ELEŞTİREL DÜŞÜNCENİN EYLEMSELLİĞİ
Küresel sermayenin yarattığı güç odakları insanlığa karşı çok boyutlu bir savaşı çıkarlarıyla uyuşmayan her yere taşırmışlardır. İnsanlık değerleri adına toplumu savunan eleştirel düşünceler üzerinden uyanış yaratan-eylemsellik kazanan ve kitlesel taban bulan hareketlerin tümü bu yoğun savaşın hedefindedirler.
Zayıf soyut bir durağanlığa saplanmadan toplumsal dönüşümler yaratıp, insana değer katan bir dinamik eleştirel düşünce pratiği aktif mücadeleye çok güçlü dayanaklar oluşturabilir. Eleştirel düşünce geleneğini tekrar bir kültür olarak diriltip onun adil ve etik özünü yaşama katabilmeliyiz.
Ezilenlerin haykırışlarıyla ördükleri ve bedellerin her gün fazlasıyla ödedikleri arzulanan bir yaşamı kurmak ve bunu süreklileştirecek eylemselliği yakalamak sömürü tiranlığının etkin tuzaklarının farkında olmamızı gerektiriyor. Çağcıl reel gerçeklilikle uyumlu eleştirel düşünceler ışığında toplumsal ve siyasi ilişkileri yeniden yorumlamamız gerekiyor çünkü kitle dinamik bir güçtür lehine dönüşüm sağlayan devrimci eleştirel düşüncelere hep kulak kesilir.
Her alanda demokratik özgürlükler getirecek bir toplumcu siyaset üretmek örgütleyici usta bir bilgelik gerektiriyor. Aktif kamusal bireyi sokağın gücünü gereksim duyulan eleştirel düşünceler eşliğinde arkasına alabilir. Düşünceyi dönüştürmek ve bu algıyı güçlendirmek büyük bir güvene ihtiyaç duyar özgürlükçü siyasi biçimlenişi açığa çıkarmak için bu şarttır.
Halkların yerel ve küresel oligarşiler tarafından el konulan toplumsal kolektif belleklerini yeniden geri almaları ve bunun kazandıracağı eleştirel düşünce zenginliğinin özgürlük talebine dönüşmesi amaçlanan taban demokrasisini de yaratacaktır.
Toplum ve bireyin tekrar gasp edilen eşitleyen adil konuşma ve katılım hakkını kamusal alanda kazanması için eylemci eleştirel düşüncelerin ısrarcı talep eden duruşunun rolü başattır. Kadınlar, gençler, ezilenler ve sömürülenler başta olmak üzere bu alanda dezavantajlı kesimler tekrardan güçlü bir etkinlik kazanırlar ve bu politik temsil demokrasisi için kaçınılmazdır bununla kesintisiz sosyal işbirliği olanaklarını da yaratmak önem kazanır.
Toplumsal direnişin manevi kültürünü geliştiren en önemli etken hiç kuşkusuz eylemci eleştirel düşüncelerin varlığıdır. Toplumsal ayaklanmalarda ki hak arayışçılığının gıdasını bu düşünceler sağlar. İnsan ruhunun öz kişiliğini güvenle açığa çıkarırlar.
Düşünsel teorilerin hayatla sınanma gibi bir zorunlulukları da vardır. İnsanlara dokunan, deneyimlerinden yararlanan, toplumun hakikatleriyle kendini sınayan ve kamusal alanda karşılık bulan bir pratik yakalanırsa özgürlük ve hakikat arayışçılığına büyük katkı sunması içten bile değildir.
Özgür ve yeni yaşama ulaşma mücadelesi eleştirel düşünceler üzerinden var olan çelişkilere çözüm gücü olma noktasın da toplumda bir ifadeye kavuşur kimlik ve şahsiyet kazanır. Toplumsal eleştirilerin gücü asla yadsınamaz. Eleştirel bilinç enerjisiyle sorumluluk yüklemek bireyin-toplumun donmuş yanlarını tekrardan diriltir.
Halkı araçsallaştıran ve politik bir aktör olarak rol ve misyon biçmeyen bir eleştirel siyasi-politik yaklaşım her ne kadar kendini haklı bir eleştirel teori üzerinden gündemde tutsa bile gerekçeleri elitist temsil zümreciklerini oluşturdukça inandırıcılığını pey pey aşındırır bu genel bir tekrara dönüşen teori ve pratik uyuşmazlığı toplumdaki adil beklentiyi kırar.
Elitist tercihler popülarizmi toplumsal emek karşısında baskın kıldıkça halk desteği o oranda azalır. Eleştirel düşüncenin toplumsal zemini hassastır oynamaya ve oyalanmaya gelmez! Bilinir “Korku ve kaygı cesaretin törpüsüdür.”toplumsal direnişin iç ahengi bozar!
Çıkarların olmadığı yerde tutkular özlü yaşanır hakikatten beslenen eleştirel düşünce siyasi kirli hesaplara kurban edilmeyecek kadar önemlidir. Eleştirel düşünce mazlumların umududur onu elit sınıflara sunma girişimleri aslında kendi ayağına kurşun sıkmadır.
“Nihayetinde insanın, eğitim, medya ve resmi ideolojilerle kafası esir alınan; düşünce ve eylem fakiri haline dönüşen; kelimenin tam anlamıyla akıl tutulması yaşayan; insan olmanın erdemlerini, güzelliklerini, gerekliliklerini unutan yani insanlıktan çıkmaya başlayan insanlara dönüştüğü bir dünyadır bu.” Wendy Brown
KEREM ÇİFTÇİ
YORUM GÖNDER