DÜNYA KADIN TARİHİ ÜZERİNE DERSLER (4. BÖLÜM)
Tullia d’Aragona’ya ait. Tullia d’Aragona, ünlü “Aşkın Sonsuzluğu Üstüne Diyalog” isimli eserinde sonsuz büyük aşk üzerine düşüncelerini dile getirmiştir. Tullia d’Aragona, Platoncu geleneğin temsilcilerinden biri olarak karşımıza çıkmaktadır. İtalya’da yaşayan düşünür iyi bir eğitim almıştır. Felsefe üzerine yaptığı konuşmalar onu ön plana çıkarsa da cadı ve fahişe olarak suçlanmaktan da kurtulamamıştır.
Yakın tarih:
Barbara McClintock: 1902-1992 yılları arasında yaşamış olan Barbara McClintock 1983 yılı Nobel Fizyoloji ve Tıp Ödülü sahibi olan Amerikalı bir bilim insanı. Dünyanın en önemli sitogenetikçilerinden biri olarak kabul edilen McClintock, 1927 yılında botanik dalında Cornell Üniversitesi'nden doktorasını almış ve burada mısır sitogenetiği dalında öncü çalışmalarda bulunmuştur.
Rosalind Franklin: 1920-1958 yılları arasında yaşamış olan Rosalind Franklin DNA, virüs, kömür ve grafitin yapılarının anlaşılmasında büyük katkılarda bulunan İngiliz biyofizikçi ve kristallografçıdır. En çok Watson ve Crick'in DNA'nın yapısını keşfetmelerinden önce yaptığı X-ışını kırınımı çalışmalarıyla ve öne sürdüğü hipotezlerle tanınmıştır. Daha sonra ise tütün mozaik virüsü ve polio virüsler için yaptığı araştırmalarla dikkat çekmiştir.
Mary Anning: 1799- 1847 yılları arasında yaşamış olan Mary Anning, Britanyalı bir fosil biriktiricisi ve paleontolojisttir. Henüz 10-12 yaşlarındayken dinozor kalıntıları keşfetmiş ve bu kalıntıları bir bütün olarak gün yüzüne çıkarmıştır. Fosil keşifleri ve incelemeleri sayesinde bu alanlarda dünyanın gelmiş geçmiş en önemli bilim insanlarından biri olduğu kabul edilmektedir.
Caroline Herschel: 1750-1848 yılları arasında yaşamış olan Caroline Herschel, Alman-İngliz bir astronom ve kendisi gibi astronom olan William Herschel'in kız kardeşidir; iki kardeş tüm kariyerleri boyunca beraber çalışmıştır. Astronomiye en önemli katkısı, bazı kuyruklu yıldızları keşfetmesi olmuştur; bunların içinden özellikle kendi adını taşıyan periyodik kuyruklu yıldız 35P/Herschel-Rigollet'nin keşfi önemlidir. Herschel, Mary Somerville ile birlikte Kraliyet Astronomi Derneği Altın Madalyası'nı kazanan ve Kraliyet Astronomi Derneği'nin onursal üyeleri arasına giren ilk kadındır. Ayrıca, Kraliyet İrlanda Derneği'nin de onursal bir üyesi olmuştur. Prusya Kralı, Herschel'e 96. doğum günü şerefine bir Bilim Altın Madalyası vermiştir.
Marie-Sophie Germain:1776-1831 yılları arasında yaşayan Marie-Sophie Germain Fransız asıllı matematikçi, fizikçi ve filozoftur. Elastiklik teorisinin öncülerinden biri olarak konuyla ilgili yazdığı tez ona, Paris Academy of Sciences tarafından verilen büyük bir ödül kazandırdı. Fermat'ın son teorisi hakkında çalışan matematikçilere kaynak sağladı. Kadınlara olan önyargılar sebebi ile kariyerini matematik üzerinden yapamadı; fakat bağımsız olarak matematik üzerine hayatı boyunca çalıştı. Matematiğe olan katkıları sonucu ölümünden 6 yıl sonra Göttingen Üniversitesi tarafından fahri doktorluk ünvanı aldı. The Academy of Sciences tarafından her yıl verilen The Sophie Germain Prize adlı bir ödül bulunmaktadır.
Sonja Kowalewsky :1850-1891 yılları arasında yaşamış olan Sonja, ilk büyük kadın Rus matematikçisidir. Analiz, diferansiyel denklemler ve mekanik alanlarına birçok orijinal katkıda bulunmuştur. Kuzey Avrupa'da ilk kez tam profesörlük alan kadındır. Ayrıca bilimsel bir dergide editör olarak çalışan ilk kadınlardandır.
