Sanırım düzenin yonttuğu kişilikler var. Düzenin her bakımdan esir aldığı, kolunu kanadını kırdığı, duyusunu, beynini kendine göre defalarca biçimlendirdiği kişiliklerle karşı karşıyayız. Sanıldığından daha fazla, beşikten günümüze kadar sizi böyle yetiştirdiler. Bu çok kötü bir yetişme tarzıdır. Nereden başlasak sorusuna ve sizi nasıl yaşatmalı sorusuna hep cevap vermeye çalışıyorum. Bu yetmiyor. Bir yaşantıdır kurmuş gidiyorsunuz. Bana göre, nasıl yaşamalı sorusuna daha yanıt vermemişsiniz. Bu soruyu bize de sorun, ama köklü bir biçimde sorun. Hata, nasıl yaşamalı sorusuna yanıt verememektir. Ve bu da yaşama karşı işlenen büyük sapkınlığa dayanıyor. Kendi yaşam pratiğimde yedi yaşımdan şimdiye kadar başarmaya çalıştığım en temel husus, nasıl yaşamalı sorusuna verdiğim kapsamlı cevaplardır. Ben de nasıl yaşamalı sorusuna günlük yanıtlar yetiştiriyorum. Siz ise, yedi yaşınızdan şimdiye kadar size ne verilmişse onu alıp kabul etmişsiniz. Bu, size yaşam diye ne sunulmuşsa onu kabul edip, onu esas alıp, onun üzerine yeni hayallere, yeni rüyalara, yani bu tür çabalarla “devam” demenizden kaynaklanıyor. Başkaları tarafından size kabul ettirilmiş yaşam ölçüleri var. Bunlara vurmuyorsunuz, bunları kırmıyorsunuz. Zaafların etkisi ve gücüyle "bir gün daha böyle gitsin, biraz daha böyle gitsin" diyerek sürüklenip gidiyorsunuz. Devrimcileşememenizin temel nedenlerinden biri de yaşama karşı böylesi bir yaklaşımınızın olmasıdır. Tabii ki doğru devrimci kararlar alıyoruz, doğru değerlendirmeler yapıyoruz, fakat yaşam şekliniz çok berbat olduğu için bu kararları karşılamaya yetmiyor.
Bizim en büyük çelişkimiz siyasileşme ve askeri ordulaşmadır. Çok şey hazır diyoruz, fakat sonuca baktığımızda son derece kötürüm olduğunu görüyoruz. Bir inşa veya inşa adı altında bozma var. Hem de iyi niyetlice yapılıyor, hamalca her türlü çabayı harcıyor. Bunda ısrar etmek demek, o çok geçerli olan "biz adam olmayız, inşa edemeyiz" anlamına gelir. Bunu da kabul etmemiz halinde kaybederiz ve her şey boşa gider. Kendine sevdalanma bu kadar güçlü olduktan sonra sizi nasıl düzeltelim? Kendinize çok fazla düşkünsünüz. Bu kişilikle devrimci doğrultuya hükmetmemiz çok zordur. Düzenin emrine girip kurnazlık yapıp -bu PKK düzeni de olabilir- kendini götürmek eski kişiliktir ve bu kişilik kesinlikle zafere götürmez. Bir yıl önce neyseniz şimdi de öyle olmaya götürür. Karargahlarla konuşuyorum; çabaları var, ama buna rağmen çok zor yol alıyorlar. Siz ise halen devrimci ciddiyete ulaşamamışsınız. Kişilikleriniz bir bebek kişiliği gibi ve bu da çok kötü bir durumdur. Sizi ürkütmek istemiyorum, ama tam askeri düzene girmiş olsaydık sizi tutup yoğurmak gerekecekti. Başınızda saç bile kalmazdı, hepsini yolmak gerekirdi, ama o zaman da yere düşerdiniz. Bunun karşısında biz de bir şey yapamazdık. Kişilikleriniz zaten yıkılmak üzere; emri anlamıyor, kendisini böyle bir şeye hazırlamamış, sadece ağlayıp sızlar. Dayanma gücü, direnme gücü bazı yönlerden güçlü, ama benim dediğim anlamda zayıf. Bir tarafınız sivrilmiş buna karşılık on tarafınız düşmüş. Sadece bir tarafınızın sivrilmesi bazen zararlıdır. Komple devrimcilik ise komple kişilik ister. Bizden neden çok güçlü komutanların çıkmadığını görüyoruz, çünkü komple bir kişiliği yok. İmkan ve olanaklarımız üzerinde ucuz oynama egemen hale gelmiş. Bu duruma getirilmiş, ama bir gün bıraksam dökülür, gider. Zaten birbirine girmeye, kendilerini bırakmaya hazır insanlar var.
