TARİHTEN GÜNÜMÜZE KADININ ÖZ SAVUNMASI 15.BÖLÜM
9- ÖZ SAVUNMA SİSTEMİNİN PARADİGMASI:
A-PAJK-Jin-Jiyan-Azadî Kuramı;
Kadın olmak veya kadın olamamak bilgisinin bir hayli çarpıtıldığı ve eril spekülasyona uğratıldığı bu dünya gerçekliğinde, Kürdistan’lı kadınlar da, dünyanın tüm kadın kurtuluş mücadelecileri gibi bu gerçeklikle karşı karşıya kalmıştır. Sosyalizm ve Kürdistan devrim mücadelesine katılan kadınların, bu uzun soluklu mücadele sürecinde ve yaşamın gerçekleri içinde, devrimde kadın olmanın ne demek olduğunu anladığı önemli tarihsel durakları oldu. Devrimin kadın olmaktan kaynaklı sorunları da toptan çözeceği inancı, yaşamın çok çeşitli gerçekleriyle karşı karşıya kalmıştı. Devrimin de cinsiyeti vardı ve bu cins erkekti. Eyalet pratiklerinde açığa çıkan eril zihniyet, kadını devrimin yedek gücü olarak ele alıyor, kadını gerilla hareketinin dışında bırakmak ve geleneksel kadın-erkek ilişkilerinin yeniden üretilmesine dayalı kendi kadın modellerini üretmek istiyordu. ‘Kadın gerillacılık yapamaz’ cümlesine kodlanan cinsiyetçi yaklaşımlar tasfiyeci ve çeteci çizginin ifadesi olmuş, Önderliğin kadın özgürlüğüne dayalı devrim stratejisine karşı bir mücadele içine girmiştir. Önderliğin ilk gruplaşma aşamasında başlayan kadının devrime katılımını bir ideolojik ve siyasi ilke olarak ele alma, cins sorununu parti içinden başlayarak çözüme kavuşturma ve kadının öznel temsiliyetlerini geliştirmeye dayalı teorik yaklaşımlarına karşı, kadını mülkiyetine alma tutumları dayatılmıştır. 1990 yıllarında karşı karşıya kalınan iki temel konu belirginleşir; birincisi reel sosyalizmin çöküşü ile beraber sınıfsal çelişkinin çözümüne dayalı kurtuluşun tüm sorunların çözümünü gerçekleştireceğine dair teorinin çöküş yaşamasıydı. Bu bir ideolojik sorundu.
İkincisi; 1990 yıllarından itibaren PKK hareketine ve gerilla savaşına binlerce kadının toplumsal yaşamda bir demokratik devrim gerçekleştirerek hem katılım göstermesi hem de halk ayaklanmalarının en yüksek katılımcısı olmasıydı. Sınıf ve ulus devrimi yeni bir devrim ile tanışmış ve bu devrimci kadın ayaklanması cins çelişkilerinin, çözümünün yeni bir tanımlanma ihtiyacını açığa çıkarmıştı. Bu da tarihsel bir gelişme olarak gündemleşmişti. Kürdistan’da kadın sorunu bir devrim sorunu olarak açığa çıkmıştı. 90’lı yıllarla birlikte Önderliğin belirginleşen bu iki sorunu ele alma tarzı derinleşir. Eşitlik ve özgürlük ilkesiyle devrim içinde tanımlanan kadın sorununun çok daha öte bir gerçeği dayattığını fark eden Rêber Apo, sorunun bir paradigma sorunu olduğunu çözümleyerek çözümü paradigmasal değişim temelinde ele almaya başlar. Önderliğin kadın sorununa dair teorik yoğunlaşmaları, toplumsal sorun araştırmaları ve reel sosyalizmin çöküş nedenleri ve sonuçlarına dönük teorik, felsefî ve sosyolojik analizleri ile vardığı temel kanaat şuydu: Toplumsal sorunların çözümü kadın sorununda odaklanmaktadır. ‘Erkeği Öldürmek’ cümlesinde özetlenen bu kanaat, kadın sorununun toplumsal sorunların temel çelişkisi olduğunu, sınıf, iktidar, devlet üçlüsüne dayalı sömürge sistemlerin kadını özel mülk kılan ve yöneten ataerkil aile ve erkek iktidarı olmadan mümkün olmayacağını anlatmaktadır. Marksizme ve reel sosyalizme yaptığı temel eleştirilerden biri, kadın sorununu temel çelişki olarak ele almamaları ve kadını ataerkil toplum ve devlet ideolojisi ile yedeğine almış olmasıdır.
