HALKIMIZIN NEWROZ İSYANLARI (4.BÖLÜM)
1985 Newroz'una yönelirken, yine iyi anmamız gereken Agit yoldaşla bu Newroz'u nasıl karşılamalıyız? Tartışmasını yaptık. "Sen bu Newroz'u nasıl duyuyorsun? Bunu yaz" dedim. Bunun üzerine o yazısını yazdı. Serxwebun'da yayınlandı, tekrar okuyabilirsiniz. "Çok yüklü duygular var", "yerine getirmemiz gereken çok görevler var" diyordu. "Nasıl giriş yapacağımı bilemiyorum, çünkü umutlar epey uyanıyor" diyordu. Agit, bu temelde ülkeye yönelmişti ve 1986 Agit'in şahadet yıldönümü oluyor. O duygu ve görev anlayışıyla yol almaya çalışıyordu. Bu pratiğe de anlamlı bir yol açmaydı. Maalesef daha sonra en çok bağlı kalması gerekenler, layık olmama durumuyla karşı karşıya geldiler. Hâlbuki daha o zaman iyi layık olunsaydı, yol açma işi muazzam sonuçlar verebilirdi. Her geçen yıl gereklerin kazanılması için büyük çabalara yol açardı. Bir şehit düştüğünde, onun şahadetine anlam ve çabasına on katmazsan, anıya layık olamazsın. On katmayı başaracaksın, yoksa kendini affedemezsin. 27 Mart 1982'de Mazlum Doğan'ın şahadetini duyduğumuzda öyle çok umutlu olmayı mümkün kılacak bir durumda yoktu. Her şey amansız bir biçimde umut olmaktan çıkarılıyordu. O zaman karşılık vermek çok daha zorlaşıyordu. Ama yine de yol bulacaktık.
Şimdi bütün bunlar duyulduğunda, düşünüldüğünde kişiden hangi çabayı ve neyi isterler? Bütün bunları bileceksiniz. Başka türlü düşünce ve yürek gücüne ulaşamazsınız. Bunlar en çok ihmal ettiğiniz olaylar, olgular oluyor. Her şahadeti kendimizden düşen bir parça ve hem de ondan yeni yaşamı üretebilecek parçayla besleyemezseniz yaşayamazsınız, çürük olursunuz. Nitekim öyle de oluyor. Bunlar, bizim şehitleri bu yolda anma yasamız oluyor. Hamleye dönüştürüyoruz; hamleler kolay gelişmez, gerçekleştirilmez. Karnı doyurmak bile bu kadar mesele haline gelmişken, dünyanın bu kadar acımasızca üzerine geldiği böylesi bir ortamda büyük bir hamleyi nasıl başlatacaksın? Biraz bu konuda beyninizi açın, yüklenin. Hamleler öyle lafla hazırlanmaz; çaba ister, derinlik ister. Biz hazırladık, hiç olmazsa siz de doğru kavramayı becerin. Görülüyor ki, PKK'nin bir tarihinden bile yüz kat güçlenmek mümkün. Ama incelemesini bilmek kaydıyla bu böyledir. Şehitlik bağlılığı güçlendirir, fakat anmasını bilmek kaydıyla! Halkımızın durumuna bakılarak çok şey öğrenilir ama bakmasını bileceksin. İnsanlığa bakmak da çok şey öğretir ama ona da bakamıyorsunuz. Öyle fazla kitap okumayı da istemez, genel duyumlar çok şey öğretebilir. İşte bütün bunlar bizi böylesi günleri güçlü yakalamaya götürür. Muhtaç olduğumuz, ulaşmak istediğimiz haklılık, kararlılık, öngörülük otorite sahibi olmaya götürür. Bütün bu olgulara da muhtaçsınız. Biz kesinlikle zayıf insanı hoş göremeyiz, ama sahte güçlenmeyi de kabul edemeyiz. Yetkiye kavuşmak, sorumluluk sahibi olmak çok önemli ve sizleri adım adım bunlara yaklaştırmaya çalışıyoruz. Sizi doğru bir siyasi anlayışa itmek, örgüt olgusuna yaklaştırmak, yetki sahasına kavuşturmak çok önemli. Tabii bunu başka türlü de kavrayamıyorsunuz. Yığınca deneyimle ancak kavrıyorsunuz. Açık ki bu iyi bir kavrama yöntemi değil, ama durumlarınız bunu biraz böyle kılıyor. Bütün bunlar, bizim yenilemeden kastettiğimiz eksik yanlar oluyor.
