15 AĞUSTOS DESTANI VE KAHRAMAN EGÎT GERÇEKLİĞİ!
Her toplum yaratılmış bir destanın ürünüdür! Onun düşünce ve duygu dünyasını, yer yüzü ailesi içerisindeki karakter özelliklerini, dahası onun tarihini, bütün bir geleceğini ve kaderini belirleyen bu destanlardır.
Her halk kendi kahramanlık öyküleri yada efsaneleri kadardır. Ona kimlik kazandıran onun bu mitolojik söylenceleridir! Toplumlar adeta varlığının mayasına dönüşen böylesi mitsel anlatıların kahramanları ile kendilerini yaratırlar. O kahramanın ruhuna, onun duruşuna ve maneviyatına bürünürler. İşte yeni Kürdistan çağınında toplum kurucu efsanesi "Şanlı 15 Ağustos Atılımı" olmaktadır. Babil yaradılış destanı Enûma Elîş'ten çok daha çarpıcı ve etkilyeicidir. Bir destan kendi kahramanı ve o kahramanın halklaşma düzeyi ile değerlendirilir. Ona anlamını ve özünü veren budur!
15 Ağustos destanının kahraman kişiliği olan Egit arkadaş Kürdistan Özgürlük Devriminin en keskin zafer kılıcı ama aynı zamanda Kürdistan halkının kalbidir! Onun yüreğine sinmiş, nefesine ve nabız atışlarına dönüşmüştür. Bir yiğitlik ve kahramanlık imgesi olduğu kadar, bir sevgi ve içtenlik modelidirde. Egit arkadaş kendisi ile özdeşleşen, daha doğru bir tanımla kişiliği ile sembolleşen o fotoğraf karesine bürünmüş, oradaki her ayrıntı Egit karakterini ve onun gerçek yaşam öyküsünü toplumun hafızasına kazımıştır. Mesela "terevzan" dediğimiz siyah ayakkabısı, Kürdistan’ın o yoksul köylüsünü, ezilen ve sömürülen Kürt halkını betimlemiştir. Palaskası, silahı ve damalı gömleği Ağrı isyanının tarihsel kahramanlarını, Reşoyê Silo, Biro Heskê Telli, Koçgiri direnişinin lideri Alişêr'in tasfirini vermiştir. Uzun haki parkası ise dönemin devrimci kimliği ile bütünleşmiş, devrimciliğin bayrağına dönüşmüş bir semboldür. Onun şalvarının üzerine çekip diz altına kadar getirdiği çorabı halkımızın kültüründe atikliği, kararlılığı, cesareti ve eylemci yapısını simgelemiştir. "Paçaları Sıvama" halk deyiminin pratik bir uygulamasıdır.
Egit heval insanlık tarihinin en korkunç sömürü ve işgal gerçekliğine sahip ülkesinin kurtuluş savaşına girişen bir militan portresinin bütün özelliklerini sergilemiştir. Özcesi Egit Heval o resimdeki her karesi ve inceliği ile halkının görsel bir hikayesi, onun romanı yada yaşam öyküsü gibidir. Onun gerçekliğine devrimci bir ideolojiyi ve kurtuluş silahını giydirip, ona adeta özgürlüğün yol haritasını sunmuştur. Egit arkadaşın hem Helve Kampındaki duruşu, tutkulu sorumluluk bilinci ve Botan'daki gerillacılık yaşamıda bu resmini tamamlayacak anekdotlarla doludur. Amacına derin bir ideolojik bilinç, düşmana duyduğu tarihsel kin ve sarsılmaz bir zafer iradesi ile yönelmiştir. Yaratılacağı tarihin farkındadır. Zamanın ve anın bir süvarisi gibidir. Zamanın kavrayışı ve duygusu O'nda çok belirgindir. Çok derin bir öngörü ve sezgiye sahiptir. Bütün davranışları, değerlendirmeleri ve duruşu bunu somutlaştıracak örneklerle doludur .Bütün bu süreçlerde büyük bir farkındalık ile üstlendiği rol ve misyon, yine Botan'da halk ile kurduğu iletişim, sağladığı samimiyet, geliştirdiği sıcaklık O'nu böyle onurlu bir diriliş tarihinin kahramanı haline getiren temel yanlardır.
Birileri, bu tarihin yaratıcı kişiliğini yada 15 Ağustos diriliş destanını anlamak istiyor ise Egit hevalin devrimci mücadelesinin her anına dair tuttuğu notlara, raporlara ve geliştirdiği yazışmalara bakmalıdır. Her anı, atılan her adımı, yaptığı her çalışmayı, yüklendiği her sorumluluğu, daha da ötesi sarf ettiği her sözcüğü bunun farkındalığı, öngörüsü, bilinci ve ciddiyetiyledir. Kendisinin ağır yaralı bir şekilde kurtulduğu olay da Kemal PİR yakalanmıştır. O Kemal'lerin eylemini ve Şehadet gerçekliğini en derin hisseden ve yaşayan arkadaşların başından gelmektedir. Mesajı doğru algılamış, silahlı mücadele konusunda kendisini kararlaştırmış ve bir savaş iradesi haline getirmiştir.