Sosyalizm adına yaşananın kapitalizm olduğu, bu kapitalin kadın ve erkek ilişkilerinin sömürge ilişkiler içerdiği için üretilebildiği tespitine dayalı ‘Erkeği öldürmek’ analizi, ataerkilliği, cinsiyetçiliği, egemen erkek iktidarcılığını aşarak sömürgeciliği ortadan kaldırmayı hedeflemiştir. ‘Sınıf kurtuluşu ile kadın kurtuluşu sağlanır’ teorisine karşılık, ‘‘kadın kurtuluşu sağlanmadan hiçbir toplumsal sorun çözülemez’’ tespiti yapılmış, ‘PKK bir kadın partisidir’ tanımı ile sosyalizm perspektifi kadın özgürlüğü ilkesine bağlanmıştır. Bu anlamda PKK, ideolojik ilkelerini ve programını ilk sömürgenin özgürlüğünü sağlayarak tüm sömürgeleri ortadan kaldırmaya dayalı yeniden yapılandırmıştır. Kadın ve erkek ilişkilerinin bireysel ve toplumsal sistemde özgürleşmesi ile sınıf, ezilen ulus ve grupların varlığına yol açan hegemonyayı aşma formülüdür bu. Toplum sosyolojik ve ekonomik olarak kadın köleliğini üreten kapitali, eril iktidarı aşmadığı sürece sömürge olmaktan kurtulamayacaktır düşüncesi Önderliğin ‘‘kadın özgürlüğüne dayalı devrim anlayışı sosyalist olmanın gereğidir” sözlerinde dile gelmiştir. Ancak bu teorik analizin gücü geliştireceği yöntemler de açığa çıkacaktı. Yöntem neydi? Teorik analizlerin hem pratik araçlarını açığa çıkarmak hem eril tutumların direnişini kırmak için özgün ve özerk kadın örgütlenmelerini geliştirmek bulunan yöntemdi. Kadın ve erkek ilişkilerini yöneten ve yönetilen, özne ve nesne ikileminden çıkarmak, kadının erkekten bağımsızlaşarak karar gücüne kavuşturmak, erkeği kadın hakkında karar verici güç olmaktan çıkarmak ve bir kadın sistem inşasıyla erkek iktidarcılığını yıkmak bu özgün ve özerk kadın sistemin felsefesini ifade eder. Kadın iradesi özgürce örgütlenmeden, kendi kaderini kendisi belirlemeden devrimi bir kadın devrimine dönüştürmek zordu. Bu anlamda kadın partileşmesine doğru evrilen bir tarihsel süreç başlamıştır.
1987 8 Mart tarihinde 2000 kadının katıldığı toplantıda ‘Kadın sınıf ve ulus çıkarları elinden alınan emekçidir. Kadın sorunu tüm ezilenlerin sorunudur ve kadın kurtuluşu toplumun kurtuluşu sorunudur, kadının özgürlük düzeyi toplumun özgürlük düzeyini belirler.’ tespiti ile
YJWK(Kürdistan Yurtsever Kadınlar Birliği)kurulur. 1991 yılında 1. YJWK kongresinde ‘‘Kadın sorununa devrimci yaklaşım, mülkleştirilme tekniği, evlilik kurumunun köleleştiriciliği, kadının davranış ve seçme özgürlüğü-gücü- yeteneği-modelleri’ kuramsal ve pratik sorunlar ekseninde tartışmaya açılmıştır. Aynı yıl Avrupa’da yapılan 2. Kadın kongresi ile YJWK harekete dönüşme kararı alır ve TAJK(Kürdistan Kadın Özgürlük Hareketi)ilan edilir. TAJK’ın ilanı ile gerilla mücadelesinde kadına dönük eril yaklaşımlara karşılık 1993 Kasım ayında özgün ve özerk kadın gerilla ordulaşmasına gidilmiş ve kadın öz savunma bilinci ile siyasi ve sosyal güvenlik sistemini kurmuştur. 