İHANETİN BEDELİ, YOK OLUŞA DOĞRU!
Kapitalizmde Cumhuriyet ve Demokrasi Kavramları Tanınmaz Hale Getirildi;
TC faşizminin 23 nisanda başur kürdistana topyekün yürüttüğü işgal hareketi sürmektedir. Nato zirvesinde TC ye güvenlik için destek adı altında çıkarılan kararla işgali derinliğine sürdürmüştür. ABD nin başını çektiği bu işgal ile kürt halkının tüm kazanımlarının önüne set çekmek yapabilirse tasfiye etmek esas amaçlarıdır. Kürt Özgürlük Hareketine karşı yürütülen saldırılar karşısında zora giren TC ve bu işgalin başında yer alan NATO olmuştur. Tarihi bir direniş sergileyen Özgürlük hareketi gerillasının bir saniye, bir dakika bir an olsun soluklanmadan gece gündüz eylem halinde hareket halindedir. Yürütülen işgal saldırılarında sonuç alamayanlar tekrardan tarihte yaşatılanı farklı yöntemlerle yaşatmaya devam etmektedir. 1993-97-2001- tarihlerinde KDP-YNK yi de Özgürlük hareketine karşı saldırtan güçler bugünde aynı arayışla, ihanette yerini alanlarla beraber sürdürmektedirler. YNK nin tekrardan Özgürlük hareketine karşı saldırı pozisyonuna geçmek istememesi kardeş arası savaşın olmamasından yana açıklamaları olmuştur. Ama atılan samimi ciddi bir adımda yoktur.
Sadece taraf tutmamakla kalmıştır ve susmayı yeğlemiştir. KDP tarihten günümüze kadar ihaneti derinliğine işlemekten geri durmadı. İnsanlık karşısında bu utanç tarihinde yerini almakta temsilciliğini yapmakta. KDP Şengal-Kerkük ve musul da daiş saldırıları karşısında kaçmakla yetinmiştir. Bu kaçışla birçok yerden olmuş ve prestijini kaybetmiştir. Çünkü idelojik bir temele dayanmayan, günü birlik yürütülen siyasetle çıkarlar ön planda tutulduğu için böyle sonuçlanmıştır. Özgürlük Hareketinin elde ettiği konum ve statüden rahatsız olan KDP ihanetle işbirliğine devam etmiştir. Oysa Özgürlük hareketinin yer elde etme çıkar elde etme gibi bir amacı olmadı olmazda. Tamamen halkına ve tüm insanlığa hizmet etmekte ve korumayı kollamayı esas almaktadır. Halklar için kurtuluş çizgisine sahip olan PKK ye büyük bir sempati duyulmakta ve bağlılık söz konusu olmaktadır. Kürdistan da tüm bu kazanımların öncüsü olan ise Önder Apo yaratmış olduğu ideolojidir. İdeolojik temeli sağlam olan, amaç uğruna savaşım veren, halkların çıkarını esas alan perspektifle ilerleyen Apocu çizgi öncülük yapmaktadır. Özgürlük hareketi, bu pratiğini ise Rojava- Şengal- Maxmurda ortaya sermiştir ve hayata geçirmiştir. Özgürlük hareketinin orta doğuda söz söyleme hakkına sahip olduğu belirleyici esas güç olduğunu Avrupa devletleri ve NATO bunu iyi bilmektedir.
Bu amaçlarla ilerlemekte, gelişmekte olduğu için KDP de bundan rahatsız olmakta saldırılarda aktif yerini almaktadır. KDP nin dış güçlerle diplomasi trafiği yaşaması ve bir dizi görüşmeler gerçekleştirmesinin altında ise çıkara dayalı ve kendi konumunu ve iktidarlığını güçlendirme amacı gütmektedir. Irak- iran- fransa- abd –İngiltere ile görüşmeler tamamen kürt halkının kazanımlarına engel olmak ve Özgürlük hareketini tasfiye etmek olarak okumak yerinde olur ve buda gözler önündedir. Bir diğer durum ise Irakta seçimlerin olmasında KDP ye yeni vaatler, sözler verildiği ile ilgilidir. İrakla görüşmeler sonrası TC saldırıları artmakta ırakın tavrının özgürlük hareketine karşı daha net tavıra dönüşmesi söz konusu olmuştur. Sessizliğini bozmadan işbirliğinde olan ve saldırılara göz kapayan ırak, gerçekleşen görüşmelerle açık bir şekilde Özgürlük hareketine karşı TC ile işbirliğine değinmekte ve dile getirmektedir. TC ile ticari ilişkilere değinilse de esas olarak işgale desteğe dönüşmektedir. TC nin Şengal ve maxmura saldırılar artmıştır. Irak-KDP 9 ekim anlaşmasını TC saldırılarıyla adım adım gerçekleştirme hayali hakim. Gerçekleşecek olan seçimle bağlantılı yeni hamleler söz konusudur. KDP nin İran ile görüşmesinden sonra ise PDK-İ Demokrat parti komite merkez üyesi suikaste uğradı. Saddam rejimi ile ilişkileri sonucu katliamlara ortak olan bir tarihi vardır.
