SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA CİLT-I (24.BÖLÜM)
C- Şehir devrimi toplum yapısında olduğu gibi düşünce yapısına da yansıyan köklü değişimlere yol açmıştır. En büyük yenilik, doğal süreçlerdeki yasalarla toplumsal güçler arasında direkt bir etkinin olmadığının anlaşılmasıdır. Bireysel eylemliliklerle doğal süreçlerin etkilenmeyeceğine ilişkin bir zihinsel seviye kazanılmıştır. Artık büyücülük ve Şamanizm eski önemini yitirmiştir. Yeni dinsel öğe, şehrin etrafında inşa edildiği tapınak ve rahibidir. Belki de büyücülük ve Şamanist etkiler rahipte toplanmıştır. Karmaşıklaşan topluma yeni ve disiplinli bir düzen gerekmektedir. Her zaman kutsal bir önem verilmiş olan düzen için yeni bir kutsallık kaynağı gerekmektedir. Sümer rahibi bu düzeni Mezopotamya’nın duru ve düzgün hareketli göğünde bulmuştur. Gökte harika bir düzen sürmektedir. En kutsal düzen gök düzeni olduğuna göre, yeryüzünde esas alınması gereken düzen de odur. Gök cisimlerinin düzenli hareketi toplumda insan hareketleri için de esas olmak zorundadır. Buna hiç karşı gelinemez. Bu düşünülemez bile. Buna ciddi olarak ve çok güçlü bir inanç da söz konusudur. Yani tanrılar sayıları biraz daha azalarak, gök ve onu teşkil eden varlıkları yansıtacaklardır.
Aslında insan zihninde buna denk bir kavramlaştırma dönemi de doğmaktadır. İnsan düşüncesi güç kazanmıştır. Yeni üretim tarzı önemli oranda artı-ürüne yol açmıştır. Zamanını sadece zihni tasarımlarla uğraşarak geçirecek kişiler için, bu fazladan rahatlıkla pay ayrılabilecektir. Bu devrimde öncü rol oynayan rahipler için, bu fazlayı tapınakta ambara doldurmak büyük bir güvenceyi beraberinde getirmektedir. Ürün fazlalığı rahip etrafında oluşan yeni sınıf için de bir güvencedir. Bu, yöneten ve giderek mülkün sahibi olacak olan sınıftır. İdeolojik yansıması, gök tanrısal güçlerinin yeryüzü temsilciliğidir. Zigguratlar, tanrılar birliğiyle temsilcilerini birleştiren karargâh gibidir. En üst katta rahip sürekli tanrısal işlerle uğraşır ve yeni kehanetleri buradan gök cisimlerine bakıp çıkarırken, alt katta da kulları için mutlak uyulması gereken tanrısal hükümleri açıklamakta, ibadet etmelerini sağlamaktadır. Yeni dinsel devrim, karargâhında şahane bir biçimde başarılmıştır. Doğal güçleri temsil etmek kadar, toplumun adlarına yönetildiği bir tanrılar dünyası mükemmel bir biçimde kurulmuştur.
Egemen sınıftan önce veya onunla birlikte senaryosu yazılıp, tiyatrosu tüm zihinlere ve ruhlara kutsal bir ibadet biçiminde nakşedildikten sonra, artık hâkim sınıf bütün görkemiyle tanrısal bir çehreye bürünmüş olarak kullaştırılmış hizmetçilerine görünebilir. Büyük bir ikiyüzlülükle olduğu kadar, büyük bir inanmış-inandırılmışlıkla tüm zihinleri ve ruhları işleten ve teslim alan yeni düşünce ve din mekanizması, mevsimsel kalıplar halinde tekrarlanıp değişe dönüşe günümüze kadar gelecektir. Ortadoğu insanlarının genlerine çok güçlü kazınan ve belki de halen gücümüz kadar güçsüzlüğümüzün de temelinde yatan, bu düzen inancı ve toplumsal töre gerçeğidir. Adına hangi dini, hangi düşünceyi koyarsanız koyun, temeli böyle sağlam atılmış ve eski değirmen taşları gibi halen zihinlerimizi ve ruhlarımızı öğüten de bu düzen düşüncesi ve inancı çarkıdır. Sümer düşünce ve inanç tarzı, farkında olunmasa da insanlığın zihni ve ruhsal yapısı üzerinde dolaylı da olsa etkisi halen güçlü, global değeri olan bir sistemdir. Sümerler birçok din ve düşünce biçimini değişimden geçirip kendi koşullarına uyarlayarak farklılaştırmışlardır. Yine dönem itibariyle felsefi düşünceden bilimsel düşünceye kadar temel diyalektik bağının işleyişiyle bu yönlü dönüşümleri başlatan temel kaynaktır. İnsan düşünce ve ahlak yapısına çok güçlü bir düzen normu yerleştirmiştir.
