ÖNDERLİK ÇİZGİSİNİN BAŞARISI VE HDP
HDP, özel savaş rejiminin Hareketimizi tasfiye siyasetine karşı Önder Apo’nun geliştirdiği büyük mücadelenin en temel sonuçlardındandır. HDP, diğer yönleriyle birlikte faşist AKP ve şefinin İmralı’da Önderlikle görüşme ve çözüm adı altında geliştirdiği Özgürlük Hareketimizi tasfiye siyasetine karşı Önder Apo’nun dahiyane mücadelesinin en temel sonuçlarındandır. İmralı süreci olarak adlandırılan devletin Önder Apo’yla görüşmesinin temel amacı, Ortadoğu’da yaşanan 3. Dünya Savaşı ile birlikte gelişen Rojava Devrimi ve Kürdistan Özgürlük Mücadelesinin büyük etki düzeyinin tasfiye edilerek, faşist Erdoğan öncülüğünde özel savaş sisteminin kendisini bölgesel bir imparatorluk gücü haline getirme niyet ve politikalarıydı. Bunun için çok kapsamlı bir özel savaş geliştirdiler. Önderlik çizgisinin ve PKK’nin tasfiyesi için bin bir kılığa girdiler, her türlü yol ve yöntemi denediler. Önder Apo’nun bu konudaki olağanüstü mücadelesi düşmanın bu yönlü yaklaşımlarını boşa çıkardığı gibi Özgürlük Mücadelemizin daha da güçlenerek gelişmesine yol açtı. Bu durum, Önder Apo’ya ve PKK’ye yönelik son altı yıllık öfke ve saldırılarının temel nedenidir. İmralı sürecindeki mücadelenin bu genel ve Ortadoğu boyutu, hiç kuşkusuz Bakur ve Türkiye’deki mücadele ile içiçe gelişen bir süreci ifade ediyordu. Önderlik çizgisinin ve PKK’nin tasfiyesi için KDP işbirlikçiliğini ve Kürt orta sınıfını Hareketimize karşı çok sinsince kullanmayı esas aldılar. Kemal Burkay’ın törenlerle Türkiye’ye getirilişi, faşist şef Erdoğan’ın Mesud Barzani ve Şiwan’la Amed’te toplu nikah törenlerine katılmasına varacak kadar bin bir türlü özel savaş yöntemlerini geliştirdiler. Amaç, teslimiyetçi Kürt işbirlikçiliğine dayanarak Kürt orta sınıfını mücadeleden koparmak, buna karşı direnen gençlik ve kadın başta olmak üzere fedakâr Kürdistan halkı üzerinde de her türlü baskıyı oluşturarak Kürdistan’da tam bir AKP egemenliğini inşa etmekti. Bakur halkını mücadeleden bu şekilde kopardıklarında Rojava Devriminin tasfiyesi ve Başûr’un işgali ile Kürt soykırımı sonuca götürme önünde zaten önemli bir engelleri kalmayacaktı. Önder Apo’nun, Türk özel savaş rejiminin Kürt işbirlikçiliğini kullanarak Kürt orta sınıfından başlayarak Kürdistan halkını mücadeleden koparmaya yönelik yaklaşımına karşı, Kürdistan’daki devrimci gelişmeleri Türkiye’ye taşırmaya yönelik büyük bir hamleyle cevap vermesi, günümüzde yaşanan gelişmelerin esasını oluşturmuştur. Önder Apo’nun HEP’ten başlayarak tüm zorluklara karşı önemli bir mücadele düzeyini yakalamış olan Kürdistan’daki demokratik siyasi gelişmeyi Türkiye’deki sol, sosyalist, demokratik mücadele geleneğiyle buluşturma ve ortak mücadele çizgisini oluşturmaya yönelik HDP’nin kuruluşuna öncülük etmesi, AKP’nin tüm hesaplarını bozduğu gibi, 7 Haziran 2015 seçimlerinde AKP’nin en büyük yenilgisini açığa çıkarmıştır. Bu durumu gören faşist şef Erdoğan, “çözüm süreci yok” diyerek, bu süreçte rol oynayan Başbakan Davutoğlu, Başbakan Yardımcıları Yalçın Akdoğan, Efkan Ala, Beşir Atalay gibi en sadık ekibini ya istifa ettirerek ya da geriye çekerek kendisini yenilgiden kurtarmaya çalışmış, fakat bunun da yetersiz kaldığını görünce 'Çöktürme Eylem Planı'nı devreye koymuştur. 7 Haziran 2015 genel seçimlerine HDP ile girme kararına en fazla karşı çıkanlar, seçimde başarının açığa çıkmasıyla birlikte bunu kimi bireylerin ve “emanetçi oy” gibi suni durumların başarısına bağlayarak, Önderlik gerçekliği ve Kürdistan halkıyla, Türkiye demokrasi güçlerinin büyük başarısını değerlendirmemeleri, son altı yıllık süreçte HDP’nin onurlu mücadele ve direnişine rağmen daha da büyümesini zayıflatan en temel hususların başlıcası olmuştur. Halkın Emek Partisi’nin (HEP) kurulduğu 7 Haziran 1990 tarihinden günümüze kadar otuz yılı aşkın demokratik siyasi mücadeleyi belirleyen en temel husus, demokratik siyasetin Kürdistan halkının varlık ve özgürlük mücadelesi ile bütünlük