DÜNYA KADIN TARİHİ ÜZERİNE DERSLER (16. BÖLÜM)
DÜNYA KADIN TARİHİ ÜZERİNE DERSLER (16. BÖLÜM)
0 Yorum
1287
04-09-2021

GABRİELA

100 yıllık mücadele deneyimi:

Filipinler’de kadın özgürlük mücadelesinin geçmişi 100 yılı aşkın süreye dayanıyor. Ancak tarihsel önemli bir figür olan ülkenin ilk kadın generali Gabriela Silang, 18. yüzyılın ikinci yarısında İspanyol sömürgeciliğine karşı yürütülen ayaklanmaya önderlik etmesiyle Filipinli kadınlara önemli bir miras bıraktı. Kadın mücadelesi ise Filipinler Feminist Örgütü’nün 1905’te kendini deklare etmesi ile başladı. Orta ve üst sınıfa mensup kadınların oluşturdukları bu ilk kadın örgütü daha çok sosyal hak taleplerine odaklı faaliyetler yürüttü. Fakat, daha o yıllarda ve takip eden dönemde baş gösteren anti-emperyalist direniş odaklarında kırsal bölge kadınları da belirleyici roller aldı. 1971 yılına gelindiğinde komünist çizgide kurulan Makibaka’nın (Yeni Kadının Özgür Hareketi) örgütlediği bir yürüyüş ile 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü ülkede ilk kez kutlandı.

Gabrilela Silang’ın mirası:

Filipinlerde sayısı binleri bulan bir kadın gerilla gücü var ve bu kadınlar NDFP’nin içinde kendi özgün örgütlenmesini gerçekleştiriyor. 1984 yılında, Marcos diktatörlüğüne karşı direnişin iyice yükseldiği dönemde, adalar ülkesinde hayatın bütün alanlarından kadınlar başkent Manila’da 10 bin kişilik bir yürüyüş gerçekleştirdi. Bu büyük yürüyüşün hemen ardından 200 kadın kuruluşu bir araya gelerek ulusal kadın komisyonu oluşturuldu ve bu komisyon sömürgeciliğe karşı yürütülen ayaklanmanın önderi ülkenin ilk kadın generali Maria Josefa Ca Gabriela Silang’ın anısına ve mücadele gücüne atfen GABRİELLA Kadın Partisi adını aldı. Joan Salvador: Kadının özgürleşmesi birinci gündemimiz Ülkedeki kadınların umudu haline gelen politik mücadelenin öncülerinden GABRİELLA’nın Uluslararası İlişkiler Sorumlusu Joan Salvador, ögrütlenme biçimlerini “Bir çatı örgütlenmesi olmasının yanı sıra, demokratik alanda çalışma yürüten bir kadın örgütlenmesidir” diye tanımlıyor. “Kendimizi Filipinler’de demokratik ulusal hareketin bir parçası içinde tanımlıyoruz. Ülkenin bağımsızlığı için de mücadele ediyoruz. Toplumun yarısını oluşturan kadının özgürleşmesi bizim için önemli bir yerde duruyor” diyen Joan, “GABRIELLA hükümetten bağımsız bir örgüttür. İşçi, çiftçi, yoksul kadınlar ve kaçak işçilerden oluşuyor. Kırsaldan gelen kent yoksullarını örgütlüyoruz.

GABRIELLA kadın örgütü Filipinler’in en kitlesel kadın örgütlenmesidir. Sadece Filipinler içinde değil ABD, Hong Kong, Kanada, Hollanda, Japonya, Suudi Arabistan ve Dubai’de de kadın örgütlenmemiz bulunmaktadır. 200 bin kadın üyemiz var. 200’ü aşkın kadın örgütü, örgütlenmemizin içinde yer almaktadır” diye anlatıyor. ‘Denizaşırı cinsel sömürüye karşı mücadele ediyoruz’ Örgüt olarak yürüttükleri çalışmalar hakkında da bilgi veren Joan, özellikle deniz aşırı fuhuşa sürüklenen kadınlardan bahsediyor ve bu konuda önemli çalışmalar yürüttüklerini söylüyor. Joan Salvador sözlerini şöyle sürdürüyor: “Örgütümüz, baskıya sömürüye cinsel tacize karşı, kadınların eğitim hakkı ekonomik hakları, siyasi alandaki hakları ve tacize karşı kadın savunması için de eğitimler örgütler. Ekonomik ve siyasi her türlü hak için mücadele yürütür. Kadınların siyasetin merkezine yürümesi, siyasetin her alanında olması için çalışmalar örgütler. Eğitimlerdeki amaç aynı zamanda erkek egemen siyaset içinde kadının güçlendirmeyi amaçlıyor. Filipinler’de erkek egemen yaklaşımların çok köklü olduğunu ifade etmek gerekiyor. Örgütümüz aynı zamanda sendikalar içinde kadın eğitimleri vermektedir. Kadının bu mücadelede etkin olması gerektiğini kavratıyoruz.” 50’den fazla üyesi tutsak. Dışarıdan ‘demokratik’ gibi görünün Filipinler’de muhaliflere yönelik yoğun baskı olduğunu ve bundan kadın örgütlerininde nasibini aldığını kaydeden Joan, “Elbette bu saldırılar sadece yaşamını koruyan halka değil aynı zamanda GABRIELLA üyelerine de yönelik. Yöneticiler tutuklanıyor, katlediliyor kimileri de yasadışı örgüt üyesi gösterilerek katlediliyor. Filipinler’de demokratik haklar için sokağa çıkan kadınlar yasadışı örgütte üye ve yönetici olmaktan yargılanıyor. 50’den fazla GABRIELLA üyesi ve yöneticisi şu anda tutsak durumda. Bunların birçoğu on yıldır hala tutuklu ve hüküm giymemiş durumdadırlar.

