PKK'NİN KURULUŞUNUN ANISINA (4.BÖLÜM)
Feodalizme Karşı Demokrasi Hareketi PKK bir başkaldırı ve isyan hareketi olarak en çok toplumu tutsak alan geriliklere karşı düşünce ve eyleme geçmedir. Kürdistan’da gericilik denilirken ilk akla gelen feodal geriliklerdir. Daha doğrusu feodal komprador gericiliktir. Kürdistan, feodalizmin boyunduruğu altında inim inim inlemiş ve adeta insanlığı kapatmıştır, insanlığa kapatılmıştır. Öyle ki Kürdistan bir avuç derebeyin, ailenin, ağanın eline kalmış ve istediklerini topluma dayatan bir yapılanma hakim olmuştur. Bir adım ötesinde işgalcilerle el ele, Kürdistan toplumunu tutsak alan, nefes aldırmayan bir kompradorluk. Bu bir yön, önemli bir yön. İkinci yön ise belki de daha önemli olanı feodalizmin yarattığı toplumsal karakterdir. Feodalizm özü itibariyle donukluktur. Donmuşluktur. Soğukluktur. Başka bir deyimle doğmalarla yaşamadır. Yaratılan ön yargılarla o toplum içerisinde yaşayan insanları tutsak almaktır. Öyle kalıplar oturtulur ki insanlar karşı çıkamaz olurlar. Bu bir sistem olarak böyledir. Feodalizm tepeden tırnağa tahakkümdür. Hiyerarşidir. Tekçiliktir. Renksizliktir. Kendi dışında olanı rettir. Küçümsemedir. Kendisini her şeyin merkezinde görerek etraflıca bakamamaktır. Darlıktır, körlüktür. Feodalizm kapalılıktır. Kendine dönük yaşayarak dünyayı, geçmişi ve geleceği kendinde öldürmedir. Öyle ki ufuksuz olmaktır. Ufuk’u varsa da dar olan feodal ufuktur. Bu ise oldukça sığ olan aile, akraba, kabile, aşiret sınırlarına takılarak yaşamaktır. Denilecek ki aile, akraba, kabile ve aşiretçilik çokta kötü aidiyet unsurları değildir. Öyle sanılsın. Bir ülke param parça edilmişken, işgal altında inim inim inlerken, insanlar her gün işkencelerde katledilirken, her gün “namusuna” el atılmışken sadece ve sadece kendi dar aile çıkarlarını düşünmek işte feodalizmin yarattığı zihniyettir. Evet, feodal zihniyet. Geçmişe ve geleceğe tabular temelinde kutsallaştıran zihniyet. Kendi kendini tutsaklaştıran zihniyet. Hapsettiren zihniyet. Değişimi ve dönüşümü kendisi için ölüm olarak ele alan zihniyet. Öyle bir zihniyet ki tabularına dokunmayı bir görsün orada akacak olan sadece kandır. İnsan kanı… Feodalizmin en belirgin özelliği aşırı maço kültürüyle bezenmiş sözde erkekliğidir. Öyle ki ağanın eline öpen, evinde eşinin, çocuğunun canını okuyandır. Kadını kendi malı bilen bu kültür kadına nefes aldırmaya izin vermez. Çünkü kadın nefes alırsa o artık nefes alamayacaktır. Böyle anlayan bir kültür… Feodalizmin hakim olduğu toplumlarda kadının inleyişinde geçemeseniz: Kadın bir maldır, mülktür. Satılıktır. Başlık paralarını bir düşünün. Erkeğe ait olan bir uzuvdur. Erkeğin süreceği tarladır. Böyle bir toplumda kadın lehine düşünce belirtmek hemen erkeklikten, zılam olmaktan çıkmışlık demektir. Ve de toplumun ağzında düşmeyen sakız olmak demektir. Özcesi feodalizm hiçbir görüşe, yaşam biçimine yaşam şansı tanımayan hoşgörüsüzlüktür. Kendisini yaşatabilmesi içinde müthiş feodal kalıplar oluşturmadır. İlkelliktir. (İlkelliği kapanmışlık ve gericilik olarak ele alıyoruz. ) Böyle bir sistemde, feodal değer yargıların hakim olduğu toplumlarda, ortamlarda başkaldırmanın yeri olamaz. Çünkü feodalizm özünde sinmişliği toplumun tümüne yayma ve hakim kılmanın da kendisidir. Böyle bir sistemde alışılmış olanlara karşı durmak en büyük günah sayılır. Günahı işleyen ise aforoz edilir. Böyle bir sistemde ya boyun eğerek el öpersin ya da boyun eğdirirsin el öptürürsün. Başkasına da yer yoktur. İnsanın insanca, onuruyla kendi iradesiyle yaşamasına şans tanınmaz. Böyleleri çıkmışlar ise onlar ilk elden taşlanmalıdır. Böyle bir sistemde ayrı görüşlere yer olmaz. Farklılıklar suçtur. Yeni düşünceler suçtur. Çokluk suçtur. Özcesi demokrasi burada askıdadır. Demokrasi suçtur. Böyle bir sistemde dediğimiz gibi kadına yer yoktur. Kadına yer vermişseniz siz dinden çıkmış ve kitapsızsınızdır. Deli gömleği giymişsinizdir. İçinize başkaları girmiştir ve siz yoldan sapmışsınızdır. Böyle bir sistemde sadece egemenlerin söz hakkı vardır. Diğerleri ise marabadırlar, yani kurmançtırlar. Söz hakkı olanlar geleneksel bilinen ailelerdir. Şeyhlerdir, beylerdir, ağalardır, kompradorlardır, işbirlikçilerdir, devletin kapısında, meclisinde yer alan tayfalardır. Ve bunlara karşı çıkmak ölüm fermanını imzalamaktır. İşte PKK Kürdistan’da demokratik bir toplum yaratmak isterken ilk elden yapacağı bu köhnemiş sisteme karşı durmak olmuştur. Toplumun bağrına bir ur gibi saplanan bu hastalık tedavi edilmeden, bu hastalık aşılmadan Kürdistan’da bir devrimin yapmanın hiçbir anlamı olamazdı. Yani eğer Kürdistan’da demokratik bir yapı oluşturulmak isteniyorsa ilk elden bu feodal komprador işbirlikçi ağ tümden parçalanmalıydı. Başka da yolu olamazdı. PKK bu bağlamda feodalizme, feodal kompradorlara, gerici çitlere, iç parçalanmışlığa, işbirlikçi aileciliğe karşı gelişen bir başkaldırı hareketi olarak doğmuştur. Ve öyle ki Kürdistan’da ulusal bütünlüğün ve birliğinde harcı olarak yaşama gözlerini açmıştır. Yine PKK bu bağlamda dogmatik yapılara karşı gelişen demokrasi hamlesinin ta kendisi olmuştur. İleride açacağımız kadının devrim dalgasına alınarak tümden bir toplumu değiştirme ve dönüştürmenin de adı olmasını görkemli olarak herkese göstermiştir. Devam edecek... ŞEHİT KASIM ENGİN |
YORUM GÖNDER