içinde büyük bir mücadele mevzisi mi olacağı, yoksa Önderlik çizgisinin ve PKK’nin tasfiyesi için özel savaş sisteminin yönlendirmesine mi gireceği konusudur. Kurulduğu ilk andan itibaren demokratik siyasal alana ve halkımıza yönelik özel savaş sisteminin geliştirdiği her türlü kültürel ve siyasal soykırıma, katliam, işkence ve baskılara rağmen demokratik siyasetin mücadele irade ve kararlılığı genel mücadelemiz açısından son derece tarihsel ve stratejik düzeyde rol oynamıştır. Vedat Aydın, Mehmet Sincar, Muhsin Melik, Şevket Epözdemir, Serdar Tanış, Ebubekir Deniz, Tahir Elçi gibi binlerce şehidimize, onbinlerce yönetici, üye ve çalışanının işkenceye, tutuklanmasına rağmen gelişimini sürdürmesi, düşmanın tüm saldırı ve özel savaş siyasetini etkisiz kılmış, önemli bir mücadele düzeyini açığa çıkarmıştır. Kürdistan halkının her türlü katliam, baskı ve işkenceye rağmen büyük fedakarlıkla özgürlüğe, özgürlük değerlerimize bağlılığı bu başarının temelini oluşturmuştur. Halkın Emek Partisi, 1990’larla birlikte gerilla öncülüğünde gelişen büyük halk serhildanlarıyla yaşanan kültürel devrimin açığa çıkardığı temel sonuçlardandır. Kürdistan halkının görkemli serhildanlarla Demokratik Ulus olarak ulusal diriliş devrimini gerçekleştirmesi, demokratik siyasal mücadele açısından büyük imkan ve fırsatları açığa çıkarmış, HEP bu gelişmeler sonucunda kurularak yeni bir sürece girilmiştir. Türk özel savaş sisteminin bu süreçte PKK’ye silah bıraktırma, gerilla mücadelesine son vermeye yönelik içten ve dıştan dayattığı saldırı ve tasfiyeciliği güçlendireceği beklentisi, demokratik siyasi mücadele için belli bir alan oluşturmuş, bu durumu Önder Apo mükemmel değerlendirerek önemli bir mücadele mevzisi haline getirmiştir. Düşmanın daha ilk kuruluşundan itibaren legal parti oluşumunu, gerilla mücadelesini ve genel hareketimizi etkisizleştirme ve tasfiye etmeye yönelik kullanma yaklaşımı, otuz yıllık beklenti ve yönelimlerinin temelini oluşturmuştur. Yaşanan bu gelişmelerle birlikte Önderlik, 1993 yılında ateşkes ilan ederek Kürt sorununun demokratik tarzda çözümünü geliştirmeye yönelik tarihi bir süreci başlattı. Düşmanın her türlü saldırısına karşı Önder Apo’nun bu mücadele çizgisini derinleştirmesi, genel mücadelemiz açısından son derece tarihsel gelişmeleri açığa çıkardı. Önder Apo’ya yönelik geliştirilen Uluslararası Komploya karşı paradigma değişimi, demokratik siyasal mücadelenin daha etkili hale gelmesine yol açtı. Kürt sorununun Demokratik Ulus tarzında çözümü, paradigma değişiminin esasını oluşturuyor. Düşman yaklaşımına göre bu çözümün yolunu da Devrimci halk Savaşı ile demokratik siyasal mücadele olarak belirleyen Önderlik, İmralı gibi bir işkence ve tecrit sisteminde devletin mücadelemizi tasfiye siyasetine karşı demokratik siyasal mücadeleyi ve çözümü gündemleştirmesi, halkımızda olduğu kadar Türkiye demokratik, sosyalist ve emek hareketinde de önemli bir mücadele düzeyini açığa çıkardı. Tüm bu gelişmelerden de anlaşıldığı gibi, 1990’ların başındaki Demokratik Ulus devrimi ile Önder Apo’nun gerçekleştirdiği paradigma değişimi, HDP’nin varoluşu ile tarihsel, felsefik, ideolojik, siyasal, örgütsel ve eylem çizgisini belirleyen temel gerçekliği oluşturuyor. Türk özel savaş sisteminin demokratik siyasal alanı Özgürlük Mücadelemizin tasfiyesi için kullanmaya yönelik tüm saldırı ve uygulamalarına karşı, bu alanı mücadelemizin daha da büyütülerek Türkiye’ye taşırılması ve Kürdistan halkının özgürlüğü, Türkiye’nin demokratikleştirilmesi mücadelesinin önemli bir alanı olarak geliştirmek, 1990’dan beri yoğunluklu devam eden iki çizgi mücadelesini ifade ediyor. Demokratik siyasal alanda bu iki çizgi mücadelesini doğru anlamak ve başarıyı açığa çıkaran Önderlik çizgisini her alanda doğru temsil etmek, AKP-MHP faşizmini yıkıp Türkiye’yi demokratikleştirmenin, Kürt sorununu eşitlik ve özgürlük temelinde çözmenin en etkili ve sonuç alıcı yoludur. CEMAL AMED |
YORUM GÖNDER