Kadın 'işçiler'in ülkesi;

Uzak Asya ülkelerinden Filipinler'de kadınlar bir yandan yoksullukla en derin bir çıkmazı yaşarken bir yandan da güçlü kadın örgütlenmesi ile önemli bir tarihsel mirasa sahip. Her 26 saniyede bir kadının şiddete maruz kaldığı ülkede, yoksulluk nedeniyle başka ülkelere göç eden kadınların sayısı 4 milyondan fazla. Neoliberal politikalarla yoksullaştırılan ve batılı zenginler için kurulan 'Çocuk seks işçileri pazarı'nın uzak doğudaki önemli merkezlerinden biri haline getirilmeye çalışılan Filipinler'de 200 bine yakın aktif üyesi ile GABRİELA Kadın Örgütü, cinsiyet eşitliği ve kadınları özgürlüğü için önemli bir mücadele pratiği sergiliyor. Filipinler İspanya ve Amerika'nın sömürgesi olarak uzun yıllar yaşamış ve bağımsızlığını İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra elde etmiş bir takım adalar devleti. Nüfusu 90 milyonu bulan Filipinler'in nüfusunun yüzde 90'ı Malay kökenli, yüzde 5'i ise yine de koloni dönemi ve coğrafi yakınlık nedeniyle ataları İspanyol, Çin ve Amerikalı kökenlilerden oluşuyor. Afetler ülkesi olarak bilinen Filipinler'in siyasi tarihi sıkı yönetim ve çalkantılarla geçti. Filipinler siyasi tarihinin en önemli isimlerinden biri Ferdinand Marcos 1965 yılında seçimle işbaşına geldi. Ancak, toplumsal muhalefeti bastıran, Soğuk Savaş yıllarında anti-komünizm retoriği ile batı ülkelerini arkasına alan kendine büyük bir rant alanı elde eden Marcos'un sıkı yönetim rejimi 1986 yılına kadar sürdü. Marcos'un iktidarı döneminde Filipinler Komünist Partisi mensupları ve çok sayıda muhalif gazeteci infaz edildi, binlerce insan cezaevine girdi. 1986 yılında muhalif liderlerden birini öldürten Marcos batı desteğini kaybedince, neredeyse hanedanlığa eşdeğer serveti ile ülkeden kaçtı. Yerine öldürülen muhalif lider Benigno Aquino'nun eşi Corazon Aquino kadın devlet başkanı seçildi.

Diktatör devrildi, baskı rejimi değişmedi;

Liberal politikalarla çalkantıdan bir türlü kurtulamayan Filipinlerde düşünce ve örgütlenme özgürlüğü ise baskı dönemini aratmayan uygulamalar hız kesmeden sürdü. Corazon Aquino'nun yaşamını yitirmesinden sonra ise 2010'da yapılan seçimlerde oğlu Liberal Parti Başkanı Benigno Noynoy Aquino devlet başkanı seçildi. Maoist komünist hareketlerin oldukça güçlü olduğu ülkede 1969 yılından bu yana komünist örgütlenmeler ön planda. 1972'de sıkıyönetimin ilanı ile kitle örgütlerinin yasaklanması sonucunda Filipinler Komünist Partisi-Yeni Halk Ordusu önderliğinde kurulan ve Marcos diktatörlüğüne karşı direnişi örgütlemeye başlayan Ulusal Demokratik Cephe'nin de (NDFP) gerilla savaşı başlattı. 40 yıldır süren çatışmalarda 40 bin kişinin öldüğü tahmin edilen savaşta yaklaşık 20 yıldır hükümetle dolaylı temaslar sürüyor. Hükümetle gerillalar arasında dönem dönem yapılan görüşmeler 2004 yılından bu yana kesintiye uğramış durumda.

