ASENA MERAL'İN YÜZÜNDEKİ YENİLGİ HARİTASI
“Biz, kimsenin adını bile anmadığı bir halkın yurtseverliğini yaptık.” Reberti Kürdistan halkında özgürlük eğilimini ve ısrarını canlı tutmak adına tarihsel bir mücadelenin öncülüğünü yaptı Sayın Öcalan ve PKK. PKK, Köle Kürdün reddiyesi ve egemenlerin Kürde biçtiği sömürgecilik tarihinin tekzip fedailiğidir. Kürdün tıkatılmak istenen yaşam kanallarını özgürlüğe açan yaşamsal müdahaledir PKK. Yenilenmiş devrimci zihniyeti yenilgiye uğratmak imkansızdır. Devrimin getireceği özgürlüğe ikirsiksiz inananların adanmışlığı tüm tasfiye süreçlerini boşa çıkarır. Her koşulda ve şartta iradeli ve inançlı duruş şarttır. Vicdanı büyük devrim umutlarıyla dolu olan özgürlük fedailiği tarihsel misyonuna denk bir duruşun sahibi olmayı esas alır. Tüm zorlu süreçlerde iradeli ve inançlı durmak devrimciliğin en yalın ilkesidir. Apocu devrimci ruhun açığa çıkardığı intikam hırsını sürekli düşmana bilemek burada önem kazanır. Anlamlı yaşamın sırrına ermiş dervişane bilgelik bizlere bu hakikatleri öğütler. Türk özel savaş elemanı Asena Meralin Kürdistan gezisi Kurtalan’da bir Kürt yurtseverin “burası Kürdistandır.” hatırlatmasıyla bir anda gündeme oturdu. Asena Meralin suratına patlayan bu hakikat tokadı onu ve Türk özel savaş yalanlarını tekzip etmiş oldu. Apocu devrim karşısında bir kes daha resmi devlet politikalarının yenilgisi bariz bir şekilde netlik kazandı. Asena Meralin yüzüne yansıyan yenilgi psikolojisi ve hayal kırıklığının romanı bile rahatlıkla yazılabilir. Asena Meralin yüzü TC faşizminin iflas haritasıydı aslında. PKK köle Kürdü öldürdü özgür Kürdü yarattı. Önder Öcalan ve PKK’ye duydukları büyük düşmanlığın en önemli nedeni de bu büyük Kürt toplumsal uyanışıdır. Kobani, Sur, Nusaybin öz savunma davalarındaki dik duruş faşizmin saltanatını sallıyor. Bu davalar Hitler faşizmine karşı Leipzig Duruşmasındaki devrimci Georgi Dimitrof’un şu konuşmasının yarattığı etkinin çok ötesindedir: “Siz yalan söylüyorsunuz! Faşizm yalancıdır, katildir, savaş ve zulüm tahrikçisidir, ev ve kütüphane soyguncusudur, kadınların, çocukların ve bütün masumların meşum boğumcusudur. Dünyada sizin için yer yoktur, hepiniz mahvolmalısınız! Kürdistan devrimcilerinin bu davalardaki tutumları ve tanıklıkları mutlaka tarihselleştirilmelidir. Kürdistan baroları bunu bir halkın özgürlük hukuku yazımı olarak ele almalıdırlar ve faşizmin dayattığı yasaları bununla çürütmelidirler yoksa tarih karşısında bunun vebalinden kurtulamazlar. Bu görkemli direnişin ve dirilişn romanı, şiiri mutlak yaratılmalı ve dünyaya taşırılmalıdır. Muhteber olan ve tarihselleşen direniştir gerisi aldanışlar histerisidir! Faşizm inkar rejiminde bir Kürt yurtseverin ağzından çıkan “burası Kürdistandır.” sözü geçmişte nasıl ki “bağımsız, birleşik Kürdistan” şiarının tarihsel çıkışını işaret etmişse güncel de de 4. Stratejik dönemin temel şiarı olan “Varlığını koruma ve özgürlüğünü sağlama” mücadelesine atıfta bulunuyor. Milyonların günlünü kazanmış bu Apocu Devrime olan sarsılmaz inanç burada açığa çıkıyor: Er veya geç “Demokratik özerk Kürdistan” yaşam bulacak milyonların idda ve inancıdır bu. Bu hakikat çığ gibi büyüyüp devasa bir tufana dönüşecek günleri bekliyor. Bu devrim tarihinin yazıldığı süreçte de özgürlük devrimine doğrudan taraf olmak gerekiyor. İnsan düşünenebilen, bilinçli, toplumsal bir varlıktır. İnsan devrimci direnişle insanlık onuruna tutunur ve erdemlik mertebesine erişir. Bu bilinçle ancak insan insan olabilme vasfını yerine getirebilir. Kürdistan insanı ancak ve ancak Önderliğin düşünceleri, felsefesi ve ideolojisi üzerinde yaşamını inşa etme duruşunu gösterebilirse yenilmez olacak. Bu temelde Kürt kişiliğini çözümleyip, dönüştürmeyi başarırsa ve zihniyet örgüsünü netleştirirse başarmış olacak. Kıymetli ve onurlu olan devrimci duruştur bu duruş tarihe mal olur yoksa kimse sinik, pasif ve köle duruşa değer vermez. Tarih hep dik duruşu ölümsüz kılar. İnsanlık tarihi onursuzluğu hep mahkum eder. Onursuz tutum belleksizlikten kaynağını alır. Tarihsel toplum bilincine sahip olanlar bu hakikati iyi bilir.Zira dik ve onurlu duruş ise bir devrimci bellek oluşturur. PKK Kürt halkında bu onurlu belleği yaratmayı başarmıştır. Kürdistan yurtseverliğinin düşman karşısında ki tutumu ve duruşu ne olmalıdır? Herkesin kendisine bu yakıcı soruyu kendisine sorması gerekiyor. Süreç karşısındaki devrimci duruşun ölçüsünü PKK fedailiği on binlerce kilometrelik Kürdistan toprağında her gün ölçü yaratarak gösteriyor. Kimyasal silahlara karşı bile tarihin görebileceği en görkemli bir direniş sergileniyor. İşte bu fedailik ölçüsünü her yere taşırmak gerekiyor. Faşizm varsa direnişte olmalıdır. Hergün devrim içinde devrim yaşanıyor işte bunu yaşam gerekçesine dönüştürmek gerekiyor. Mal, mülk ve koltuk beyhude sevdasının insanı götüreceği yer meta köleciliğidir. Oysa devrimci direniş ve duruş insanı özgürlüğe götürür. Elbette dik duruşun bir bedelide olacaktır. Zindanlarda bu bedel verilmiştir. Onurlu Kürtlük ateşten gömlekte olsa Ateşten tarih de yaratmayı başarmıştır. Beritanlaşan Kürtlük tüm dünyanın sempatisini kazanıyor. Dünyaca ünlü “La Casa de Papel” dizisinin sevilen karakteri Lizbon’u, Itziar Ituno Martinez “Rojava”daki kadın özgürlük mücadelesine övgüler yağdırdı. Kürdistan özgürlük mücadelesinin yarattığı büyük sempatiyi ortaya koyan bu samimi duyguları Türk medyasını ve özel savaş medyasını alarma geçirdi. Asena Merale ve Türk inkar politikalarına bu ikinci tokattı. Tarih bir kes daha Önder Öcalanı doğrulamış oldu: ‘Savaşan özgürleşir, özgürleşen güzelleşir, güzelleşen sevilir.’ SERDEM AMED |
YORUM GÖNDER