PKK'NİN TASFİYESİ KONSEPTİ - ORTADOĞU
'Yüreği ateş ve zafer tutkusuyla yananlar ancak bizimle yürüyebilirler'
ÖNDERLİK
Kürt Özgürlük Hareketi (KÖH) bir bütün olarak neredeyse yarım asırlık mücadele tarihinin en şiddetli ve kapsamlı saldırısıyla karşı karşıyadır.Kürt Özgürlük Mücadelesi direniş tarihinde, sayısız kez saldırı ve imha konsepti ile karşı karşıya gelmiş, bu saldırılarda düşman her türlü teknolojik savaş araçlarını ve psikolojik savaş yöntemlerini kullanmıştır. Lakin KÖH her defasında bu saldırılara karşı destansı direniş çizgisini daha da yükselterek, düşmana ve işbirlikçilerine karşı askeri ve siyasi alanlarda gereken cevabı vererek mücadeleyi günümüze kadar taşımıştır. 43 yıllık Parti tarihi ve 37 yıllık kesintisiz savaş süreci bunun en net ifadesidir! Bu uğurda binlerce fedai serden geçmiş ve geçmeye de devam ediyor!
Süreç, Kapitalist-Emperyalist güçler tarafından "PKK'nin tasviyesi" konsepti şeklinde yürütülürken, bu anlamda farklı ve kirli metodlar kullanılmaktadır.100 yıllık Kürt inkarı ve soykırımını devralan ve Kapitalist Modernite'nin yaratımı olan yeni maske İslam Milliyetçiliği, küresel güçlerin hegomanyası altında ve onayı ile soykırımı yürütmektedir. AKP-MHP faşist iktidarı, selefi cihadist yapılar, Kemalizmin artıkları ve işbirlikçi-ihanetçi Kürt taifesi çetebaşı Tayyip liderliğinde İslam Milliyetçiliği şemsiyesi altında birleşmişlerdir.
Tabiri caizse yek vücut olmuşlardır. Ruh bütünlüğü oluşturmuşlardır. Küresel ve bölgesel tüm güçler uluslarası savaş masasının etrafında birleşerek, Ortadoğu, Kürdistan, Afrika ve Asya'da "İslamist" maskeli cihadist terörizmi besleyerek insanlığın başına musallat etmeye devam ediyorlar! Kapitalist Modernite ideolog ve strstejistlerinin yaratımı olan vahşi bir ideoloji ve bunun üzerinden bir savaş süreci başlatılmıştır. Yeni rota ise Afganistan'dır!
Soğuk savaş sonrası dönemin ideolojisini kurgulayanların başında İslamofobik bir arka plana sahip yaklaşımları ile Roy ve Pipes gelmektedir. Bernard Lewis'in 1990 yılında yayımlanan "Müslüman Öfkenin Kökleri" makalesini, Samuel Huntington'ın "Medeniyetler Çatışması Mı" makalesi takip etti. Eski CIA başkanlarından James Wooley 1994'te İslam'ın komünizmden sonra Batı'nın başına musallat olan yeni tehlike olduğunu söylemeside bugüne gelen yolun parke taşlarının nasıl adım adım döşendiğini göstermektedir. Reel Sosyalizmin çöküşü ve 1991 Körfez savaşı süreci ile beraber Ortadoğu’da yerleşik pozisyona geçen kapitalizmin Jandarması ABD öncülüğünde başlatılan günümüz ideolojisi ve savaş süreci, 11 Eylül ikiz kuleler sonrası (2001) Afganistan, 2003 Irak işgalleri ile kök salmıştır. Tüm bu proje, plan ve stratejiler arasında Halklar Önderi Önder Öcalan'ın küresel çetecilik yöntemi ile 1998'de bölgeden çıkarılması ve kişiye özel, dünyada eşi benzeri görülmemiş "İmralı Mutlak Tecrit Sistemi" uygulamasına maruz kalması da kuşkusuz bu büyük