Dünyaya en çok göçmen kadın işçi veren ülke;

Politik olarak güçlü muhalif örgütlenmelerin olduğu Filipinlerde, hükümetlerin İMF ile yaptığı anlaşmalar ülkeyi derin bir yoksulluğa mahkum etmiş durumda. Yoksulluk nedeniyle 7 milyon Filipinli dünyanın bir çok ülkesinde işçi olarak gitmek zorunda kalıyor. Göçmen işçilerin büyük bir bölümünü ise kadınlar oluşturuyor. Halkın yüzde 80'inin yoksulluk, yüzde 40'ının ise açlık sınırında yaşadığı ülkede, kadınların durumu ise diğer ülkelerde olduğu gibi verilen rakamların çok ötesinde. Yıllardır süregelen ekonomik sorunların yol açtığı yoksulluk, işsizlik ve gelecek perspektifinin olmayışı, özellikle de taşrayı etkiliyor. Şimdiye kadar iki kadın cumhurbaşkanının görev yaptığı Filipinler, Asya'da ileri ülkeler arasında kabul edilse de cinsiyetler arasında eşitlikten söz etmek için hala çok erken. Ülkenin en güçlü kadın örgütlenmesi olan 200 bin aktif üyesi bulunan GABRİELA Kadın Partisi'nin verilerine göre, 26 saniyede bir kadın şiddet görüyor. Özellikle yoksul ailelerde kadın ve bebek ölümleri yüzde 20'lere dayanıyor. Filipinler, dünyanın bir çok yerinde olduğu gibi kadın cinayetlerinin sıklıkla yaşandığı ülkelerden.

'Uluslararası fuhuş sektörünün hedefi Filipinli yoksul kadınlar'

Tüm bunların yanında Filipinler'de kadınların ezilmişliğini en fazla hissettiği alan göçmen kadınların durumu ve uluslararası seks ticareti. Filipinliler iş göçünde başı çekiyor. Dünya çapında 100 ülkede 7 milyondan fazla Filipinli hemşire, doktor, hizmetçi, denizci ya da zanaatkar olarak çalışıyor. Yurtdışında para kazanıp ülkelerinde geride bıraktıkları yakınlarına havale eden Filipinliler, aynı zamanda ülke ekonomisine de milyarlarca Euro'luk katkıda bulunuyor. Çoğu ülkelerindeki kötü koşullardan kurtuluşu yurtdışında aramış. Ancak iyi bir eğitim almamış olanlar, özellikle de kadınlar için bu arayış tuzaklarla dolu.

Filipinli genç kadınlar, ajanslar aracılığıyla 'denizaşırı sahne sanatçısı' adıyla eğlence sektöründe hizmet vermek üzere yurtdışına, özellikle de Japonya'ya gönderiliyor. Japon kulüplerinde ve barlarında dansçı ya da şarkıcı olarak çalışıyor. Ancak bu, insan ticaretinin tek boyutu değil. Çoğu reşit olmayan Filipinli kız çocukları müşterilere satılıyor ve fuhuşa zorlanıyor. Yılda 80 bin Filipinli kadın 'denizaşırı sahne sanatçısı' olarak vize alıyor. Kaçının 'sahne sanatçılığı, kaçının fuhuş yaptığı ise bilinmiyor. Çoğu daha reşit bile değil, sahte kimliklerle yaşları büyük gösteriliyor. Filipinli kadınlar hala erkeklerin yarısı kadar ücret alıyor, yoksul ailelerde erkek çocuklar okuyabilsin diye kızların eğitimi feda ediliyor. Eğitimsiz kız çocuklarının iş bulabilmesi de giderek daha zorlaşıyor. Çoğu, vücudunu satmak dışında bu ikilemden bir çıkış yolu göremiyor.

Katolik Kilesi'nin yaşama etkisi fazla;

Fahişelik yapan çocuk ve kadınların tek ikilemi bu değil. Katı Katolik olan, fuhuşun yasak olduğu Filipinler'de aileleri ve toplum tarafından dışlanma korkusuyla yaptıkları işi gizli tutuyorlar. Ama diğer yandan, onları fuhuşa teşvik edenler de bizzat aileleri. Pek çok Filipinli kadın için fuhuşa giden yol büyük benzerlikler gösteriyor. Çoğu yoksul taşra bölgelerinde doğmuş, kardeşleri ile birlikte babasız yetişmiş, okula gitmemiş, daha iyi yaşam şartlarına kavuşabilmek için küçük yaşlarda büyük şehre kaçmış kadınlar. Önce yankesicilikle elde ettikleri ufak tefek şeyleri satan, ama yetmediğini görünce fuhuşa başlıyorlar. Fuhuş özellikle yurtdışında karlı bir endüstri oluşturmuş durumda. Şarkıcı ya da dansçı olarak bar ya da klüplerde çalışan genç Filipinli kız çocukları Japonya'ya, son dönemde ayrıca Kore ve Malezya'ya gönderiliyor.

Filipinli kadınların mücadelesi 100 yıldır sürüyor;

Öte yandan Filipinler'de kadın özgürlük mücadelesinin geçmişi 100 yılı aşkın süreye dayanıyor. Ancak tarihsel önemli bir figür olan ülkenin ilk kadın generali Gabriela Silang, 18. yüzyılın ikinci yarısında İspanyol sömürgeciliğine karşı yürütülen ayaklanmaya önderlik etmesiyle Filipinli kadınlara önemli bir miras bıraktı. Kadın mücadelesi ise Filipinler Feminist Örgütü'nün 1905'te kendini deklare etmesi ile başladı. Orta ve üst sınıfa mensup kadınların oluşturdukları bu ilk kadın örgütü daha çok sosyal hak taleplerine odaklı faaliyetler yürüttü. Fakat, daha o yıllarda ve takip eden dönemde baş gösteren anti-emperyalist direniş odaklarında kırsal bölge kadınları da belirleyici roller aldı. 1971 yılına gelindiğinde komünist çizgide kurulan Makibaka'nın (Yeni Kadının Özgür Hareketi) örgütlediği bir yürüyüş ile 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü ülkede ilk kez kutlandı. 1972'de sıkıyönetimin ilanı ile kitle örgütlerinin yasaklanması sonucunda Makibaka yeraltına çekilerek Filipinler Komünist Partisi-Yeni Halk Ordusu önderliğinde kurulan ve Marcos diktatörlüğüne karşı direnişi örgütlemeye başlayan Ulusal Demokratik Cephe'nin de (NDFP) ilk katılımcı örgütlerinden birisi oldu.