Daha önceki düzenlere göre uygarlığı mümkün kılan güçte bir düzen kalıbıdır. Yazıyla ve edipleriyle kurumlaşmasını güçlü yürüttüğü için, ezici bir üstünlük kurabilmiştir. Sanatla, özellikle müzikle tam bir ahenk birliği kurularak, bu alanda da günümüze kadar yaşamla müzik arasındaki uyumu en güçlü ifade eden bir tarzın sahibidir. Din müziğinin de ana kaynağıdır. Bu düşünce ve inanç tarzının en tehlikeli yönü ise, çok güçlü dogmatik özelliğidir. İnsan zihniyeti üzerinde kurulan bu dogmatizm, çeşitli dönüşümler geçirerek günümüze kadar gelen tüm dogmatik düşünce ve inançların temelinde yer almaktadır. Köleliğin oturmasında ve kurumlaşmasında, bu düşünce ve inanç tarzının, diğer bir deyişle dini anlayış ve uygulamanın etkisi altında, bilgiden bilime ve felsefeye yükselmek çok zordur. Uygarlık tarihinde şöyle genel bir kural vardır: Bir toplumsal tarzı en çok geliştiren kültür, değişime en çok direnen kültürü teşkil edip, öz kültürünü kolay kolay bırakmayacaktır. Ortadoğu, bu kuralın acısını çekmektedir.
Avrupa’nın kapitalizm uygarlığının çarpıcı serpilmesine yol açmasının Ortadoğu tarzı uygarlığı yaşamamasıyla bağlantılı bir sonucunun bulunması ne kadar doğruysa, bunun tersi de bir o kadar doğrudur. Yani köleci uygarlığın ruh ve zihniyet üzerindeki derin etkisi, kapitalizmin zihniyet ve ruhunun özde olduğu gibi kolay özümsenip kurumlaşmasını zorlaştırmaktadır. Tıpkı ana kökün yeni filizlere yol açması olası iken, tersinin, yani yeni bir filizlenmenin ana kök üzerinde tutunup kök salamaması gibi. Tarım devrimini doğuran Verimli Hilal bölgesindeki kültür için, bu daha derin etkiler bırakan bir husustur. Bu bölge halen neolitik kültürün güçlü etkileri, alışkanlıkları ve gelenekleri altında yaşamaktadır.
Fakat şu da kesindir ki, nasıl tarım-köy devrimi olmadan şehir devrimi ve köleci uygarlık mümkün olmazsa, köleci uygarlığın başta şehir ve sınıflı toplum yapısı ile ideolojik öğelerinin varlığı olmadan da felsefi düşünce tarzına ulaşılamaz. Diyalektik işleyiş açısından, felsefi tarzın savaşımıyla doğacak düşünce tarzı köleci tarzdır. Burada felsefenin çelişkisi neolitik kültürüyle değil, sınıflı toplum kültürüyledir. Yine felsefe sınıflı toplumun yol açtığı fazla ürüne dayalı refah ve boş zaman ihtiyacını da köleci sistem içinde bulabilecektir. Zıt kutbunu ve çelişik gücünü köleci sistemin değer ve yasalarıyla çarpıştırarak geliştirecektir.
HALKLAR ÖNDERİ ABDULLAH ÖCALAN
YORUM GÖNDER