HÜZÜNLÜ BAHARIN ERKEN YOLCULARI
Geç ve hüzünlü başlayan mevsimin
Erken ayrılan yolcularıydı.
Baharın tazeliğine renk katan çiçekler
Ömrün baharına ruh eken canlardı.
Bir intikam çığlığıydılar belki,
Belki de gidenlerle kavuşma özlemi
Artlarına bakmadan
Yüzlerindeki yarı tebessüm
Ve yüreklerindeki öfkeye cevap olmanın rahatlığıyla…
Belki de adettendir, gidenlerin ardından en güzel duygularımızı yazarız. Onlar yanımızdayken onlara söylemediğimiz özelliklerini arkalarından söylüyoruz. Söylemek isteyip de söylemediklerimizi arkalarından sıralıyoruz. Acaba onlar kendilerinden geçmeden diye midir yoksa utangaçlığımızdan mıdır? Belki toplumumuzdan gelen bir gelenektir, sevgimizi içimize gömeriz. Yüreğimizin derinliklerine onun en kuytu yerlerine saklarız. Sadece kendimize saklarız, kendimizle paylaşırız. Bazen bir gerillanın netameli duruşunda bir ufka bakışında, ya da içten gülen bir of çekişinde hep bu kuytuluklardaki büyük sevdaların paylaşamadıklarımızın yansımasını yansıtırız karşımızdaki uçsuz-bucaksız enginliklere. Görünürdeki suskunluklarımız içimizdeki büyük kaynamaların sıcaklığındadır belki. Kim bilir belki de en suskun gerilla en büyük Duyguları içinde saklayan gerilladır.
Hüzünle ve öfkeli başlayan bu yıl ki baharda, iki değerli yoldaşımız bizi erkenden bırakıp ölümsüzlük kervanına katıldılar. O arkadaşlar gittikleri için en güzel duyguları onlar için sıralayacak değiliz. Ama onların en güzel yanlarını yazacağız, anlatacağız ve kendimize yol bileceğiz. Tabulaştırarak değil yaşatarak, unutarak değil, hatırlayarak yaşayacağız. Önderliğin dediği gibi “unutmak ihanettir” bu yolda şehit düşen binlerce yoldaşa karşı yapacağımız en büyük ihanet, onları unutmak olacaktır. Ondan dolayı onları tanıyarak, onlardan öğrendiklerimizi kendimize esas alarak yaşayacağız.
Armanç arkadaş 2003’ten beri Zağros tay’dı ve bahar düzenlemesiyle birlikte Çarçela bölgesine geldi. Eyalette tanınan bir arkadaştı. Bölgeye ilk geldiğinde de yabancılık çekmedi. Belki de en temel özelliğiydi gittiği ortamda erkenden uyum sağlıyordu. Diğer temel özelliği ise gözü kara bir cesaret ve öfke dolu bir yüreğe sahip olmasıydı. Eyaletin en geç açılan alanı olmasına rağmen erkenden eylem yapılması için dayatma yapıyordu. Önderliğin zehirlenmesine erkenden yanıt olmak ve öfkesini yansıtmak istiyordu. Yerinde durmayan canlı, deli-dolu bir yapısı vardı.
Dijwar arkadaş 2004 baharında büyük güney’den katılmıştı. Gerillaya ve ilk eğitimden sonra zağros’a gelmişti. İlk düzenlemesi eyaletin güneyde kalan bir bölgesine yapıldığı için ordan çıkarak ve kendisini dar yatarak çarçela’ya gelmişti. Genç ve oldukça moralli bir arkadaştı. Arkadaşların dikkatini çekmişti ve kendisini sevdirmişti. Ve dördüncü yıldır biz beraberdik, bir gün olsun bile bu arkadaşın “ben bu işi yapamam, ben hazır değilim” dediğini duymadım. Bir gün bile olsun kendini geri çekmedi. Bir gün bile olsun bir arkadaşın gönlünü kırmadı. Güneyli bir arkadaş olmasına rağmen ulusal ruhun nasıl gelişeceğini nerden geçtiğini iyi biliyordu ve bir gün bile olsun farklı bir psikolojisi yansıtmadı ve yaşamadı.