'Adını savaşçı Gabriela Silang'dan alınan mücadele gücü';

Filipinlerde sayısı binleri bulan bir kadın gerilla gücü var ve bu kadınlar NDFP'nin içinde kendi özgün örgütlenmesini gerçekleştiriyor. 1984 yılında, Marcos diktatörlüğüne karşı direnişin iyice yükseldiği dönemde, adalar ülkesinde hayatın bütün alanlarından kadınlar başkent Manila'da 10 bin kişilik bir yürüyüş gerçekleştirdi. Bu büyük yürüyüşün hemen ardından 200 kadın kuruluşu bir araya gelerek ulusal kadın komisyonu oluşturuldu ve bu komisyon sömürgeciliğe karşı yürütülen ayaklanmanın önderi ülkenin ilk kadın generali Maria Josefa Ca Gabriela Silang'ın anısına ve mücadele gücüne atfen Gabriela Kadın Partisi adını aldı. Silang Filipinler tarihinde ve bağımsızlığında önemli yeri olan bir kadın. Bu gün Filipinler'in bir ç okmeydanında bu savaşçı kadının heykellerini görmek mümkün. Gabriela Kadın Partisi ise, Ekim 2000'de, birçok yerel kadın örgütünden oluşan ve şu an ülkenin en büyük kadın örgütleri ittifakı olan Gabriela'nın arkasında Filipinlerde yüz binlerce kadın yürüyor.

Dünyanın en güçlü kadın örgütlerinden biri: Gabriela;

Bir diğer adı Filipin Ulusal Kadın İttifakı olan Gabriela Kadın Partisi İçişleri Genel Sekreteri Gertrude A.R. Libaing, partinin örgütlü gücünün ülkede birçok kadının hayatını değiştirdiğini söyledi. Taban örgütlenmesini esas alan örgütün Amerika, Çin, Japonya ve Hollanda'da şubelerinin olduğunu Birleşik Arap Emirlikleri, İtalya ve Tayvan'da da organizasyon komitelerinin fiili olarak çalıştığını kaydeden Libaing, seks ticaretinden politik tutuklu kadınların serbest bırakılması için kampanyalara kadar pek çok alanda çalışmalarının sürdüğünü anlattı. Libaing, kadına yönelik şiddet, ücret ve istihdam eşitsizliği, kadınların sağlık ve eğitim hakları gibi temel insani hak taleplerinin yanı sıra ülkenin ekonomik ve politik bağımsızlığı gibi siyasi konularda da Filipinli kadınların politik gücü olan Gabriela Kadın Partisi'nin yasama organlarındaki etkisine dikkat çekti.

Muhalif kadınlar devlet şiddetinin hedefi;

Gabriela'nın kadın sorunları yanında politik bir söylemi ve mücadelesi de olduğunu belirten Libaing, açıkça faşist olduğunu söylemese de mevcut hükümetin antidemokratik faşizan uygulamalarının sürdüğünü ve ülkede faile meçhul cinayetler ve yargısız infazların sürdüğünü söyledi. Libaing ülkesindeki yaşananları; '2007 yılında çok sayıda faili meçhul oldu. Faili meçhule kurban verdiğimiz insanların çoğu aktivist veya gazeteci. Kadınlar kaybedildi. Bunlardan 5'i gerillalarla beraber kaybedildi. En son bir ay önce kadın hareketinin yöneticilerinden bir arkadaşımız öldürüldü. Tutuklamalar yoğun bir şekilde devam ediyor. Örneğin ülkemizde doğal felaketler çok yoğun yaşanır. Felaketler, doğal afetler durumunda ilk yardım servisi veren bir ekip içlerinde aranan bir kişinin bulunması gerekçesi ile baskına uğradı. Aralarında aranan kişi olmamasına karşın tutuklanan ekip üyeleri 11 ay sonra serbest bırakıldı. İşkence gördüklerine dair başvuruları hala işlem yapılması için bekliyor. Bunların yarısından çoğu kadındı. 2 doktor, 4 hemşire ki bu hemşirelerden birisi devlet hastanesinde ameliyat bölüm şefi idi, 2 ebe de aralarında olmak üzere tutuklanan bu 43 kişi için kampanyalar yapıldı. Bu gözaltıların insanları sindirmek için olduğu çok açık. Çünkü hergün hastanede çalışmak zorunda olan birisi nasıl terörist olmakla suçlanır. Öte yandan 66 yaşında savaş karşıtı mücadele veren bir kadın 2005 yılında gözaltına alındı ve ancak geçtiğimiz Ocak'ta serbest bırakıldı. Yani 6 yılını hapishanede harcadı.'