Madam Curie: 1867-1934 yılları arasında yaşayan Polonya asıllı kimyager ve fizikçi Curie, Madam Curie olarak da bilinir. Radyoaktivite üzerine yaptığı çalışmalarla iki farklı alanda Nobel Ödülü kazanmıştır.Uranyumla yaptığı deneyler sonucu radyoaktiviteyi keşfeden Curie, bunun dışında toryumun radyoaktif özelliğini buldu ve radyum elementini ayrıştırdı. 1903 Nobel Fizik ödülü ve 1911 Nobel Kimya ödülü sahibi olmasının yanı sıra radyoloji biliminin de kurucusudur. Çalışmalarıyla bir çığır açan Curie, Nobel Ödülü'nü alan ilk kadın, bu ödülü iki kere alan ise ilk bilim insanı olmuştur.
lise meitner: hakettiği değeri hiç bir zaman görmemmiş avusturyalı yahudi fizikçi kadın çekirdek füzyonu kavramını ortaya atmış ve çekirdek bölünmesi için teorik temelleri yani kısaca nükleer fizyonu bulmuştur. ama yaptığı çalışmalar 28 yıllık çalışma arkadaşı otto hahntarafından sahiplenildiği için zamanında pek tanınmamıştır. öyleki 1944 yılında nobel kimya ödülü fizyonu keşfetmesinden dolayı otto hahn'a verilmiştir. otto hahn yirmi beş yıl boyunca buluşun bütünüyle kendisine ait olduğunu ileri sürdü. yıllar sonra yaptıkları yanlışın farkına varan fizik camiası tarafından ölümünden iki yıl önce 1966 yılında abd atom enerjisi komisyonu tarafından enrico fermiödülü verildi. bu ödülü alan ilk kadın olarak tarihe geçti. ayrıca 1997 yılında 109 nolu elementin adı onun anısına meitneryum olarak kabul edildi.1943 yılında ABD'nin yürüttüğü kod adı manhattan projesiolan atom bombası projesine davet edilmesine rağmen . lise meitner, bilimsel katkılarını askeri uygulamalarda kullanmayacağını belirterek, teklifi geri çevirmiştir. hiç evlenmedi o zaten fizik ile evli idi bazıları onun otto hahn a aşık olduğunu idda etti doğrumudur bilemem ama otto hahn ın varsa böyle bir aşkı haketmediği kesin.
Sylvia Plath
Sylvia Plath (d. 27 Ekim 1932 Boston - ö. 11 Şubat 1963 Londra); Trajik yaşamı ve intiharıyla tanınan Plath, aynı zamanda yarı otobiyografik bir roman olan ve depresyonu üzerine ayrıntılı bilgiler veren Sırça Fanus kitabının yazarı olarak bilinir. Anne Sexton ile birlikte, Plath gizdökümcü şiirin önemli isimlerinden biridir. İntiharıyla ilgili olarak kocası Ted Hughes eleştirilere maruz kaldı. Hughes yıllarca bu konuda konuşmadı. Daha sonra anılarını yayımladı. 1963 yılında daha 30 yaşındayken intihar eden Plath’ın hayatı, Oscarlı oyuncu Gwyneth Paltrow’un ünlü şairi canlandırdığı “Sylvia” filmine de aktarıldı. Plath’ın Türkçe’ye çevrilen eserleri arasında bulunan “Sırça Fanus” adlı romanı, birçok kişi tarafından ilk Amerikan feminist romanı olarak değerlendirilir.
Frida Kahlo
Magdalena Carmen Frida Kahlo Calderon (6 Temmuz 1907 - 13 Temmuz 1954);Meksikalı ressam. Bir yirminci yüzyıl popüler kültür ikonu haline gelen ressam, resimlerinin yanı sıra inişli çıkışlı özel yaşamı ve politik görüşleri ile tanınır. Sanatı, sürrealist olarak tanınlanmışsa da kendisi bu tanımı reddetmiştir. Ressam Diego Rivera’nın eşidir.