1995 yılında ‘Nasıl Yaşamalı’ sorusu etrafında yalnızca kadının kendi hakkında karar vereceği ve kadın örgütlenmelerinin çatı örgütü biçiminde örgütleneceği YAJK kurulur. YAJK ile kadın siyasi bir güç olarak her alanda özgün ve özerk örgütlenmesini gerçekleştirir. Özgün karargâhlaşma ve özerk yönetim modeli ile genel devrim örgüt ve yönetiminde kadın temsiliyeti biçiminde yer alır. Bu süreç içinde devrimde Zekiye Alkan, Rahşan Demirel, Gülnaz Karataş ve Zeynep Kınacı yoldaşların kadın özgürlük mücadelesini öncülük düzeyinde şekillendirdiği süreçtir. Kadın kurtuluş ideolojisi temelinde kuramsal çalışmalarını yürüten kadın gücü, eril sistemden kopuş teorisi temelinde belirlediği özgür düşünce, özgür irade, mücadelecilik, örgütlenme, estetik ve güzellik, yurtseverlik ilkeleri temelinde yapılanmalarını başlatmıştır. Özgür kadın kimliğini kadın öznelliğini oluşturarak gerçekleştirme sürecinin esas hedefi, kadının kendi kaderini kendisinin tayin etme ve kendini yönetme yeteneğini geliştirmektir. Kadın partileşmesi, kadın ideolojisi ve kadın devrimi gündemleri bu öncü kadın düzeyleri ile gündeme gelir.
Egemen erkek ideolojilere karşılık kadın eksenli ideoloji ve eril kurumlaşmaları kadın kurtuluşuna dayalı sistemler ile aşmak sürecin ana karakteridir. Sistem içinde değil sistem dışına çıkarak ve alternatif kadın sistemi ile cins mücadelesini vermek Kürdistan kadın devriminin özgünlüğü olarak belirginleşir. 1999 13 Mart tarihinde PJKK (Partiya Jinén Karkerén Kurdistan)kuruluş kongresi bu temelde gerçekleşir ve PJKK 2000 tarihinde ismini sınıf perspektifini aşarak PJA (Partiya Azadiya Jinan)olarak değiştirir. Kadının toplum ile özgürlük ilkeleri temelinde sözleşmesi kuramı ile sosyal ve siyasal kadın örgütlenmelerinin, uluslararası kadın mücadele araçlarının geliştirildiği dönemdir. Toplumsal alanda kadın örgütlenmeleri ve kadın hakları mücadelesi yaygın biçimde gelişir. Kadın gerilla ordusu YJA-STAR, Kadın toplumsal alan çalışması YJA(Özgür Kadın Birlikleri), PJA ise PAJK(Partiya Azadiya Jinén Kurdistan) ismi yeniden yapılanma süreci ile tanımlanır. 2004 tarihinde PAJK, özgür kadın mücadelesinin kadro kişiliği, öncülüğü ve çalışmasının radikalleştirilmesine, ideolojik öncülüğün yetkinleştirilmesine duyulan ihtiyaç ile ortaya çıkar. Tüm bu kadın örgütlerinin çatı örgütü ise KJB(Koma Jinén Bilind) olur. Kadın sistemini konfederal birlikler biçiminde tanımlayan bu örgütlenme modelinde PAJK ideolojik parti olarak kendini tanımlar. İdeolojik kadın partisi egemen erkek iktidarının kadına karşı inşa ettiği zihniyet hegemonyasına karşı zihinsel mücadelenin yürütüldüğü alandır. Kölelik zihniyet inşaları ve araçlarıyla geliştirildiği için, özgürlük önce zihniyet inşası ve araçlarıyla gerçekleştirilebilir. Kadın köleliği en fazla kadının zihniyet dünyasının karartılması ve zihinsel araçlardan mahrum bırakılmasıyla başarıldığından kadın özgürlüğü öncelikle zihinsel alanı inşa etmek zorundadır.