'Kadınlar için tek kurtuluş yolu örgütlenmek';

Libaing'in muhaliflere yönelik uygulamaları anlattığı bölüm ise Türkiye ile oldukça benzerlik taşıyor. Ülkede son 40 yılda 40 bin insanın kaybedildiğini kaydeden Libaing, 'terörist' denilerek öldürülen insanların cenazelerinin çoğu zaman teşhir amaçlı dolaştırıldığını ve yaralı halde gerillaların infaz edildiğine dikkat çekti. Libaing bu konuda kayıplar için mücadele eden Karapatan örgütünü örnek vererek sözlerini şöyle sürdürdü: 'Karapatan örgütü Birleşmiş Milletlerin insan hakları ihlallerinin engellenmesi, hakların ve demokrasinin geliştirilmesi amacı ile 2006 yılında kurduğu konseye gönderdiği raporlara ve başvurulara göre yalnızca geçen yıl belirlenen 40 faili meçhul var. Bunların çoğunluğunu muhalif hareketlerin önde gelen, tanınmış gazeteciler, avukatlar ve insan hakları savunucuları oluşturuyor. Tam da yazı hazırlanırken Karapatan liderlerinden Manuel Bentillo'nun Filipin ordusu ile Yeni Halk Ordusu (1969 yılında kurulan) arasında çıkan çatışma sırasında öldürüldüğü söylendi. Filipin Devlet Başkanı Benigno Noynoy Akuino ve askerler yaptıkları propaganda çalışmaları ile kendilerini aklamaya çalışıyorlar. Kayıpların araştırılması ve suçluların cezalandırılması konusunda kasıtlı eksiklikleri ise yasalar çerçevesinde davranarak diğer kesimlerin haklarını korumak ve böylece daha fazla isyana sebebiyet vermemek olarak açıklıyorlar.' Gerek bu hukuksuzluklara karşı mücadele etmek gerekse kayıplar ve kayıp ailelerinin mücadelelerini örgütlemek önemli çalışmalar yürüttüklerini belirten Libaing, örgütlü mücadelenin kadınlar için ve halklar için bir gün kurtuluşu getireceğine inanıyor.

İRAN’IN TANINMIŞ KADINLARI

JINÊN NAVDAR YÊN ÎRANÎ

Aryats: B.Z di serdema Haxamenişiyan de fermandareke mezin bûye.

Roksana yan jî Roksan: keça Daryûsê sêyem e. Di oxira berjewendiyên siyasî de ango başkirina têkiliyên Îran û Yewnan de bi Îskenderê Makedonî re dizewice.

Pantêa: Di serdema Kurûş de şerkereke pir mezin bûye û di pir şeran de jî li gel hevjînê xwe beşdarî şer bûye. Wexta hevjînê wî di şer de dimire jî merasîmeke pir mezin ji bo wî çêdike û ji Sepaha Kurûş re di axive, pişt re jî li ser qebra wî bi xencerê xwe dikuje.

Aryates: tê gotin ku dîrok nêvîsê yûnanî ji wê jinê ku şahbanûya dema hexamenşiyan bûye baş behs tê kirin.

Arta: Tê payîn ku di dema padîşahê hexamenişyan de wezîra xezîneya şah bûye.

Artmîs: di dema xwede di cîhanê de yekem jina deryasalar, bûye. B.Z 480’an de dibe fermandara deryayî. Di dema desthilatiya Xeşayarşah û di şerê di navbera Îran û Yewnanê de, beşa artêşa Îranê ya deryayî birêve dibe. Dîrokzanên Yewnanî di wê demê de Artmîs, weke jina herî bedew û hêja bi nav dikin.

Atûsa: melekeya zêdetirî 28 welatên Asyayî yên di dema împeratoriya daryûsê mezin de bûye. Heredot wê, weke şahbanûya Daryûsê mezin bi nav dike. Di çendîn şeran de di warê rûhî û fikrî de alîkariyeke mezin daye Daryûs. Bi dehan şer, di bin fermandariya wê de hatiye meşandin.

Artadoxt: Rewşa aborî ya welêt di dema împeratoriya Partan de baş dike û herkes jê razîbûye.

Azermîdoxt: di sala 631’an de şahtiya Îranê kiriye. Keça Xosro Pervîze ku piştî Goştasb Bend çendîn welatên Asyayî bi rêve dibe. Yanî Padişaha 32. ya Sasaniyan e. Wateya navê wê jî çem ango pîr nabe, herdem ciwan e.

