OTONOM MÜCADELE-SAVAŞ DÖNEMİ
44. yılına girecek olan Kürt Özgürlük Hareketi'nin, karşı-devrimci düşman güçlerle süren ve 38. yılına giren kesintisiz savaş süreci, düşman güçlerin topyekün saldırılarına karşı Kürt Özgürlük Mücadelesi otonom mücadele-savaş dönemine girmiştir! Türk devletinin, Kapitalist Modernite güçlerinin, bağlı çetelerinin, bölgesel işbirlikçi güçlerin ve işbirlikçi-ihanet çizgisinin ortaklaştığı en temel nokta Kürt Özgürlük Hareketi ve mücadelesine karşı savaş kararı ve ısrarıdır. Amaç bir bütün olarak başta Önder Öcalan olmak üzere Kürt Özgürlük Hareketi'ni ve tüm kazanımları ortadan kaldırmak, Kürdistan'ı bir bütün olarak işgal etmek, özelde Kürdistan genelde Ortadoğu’da ki savaşı derinleştirmek, özgür Kürdü yaşamdan söküp atmak ve kan gölüne dönüştürdükleri Ortadoğu’yu mezarlıklar coğrafyasına çevirmektir. Keza Ortadoğu coğrafyası son 10 yıldır 3. Dünya savaşının merkezi olsa da, Rojava Demokratik Halklar Devrimi ile beraber dünya devrim çekim merkezi de olmuştur!
Gelinen nokta itibariyle Kürt soykırım politikası, tüm vahşi uygulamalarla genişleyerek en vahşi şekilde devam ediyor. İmralı Tecrit Sistemi merkezli Kürt soykırım politikasının son 2 yıldır ana hedefi Medya Savunma Alanları'dır. Hedef Kürdistan ve Ortadoğu demokratik devriminin öncü gücü gerilla güçlerinin imhasıdır. Kapitalist Modernite güçleri ile işbirlikçi yerel tetikçi tüm güçlerin tek hedefi var o da devrimin öncü gücü Demokratik Modernite Gerillası'nı ortadan kaldırmaktır. Kendi sistem, plan ve projelerine engel gördükleri direniş cephesini aşmak ve hiçbir engel olmadan barbarlık düzeninin devamlılığını sağlamaktır. Özelikle son 1 yıldır yaşanılan işgal girişimlerinin ve savaş sürecinin okuması doğru yapılırsa hiç kuşkusuz "büyük projenin" ipuçlarına ulaşmak zor olmaz. Sömürgeci Türk devletinin Kürt düşmanlığı tavan yaparken ve dünya kamuoyu önünde aleni bir şekilde Kürt kıyamına girişilirken, elbette bu cüreti küresel güçlerden ve uluslarası kurumların sessizliğinden aldığını biliyoruz. Dünyanın suskunluğu sermaye sınıfının, sömürü çarkının yani vahşi kapitalizmin hegomonyasındandır. Bu hegomonya neredeyse tüm dünyayı teslim almışken Kürdistan, Hindistan,Filipinler ve kısmen Latin Amerika dışında gözle görülür bir devrimci mücadeleyi, pratiği görmek pek mümkün değil, en azından pratikte görülmüyor. Teorik temelde belirli bir mücadele olsada sınırlı kaldığı ve toplumsallaşamadığı içinde pek bir anlam ifade ettiği söylenemez. Doğallığında bu eylemsizlik hali ve gerçekliği, teorik temelli devrimci söylemi dahi hükümsüz kılar!