Görülüyor ki sizler için az çaba sergilenmiyor. Elbette bunlar da Kürdistan halkının ihtiyaç duyduğu önderliği tutturmak ve insanlık ailesinde şerefli bir yere oturmak için çabaların anlamını ifade ediyor. Dünya bizim başımıza zindan edilmişken, karartılmışken, biz filan ülkede ne kadar güzellik var, filan yerde nasıl yaşam var diye sorabilir miyiz? Kendi karanlık dünyamızda ufak bir pencere açamazsak, hangi aydınlıktan bahsedebiliriz? Başka durumlarla uğraşma imkânı bulamıyoruz. Bir defa içinde bulunduğumuz dünyayı kavrayalım. Bize biçilen zindan nasıl bir zindandır? Öncelikle bu gereklidir. Daha sonra küçücük bir ışık zerresini yakaladığımızda kendimize pek mutluyum diyelim. Böylesine yeni günlerde yeni başlangıçlar, çok yönlü düşündürmeye, kapasiteye derinlik kazandırmaya götürmeli derken, bunlardan bahsediyoruz. Buna şiddetle muhtaçsınız. Fırsat yaratılmıştır, kullanabilirsiniz. Başkalarına bakmayın. Hatta eski alışkanlıklarınız sizi fazla etkilemesin. Yeni olun, kendinizi yenilemeyi bilin! Kendinize ait olduğunu sandığınız olgular veya başka özellikler düşündüğünüzden daha fazla çürük ve yabancı öğelerdir. Bunlar yeni olmadığı gibi, sizin de değildir. Bütün bu hususları dini, felsefi yaklaşımlarla göstermek mümkündür. Ben sizleri en yalın, siyasi ve biraz da sosyolojik anlamda bilimle ifade edebilecek tarzda anlatmaya çalışıyorum. Aynı yaklaşımları dini, felsefi hatta siyasi, askeri yaklaşımlarla çok kapsamlı anlatabilirim. Hatta sanat yöntemiyle de trajikomik bir tarzda ele alabilirim. Ama biz yine de en rahat sayabileceğimiz bir tarzda yaklaşımla, PKK'yi ve onun öncülüğünü halkımıza kavratmak istiyoruz. Başka çaremizin olmadığını belirttim.
Siyasi bir yaklaşımın içine girdik. Onun en bilimsel ifadesi olabilecek sosyalist ideolojiye gereken kılavuzluk rolünü verdirdik. Ve politikanın en yoğunlaşmış ifadesi olarak askeri yaklaşımı inanılmaz bir biçimde gündeme koyduk. Onun yoğun hazırlığını inanılmaz bir biçimde sürdürüyoruz. Bütün bunlar şüphesiz kendi başınıza onlarca yıl sağlayamayacağınız gelişmeleri, kat edemeyeceğiniz mesafeyi sağlamak içindir. Çünkü size başka türlü karşılık versek layık olamayız. Önderlik edemeyiz. O halde geriye çabalarımızın bu biçimde somutluk kazanması kalıyor. Sizlerle böylesi bir yeni güne kavuşmak anlamlıdır. Zindanda çıkan yoldaşların da böylesine bir güne kavuşmaları söz konusudur. Yine aramızda belli bir ıslahattan, yani acımasız, hatta ilginç diyebileceğimiz bir eğitim tarzından geçenler de var. Özgür kadın gerçeğini değişik bir tarzda zindanda yaşayanlar da var. Sanırım onların da böylesine yeni bir günde durumları hayli anlam kazanıyor. Aynı zamanda aramızda bu yıl yola çıkan ve PKK gibi bir savaş örgütü içinde savaşma cesaretini gösterip yeni katılanlar var. Yine, sıcak savaşım alanından gelenler var. Hepinizin böyle anlamlı bir günde ve böylesine bir toplantıda bulunmaları bizi hayli anlamı yüklü olan iyi sentez yapmaya götürecektir. Gerçek ilerleme de bu temelde olur. Dolayısıyla bu temelde değişik konumları yaşayanların yeni günleri hayli anlamlıdır. Geçmiş yaşam ne kadar hatalı, noksan ve kölece geçmiş olursa olsun, madem böyle bir güne ulaşılmış, bizim için taze başlangıçlar yapmak, sadece bir günün hatırına olan bir tutum olmaz, diyoruz. Bilakis bütün yaşamımızın zorunlu bir sonucudur dedik. Ve bunu da çeşitli anlatımlarla kanıtlayarak göstermeye çalıştık. Onlar bu yeni başlangıçların anlamını ve kıymetini bizden daha iyi bilecek durumdadırlar. Gerek kendilerini gözden geçirme, gerekse de olumlu sonuçlarını hayata geçirmede hem şanslı, hem de değerini iyi bilirlerse oldukça da güçlü olabilirler. Kendilerini güçlü katabilirler. Biz bunu bu temelde sonuna kadar destekleriz. Anlatılmaya çalışılan çerçevede şartımız şudur; gerçeklerimizin doğru kavratılması ve ona layık bir karşılığın verilmesidir. Bu temelde her şeyimizi ona göre hazırlarız. Bu anlamda ortaya çıkan gelişmeler çok görkemlidir ve kendimizi kurallarıyla en iyi biçimde yürütmesini bileceğiz. Aynı zamanda da kargaşa içinde, kuralsızlık içinde, her bakımdan çirkef içinde olan bir durumdan kurtulup, bizi daha ölçülü, biçili ve yeterli çabalarla sonuca götüren çabalar içerisinde olacağız.
HALKLAR ÖNDERİ ABDULLAH ÖCALAN
YORUM GÖNDER