Hiç kuşku yok ki Egit gerçekliğini en iyi tanımlayan ve en derin hisseden Önder APO’dur! Heval Egit'in şehadeti karşısında en büyük öfkeyi, en derin duyguyu taşıyan Önder APO'dur. Uzun zaman onun şehadet haberini kabullenememiş ve bu kadar erken şehit düşmesine hep hayıflanmıştır. Haberini şu sözlerle paylaşmıştır! ”Kahramalık sıfatını en çok hak eden ve halkımızın çağdaş kılıcı olduğunu belirttiğimiz yiğit önderimizi, Egit'imizi, fiziki olarak yitirdiğimiz doğrudur! (...) Bu kahramanın anısı önünde büyük bir saygı ve sevgiyle eğiliyor; O'na olan vefa borcumuzu ancak, uğrunda büyük savaş yürüttüğü tüm halkımızı bir kurtuluş ordusu içinde örgütleme ve savaştırma görevini gerçekleştirerek yerine getirebileceğimizi biliyoruz. Egit yoldaş! Evet, O’nu tanımak ve anlamak gerekir. Egit yoldaş şirin, Egit yoldaş cesur, Egit yoldaş fedakar insan! Bu can yoldaşı anmak ve aramak gerekir. Hele hele günümüzde, tarihin o utanılası mirasını hala boynunda ve ayağında bir zincir gibi taşıyan halkımızın o katlanılmaz yaşam tablosu gözler önündeyken, böylesi bir kişilikle tanışmak, O'nun oluşturduğu akımın içinde yer almak, O'nun yoldaşı olmak ve büyüklüğüne erişmek, nefes alıp vermek gibi bir zorunluluktur...”
Bu satırlar Kürdistan diriliş efsanesinin iki temel gücünü bize veriyor. Önderlik O'nu bir özgürlük kılıcı olarak tanımlıyor. Önderlik düşüncesinin pratik, politik silahıdır O.. Şehadetine verdiği karşılık daha büyük bir hamle, daha ileri bir sıçrama ve daha görkemli bir çıkıştır. Bu da Kürdistan Özgürlük Ordusu ARGK'nin kuruluş kararıdır. Önderlik diyalektiğinde şehide getirilen en temel tanım budur!
Haki Karer'in şehadeti bir partileşme gerekçesi yapılmış ve PKK kurulmuştur. Kemal, Hayri ve Mazlum'ların şehadetleri ülkeye dönüş ve silahlı mücadeleyi başlatmanın bir talimatı olarak ele alınmıştır. Yine Egit hevalin şehadeti yenilmez gerilla ordulaşmasına gitmenin vazgeçilmez bir emri olarak kabul edilmiştir. PKK'de mücadele diyalektiği, onun bilinci ve duygusu budur. Şehit her zaman amaca varmak için kıyametler koparılacak en temel nedendir.
15 Ağustos atılımının siyasal, politik ve toplumsal anlamını hareketin tüm kurumsal yapıları ve sorumlu öncüleri değerlendirdi, dile getirdi. Ne kadar dile getirilirse de az kaldığı açıktır. 15 Ağustos diriliş hamlesinin bilincine varan bir kadro gerçekliğini yada bir halkın direniş savaşını hiç bir güç durduramaz! 15 Ağustos için neden ısrarla diriliş hamlesi denmektedir? Ağrı dağına “Muhayyel Kurdîstan Burada Meftundur“ manşetini attıranlar, 15 Ağustos destanı karşısında mefta haline gelmiş ve defalarca yenilmişlerdir. “Birkaç çapulcu“,"eşkıya" ve “baldırı çıplak" diyerek olayı itibarsız kılmaya çalışanlar, Apocu militanlığın fedai savaşı karşısında 40 yıldır büyük bir hezimeti yaşamaktadırlar. Bölge devletlerini, dünyanın en büyük ordularını tehdit eden Osmanlı kibri yerle yeksan olmuştur. Garê, Avaşîn, Zap ve Metîna alanlarında çakılıp kalmış, tam bir savaş sendromunu yaşamaktadırlar. Kürdistan halkı dünyanın en örgütlü, en politik ve mücadeleci halkı olarak tanınmıştır. 9 gerilla ile başlayan silahlı mücadele atılımı yüzbinlere varan bir savaş gücü ile ifade edilmektedir. Ortadoğu’nun en etkili politik ve askeri gücü olarak kabul edilmiştir! Bölgedeki devlet ordularının tek silah sıkmadan teslim olduğu DAİŞ gibi dünyanın en tehlikeli askeri gücünü tarihten silmiştir! Dünyada bir devleti olmadığı halde halkımız, devletleri olanlardan çok daha fazla örgütlüdür ve güçlüdür! Kendi ulusal demokratik kurumsallaşmalarını her alanda geliştirmiş, yenilmez bir savunma gücünü açığa çıkarmıştır. Ne kadar dile getirsekte bu destanın yarattığı kazanımları anlatamayacağımız açıktır. 15 Ağustos direniş ve mücadele ruhu halkımıza karşı geliştirilmiş binlerce katliam ve soykırıma karşıda bir intikam hareketi olarak rolünü oynamış, aynı zamanda Kürdistan şehitlerinin özlemlerinin sözcülüğünü yapmış, Kürdistan özgürlük ve kurtuluş umudunu gerçek kılmıştır.
15 Ağustos atımının 37. yılını bütün benliğim, ruhum ve varlığım ile selamlıyorum!15 Ağustos yüz yılının bir bireyi, hele ki bu şanlı miladın tutkulu bir takipçisi olmanın daha da ötesi, onunla kimlik ve kişilik kazanmanın tarifsiz gururunu yaşadığımı belirtmek istiyorum. Bu duygular ile Kürdistan Özgürlük ve Kurtuluş Sembolü, bir destan kahramanı olan Şehit Egit şahsında bütün Kürdistan şehitlerini minnetle anıyor, şehitleri ve bütün bu özgürlük değerlerini yaratan, yeni bir demokratik uygarlık çağını bize bahşeden Önder APO'yu, onun öğretilerinin vefalı bir öğrencisi olma sözü ile selamlıyorum!
OSMAN SEBRÎ
YORUM GÖNDER