KDP nin İran şahı ile ilişkiler sonucu PDK-İ öncülerinin tasfiye edilmeleri ile sonuçlanmıştır. KDP ihanetin öncülüğünü yapmakta ki buda bilinmektedir. Güç sahibi olma arayışında ihanetinden ise taviz vermeyen bir KDP. Özgürlük hareketini engel olarak gören bir işgalci zihniyete bürünen KDP her türlü faaliyetlere başvurmaya devam edecektir ve etmektedir. Kürdistan halkının kazanımlarını görmezden gelen gerici zihniyet kendi çıkarına odaklanmaktadır. Kazanımları da yok etmektedir. Büyük tehlikelere kapı aralayan KDP TC ye tapmakla kendisini Erdoğana paspas etmekten geri durmamıştır. Belirttiğim gibi KDP, Şengal- maxmur- Kerkük- musul hattında tekrardan güç elde etmek istemektedir. KDP, Daiş saldırılarını gündeme koyarak tekrardan bu hatlarda Irak hükümeti ile ortak tugaylar kurup yer edinmekle konumunu güçlendirip hayali olanı gerçekleştirmek istemektedir. Daişin hareket halinde olduğu yerlerin çoğu KDP kontrolünde denetimindedir. TC-KDP nin Planla işlediği daiş saldırıları söz konusudur. TC nin misaki milli hayalini gerçekleştirmede ortağı ise KDP dir.
Bu hayalle hareket eden kirli işbirliği söz konusudur. Irakta yaşanan istikrarsızlık durumdan pay elde etmeye çalışan TC-KDP kriz ve kaosu derinleştirmekten öteye gidemezler. Bu yaşanan krizde payları yüksek olanlar listesinde yer almaktadırlar. TC nin başurda lojistik ve askeri yerleşim alanı ve üsleri arttırması, yollar yapması ve uzun süreli kalmaya dönük bu işgal saldırısı gözler önündedir. Sınıra duvar örmesi( işgal duvarı) zaten misaki milli sınırı sayılan yer olduğu gerçeği bilinmektedir. Misaki milliyi gerçekleştirme planı ile ilerletme peşindedir. Başur kürdistanda boşaltılan köylere suriyeden getirilen çeteler ve ailelerin yerleştirilmesi ve bununla afganistandan TC ye gelenlerin eğitilip bu alanlara yerleştirilmesi söz konusudur. Özgürlük hareketine karşı savaştıracak ve bunu da zaten yapmaktadır. Demokrafiyi değiştirme amacında ise yerleştirme, yayılmayla kalıcı kılma yani işgal edip yeni Osmanlıcılığı derinliğine işleme hedefindedir. Musul- Kerküke uzanacak demiryolu ticaret hattı kurma anlaşmasıda tekrardan gerçeği ortaya sermektedir. Ekonomi ilişkisi adı altında planı işletmektedir. Petrol anlaşmasıyla başur parasının TC bankalarında tutulması ve genelde yatırımların olması da bir şantaj aracı olarak sunulmaktadır. Bu durum en çok ırak hükümetini zora koymaktadır. KDP nin ise TC nin pratiğinde farkı yok, gerilla alanlarında 55 üs kurması, yollar açması, lojistik askeri sevkiyati artırması TC zihniyeti ile eşdeğer bir pratiktir…
Irak hükümetinin TC ile ekonomi-diplomasi ilişkilerle ilerleme krize çözüm aramak istemesi bununla beraber gerçekleşen bağdat konferansında üzerinde durulan konular olmuş. Bir diğer durum ise Arap itifakının gerçekleşmesi ve suriye üzerinde de yansımasını bulması gerekliliği üzerinde durulduğu daha aşikardır. Bu yoğun görüşmelerle, başur kürdistanda bağdatın güçlendirildiği, KDP nin ise bağdata muhtaç kılındığı bir sürecin başlatılmasıdır. Irakın bu toplantıyla kendisini istikrarı sağlayacağına inandırması kendisini kandırmaktan öteye yol alamaz bir gerçekliktir. Afganistanda