NEWROZ VE GENÇLİK MÜCADELESİ
Önder APO’nun fiziki özgürlüğünü hedefleyen Newroz direnişi ancak Mazlumların Axinlerin ruhu kuşanıldığında başarılabilir.
Newroz bayramına kaynaklık yapan Med direnişi, zalim Dehak’ın gençlerin beyinlerini derman diye kullanmasına karşı gelişmiştir. Sembolik anlamda genç beyinler toplumun geleceğini ifade etmektedir. Günümüzde egemenler için aynı amaç geçerlidir ancak yöntemleri çok çeşitlenmiş durumdadır.
Kürdistan gençliğinin 50. Yılına dayanan tecrübesi ve zengin düşünce dünyası ise tüm insanlığa yol göstermektedir.
YCK döneminde Özgür Halk dergisinde okuduğumuz yazıların ötesinde fazla bir bilincimiz yoktu ama herkes benzer şekilde düşünür ve aynı ruhu taşırdı. Bugün gençliğin bilinci derya kadar büyümüştür. Buna güvenmek gerekir. Ancak kitlesel büyümeye de ihtiyaç vardır. Bunun için gençlik hafızasına dönmek ve oradan hareketle günümüz gençliğinin sosyolojik ve psikolojik analizini yapmak ve bunu sürekli güncellemek gerekir.
Gençliğin dayandığı tarihsel miras Med direnişine dek rahatlıkla götürülebilir. Öncesinde de doğal toplum ve aşiret döneminin direnişlerinde önemli yeri vardır. Toplum, geleceğinin güvencesi olan genç yapısını eğitir ve savunma sistemini onların omuzlarına yüklerdi. Meclislerde tecrübeli yaşlılar yer alırken eğilimleri uzlaşmaktan yana olurdu; gençler ise her daim özgürlük için savaşa girmek, direnmek, zaferler peşinde koşmak istemiştir.
Tarih boyunca tüm toplumsal direnişlerin öncüsü gençlik olmuştur. Kapitalizmin hâkim olması da gençlik üzerinde kurduğu hakimiyetle bağlantılı gelişmiştir. İlk zorunlu eğitim sistemi bile gençliği kendine bağlayıp devlete asker ve işçi yetiştirmek amacıyla geliştirilmiştir.
20. yy’daki ulusal ve sınıfsal mücadelelerin öncülüğü yine gençlik tarafından yapılmıştır. Che Guevara nasıl tanınıyorsa Güney Afrika’nın Biko’su da öyle tanınmalıdır. Mandela hapisteyken Steve Biko gençlik lideri olarak öne çıkmış ve işkencede katledilmiştir. Böylesi büyük öncülerin mirası günümüze taşırılmalıdır. Bu anlamda Sovyet komsomolları da tanınmalıdır. Sovyetler Birliği kurulduktan kısa süre sonra gençlik örgütü Komsomol kurulmuştur. Sadece 2 yıl içerisinde 500 bin üyesi olmuştur. İkinci dünya savaşı sırasında üye sayısı 10 milyonu bulmuştur.
Onlardan küçük yaşta olanların 9-14 yaş arası çocukların da örgütü vardır. Adına Piyonerler denilirdi, yani “öncüler.” Sayıları 23 milyonu bulmuştur. Orada eğitildikten sonra yaşları büyüyünce komsomola geçerlerdi. Orada yetişenler ise Partinin yönetim kademelerinde yer alırlardı. İşin sırrı eğitimdedir. Öyle onlarca yüzlerce kişi değil tüm toplum eğitildiği gibi çocuklar ve gençler ise sayıları milyonları aşacak şekilde özel eğitimlerden geçirilmişlerdir. Bu sistemde bir yanlışlık yoktu. Ülke baştan başa komünlerle örülmüştü ve kutsallık derecesinde komün işlerine sarılmışlardı. Fakat devlet eliyle sosyalizm inşa edilemezdi. Bu böyledir diye kurulan tüm sistem yanlıştı denilemez. Putin halen o dönemde aldığı eğitimle gücünü koruyor ve sürekli olarak 150 bin kişilik gençlik örgütünü denetiminde tutuyor.
Üstelik gençlik sıradan parti kol örgütlenmesi veya birilerinin iktidar yedeği değildir. Devrimci gençlik özgürlüğün güvencesidir.
Denizlerin Mahirlerin mirasını devralan Önder APO’nun mücadeleyi bir gençlik hareketi olarak başlattığı bilinmektedir. Gençliğin mücadele tarihi çok zengindir. Serhıldanlar başladığında YCK’nin sembol ismi 1991 yılında İstanbul’da şehit düşen Cafer Demirel yoldaş olmuştur. Avrupa’da gençliğin öncüsü Hüseyin Çelebi yoldaştı. Senarlardan Baranlara nice gençlik öncüsü mücadeleye damgasını vurmuştur. Her birini tanımak ve onların mücadele duruşunu esas almak gençlik örgütlenmelerine gerekli çıkışı yaptırabilir.
Nerede iktidarcılık veya mücadeleyi pasifize eden anlayış varsa ona karşı Mazlum Tekdağ ve Axin-Derya Karahan yoldaşların kişiliklerini ve mücadele duruşunu ölçü olarak göstermek yeterlidir.
Ortadoğu ve dünya devrimci gençliğini birleştirecek ruh onlarda vardır. Bu büyük değerlerimizi tanımayan ve onları temsil etmeyen herhangi bir gençlik örgütlenmesi düşünülemez. Milyonları eğitime, örgütlenmeye ve eyleme çekecek olan ruh bu büyük şehitlerimizin mücadele duruşlarına bakılarak anlaşılabilir.
Önder APO’nun fiziki özgürlüğünü hedefleyen Newroz direnişi ancak Mazlumların Axinlerin ruhu kuşanıldığında başarılabilir.
Unutmayalım ki örgüte dönüşmeyen eylemler popülizm, eylemsiz örgütlenmeler ise oportünizmdir, bir yanıyla da pragmatizmdir.
Newroz ise eğitimin, örgütlenmenin, eylemin ve toplamında özgürlük ve zaferin adıdır.
Gençliğin harlanan ateşiyle 50. Zafer yılı Newrozunuz kutlu olsun!
NURETTİN DEMİRTAŞ
YORUM GÖNDER