Bunun için bağımsız düşüneceği, kuramsal tavırlar geliştirebileceği ve özerk kurumsal araçlarla zihniyet yapılanmalarını sağlayacağı ayrı bir örgütlenme gerekmektedir. Parti inşa edilmiş kadınlık ve erkeklik ideolojilerinin sistemini ve cinsiyetçiliğin toplumsal tarihini kuramsal olarak açığa çıkarır ve cins mücadelesini yürütür. Kadın düşünce yapısını ve aklını, özgür düşünme kişiliği ve duruşunu, nasıl yaşamalı arayışını öncü kadın kadrolar ile her alanda gündemleştirir. Bu anlamda kadın partisi ideolojik kadın kadrolaşmasını temel alır. Bunun için sistemden ve egemen erkek ilişkilerinden kopuşu sağlamış, cins mücadelesini ve egemenlik biçimlerinin her türüne karşı direnişi profesyonel yürüten kadın kadrolarla örgütlenir. Kadın partileşmesi erkek iktidarcılığının zihinsel saldırılarına karşı kadının düşünce dünyasının geliştirilmesini sağlamak kadar kadın zihniyet dünyasını ve değerlerini, bilgi yapılarını savunma ve korumak için mücadele yürütmektedir. Kadın partileşmesi bu anlamda zihniyet özgürleşmesini amaçlayarak ve zihinsel iktidara karşı mücadeleyi programlayarak kadının ideolojik öz savunmasını yapmaktadır. En köklü öz savunmalar güçlü ideolojik mücadelelerle açığa çıkar ve öz savunma önce zihin yapılarında oluşumunu başlatır. İdeoloji öz-ruh, parti onun bedeni, mücadele ise öz savunması olarak toplumsal organizmaya dönüşür. PAJK ideolojik organizasyonlarını her yerde özgün ve özerk örgütleyerek cins mücadelesini örgütler. Kadın aydınlanma çalışmaları yürüten kadın akademileri, kadın basın yayın organları, kadın kültür hareketi çalışmaları, kadın partileşmesi, jineoloji bilimi alternatif kadın zihinsel inşa çalışmalarını yürüterek kadın düşünce dünyasını, iktidarcı zihniyetin sapmalı karekterinden korumaktadır. Önderliğin kadın partileşmesini öncelikli ve temel çalışma olarak ele almasının nedeni, kadını öncelikle erkeğin ideolojik egemenliğinin dışına çıkarmak ve kadının öncelikle ideolojik temelde kendini savunacağı ve koruyacağı bir örgütleme gücüne kavuşturmaktır. Bu nedenle kadın partileşmesi özgür düşünce gücünü, kişiliğini ve araçlarını artırarak kadının kendisini savunacağı temel alan olmaktadır.
B-Kadının Öz Savunması:YJA-Star;
“Erkeğin insafına bırakılacak kadın, kaybetmeye mahkûmdur. Bunun için maddi imkânlar gereklidir. Başka türlü erkek ve erkek egemen toplumu çözemezler. Çözemeyince yenilmek kaçınılmazdır. Yenilmekten kurtulamayınca da özgürleşemezler” (Rêber Apo) Kürdistan kadın gerilla birliği YJA-Star, Kürdistan devrim hareketinde yer alan kadınların özgün ve özerk meşru
savunma ve öz savunma örgütlenmesidir. Sömürgeci devlete ve egemen erkek toplumsallığa karşı devrime katılan kadınların hem cins mücadelesini hem sömürgeciliğe karşı mücadelelerini tanımladığı, ayrıştırdığı ve ortaklaştırdığı bir sistemi tanımlamaktadır. Özgünlüğü cins mücadelesini devrimde gündemleştirerek egemen erkek sistemine karşı kadın öz savunma sistemini geliştirmesidir. Kadına yönelik saldırı ve katliamlara, kadına yönelik devlet, aile ve erkek şiddetine ve baskı altına alma politikalarına karşı kadını savunma gücü olarak gündemini belirlemiştir. En önemli özelliği ise dağlarda özgür kadın alanları yaratarak eril sisteme karşı mücadele alanlarını geliştirmesi ve bu mücadele yöntemleriyle kadın sorununun toplumsal yaşam içinde demokratik devrimlerle çözümlere kavuşturulmasıdır. Dağın diyalektiği mücadele yöntemidir. Özgür dağlarda oluşan kadın direnişi, dağın toplumsal yapılanması ve örgütlenme modelleriyle kent uygarlığının esaretine mahkûm olan kadını özgürlük mücadelesi olanaklarına kavuşturarak ayaklandırmaktadır. Kent uygarlığına hapsedilerek toplumunu, yurdunu, kültürünü kaybeden kadın, yeniden kentin dışına, dağa ve kırın hayatına dönerek kadın uygarlığını oluşturarak özgürlüğünü sağlamaktadır.