yaşanan krizin yansımalarını ıraka yapacağı korkusu sarmıştır. Hegemon güçler, Arap bölgelerinde uyguladıkları, Arap milliyetçiliği ve islami cihadist yapılanmasında gelinen aşama ise ulus devletin çökmesi oldu. Sistemin tutunamamasından kaynaklı yıllardır krizler aşılamamıştır, çözümsüzlükler has safhadadır. Afganistan durumu, ABD nin taktiksel hamle içerisinde olduğu bir gerçek. ABD nin Rusya-Çin rekabet çatışmasıyla bağlantılıdır. Yaşanan krize Rusya-Çin ve İranı ortak etmek, içine çekmek ve tehditlerle karşı karşıya getirmek. Bunu ise başardığı ortada, ileriki süreçte farklı hamleler gerçekleşeceği ve kriz-kaosun derinlik kazanacağı gözler önündedir. Daiş-taliban ideolojik çatışmalı durumun sınır bölgelere etkisi ve iç savaşın artacağı ortaadadır. Orta Doğu sahasında Ulus-Devlet ve islam devleti çatışmasında ortam kaos, darbeler ve çöküşler olmaktadır.
Kapitalist sistemin çöküş yaşadığı çıkmazda olduğu yeni dizayn etmede karşılıklı hamlelerin olduğu zorlu ve uzun süreli dönemde kürtlerin rolü ve belirleyiciliği ön plandadır olmaktadır. Sistemin çöküş yaşadığı 21. Yy da köklü çözüm gücüne sahip olamadığı ortada. ABD nin çekilme kararı vermesi tamamen stratejik değişime gitmekte. Bu da askeri alanı azaltma daha çok diplomasi, ekonomi alanında hakimiyet kurma ile devam etmektir. Iranı ise bu istikrarsızlık durumuna sokma ve krizle uğraşısını artırmak istemektedir. Diğer yandan ise iranın varlığına dönük ise sınırlama getirebilmek. Bu durumda ırak ise arada kalma durumundan nasıl kurtulacağı arayışına girmektedir. Irak ta yaşana krizde Şii- sunni çatışması da ayrı ele alınamaz bir gerçekliktir. Bu çatışmalı durumdan ırakın çıkması ve istikrara kavuşması zor olduğu görülmektedir. TC nin işgal saldırıları Irakın daha çok istikrarsızlıkla devam etmesine neden olmaktadır. Bunu görmezden gelen Irak kendi iç kriziyle uğraşmakta ve ilişkileri ekonomiye odaklanmakta ve siyaseten gelişim elde edememektedir. Daişin canlanması söz konusudur. Afganistan ile beraber çete örgütlerinde canlanma yaşanmıştır. Irakta yaşanan istikrarsızlıktan faydalanmak isteyen zihniyetler birdir,TC-KDP ve Daiş. NATO, Özgürlük hareketini Başur kürdistandaki planlarında engel olarak görmekte ve Rojavada Daişi saldırtarak tarihi bir hata yaptıkları bilinciyle hareket etmektedirler. Başur kürdistanda da aynı hataya düşmemek için tüm destekle TC-KDP yi saldırtmakta ve tasfiye etme amacındadır. Daişe dengeli saldırılar yaptırmakta ve kriz ve kaosun süresini uzatmaktalar. Bundan yararlanmak isteyen hegemon güçler ise, TC-KDP-DAİŞ atıklarını kullanmaya devam edeceklerdir.
(KDP)İhanet, aynı ırktan olan, aynı yaşamı paylaşan, tarihi bir olan, İnsanlık değerlerinin birleştiği ve bir bütüne sahip olanın tüm bunlara ters düşmesine veya inkar etmesine karşı kullanılır. KDP nin pratiği hep ihanetle anlamlandırıldı ya da dile getirildi. Bugün ise düşman pozisyonunda olmasına ihanet mi denilir yoksa düşmanlık mı? ne demeli… Tarih tekkerrür eder KDP nin sonu ya kaçış ya da yok oluşla karşı karşıya, elde var olanda gideceğe doğru evirilecek bir gerçeklik söz konusudur…
KENDAL BAGOK
YORUM GÖNDER