Pûrandoxt:Tê gotin ku di cîhanê de temenê femînîzmê zêdetirê 150’î saliye. Lê, beriya 1400 salan gotina femînîzmê, ji aliyê padîşaha jin a wê demê ku, navê xwe Pûrandoxt’e û keça Xosrewê dûyem ve(Qralîçe û hikumrana dawî ya Sasaniyane) hatiye bikaranîn. Pûrandoxt, di heman demê de dibêje; padîşah çi jin be çi jî mêr be divê li welatê xwe û kerameta gelê xwe xwedî derkeve û nirxên xwe biparêze, dadwer be. Pûrandoxt, 1 sal û 4 mehan padîşahî dike. Di nava padîşahên Sasaniyan de ew tenê li gorî yasayên xwezayî miriye. Di dema desthilatiya xwede ji bo gelê xwe pergaleke dadwer saz dike û ji loma jî pir tê hezkirin. Pûrandoxt, wexta dibe padîşaha Îran di nava qeyranekî de ye û şerê desthilatiyê jî di asta herî jor de ye. Ji bo desthilatiyê mirov bihevketine û hev dikujin. Lê, li roxmê van hemû neyîniyan jî Pûrandoxt, bi wêrekiyeke pir mezin tê ser hikum û wexteke kurt de jî welatê xwe komê ser hev dike. Di dema xelîfetiya Hz. Omer de Pûrandoxt, şahbanû ye. Dema xelîfetî derbasê Hz. Ebûbekir dibe, şahtiya wî jî bi dawî dibe. Li dijî dagirkeriya Ereban şer dike û di dema amadekariya leşkerî ya li dijî êrişên Ereban de jî di Medayîn( bajarêk di welatên ereb) de nexweş dikeve û diçe ser dilovaniya xwe.

Azeranahîd: meleka melekeyên Împeretoriya Îranê di demê şahtiya şapûrê yekem de bûye. Navê vê melekeya mezin û karên ku kirine di eserên dîrokî yên li bajarê Farsê de hatiye nivîsandin.

Doxviye: li gorî tê gotin dayika Zerdeşt e û li hember koiha û kerpenha ku gel dixapandin û dibin navê dîn da ji van qûrbanî digirtin û ji bo şexsê xwe didan şixûlandin, şer dike. Ji loma bavê wê ditirse wê ya rê ji wir derdixe, dişînine bajarê Ûrmiyê. Li wir jî bi Pûrşesp re dizewice, piştre Zerdeşt tê dinê.

Pûrçîsta: keça 6 ê ya zerdeşt û ya herî biçûk e. Wateya navê wê yanî pir zana yan jî keseke pir tiştan dizane. Tê gotin ku herî zêde axaftinên diyalogên Zerdeşt bi wê re çêbûmane. Dema ku Camasb’ê hekîm û stêrknas bûye, tê xwastina wê, Zerdeşt dibêj; ev kes hatiye xwastina te û ez jî wî, baş dibînim ji bo te. Lê, tû baştir dizanî ka hêjayî te ye an na. Ji van axaftinen Zerdeşt diyare ku di wê demê de jin bi awayeke azad karîne hevjînê xwe hilbijêrin.

Moza: Hevjîna ferhedê çaremîn û dayîka Ferhedê pênc e. Bi otorîterbûna xwe bi nav û deng e. Di dema Eşkaniyan de jiyan kiriye. Di dîrokê de jî baş behsa wê têkirin. Li ser rûyê pereyên wê serdemê jî wêneya wê û ya kurê wê hatiye dîtin.

Ferox Afaq Parsa: jineke zana, rojnamevan e. Di heman demê de xebatkariya encûmena jinan kiriye. Dayîka Forûxrox Parsa ye ku keça wê bûye yekemîn wezîra dewletê. Ev jin çendîn car hatiye mişext(sûrgûn) kirin.

Azer Anahîd: şahbanûya dema padşahiya Şapûrê yekem yê damezrînerê sîlsîleya Sasaniyan bûye.

Perîn: jinek zana û şêwirmend bûye. Ev keça Keyqobad bû ku, bi hezaran nûsxeyen Avêsta bi zimanê Pehlewî werger kiribû. Lê tê îda kirin ku bi îhtîmaleke mezin ev werger bi destê sipahên îslamê, dema ku êriş anîn ser Îranê de hatine şewitandin.

Zerbanû: keçek şerker û fermandar bûye. keça Rûstem û xwişka Banû Genşisb bûye. Tê gotin ku di siwarbûna hespan depir pispor û zîrek bûye. Di pir şeran de jî cihê xwe girtiye. Di dîrokê de jî weke kesê Zal ji zîndanê rizgar kiriye derbas dibe.

Ferxrû: jina cara yekê weke wezîr hatiye binav kirine. Bi pejirandina piraniya civakê dibe wezîra Împeretoriyê.

Helalê: padîşaha Îranê ya di serdema Kiyaniya de bûye.Tê gotin ku bi awayeke pir baş 30 salan padîşahî kiriye.

Meryem Emîd Semnanî: Jineke rewşenbîr û rojnamevan ya serdema Qacaran e. Kovareke bi anvê rojnameya‘şûkufê’ derxistiye. Di sala 1292’an de ev kovar hatiye çapkirin.

Bîbîxanm Estêabadî: jineke nivîskar e di dema Meşrûtiyetê de. Her wiha ji bo hindek kovaran jî gotar dinivîsîne. Di gotarên xwede jî giranî dide ser perwerdekirina jinan û bi taybet jî keçên ciwan. Her wiha dibistana keçan cara yekê bi destê wê hatiye damezrandin. Pirtûkeke xwe ya pir bi nav û deng heye. Navê pirtûkê jî ‘kêm û kurtiyên mêr’ e. Ji ber vê pirtûkê jî li rastê gellek nerazîbûnan tê.