Mezopotamya coğrafyasının tamamına yayılan ve dağları üslenme alanı olarak belirleyen kadın gerillacılığına dayalı bu kadın uygarlık modeli Kürdistanlı kadınların hem direniş sahası hem de yeni toplumunu, yaşam tarzını ve sistemini kurduğu örgütlenmesidir. Kent uygarlığını bu yönteme dayanarak devrimci dönüşümlere, kadın inşa yapıları ve davranış modelleriyle değiştirmektedir. Dağın devrimci diyalektiği kentlerdeki kadınları cins, ulus ve sınıf mücadelesinde ayaklanmaya sevk etmekte, demokratik siyaset ve sosyal devrim temelinde kadının özgün ve özerk örgütlenmelerine kaynaklık etmektedir. Bu mücadele yöntemiyle milyonlarca kadının ayaklanmasına, kadınların eş başkanlık sistemine, eşit temsiliyet haklarına, yaygın sivil toplum örgütlenmelerine ve komünal alternatif sistem örgütlenmesine yol açmıştır. Bu toplumsal gelişmeler kadının özgün ve özerk örgütlenme ilkesine dayalı konfederal sisteminin kuruluşuyla sonuçlanmıştır. Egemen erkek yaklaşımlarında açığa çıkan kadını yedeğine alan, nesnelleştiren ya da gerillada ret eden tutumlara karşılık Önderliğin hayata geçirdiği özerk kadın gerilla ordulaşmasının amacı, kadının topluma karşı geliştirilen saldırlar karşısında devrimci savaş kararına öz iradesi ile katılması, kendi örgütlenmesini oluşturup yönetmesidir. Erkeğin müdahale edemeyeceği, kararını veremeyeceği, yalnızca kadının kendi kendisini yöneteceği bu modelle, egemen erkek iktidarının dışına çıkarak kadın iradeleşmesi, öz denetim ve öz karar gücüne ulaşılır. Bu model ile sistemlerin yedeğine düşen, belirlenen ve konjöktürü yönlendirilen kadın sorununu aşıp, hegomonik sistemlere karşı mücadelede kadın çözümlerini stratejik düzeyde belirleyici kılmaktır. Bu temelde kadın gerilla ordusu egemen erkeğin devletçi uygarlığına karşı kadına dayalı demokratik uygarlığın öz savunma sisteminin ve kararlaşmasının bel kemiğidir.
YJA-Star özelde devrim ve direniş süreçlerinden sonra kadınların evlerine geri gönderilmesiyle sonuçlanan farklı halkların tarihsel deneyimlerinden çıkarılan dersler ışığında örgütlendirilmiş bir özerk ve özgün kadın gerilla yapılanmasıdır. Yanı sıra egemen erkek yaklaşımlarında ortaya çıkan kadın gerillacılığı ya tasfiye etme ya da yedek gücü olarak ele alma tutumuna karşı, erkeğin hiçbir şekilde kendisiyle ilgili karar alamayacağı bir yapıya dönüştürülmesinde daha köklü bir amaç vardır. Bu amacı belirleyen, kadın öz savunma gücü savaş bittiği takdirde de toplumsal alanda kadın konfederal sisteminin öz savunması olarak varlığını koruyacak stratejidir. Öz savunmanın varoluşsal bir ilke olması ve cins mücadelesinin gösterdiği gerçekler nedeniyle, kadın öz savunma örgütü dönemsel değil kalıcı bir yapı, taktik süreç değil stratejik bir tavır olmaktadır. Öz savunma bu anlamda toplumsal bir yapılanmadır. Önderliğin “Çıplak eller ve yüreklerle kalıcı ve güçlü kavgalar sürdürülemez” tespitine dayalı bu stratejik mücadele bir tarihsel arka plana dayanmaktadır. Rêber Apo 1992 yılında Amed Eyalet komutanı Şemdin Sakık’ın yüzlerce kadının ya şehit olması ya da düşmana tutsak düşmesi ile sonuçlanan kadın gerillacılığını fesh edip geri gönderme pratiğine müdahalede bulunmuştur. Zeki şahsında dile gelen bu sorun birçok eyalette yaşanmış ve kadının gerilla hareketinde yer almaması gerektiğini düşünen yaklaşımlar öne çıkmıştır. 