YÜZ HATLARINDA GİZLİDİR KÜRDÜN BÜTÜN TARİHİ (1.BÖLÜM)
Unutulmayanların, unutulamazların ardından yazılanlar, gerçekleşmiş hakikatin tüm zamanlara mal olduğunu hissettirir. Tarihin akışına yön vermek büyük bir erdemdir. Erdem ise, zamanın oluşturuculuğunda, tarihe mal olacak eylemlerin sahibi olabilmektir, bir şeyleri yaratabilmektir. Bu bağlamda yaşananları kendisiyle taşıyabilmek dünü bugüne ve bugünü başka zamanlara aktarabilmek ancak ve ancak erdemli olan insanlara özgüdür. Zamanın akıcı gücüne ancak ermiş olanlar meydan okuyabilirler. Tüm mekânsal ve zamansal sınırları ermiş kişiler ancak aşabilirler. Tarih böylesine yazılmamış yüzlerce -egemenler bunu hep gizlemeye çalışsalar da -kahramanın yaratıcı eylemleriyle nakşedilmiştir. Dünyamızda adalet için terazinin peşinden koşulmaya başlandığı ilk günden itibaren insanlar gerçek ile yalan, güzel ile çirkin, iyi ile kötü arasında yol ayırımlarına hep gelip dayandılar. Öyle ki umutlara, özlenenlere dört elle sarılırken, karabasanlar da onlara nefesleri kadar yakın oldu her zaman. Ama özgürlük arayışı ve onu yeniden hakikatle var etmek vazgeçilemez gaye oldu insanda.
İnsanın değeri, toplumda yarattığı etki ve toplumu sürükleme düzeyi ile ölçüldüğü kadar, kendi eylemlerine yüklediği anlamla da ölçülür. Tarihte çokça örnekleri olduğu gibi, özgürlük mücadelemizin her biri destanlar yazan kahramanlık örneği şehitlerimiz de kendi değerlerini, yarattıkları anlam gücüyle ortaya çıkartmışlardır. Bu anlamda Tarihin her kesiti kendi döneminin kahramanlarının damgasını taşır. Lakin tarihe doğru yön veren tarihsel, toplumsal kahramanların özverili duruşları ve yarattıklarıdır. Şu bir gerçek ki, değerler uğruna kendini feda ederek tarihe mal olmuş bütün hakikat arayışçıları, anlam gücüne ulaşma ve hakikati yaşanılır kılma çabalarıyla tarihsel toplumsal süreçlere damgalarını vurabilmişlerdir. Onlar için yaşam var oluştan bugüne gelen bir değerler zinciridir. Ve yaşam bütün değerlerin kapsayıcısıdır. Ancak yaşam bile özgürce olmayacaksa bir anlamı yoktur. Özgürlüğe yürüyüş böylece başlar. Özgürlük tutkusu, aşkı olmayan kendini adayamaz, anlama gücü olmayan ise özgürlüğe yol alamaz.
Bu doğrultudan bakıldığında, Ortadoğu toprakları bin yıllardır özgürlük uğruna verilmiş mücadelelere tanıklık etmektedir. İnsanlık değerlerini hiçe sayan Kapitalist modernist sisteme karşı, bu bölgede halklar ahlaki – politik değerler uğruna tarihi mücadeleler vermiş, tarih sayfaları özellikle de Kürtlerin kahramanlıklarıyla sayfalara nakşedilmiştir. Yüzyıllardan beri tarihin her dönemi Kürt halkının Agitleri öncülüğünde destansı çıkışlarla bezenmiştir. Her dönem kendi görkemli duruşuyla tarih sahnesine çıkan Agitler, ardın sıra bir Agitler ordusunu yaratarak yenilmezliğini, ölümsüzlüğünü kanıtlamış ve insanlığın yaşama ve ayakta kalma şartlarını güçlendirmiştir. İşte çağımızın gerçek Agitleri, Hakileri, Kemalleri, Mazlumları, Hayrileri, Ferhatları, Erdalları, Zilanları, Berivanları, Beritanları, Adılları tarihin uzun soluklu bu özgürlüksel yürüyüşün gerçek temsilidirler.
Değerli komutanımız Adil yoldaş;
Sana ilişkin olarak yazmam gerektiği söylendiğinde her zamanki gibi “yazabilecek miyim, anlatabilecek miyim, hakkını verebilecek miyim(?) vb. onlarca soru geçti aklımdan. Çünkü bu her hangi bir yazıdan öte bir şey, eksiksiz olarak yerine getirilmesi gereken bir görev ve yükümlülüktür bu yazıyı yazmam. Seni anlatabilme gücümün olacağını sanmıyorum açıkçası. Bu nedenle kaygılarım beni rahat bırakmıyor. Böyle olması bir açıdan sanırım anormal bir durum değil. Çünkü sen kendini şahadetin öncesi yaşarken belki de en iyi anlatmış yoldaşlarımızdan, komutanlarımızdansın. Ve gerçek şu ki insanlar kendi yaşadıkları, yarattıklarıyla kendisinin anlatım dili olurlar. Senin içimizdeki duruşunla yarattıkların her şeyi anlatmaya yeter. Yaşadığın her an bir silinmezliktir. Yaşamda hep yön vericiliğinle kalıcılaşan komutanlarımızdansın. Diğer yandan ise büyük de olsa şahadetin, çoğumuz tarafından halen kabullenilmiş değildir. Sana dair düşünürken bu nedenle öfke, burukluk, ve gururu çok karmaşık duyguların bir aradalığında yaşıyorum. Hani bir de şahadetini engelleyemeyişimizi düşündüğümde tarifi zor duygular kaplıyor benliğimi. Sanırım bu gerçekliği sadece ben değil, birçok arkadaş yaşıyor. Şimdi ise telafisi zor hataların bu kadar pahallıya mal olmasının derin acısını yaşıyoruz. Fakat şu açık ki, yaşarken nasıl ki öncümüz, komutanımız ve gerçek yoldaşımız idiysen, şahadetinle de bize kılavuzluk etmeye devam ediyorsun. Duruşun şimdi de her an’ımıza yön veriyor.
Sonbahar mevsiminin aralık ayındayız. Sorsalar bana, “sonbaharda ne hissediyorsun?” diye, vereceğim yanıtlar o kadar çok ki.
RENGİN BOTAN
YORUM GÖNDER