Yaşamı;
1907 yılında Mexico City’nin güneyindeki Coyoacan’da, Macar Yahudisi fotoğrafçı Wilhelm Kahlo ve Kızılderili asıllı Matilde Calderon Gonzales’in dört kızından üçüncüsü olarak dünyaya geldi. 6 Temmuz 1907 günü doğmuş olmasına rağmen, kendisi doğum tarihini, Meksika devrimi'nin gerçekleştiği 7 Temmuz 1910 günü olarak ilan etmiş, yaşamının modern Meksika'nın doğuşuyla başlamış olmasını istemiştir. Altı yaşındayken geçirdiği çocuk felcinin sonucu olarak bir bacağı özürlü kalmış, kendisine 'Tahta Bacak Frida'denmişti. Bu özrüyle başetmesini bilen Frida, gençkızlık çağında, dönemin en iyi eğitimini veren Ulusal Hazırlık Okulu’nda okudu. Bu okul, onu sanat, edebiyat, felsefe gibi alanlara yönlendirdi. İlerde Meksika düşün yaşamının önemli isimleri olarak anılacak Alejandro Gomez Arias, Jose Gomez Robleda, Alfonso Villa okul arkadaşları oldu. Okulda, anarşist bir edebiyat grubuna dahil oldu; güçlü bir kişilik oluşturmaya başladı. 19 yaşında geçirdiği bir trafik kazası bütün hayatını değiştirdi. Otobüs kazası 17 Eylül 1925 okuldan eve dönerken bindiği otobüsün tramvayla çarpışması sonucu çok kişinin öldüğü kazada, trenin demir çubuklarından birisi Frida’nın sol kalçasından girip leğen kemiğinden çıkmıştı. Kazadan sonra tüm hayatı korseler, hastaneler ve doktorlar arasında geçecek; omurgası ve sağ bacağında dinmeyen bir acıyla yaşayacak, 32 kez ameliyat edilecek ve çocuk felci nedeniyle sakat olan sağ bacağı 1954’te kangren yüzünden kesilecektir. Kazadan bir ay sonra hastaneden çıkan Kahlo, ailesinin teşviki ile sıkıntı ve acıdan kaçmak için resim yapmaya başladı. Yatağının tavanındaki aynaya bakarak oto-portreler yaptı. İlk otoportresi, 'Kadife Elbiseli Otoportre'dir (1926) [3] . 1927 yılı sonunda yürümeye başlayan Kahlo, bu dönemde sanat ve politika çevreleri ile yakınlaşmaya başladı. Kübalı önder Julio Antonio Mella ve fotoğraf sanatçısı Tina Modotti ile tanışıp yakın arkadaş oldu. Birlikte, dönemin sanatçılarının davetlerine, sosyalistlerin tartışmalarına katılmaya başladılar. Kahlo, 1929’da Meksika Komünist Partisi’ne üye oldu.
Evliliği;
Frida Kahlo (ortada) ve Diego Rivera, 1932, Carl Van Vechten tarafından çekilmiş. Resim çizmeye devam eden Kahlo aynı dönemde arkadaşı Tina Modotti aracılığıyla Meksikalı Michalangelo olarak anılan ünlü ressam Diego Rivera ile tanıştı ve ona resimlerini gösterdi. Aralarında romantik bir ilişki doğan iki ressam, 21 Ağustos 1929’da evlendiler. Frida, Rivera'nın üçüncü eşi oldu. Evlilikleri, 'fil ile güvercinin evliliğine' benzetildi [4] . Sanatçı, ikinci otoportresini evlendiği yıl yaptı (Eser, 2000 yılında bir Amerikalı koleksiyoner tarafından 5milyon USD'a satın alınmıştır [5] ). Aynı yıl Rivera'nın Komünist Parti'den ihraç edilmnesi üzerine Frida Kahlo da partiden ayrıldı. 1930’da eşiyle beraber ABD’ye gitti ve 1933’te Rivera aldığı duvar resmi siparişlerini bitirinceye kadar eşiyle birlikte orada yaşadı. Evliliklerinden iki yıl sonra bir düğün fotoğraflarından yola çıkarak 'Frieda ve Diego Rivera' (1931) adlı tablosunu yaptı. San Fransisco Kadın Ressamlar Topluluğu yıllık sergisinde sergilenen bu eser, onun bir sergide yer alan ilk tablosu oldu [6] .
