SELAMLARA TAKILI KALDI ÖZLEMİM
Adı-Soyadı: Nebahat Karataş
Kodu: Zelal Erzincan
Doğum Yeri ve Tarihi: Erzincan-1975
Katılım yeri ve Tarihi: Eskişehir-1997
Şahadet Yeri ve Tarihi: Metina-1999
Zelal, Eskişehir Anadolu Ünv. 97’de İktisat Fak.‘den ayrılarak gerilla saflarına katıldı.
Şehit Zelal Erzincan Anısına
Serin bir mevsim sıcağında büyümüş başakların çağrısı var gökyüzünde. Buluşmaya dair özlemdir tanelerinin sarısı ve toprağa alarak yanına topraktan gökyüzünün maviliğinde sonsuzluğa ulaşma istemidir yaşamak.
Her şey önce kendisini tanımakla başladı. Tohum tohum olduğuna inandıktan sonra başladı değişmeyi. Toprağa baş kaldırmayı öğrendi ve ayrılıklar başladı.
Zelal
Onu en son bir yokuşta otururken görmüştüm. Ellerini şakaklarına dayamıştı. Değersizleştirilmişliğin, yalnızlaştırılmışlığın ortasındaydı. Şehrin kalabalığı sarmıştı etrafını o ise sessizdi. “dönecek misin?” sorusuna cevabı beklerkenki sabırsızlığı ve burukluğu geliyor aklıma. Ayrılığın hüznü müydü, yoksa bir yaşam tercihinin ağırlığı mıydı yüzüne yansıyan? ”eğer” demişti “gelirsem ardından tüm putlarımı yıkıp geleceğim” yaş dolmuş gözlerinde sınır korkusu vardı. Artık sınırların varlığında yaşayacaktı.
Yağmur zamanında yenilenir toprak. Arınır kirinden. Değişim vaktidir. Tohum temiz olandan ve değişenden alır gücünü. Böylece yaşamını kendi kabuğuna ret ile başlatır. Toprağı yırtar ama köklerini unutmaz. Güzellikleri taşırmak ister gökyüzüne.
Zelal
Zaman bir mevsim değiştirdi. O ise kaç mevsim yaşadı, kaç savaş. Her savaşta arındı kirinden ve daha da yaklaştı. Paylaşılmamışlıklar onu geçmişine götürüyordu. Böylece tarihi ile kök savaşımını verdi. Bazen korktu, bazen kızdı ama hep ayakta kaldı. Dayandığı sevda kaleleri tek tek kuşatıldı. Birer birer yıkılıyordu putları. Yalnızlığın kırbacını derin soluyordu artık. Korktuğu sınırlara dayanmıştı duyguları. Karar vakti gelmişti. Çünkü en çok kazandığında kaybettiğini görmüştü. Dönüşü olmayan yolda aramaya başladı gerçeği. Böylelikle son putunu da kırmıştı.
Şimdi sadece mevsim değil zaman değişti.
Toplum artık farklı bir zamanın biçiminde ifade ediyor kendisini. Değişim onun yeni adı. Her türlü fırtınaya hazırlanmış ve köklerini toprağa salmış olmanın gücü ile açıyor gözlerini.
Zelal
Zaman artık onda sürüyor. Sevda er biçimde görülüyor. Coşkusu, bilinci ve istemi ile yaşamak istiyordu. Neden ve nasılları vardı. Yavaş yavaş atacaktı adımlarını. Bıçak kesmez sessizliğini çığlığa dönüştürecekti çocukluğundan beri aradığı adalete ve eşitliğe daha da yakınlaşıyordu. Umutları ve sevdası gerçeklikle karşılaşıyordu. Bunun bir savaşla olacağını bilmiyordu. Zelal, kendinden ve kendi gerçekliğinden kaçıyordu. Savaşsızlık onu yalnızlaştırıyordu. Yalnızlaştıkça boğuluyordu önyargıları da.
Dağlar bir tek yargıdır. Hiçbir kuşkunun ve yalanın yaşayamayacağı yerdi. Gerçeklik en somut haliyle dokunur tene. Dağlara çıktıkça kendine döner insan.
Kendisini dağlarda buldu Zelal. Kaç hasretli için çığlık attı zirvelerinde. “kendimi tanıdıkça tanıyacağı” diyordu. dışındaki dünyayı gördü ve inanmaya başladı. Aslında umut dokunacak kadar yakın yüreğinin alamayacağı kadro da büyüktü. “sorun şu kişi yada bu kişi, şu veya bu düşünce değil, gerçek olan benim kendim ile olan savaşımımdır” diyordu. çünkü; doğa ile savaşımı ona kendisini yenmeyi öğretiyordu. Ve böyle dönmeye başlamıştı özüne.
Zamansız bir rüzgar savurdu tohumu. Sessizce düşerken toprağa.ne olduğunu herkes biliyordu. Ama bu doğanın kanunuydu. Bu son ölüm değil, bir geri dönüştü ve başlangıçtı. Toprağa özeleştiri verme vaktiydi.
Zelal
Selamlara takılı kaldı özlemim.
Aynı yaşamı paylaşıyor olmak daha da büyütüyordu sevgileri. Zamanla ve mekanla sınırlı olmayan bir dünyayı herkese anlatmak. Küçük bir mağara etraf sarılmış ve kendi tetiğine yabancı. Güneş batmak üzere, doğuşunu göremeyebilir. Ama olsun. Son günlerini doyasıya yaşamıştı. Belki sonuçlara hazırlamamıştı kendini. Ama nurlu bir sonu reddetmeyecekti. Görememiş ve kavrayamamış olsa da, yaşadığı ve yaşayacaklarının doğruluğunu hissediyordu. Hazırdı.
Göreceğim günü sabırsızlıkla beklerken ve çok yaklaşmışken bir parmak uzanıyor fotoğrafına. “şehit düştü” diyor kolayca. İnanamadım önce. olamazdı. Hem çok erken, hem de umudumuz barış olmuşken hem de sen…
Demek “şehit düştü Zelal”
Oturdum. Ellerimi şakalarıma daydım. Etraf sessizdi. Ben de sessizim. Sıcak bir dünyada sınandı inancın. Tüm yarımlarınla dönüyorsun toprağa.
Ve toprağa döndü mevsim, senden dönmek üzere. Şimdi baharı bekliyor tohum, bu ayrılıklar sadece kavuşmanın müjdecisi.
Zelal
Bir pimde saklı kaldı sevdan
Zelal
Bazıları için cenaze
Bizim için ise kendi savaşımında bir komutan
Zafer tacı gelecekte saklı olan
Zelal (Nebahat Karataş)
MÜCADELE ARKADAŞI
YORUM GÖNDER