Bunun için düşman iddiamıza değer vermiyor. Düşman, "Bir kişinin çabalarıyla zor bela ayakta duruyorlar, yoksa dağılırlar" diyor. O yüzden de hiçbir hak vermek istemiyor. Bu sizin zayıflığınızdan kaynaklanıyor. Savaşçılık çok güçlü olsaydı, düşman çoktan dize gelmiş olurdu. Yeterliliğe ulaşmaktan bahsediyoruz. Öğrenmiş olduğunuz pek çok husus ancak yeterli bir kişilikle anlam ifade edebilir. Bir de çok kötü bir durum oluştu. Bu değerlendirmelerden bir şeyler öğreniyorsunuz, ama gittiğiniz yerlerde bunları çok kötüye kullanıyorsunuz. Bazen birçok öğemiz bunları hastalığın daha da derinleştirilmesine malzeme olarak sunuyor. Halbuki buradaki uygun zeminde militan sorumluluk gerektiği gibi kavranılsaydı, yalnız şimdi değil, bana göre çok önceden iş biterdi. Durum buna uygundu, ama görevlerin üzerine bu kadar yatıyorsa bunun olması mümkün değildir. Bunun sebebi kim, nedenleri nelerdir? Neden ısrarla hastalıklı tipler gelişiyor? Biz bunu hak etmedik. Bizim bunu hakketmemiz mümkün değil. Çok kötü değilsiniz, hep iyi niyetlisiniz, ama bütün bunlar durumu kurtarmıyor, yaşamı kurtarmıyor. Durumu kurtaracak şeyler farklıdır. Eksiklikler aşılabilir, fakat sizin sandığınız gibi değil. Biz doğru temelde katkı sunmak için çalışıyoruz. Söz verişiniz biraz bu gerçekleri karşılayabilmelidir. Kendinize ilişkin yaklaşımlarınız, "mükemmel", "dokunulamaz", "sarsılamaz" biçimindedir.
Burada sorun partileşme ve inançtır. Sorun dürüst olup olmama değil, zorluklara katlanıp katlanmama da değil, nerede ve nasıl yaşamalı, görevlere karşı nasıl tavır almalı ve her türlü soruna karşı nasıl yaklaşılmalı sorunudur. Bu noktada kişiyi son derece hazırlıklı tutarak, nerede ne yapılır sorusuna tam cevap verebilir bir düzeye getirmek gerekir. Siz böyle bir militan haline gelmedikçe hata yaparsınız, gittiğiniz her yerde yetmez bir yaklaşım içinde bulunursunuz, bu durumda çoğunlukla da fiziksel imha gelişir. Çünkü savaş durumunu yaşıyoruz. Çoğunuz bu gerçeğin farkında bile değil. Hata sizden kaynaklanıyor. Bu, adımları tam derinliğine atmadığınız için böyle oluyor. Sonra "vay neden böyle oluyor" diyorsunuz. Siz savaş gerçekliğini anlamadınız, onun gereklerine göre adım atmadınız ve bu sonuç ortaya çıktı.
Şimdi bunu önleyelim diyorum. Bu değerlendirmelerimizin temel amacı budur. Önleyelim ve öyle yola çıkalım. Bunun ne kadar algılandığını bilemiyorum. Askeri kişilik bu temelde ve devrimci tarzda kendini büyütme, kendini yürütme, kendine hedefi biçme gücü veren kişiliktir. Ve PKK'nin bütün alanları savaş alanları gibi değerlendirilir. Biz her alanda bu kişilikle yürüyeceğiz ve onu başaracak yetenekleri kendimizde yaratacağız. Mevcut olanla yetinemeyiz. Yetinirsek kaybederiz. Kendinizi, özellikle beyninizi bu işe çok verdiğinizi sanmayın. Bu iş için beyninizi daha çalıştırmamışsınız. Bence beyniniz bu işlere kapalı. Geleneksel yaşam tarzı sizi tuhaf bir duruma sokmuş. Kendinize saygınız varsa bu durumu aşmak zorundasınız. En önemli devrimci gelişme budur. Olaylar ve sorunlar karşısında sizi başaramaz noktaya getiren durumu aştınız mı, bunu yerle bir ettiniz mi bilin ki en büyük çabayı sergilediniz, en önemli olana ulaştınız demektir. Kendinizi bu temelde sonuçlandırmalısınız. Sonucu böyle aldıysanız sağa, sola, şuraya, buraya yüklenin, her alanda görev üstlenin, ama kendinizi böyle bir aşamaya getirmişseniz bu olmalıdır. Gerçeklik de budur.
HALKLAR ÖNDERİ (7.BÖLÜM)
YORUM GÖNDER