Sedîqê Doletabadî: Rojnamevan e. Di tevgera jinan ya Îranê de û di şoreşa Meşrûtiyetê de jî ked û xebateke xwe ya girîng hebûye.

Zendoxt Şîrazî: Rojnamevan, nivîskar û şair e. Di navbera pêvajoya meşrûtiyet û pehlewiyê yekê de jiyan kiriye. Her wiha yek ji pêşenga Tevgera Jinên Îranî bûye. Kovara Keçên Îranî bixwe saz kiriye. Her wiha tê gotin ku helbestên xwe pir radîkal bûye.

Meryem Fîrûz: Jineke siyasetmedar û şair bûye. Di dema pehlewiyê dûyem de jiyan kiriye. Dijbertiyeke radîkal ya hikumeta pehlewî kiriye û endama partiya TÛDÊ bûyê. Her wiha jî rêxistina xweser ya jinan di nava partiya TÛDÊ de damezrandiye.

Mûhterem Eskenderî: Pêşenga rêxistina jinên îraniye û damezrînera komîna nivîskarên Wetenxah bûye. Herwiha kovara Nesvanê Wetenxah derxistiye.

Mestûrê efşar: Di rêxistina jinan de cîh girtiye û piştî Mûhterem Eskenderî bûye rêvebera Komîna Nivîskarên Wetenxah.

Şehnaz reştiye(şehnaz azad): Rojnamevane û pêşengiya Tevgera Jinên Îranî ya dema meşrûtiyetê kiriye. Kovara Nameya Jina bixwe derxistiye. Hêjayî gotinê ye ku ev kovar di hêjmara xwe ya sêyemîn de hatiye girtin. Sedema xwe jî ewe ku çima hîcap(tûrban) rexnekiriye.

Roşenek Nodûst: Rojnamevan û yek ji pêşengên Tevgera Jinên Îranî ya dema meşrûtiyetê de ye.

Taherêyê Qereleîn: Şair û zanyarêkî dîn(teolog) di dema meşrûtiyetê de ye.

Eşref dêhqanî: yek ji gerîllayên hîzbê fedayiye. Li wê demê de ku ev partî xebatê çekdarî u siyasî bi hev re dimeşîne, biryar digrin ku des ji xebatê çekdarî berdin u tenê xebatê siyasî bimeşînin lê belê eşref li hember ev biryar disekne u dijbertî dike.

DERELEME 16.BÖLÜM (SON)

 

YORUM GÖNDER

ZİYARETÇİ YORUMLARI

BENZER KONULAR

KADIN ETRAFINDA GELİŞTİRİLECEK BİLİM, DOĞRU SOSYOLOJİYE ATILMIŞ İLK ADIM  OLACAKTIR

KADIN ETRAFINDA GELİŞTİRİLECEK BİLİM, DOĞRU SOSYOLOJİYE ATILMIŞ İLK ADIM  OLACAKTIR

DÜNYA KADIN TARİHİ ÜZERİNE DERSLER (1. BÖLÜM)

DÜNYA KADIN TARİHİ ÜZERİNE DERSLER (2.BÖLÜM)

DÜNYA KADIN TARİHİ ÜZERİNE DERSLER (3. BÖLÜM)

DÜNYA KADIN TARİHİ ÜZERİNE DERSLER (4. BÖLÜM)

DÜNYA KADIN TARİHİ ÜZERİNE DERSLER (5.BÖLÜM)

DÜNYA KADIN TARİHİ ÜZERİNE DERSLER (6. BÖLÜM)

DÜNYA KADIN TARİHİ ÜZERİNE DERSLER (7.BÖLÜM)

DÜNYA KADIN TARİHİ ÜZERİNE DERSLER (8.BÖLÜM)

DÜNYA KADIN TARİHİ ÜZERİNE DERSLER (9.BÖLÜM)

DÜNYA KADIN TARİHİ ÜZERİNE DERSLER (10. BÖLÜM)

DÜNYA KADIN TARİHİ ÜZERİNE DERSLER (11. BÖLÜM)

DÜNYA KADIN TARİHİ ÜZERİNE DERSLER (12. BÖLÜM)

DÜNYA KADIN TARİHİ ÜZERİNE DERSLER (13. BÖLÜM)

DÜNYA KADIN TARİHİ ÜZERİNE DERSLER (14. BÖLÜM)

DÜNYA KADIN TARİHİ ÜZERİNE DERSLER (15. BÖLÜM)

DÜNYA KADIN TARİHİ ÜZERİNE DERSLER (16. BÖLÜM)

TARİHTEN GÜNÜMÜZE KADININ ÖZ SAVUNMASI (GİRİŞ)

TARİHTEN GÜNÜMÜZE KADININ ÖZ SAVUNMASI (1.BÖLÜM)

TARİHTEN GÜNÜMÜZE KADININ ÖZ SAVUNMASI (2.BÖLÜM)

TARİHTEN GÜNÜMÜZE KADININ ÖZ SAVUNMASI (3.BÖLÜM)