Camille Claudel
Camille Claudel (8 Aralık 1864 – 19 Ekim 1943), Fransız heykeltraş. Çocukluğunda taş ve çamur gibi malzemelerle ilgilenmeye başlayan Camille, Académie Colarossi'de heykeltraş Alfred Boucher ile çalışmaya başladı. (O dönemde École des Beaux-Arts'ta (Paris Güzel Sanatlar Akademisi) (kadınların eğitim görmesi mümkün değildi.) 1882'de Claudel, çoğu İngiliz olan ve aralarında Jessie Lipscomb'un da bulunduğu bir grup genç kadınla bir atölye kiraladı. 1883'te, bu gruba heykel eğitimi veren Auguste Rodin'le tanıştı. 1884'te Rodin'in atölyesinde çalışmaya başladı ve onun ilham kaynağı, modeli, arkadaşı ve giderek sevgilisi oldu ancak hiçbir zaman Rodin'le birlikte yaşamadı. 1903 yılının başlarında işlerini sergiledi. Claudel'in eserlerinin gelişimi büyük ölçüde Rodin'e bağlansa da, sanat yeteneğinin kişiselliğini vurgulayan sanat tarihçileri çoğunluktadır. Yazar ve sanat eleştirmeni Octave Mirbeau onun bir dâhi olduğunu söyler. İlk işlerinde Rodin'in etkisi görülür ancak özellikle ünlü heykeli Bronze Waltz (1893) bunun dışında değerlendirilir. 1905 yılından itibaren Claudel'de akıl hastalığı baş gösterdi. Heykellerinin birçoğunu kırdı, paranoya belirtileri göstermeye başladı. Rodin'i, fikirlerini çalmakla ve öldürmeyi planlamakla suçladı. O zamana kadar kendisini koruyan erkek kardeşinin evlenerek Çin'e dönmesinden sonra atölyesine kapandı. Kariyerini destekleyen ve maddi olarak da yardım eden babası 2 mart 1913'te öldüğünde Camille'in bundan haberi olmadı. 10 Mart'ta kardeşinin girişimiyle Neuilly-sur-Marne'daki Ville-Évrard akıl hastanesine yatırıldı. Doktorları aileyi sağlığı konusunda sürekli bilgilendirse de annesi ilgilenmeyi kabul etmedi. 1 Haziran 1920'de Dr. Brunet anneye yazdığı mektupta Camille'in aile ile biraraya gelmesinin öneminden sözetti, ancak cevap alamadı. Paul Claudel ise birkaç yılda bir ziyarete geliyordu. Camille Claudel, 30 yıl akıl hastanesinde kaldıktan sonra 19 Ekim 1943'te öldü ve Monfavet mezarlığına gömüldü. Yaklaşık 90 adet heykelini, ezkizlerini ve çizimlerini yoketmişti.
''Bir avuç toprağı yoğurmayı bile bilmeyenler.
Duygusuz yavan insanlar.
Bu benim ruhum en kutsal varlığım...
Bunlar çalışma saatleri. Ruhumun yandığı saatler.
Siz yiyip içerken, dalga geçerken, oburca tıkınırken, ben heykelimle yalnızdım..
Ve yavaş yavaş akan benim hayatımdı..
Bu toprağın derinliklerine kanımı akıtıyordum...''
Virginia Wolf: Yoksulluk, insana zenginlik biriktirmemesi gerektiğini öğretir, insan başarılı olabilir ama yalnızca bağımsız yaşayabilmek ve bedeni ile zihnini geliştirmek için gerekenleri tutmalıdır elinde. 'Daha fazlasını değil'. İffet, 'beyninizi para uğruna satmayı reddetmeyi', yoksa Woolf'un 'beyin zinası'olarak isimlendirdiği duruma düşüleceğini öğretir. İstihza,'hünerlerinizi reklam etmenin bütün yöntemlerini reddetmeniz ve psikolojik nedenlerden ötürü, olay çapraşıklık ve ithamı, ün ve övgüye tercih etmeniz gerektiği' yolunda sizi uyarır. 'Size doğrudan önerilen nişanlar, rütbeler ya da dereceleri onları verenin yüzüne geri fırlatın'. Gerçek olmayan sadakatlerden özgür olmak, sonuçta faşist hedefler olan milliyetçilik, ırkçı şovenizm vb. şeyleri desteklemeyi reddetmek anlamına gelir. Virginia Woolf'un yıkıcı feminist etiği böyle bir şeydir: Woolf en az erkek kardeşi kadar yetenekli olmasına karşın kaçınılmaz hayal kırıklıkları yaşayan, erkekler tarafından alay konusu edilip istismar edilen Shakespeare'in kız kardeşinin Shakespeare kadar etkili kişiliğini keşfeder.
DERLEME 4.BÖLÜM
YORUM GÖNDER