Suların berraklığı ve çekici havasıyla ünlü çarçelanın zirvelerinde her zaman “kirli elbiseleriyle dolaşırdı dijwar arkadaş. Çünkü boş durmazdı, ordan oraya koşar, her işi yapardı, böyle olmak böyle yaşamak hoşuna gidiyordu. Ama güler yüzlülüğünü hiç eksik etmezdi. Arasıra arkadaşların takılmalarına yazıktır, değerlerimizi çarçur etmeyelim” diyerek cevap verirdi.
İçinde Armanç ve Dıjwar arkadaşın da olduğu bir grup arkadaş bezeli karakolu yakınlarına bulunuyordu. Düşman onları fark etmiş olacak ki operasyona çıkmıştı. Onlar arkadan dolanan düşman kolunun görmemiş sadece onların aşağısına doğru gelen bir kolu görmüşlerdi. Bunun üzerine onlar da bu düşman koluna pusu atmak istemiş ve yerlerinden hareket etmişlerdi. Fakat arkalarındaki düşman arkadan onlara vurmuş ve çatışma başlamıştı. gündüzün ortasından akşama kadar düşman çemberinin olmasına rağmen, bilerek ve isteyerek hem de gülerek girmişlerdi. Armanç arkadaş ilk askeri vurduğunda etrafındakilere “gördünüz mü?nasıl devirdim” diyerek takılmıştı. Ellerine bir fırsat geçmiş, içlerinde birikmiş intikam ateşini bir anda kuşmak istercesine yedi saat boyunca dar bir çemberin içinde kahramanca direnmişlerdi. Üzerindeki cephaneyi idareli kullanarak her bir kurşunun hesabını yapmışlardı. Bu çatışmada on tane düşman cenazesi akşama kadar çatışma alanında kalmıştı. Düşman öylesine öfkelenmiştiler aylar geçmesine rağmen arkadaşların cenazesini ailelerine teslim etmedi.
Şimdi insan düşünüyor da şahadet yaşandı diye mi en güzel belirlemeleri kullanmak gerekir, yada en güzel duyguları yazmak gerekir. Elbette şahadetten daha değerli ve kutsal bir şey olamaz ama gerçekten bazı şahadetler var ki güzeldir, hoştur, insanı kıskandırır. “keşke ben de böylesine bir şahadete sahip olsaydım” dedirtecek cinsten olur. ve elbette en edebi sözlerin, en güzel göstermek mümkün mü?
Bu yılın baharı hüzünlü ve geç başladı. Önderliğin durumu, kuzeydeki operasyonlar ve arkadaşların şahadeti herkesi elinden gelen çabayı harcamaya, yoldaşlık görevini yerine getirmeye çağırıyordu. Belki de bu arkadaşların acelesi bu militanlık görevinin yerine getirilmesiydi. Kendilerini aşıp yoldaşlarını düşünmeleriydi. Hesapları bir anlık değildi. Çoktandı kendilerini bu hesaplaşmaya hazırlamışlardı. Armanç arkadaş günlüğünde “bu yıl anlamlı bir eyleme sahip olmak istiyorum” yazmıştı. Dijwar arkadaş çatışma öncesi toprağı öperek” kurbanı olduğum Kürdistan toprağı ne kadar da güzelsin” demişti ve bahardan beri kuzeye gitmek için öneri yapıyordu. Hesaplaşma günü gelip çattığında yüreklerindeki bütün duygulara cevap olmanın sorumluluğuyla yaklaşmış ve bunlara layık olmanın yürekliliğini göstermiş ve direniş geleneğine yeni bir halka eklemişlerdi. O gün derelink tan bukan’a kadar halkımızın kanındaki direniş ruhu bu yoldaşların şahsında bezele’de can buldu, filiz ekti toprağın gönlüne. Ve şokta bıraktı etraflarını saran etten duvarları, canlı güruhları.
Geride kalanlar, giden yoldaşlarına layık olmaya ant içtiler intikamlarını almaya yemin ettiler. Her ne kadar ilk eylemde dokuz aşkın öldürüldüyse de azdı ve bundan sonra da yapacakları her eylemin intikam eylemleri olacağına söz verdiler!....
Anılarınız çarçella’nın burçlarında, silüetlerinizç yüreğimizin zirvelerinde hep yaşayacaktır!...
(13 nisan’da bezele’de şehit düşen Armanç ve Dıjwar arkadaşın anısına
Devrimci selam ve saygılar
AGİT CİVİYAN (Ş. ŞİYAR Taburu Adına)
YORUM GÖNDER