1993 yılında kadın gerilla ordulaşması kararını alan Rêber Apo, bu kadın karşıtı anlayışa karşı örgüt içinde mücadele başlatmış ve kadınların özgün ve özerk örgütlenmesini kadın partisi, kadın ordulaşması ve kadın toplumsal alan örgütü ile konfederal bir yapıya kavuşturmuştur. Kadın sorunun temel özelliklerinden biri olan kadını şiddetle iktidar altına alma ve yönetme politikasına karşı, kadının güvenlik politikasını oluşturarak, kendisini savunacak güce kavuşturarak eril egemenliği çözme, kadını dokunulmaz kılma amaçlanmaktadır. Tıpkı Zerdüşt’ün kadına dokunmamayı ilk kutsal ilke kılması gibi. Ama bir fark ile o da kadının dokunulmazlığının sadece bir inanç ilkesi olarak değil, örgütlenme ilkesiyle daha radikal temelde tamamlanmasıdır. Kadına dokunmamak ilkesi kadının kendine dokundurtmaması ilkesiyle ileriye taşınmıştır. Binlerce kadın gerillanın temsil ettiği direniş gücü bu anlamda muazzam bir caydırıcılık gücüne ulaşmış ve toplumsal yaşamda kadına dokunmak, şiddet uygulamak en fazla aşılan konu olmuştur. En önemlisi de Kürdistan’lı kadınların bu direniş ve öz savunma bilinciyle kendilerine dokundurtmama kişiliğini kazanmış olmalarıdır. Bu temelde Rojava Kürdistan’da YPJ, Şengal’de YPŞ, Doğu Kürdistan’da HPJ kadın gerilla-öz savunma birlikleri hem bir halkın öz savunma gücü hem kadın öz savunma gücü olarak açığa çıkmıştır. Kürdistan’da sömürgeciliğe ve egemen erkek iktidarına son verme programına sahip bu kadın öz savunma birliklerinin ilham kaynağı, deneyim aktarım gücü YJA-Star’dır. Devletçi uygarlığın bölgesel temsili olan Türk, Fars, Arap ulus devlet sömürgeciliğine ve ataerkil uygarlığa karşı birlikte ve paralel mücadele eden bu kadın öz savunma örgütlerinin dayandığı bilinç, egemen erkek iktidarının önce kadını ilk ezilen sınıf ve ulus haline getirerek, sonra halkları sömürgeleştirip, devletçi uygarlığı inşa ettiğine dair geliştirdiği bilinçtir. O halde kadın kurtuluşunun tek seçeneği sömürgeciliğe karşı mücadeleyi kadın kurtuluş mücadelesini, ilk ezilen sınıfı ve ulusu özgürleştirerek derinleştirmektir. Aynı biçimde devletçi uygarlığın tüm modellerini aşarak kadın özgürlüğünü sağlamak gibi bir denkleme sahiptir.
C- KJK: Kendi Kaderini Belirleyen Dünya;
Kendi adına düşünemeyenler kendilerini yönetemezler. Düşünülenler, belirlenenler ve yönetilenler kendilerini düşünenleri, yönetenleri ve tanımlayanları düşünsel ve yönetsel temelde aşmadıkları sürece yaşamlarını tayin edemezler. Versiyon olabilirler ve hâkim sistem ile eklektik, taklit ilişki kurabilirler ancak kendileri olamazlar. Kadın sorunu yakıcı güncel sorunları temsil ettiği kadar, mevcut egemen erkek sistemini düşünsel ve yöntemsel olarak aşamamanın daha ağır sorunlarını yaşamaktadır. Bu durum kadın mücadelesinin mevcut eril uygarlık sistemine entegre olmasına, reforme edilmesine ve sistemin yeniden nesnel varlığına dönüşmesine yol açmaktadır. Temel sorunumuz şudur; kadın kurtuluş hareketleri kadın değerler sisteminin oluşumunu gerçekleştirebiliyor mu? Ahlaki, siyasi, sosyal, ekonomik, öz savunma ve kültürel kadın yapılanmasını alternatif sistem birliğine kavuşturabiliyor mu? Kadın sistemi ve