oyunun en önemli ve yaşamsal konusudur. Şüphesiz Önder Öcalan'ın tecrit altına alınması O'nun doktrinlerinin tecrit edilmesi anlamına gelmezdi ve nitekim PKK Hareketi öncülüğü ve Rojava Devrim süreci bu hakikatin somutlaşmış ifadesi olarak orta yerde dururken, elbette "PKK'nin tasviyesi" konsepti bir şekilde başlatılacaktı. Çünkü Önder Öcalan'ın Paradigması toplumsal zemine oturarak yaşamsallaşmaya başladı, filizlendi. Bundan sebep küresel ve işbirlikçi yerel-bölgesel güçlerin "PKK’yi bitirme" konsepti devreye girmiştir. İçinde bulunduğumuz durum işte tam olarak budur. Anlamsız gelen birçok şey esas olarak ideolog ve stratejistler tarafından devasa bütçeler ve çalışmalar ile hazırlanan, kurgulanan ve uygulamaya koyulan plan, proje ve konseptlerdir! Tüm bunların bir parçası olarak; Türk çete devletinin Kürdistan’da ve Ortadoğu’da işlediği insanlık ve savaş suçlarını 'endişeliyiz, kaygı duyuyoruz" gibi iki yüzlü açıklamalar ile geçiştiren uluslarası kurumlar ise son kertede insanlık ve savaş suçlarını örtbas etme kurumları olarak işlev görmektedirler! Özcesi uluslarası hak-hukuk-adalet ve insan hakları kurumları bu projelerin, konseptlerin yasal dayanakları olarak görev görmektedirler! Cenevre Konvansiyonları, Roma Statüsü, Uluslarası Ceza Mahkemesi, AİHS-AİHM, Avrupa Konseyi, CPT vs vs mevzuatları, sözleşmeleri ve yükümlülüklerinin hangisi tek bir suçta veya olayda uygulandı? Koca bir hiç!
İşte tamda bu noktada zamanın ruhunu bükebilen Önder Öcalan'ın doktrinleri temelinde KÖH, kendi öz savunma gücünün dışında somut anlamda herhangi bir çevreden tek bir destek dahi almadan, Heftanin ile başlayan süreçle beraber tüm alanları saran saldırılara karşı, sömürgeci ve soykırımcı şer ittifakına karşı destansı mücadele yürüterek, düşmana karşı muazzam bir mevzi savaşı vermektedir! Sürecin ne kadar kapsamlı ve tamamen KÖH'ün tasviyesi, imhası hedefi ile geliştiğini kavramak gerekir ve buna göre tavır sergilemeliyiz. Hiçbir taviz vermeden Hareketimizin ve Kurumlarımızın ortaya koydukları persfektifleri sahiplenmeliyiz. KÖH'e karşı geliştirilen her türlü saldırganlığa, düşmanca tavıra, zarar verici kişi, kurum ve yapılara karşı her alanda her türlü mücadele sergilenmelidir. Her türlü yol ve yöntemler geliştirilmelidir! Gerillanın destansı mücadelesine katkı sunacak her türlü eylem yapılmalıdır! Gerillanın görkemli direnişine moral katacak, mücadelelerine katkı sunacak, direnişlerine ortak olunacak ve düşmana darbe vurup şaşkına uğratacak her türlü eylem yöntemi meşru ve haktır. Bu direniş varlık-yokluk savaşımıdır ve hakikaten bir adım ötesi yoktur! Sömürgeci soykırımcı ittifaka karşı 'Ya biteceğiz ya da bitireceğiz' şiarının son kertesindeyiz. KÖH'ün tarihi şanlı zaferlerle doludur ve KÖH'ün yenilmezliğini Önder Öcalan zihinlerimize kazımıştır!
Ne demişti Ş. Çİyager Hevi:
"Sonu ne olursa olsun muhteşem olacak"..
ŞOREŞ MUNZUR
YORUM GÖNDER