Toplumsallaşan, karşılık bulan, gelişen, kazanım elde eden devrimci mücadele de karşı-devrimci güçlerin sürekli ve kesintisiz hedefinde olduğu için çetin savaş süreçleri ile karşı karşıyayız. Esasen savaşlar; sömürünün, talanın, kar hırsının, faşizmin, gericiliğin, zulmün ve barbarlığın yani vahşi kapitalist sistemin devamlılığı demektir. Teknolojik savaş sistemi, lojistik ve endüstri gücü ile 'güçlü' sanılan sistem ve onun tetikçiliğini yapan sömürgeci Türk devleti ve işbirlikçi güçler, tüm kirli yöntemlere rağmen gerillanın fedai direnişi karşısında bir türlü başarı elde edemiyorlar. Hatta hezimet üstüne hezimet yaşıyorlar. Gerillanın başarısının birçok nedeni vardır fakat en önemli nedeni, sisteme ve sisteminin tekniğine karşı muzzam bir gerilla taktiği-tekniği ile sürekli olarak kendisini olağanüstü bir şekilde geliştirmesi, yenilemesi ve çelikten yoğrulmuş iradedir. Sarsılmaz bir cesaret ve koşulsuz-mutlak inanç ile direniş sergiliyor gerilla. Nitekim bu hakikat, her saldırının ve işgal girişiminin destansı gerilla direniş duvarına çarpmasına neden olmaktadır!
Kürt Özgürlük Mücadelesi ve görkemli direnişi bir bütün olarak tüm saldırılara rağmen gelişerek ve zamanın ruhuna denk gelen otonom mücadele-savaş sürecine girmiştir. Otonom mücadele-savaş dönemi, Apocu devrim ruhu ile dünyanın neresinde olursa olsun, bulunduğu alanı savaş sürecinin, direnişin, mücadelenin bir parçası haline getirmek demektir. Bu aynı zamanda devrimin bir parçası olma bilincini de açığa çıkarır ve geliştirir. Her yer Kürdistan her yer direniş şiarı ile savaşı, devrimi, mücadeleyi, direnişi: sokaklara, iş yerine, kentlere, köylere, dijital medyaya yani özcesi yaşamın her alanına taşımak ve geliştirmektir. Otonom mücadele-savaş dönemi; üst yapıya yada merkeze bağlı olmakla beraber, Önderlik Paradigması ile Hareketin genel perspektiflerini esas alarak bulunduğumuz her mekanı, alanı ve coğrafyayı savaş, direniş ve mücadelenin bir parçası haline getirmek için insiyatif almak demektir. Gerilla da otonom mücadele-savaş dönemi ruhuna göre savaş yürütmektedir, mesela Eyalet güçleri veya birimler son dönemlerde sömürgeci Türk devletine karşı insiyatif eylemler yapmaktadır. Keza yine Medya Savunma Alanları'nda birimler işgal saldırıları karşısında insiyatif eylemler yapabiliyor. Bunu Hareketin genel açıklamalarından, kutlama mesajlarından ve vurgulamalarından rahatlıkla anlayabiliyoruz. İnsiyatif; bir kimsenin veya yapının, birimin alınması gerekli kararı öncelikle ve kendiliğinden alabilme yeterliliği demektir. Burada öz yeterlilik ilkesi esas alınmaktadır. Otonom mücadele-savaş dönemi, zamanın ruhuna uyan ve düşmanın tüm saldırılarını boşa çıkarabilecek, devrimi, savaşı, direnişi ve mücadeleyi tüm alanlara yayayacak ve geliştirecek, hızlı kararlaşma sonucu insiyatif eylemler ile etkili sonuçlar almaktır. Otonom mücadele-savaş döneminde her birey bir militan ruhuyla hareket etmelidir. Her alanda ideolojik-politik yaklaşım ve devrimci tarz esas alınmalıdır. Toplumsal refleksleri hızlı bir şekilde harekete geçirecek etkili çalışmalar yürütülmelidir. Otonom mücadele-savaş döneminin ruhuna uygun yapılacak her eylem, etkinlik ve alınacak her tutum gerillanın destansı direnişine güç katmak, mücadeleyi büyütmek ve direniş cephesini güçlendirmek demektir!
Dolayısıyla her yurtsever Kürt otonom mücadele-savaş dönemine uygun, demokratik konfederal örgütlenme sistemi içinde devrime, savaşa, direnişe, mücadeleye katkı sunabilecektir. Elbette bunu yapmanın koşulu sorumluluk bilinci ile hareket etmektir!
Şoreş Munzur
YORUM GÖNDER