kadın farklılıklarının birlik ilkesi ne olacak? Coğrafî, sınıfsal, ulusal, ırksal, dinsel ve kültürel farklılıklara göre farklı kimliklerin temsilini de yapan kadınların evrensel ölçekte birliklerini sağlayacak yöntem ne olabilir? Kürdistan kadın özgürlük mücadelesi, kadın özgürlük mücadelesini alternatif toplumsal sistem gücüne kavuşturmayan her yöntemin aşılmasını temel sorunu yapar ve çözümünü alternatif kadın sistemini geliştirmekte bulur. Kadınların demokratik, özerk ve konfederal sistemini inşa ederek çözümünü sunar. Kadın konfederal sistemi hem kadınların özerk yapılarının bir üst çatı olan kadın kongresinde birliklerini sağlayan bir modeldir, hem mevcut toplumsal sistemlerde (siyasi, sosyal, kültürel vb.) kadının konfederal sisteminin özgün ve özerk temsiliyetini gerçekleştiren bir karaktere sahiptir. Kadın konfederal sistemin birlik ilkesi ise farklılıkların birliğine dayalı felsefî yorum temelinde, demokratik birlik politikasına dayanır. Kadın cinsinin
farklılıklarını gözeten ama temel sorunlarda ortak sistemleşme ve mücadele yöntemlerini esas alan bir ideolojik ve politik tavır sahibidir.
Bu tavırda kendini ifade eden güncel gerçeklik ise, modernist tutumda kendini açığa vuran yöntemde ve kuramda tekçiliğin, postmodern tutumda gelişen yöntem ve kuramsal birlik inkârının kadın mücadelesinde yarattığı parçalılığa karşı çözüm geliştirmektir. Kadın sorunu ve çözümü konusunda salt eleştiren ve isteyen pozisyonundan çıkmak, kurucu ve gerçekleştirici olmak gerekmektedir. Örneğin kadın katliamlarını engellemek için mevcut sistemin çözümlerini talep eden ve bekleyen değil, direk kendi öz savunma sistemini kurarak kendi çözümünü geliştirmek gibi. Bu kadının kendi kaderinin inisiyatifini eline alması ve kendi kaderini kendisinin yönetmesidir. Tabi bu yaklaşımın gelişmesine olanak sağlayan Önderliğin ‘kendini salt erkeğin ezileni gören’ kadın tutumuna dönük eleştirisinde dile getirdiği gerçektir. Demokratik uygarlık ve devletçi uygarlık analizi, kadın toplumsallık tarihinin ve iktidarcı sistemin sürekli bir çatışma içinde olduğunu, kadının kültürel, sosyal, düşünsel olarak bir tarihsel toplum gücü olarak var olduğunu ve tarihi salt ezenlerin tarihi olarak ele almanın yanlış olduğunu belirtir. Eril ideolojilerin esas başarısı tarihsel toplum ve doğa açıklamalarıyla kadını erkeğin salt ezileni olarak yansıtmasıdır. Kendini erkeğin salt ezileni görmek onun yeniden nesnesi olmaya dönüşmektir. Oysa kadınlar direniş tarihleri ve toplumsal değerleriyle demokratik uygarlığın temel öznel gücü olarak egemen erkek gerçeğinin de dışında bir evrenselliği temsil etmektedir. Bu tarihsel toplum ve kadın uygarlığının sistem anlayışı Kürdistan kadın özgürlük hareketi KJK’nin varlığını belirlemektedir. Kadın sorununu üreten eril zihniyetin maddi uygarlık kurma amacını çözümleyerek, kadın sorununu salt ataerkillik sorunu olarak ele almaktan ziyade, devlet, iktidar ve hegemonik sistemlerin sürekli ürettiği ataerkilliği tanımlamak gerekmektedir. Bu yaklaşımla KJK, devletçi uygarlık ve demokratik uygarlık çatışma analizi ile bu çatışmanın ekseninde yer alan kadın toplumsallığının sınıf, iktidar ve devlet dışı hakikatlerini sistemleştirme hedefiyle hareket etmiştir.
