HER HAKİKAT ARAYIŞI, HAKSIZLIĞA KARŞI MÜCADELE İLE BAŞLAR
İnsan tarihsel toplumun bir mensubudur. İnsanın kendisi bir tarihtir.
Bir geçmişi, ülkesi, kültürü, değerleri, kökleri var. Peki, sen geçmişini ve köklerini biliyor musun? Nerden geliyorsun? Bu devlet nedir? Bu devletle ilişkin ne oluyor? Kimliğin konusunda bilgin, bilincin var mı? Biri bana “Kürt müsün?” sorusunu yönelttiğinde “Kürdüm” diyorum bu kadar. Ama biz buna eskiden “kendiliğinden bilinç” derdik. Kendisi için bilince dönüşmemiş , kendisi için bilinç haline gelmemiş. Önderlikle birlikte bu ona dönüşüyor ve insanın ilk duyguları, refleksleri önemli oluyor. Önderlik savunmalarda “...bunlar utanmıyorlar da” diyor. İlk etapta şunu çok iyi fark ettim ki, utanma denilen duygu müthiş soylu bir duygudur. İnsan köle olduğu için utanır. Sendeki ilk refleks, bugüne kadar nasıl yaşadım? Nasıl bu köleliğe katlandım? Nasıl bunu görmedim? Nasıl bunu hissetmedim? Bunlar ilk sorulardır ve soruları kendine sordukça utanırsın. Bütün samimiyetimle belirtebilirim ki, Önderlik anlattığında ben utanıyordum. Kendi kendime şunu soruyordum: “Sen şimdiye kadar nasıl yaşadın?” Kimliksiz, geçmişsiz yaşamak nedir? Önderlikle tanışmadan önce bazı teorik kitapları okumuştum. Lenin’i biraz okumuştum. Şiirle alakalı Ahmed Arif’in şiirlerinin bir yerinde “yaşamak, sadece yaşamak, yosun solucan harcında...” diyordu.
Demek ki, bizim pratiğimizin anlamı buydu. Çünkü geçmişiyle fazla bir bağlantısı yoktur. Yüzeysel bir yaşam, yosun solucan harcı bir yaşam. Oysa ben insanım, yosun solucan yaşamının ötesinde bir yaşamımın olması gerekir.
İlk manifestomuzun en sonunda şöyle bir cümle var: “HALKIMIZIN İÇİNE DÜŞÜRÜLDÜĞÜ ONUR KIRICI DURUMDAN DUYDUĞUMUZ BÜYÜK UTANCI, MÜCADELEMİZİN EN SAĞLAM DAYANAKLARINDAN BİRİ HALİNE GETİRECEĞİZ.” Özgürlük hareketi devasa bir harekettir. Biz kendi gücümüzü ne kadar görüyoruz? Bu soru sorulabilir. Özgürlük Hareketi öyle bir güç ki, ama gücün özünün anlam gücü olduğunu bilmek zorundayız. Önderlik “En güçlü insan, anlamın ve hissin yaşattığı insandır” diyor. Fiziksel güç, anlam gücü karşısında sadece bir gövde gösterisi olarak kalır. Asıl olan anlam ve düşünce gücüdür. O da görme ve hissetme gücüdür, farkındalıktır. Doğru yaşamak isteyen insanın temel görevi ise yaşamı anlamaktır. O zaman yaşamı anlamak, yaşama bağlanmak lazım. Yaşam denildiğinde de sevinç gelir, şiirsellik gelir. En zor koşullarda bile olsa, özü itibariyle böyledir. Özgürlük Hareketi kadrolarının yaşamı böyledir. Eğer doğru yaşama kenetlenmişseniz, bağlıysanız, her koşulda o yaşamı ortaya çıkarırsınız. Önder APO’dan söz edelim. Tutsak kim? Özgür insan kim? Sorgulamaya değer. Kim özgürdür? Önder APO mu özgür, yoksa biz mi özgürüz? Tamam bizim ortamımız özgürlük açısından önemli bir ortam ve özerk davranabilmemizin imkanı var. Dağ zemini özgürlük zemini, ama bu zeminle insan arasında uyum var mıdır? Özgür yaşama muazzam güç sunan dağdaki bu özerklik zeminini, doğru değerlendirebiliyor muyuz? Sorgulamaya değer şeylerden biri bu oluyor . Ama öte yandan Önderliğin bulunduğu mekan bir ölüm çukuru olmasına rağmen alternatif özgür yaşamı yarattı. Bunu nasıl yaptı ? Burada duruş önemlidir. Öncelikle yaşamın kendisi bir duruştur. Nasıl bir duruş sergiliyorsun?
O koşullarda yaşam karşısındaki duruşun nedir? Ki, Önderlikte kişilik olarak başlangıçtan çok farklıdır. Nasıl bir kişiliktir? Müthiş kuşkucu bir kişiliktir. İnanılacak, bağlanılacak bir değer arıyor ve bulamıyor. Bunun ortaya çıkardığı sonuç ne oluyor? Kişilikte yarattığı dehşet verici bir ağırlık oluyor. Önderlik zorlanıyor, muazzam bunalımlar geçiriyor. Önderlik kişiliği, başlangıçta böyle çok huzurlu, çok rahat bir kişilik değil, bir krizli kişiliktir. Deyim yerindeyse, bir kaos kişiliğidir. Özü odur. Zaten o olmadan, yeniden doğuşlar olur mu? İnsan zaten krizli bir kişiliktir. Devrimci kişilik, her zaman krizli kişiliktir. Yeniden doğuş için o kriz aralığı gerekiyor. Kaos aralığı lazım ki gelişme olabilsin, sürekli değişim ve dönüşüm yaşanabilsin. Bizde yaşanan, bırakalım krizi ve kaosu açığa çıkarma, onun farkına varma da yoktur. Öylesine devasa bir hazinemiz var ki, bu hazineden nasiplenen insanlar var. Bu hazinenin bilincinde, farkında olmak ve Önderlikteki gelişmeye katılmak önemlidir. Düşünsel alanda da anlam ve duygu dünyasında da büyük gelişmeler ortaya çıkabilir. Kadroda, militanda bu yapısallaşabilir, bedenleşebilir. Demokratik ulus tarzında bedenleşme de kazanabilir, zaten kazanmak durumundadır. Çünkü bu yol bir aşk yoludur. Demokratik ulus inşası konusunda Önderliğin şimdiye kadar yürüttüğü bütün çalışmalar , aşk yolunun işçiliğini yapmak anlamına geliyor. “Ben ve şehit yoldaşlarım aşk yolunun işçiliğini yaptık. Geride kalanlara düşen de bu yolda yürümesini bilmeleridir. Yol açıktır.” dedi. Anlam gücünün hakikatle bağını rahatlıkla görebiliriz. Önderlik, “İnsanlık tarihinde olumlu anlamda gerekli olan ne varsa, süzülmüş bal kıvamında bu yolda yürümek isteyen insana sunulmuştur “ dedi. Önderliğin ortaya çıkardığı o büyük anlam gücü, bütün tarihsel süreçlerin , bütün düşünce güçlerinin bir sentezidir. Bizim hakikatle ilişkimiz budur. Sorun burada Önderliğe katılmak, bununla beslenmek ve bunun bedenleşmesine, vücut bulmasına katılım sağlamak ve öylesi bir çalışmaya öncülü yapabilmektir.
Yöntem ve Hakikat Rejimi
Ali Haydar KAYTAN
YORUM GÖNDER