KÖLELİĞE VE ÖZGÜRLÜĞE AÇILAN KAPILARIMIZ (1.BÖLÜM)

TARİHTEN GÜNÜMÜZE KADININ ÖZ SAVUNMASI (4.BÖLÜM)

KÖLELİĞE VE ÖZGÜRLÜĞE AÇILAN KAPILARIMIZ (2.BÖLÜM)

TARİHTEN GÜNÜMÜZE KADININ ÖZ SAVUNMASI (5.BÖLÜM)

JİNEOLOJİ ÜZERİNE (1.BÖLÜM)

JİNEOLOJİ ÜZERİNE (2.BÖLÜM)

TARİHTEN GÜNÜMÜZE KADININ ÖZ SAVUNMASI (6.BÖLÜM)

TOPLUMSAL CİNSİYET (1.BÖLÜM)

TARİHTEN GÜNÜMÜZE KADININ ÖZ SAVUNMASI (7.BÖLÜM)

JİNEOLOJİ ÜZERİNE (3. BÖLÜM)

JİNEOLOJİ ÜZERİNE (4.BÖLÜM)

TARİHTEN GÜNÜMÜZE KADININ ÖZ SAVUNMASI (8.BÖLÜM)

TOPLUMSAL CİNSİYET 2.BÖLÜM

TARİHTEN GÜNÜMÜZE KADININ ÖZ SAVUNMASI (9.BÖLÜM)

TARİHTEN GÜNÜMÜZE KADININ ÖZ SAVUNMASI (10.BÖLÜM)

TARİHTEN GÜNÜMÜZE KADININ ÖZ SAVUNMASI (11.BÖLÜM)

TARİHTEN GÜNÜMÜZE KADININ ÖZ SAVUNMASI (12.BÖLÜM)

JİNEOLOJİYE DOĞRU SOSYOLOJİYE ADIM ATMAK

TARİHTEN GÜNÜMÜZE KADININ ÖZ SAVUNMASI 14.BÖLÜM

TARİHTEN GÜNÜMÜZE KADININ ÖZ SAVUNMASI 15.BÖLÜM

TARİHTEN GÜNÜMÜZE KADININ ÖZ SAVUNMASI 16.BÖLÜM

TARİHTEN GÜNÜMÜZE KADININ ÖZ SAVUNMASI (17. BÖLÜM)

TARİHTEN GÜNÜMÜZE KADININ ÖZ SAVUNMASI 18.BÖLÜM

TARİHTEN GÜNÜMÜZE KADININ ÖZ SAVUNMASI (19.BÖLÜM)

TARİHTEN GÜNÜMÜZE KADININ ÖZ SAVUNMASI (20.BÖLÜM)

TARİHTEN GÜNÜMÜZE KADININ ÖZ SAVUNMASI (21.BÖLÜM)

TARİHTEN GÜNÜMÜZE KADININ ÖZ SAVUNMASI 22.BÖLÜM

TARİHTEN GÜNÜMÜZE KADININ ÖZ SAVUNMASI 23.BÖLÜM (SON)

KADINLA FELSEFİ İLİŞKİLENMEYİ ERKEK NASIL ELE ALMALIDIR?

JİNEOLOJİ (1.BÖLÜM)

JİNEOLOJİ (2.BÖLÜM)

JİNEOLOJİ (3.BÖLÜM)

JİNEOLOJİ (4.BÖLÜM)

JİNEOLOJİ ZİHNİYET KODLARINI YIKIYOR

JİNEOLOJİ YAŞAM ALGISIDIR

JİNEOLOJİYE GİRİŞ (1.BÖLÜM)

JİNEOLOJİYE GİRİŞ (2.BÖLÜM)

JİNEOLOJİYE GİRİŞ (3.BÖLÜM)

JİNEOLOJİYE GİRİŞ (4.BÖLÜM)

JİNEOLOJİYE GİRİŞ (5.BÖLÜM)

JİNEOLOJİYE GİRİŞ (6.BÖLÜM)

JİNEOLOJİYE GİRİŞ (7.BÖLÜM)

JİNEOLOJİYE GİRİŞ (8.BÖLÜM)

JİNEOLOJİYE GİRİŞ (9.BÖLÜM)

JİNEOLOJÎ ALTERNATİF SUNUYOR

KADIN VE ÖZ SAVUNMA (1.BÖLÜM)

KADIN VE ÖZ SAVUNMA (2.BÖLÜM)

KADIN VE ÖZ SAVUNMA (3.BÖLÜM)

KADIN VE ÖZ SAVUNMA (4.BÖLÜM)

KADIN VE ÖZ SAVUNMA (5.BÖLÜM)

KADIN VE ÖZ SAVUNMA (6.BÖLÜM)

KADIN ENERJİSİNİN ÖZGÜRLÜKLE BAĞI

ÖZ SAVUNMA İLE KADINCA YAŞAMAK

JİNEOLOJÎ KAMPLARI: KOLEKTİF BİLMELERİN DÖNÜŞTÜRÜCÜ GÜCÜ

DEMOKRATİK MODERNİTENİN BİLİMİ JİNEOLOJİ