Kadın Özgürlükçü toplum hedefiyle, kadının konfederal örgütlülüğünü geliştirmek ve demokratik konfederalizmi kadın öncülüğünde inşa etmek amaçlarıyla hareket eden kadın örgütlerinin üst çatı örgütlenmesi olan KJK, ataerkil devletçi uygarlığa karşı alternatif sistem olmaktadır. Kadının konfederal örgütlülüğü olarak ideolojik, toplumsal, siyasal ve meşru savunma alanında mücadele ve örgütlerini geliştirmek, var olanlar arasında iş ve rol koordinasyonunu sağlamak rolüne sahip KJK, kadının çatı örgütü olarak kendini komün, birlik, meclis vb. toplumsal kurumlaşmalarla örgütler. Kadın eğitim, basın-yayın, bilim ve kültürel yapıları, siyasi ve sosyal kadın örgütleri, öz savunma ve meşru savunma alanlarında örgütlenen bileşenlerden oluşur. Sistemini kadın ekonomi, eğitim, hukuk, ekoloji ve yerel yönetim, siyasi, sosyal ve sağlık komiteleri üzerinden inşa eden ve projelendiren KJK, bu komitelerle toplumsal alanın her alanında özgün kadın kurumsallığını geliştirmekte, cinsiyet eşitliğini sağlamakta, ayrımcılığa karşı mücadele etmektedir. Bu örgütlenmeler yoluyla siyasi organizasyonlar, ekonomik yapılar, sosyal kurumlar, düşünsel örgütler toplumsal yaşamda kadın konfederal sistemi olarak açığa çıkarılmıştır. KJK kadın öz savunma sistem ve örgütlerini hem temsil ettiğinden hem de geliştirdiğinden kadının en örgütlü öz savunma gücü olmaktadır. Kadını alternatif konfedere örgütlerle sistem gücüne kavuşturma tarzı, kadının sistem saldırılarına, cinsiyetçi ayrımcılık ve şiddetine karşı koruma ve savunmaya alan tarzdır. Kadın ekonomi, siyasi, eğitim, hukuk, düşünce ve sağlık kurumlarıyla, eşit temsiliyet ve eş başkanlık sistemiyle, kadını yerel yönetim politikalarıyla ataerkil devletçi uygarlıktan koruyan, savunmaya alan KJK, savunma anlayışını alternatif sistemler geliştirme yöntemiyle yapmaktadır. Ancak KJK sömürgeciliğe, ulus devlet zulmüne, sınıfsal sömürüye, egemen erkek gerçekliğine karşı devrimci mücadelenin sahibi, geliştireni ve örgütleyeni olarak dolaysız biçimde öz savunma sistemini temsil eder. Dört parça Kürdistan’da sömürgeciliğe ve egemen erkek sistemine karşı öz savunmaya dayalı mücadele ve örgütlemelerden sorumludur. Bu sorumluluğu Şengal, Maxmur ve Rojava’da özgün ve özerk kadın öz savunma sistemlerinin açığa çıkarılmasını sağlamıştır. KJK kendi kaderini belirleyen ve yöneten kadınların, kaderi hep yöneten egemen erkek dünyaya başkaldırısıdır. İlk sömürge ulus kadın gerçeğine karşı en özgür kadın ulusunu ve hakikatlerini geliştiren bu başkaldırı hareketi, kendini oluşturan ve varoluşunu belirleyen karakteriyle bir isyan olma vasfından çıkmış, tarihsel toplum kuran vasfına kavuşmuştur. Tarihe çok özel ve olağan üstü kadın tavrı yükleyen bu kadınların hayatları bu nedenle en aykırı duruşlar içermiştir. Radikal ayrılıklar, amansız kopuşlar, tutkulu sorgulamalar, ölümüne direnişler bu hayatların özetleridir. Kadınlığı ve erkekliği büyük sorgulamalardan geçiren ve kadınlığını yeniden oluşturarak erkeğin gerçeğine karşı duruşları elbette kolay değil kahırlı olmuştur. Ancak onlar tarihin özgür kadın ulusu olarak starın dağlarında gerçekleştirdikleri bu kadın uygarlığıyla hayata gerçek değerini vermenin onurunu yaşamaktadırlar. Bu dünyanın görmediği kadın kalbini, kalpleriyle kurdukları dünyayla görünür kıldılar. Masal gibi bir gerçek olmalarının nedeni ise Surka Âlem’in, Hüremmin, Amazonların, cadıların, Ninhursag’ın, Lilith’in nefeslerinden seslerinden bedenleşmeleridir.
DERLEME 15.BÖLÜM
YORUM GÖNDER